Search
English Turkish Sentence Translations Page 15409
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
What? The artifact Yussef had in his backpack. | Ne? Yussef'un sır çantasındaki tarihi eser. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
A breastplate worn by the high priest 2,000 years ago in the temple | Göğüslük yüce bir papaz tarafından, 2 bin yıl önce tapınakta... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Nerede? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Ne kadar önce? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
What happened? | N'oldu? Yussef Khalid'i Mobese'de bulmuşlar. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Would you take these things off me? Let's go find him. | Bunları çıkartsan olmaz mı? Hadi gidip onu bulalım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Ne yapalım kelepçeleri çıkaralım mı? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Enigma. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Ne? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Geminin adı Enigma. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Seni Hırvatistan'a götürecek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Biri seninle orada buluşacak. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Al bunu. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Sen gelmiyor musun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
That boat, | Bu gemi nereye gidiyor? Hırvatistan'a. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
All right, there he is. | Pekâlâ, işte orada. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Is this live? | Canlı yayın mı? Hayır, 8 saniye gecikme var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He's heading north on Strauss. | Strauss'un kuzeyine gidiyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Strauss ve Haneviim'in her köşesinde desteğe ihtiyacım... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
No, he turned left. What? | Hayır, sola döndü. Ne? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Turned left. Coming back on this side. | Sola döndü. Bu tarafa geri gel. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
On Yafo. That's five blocks from here. | Yafo'da. Buraya beş blok uzaklıkta. Bana telefonunu ver. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What are you doing? Hold on a sec. | Ne yapıyorsun? Bir saniye bekle. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Say hello. Hello. | Alo de. Alo. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Hello. You're calling yourself? | Alo. Kendini mi arıyorsun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, tell me which way to go. | Evet, bana ne tarafa gideceğimi söyle. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He's rounding the next corner, heading west on Ben Yehuda. | Bir sonraki köşeyi dönüyor, Ben Yehuda'nın batısına doğru. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It's a dead end. It dead ended, I can't get through. | Çıkmaz sokak. Çıkmaz sokak, geçemiyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Okay, I see him, he's one street over to your left. | Tamam onu görüyorum, solundaki üst sokakta. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You gotta go around. | Etrafından dolaşmalısın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Straight ahead. Straight ahead. | Düz devam et. Düz devam et. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He took the northeast exit | Kuzeydoğu çıkışını kullandı... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Really? Northeast? | Gerçekten mi? Kuzeydoğu mu? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You can't give me left and right? | Bana sağ ya da sol desen olmaz mı? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Left. Left. 50 meters. | 50 metre, sol. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Now take a left on Kfar Etsyon. | Kfar Etsyon'dan sola dön. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I think I got him. | Sanırım onu buldum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Onu kaybettim. Hiç bir şey göremiyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Wait. Stop. | Bekle. Dur. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Yeah? I lost you. Where were you? | Evet? Seni kaybettim. Neredeydin? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You're not gonna believe this. Did you get him? | Buna inanmayacaksın. Onu yakaladın mı? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
But I think I know where he is. | Ama sanırım nerede olduğunu biliyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
So I find myself on a private plane with Putin, | Sonra kendimi Putin'e giden özel bir uçakta buldum... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
just the two of us, and the whole time | ...sadece ikimizdik ve bütün gün beş yaşındaki oğlumla görüntülü konuştum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I don't know if we made any progress with the Russians, | Bilmiyorum hiç Ruslarla ilerleme kaydedebildik mi... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
but I did get Putin to sing "Happy Birthday" with me. | ...ama Putin'e benimle beraber 'Mutlu Yıllar' dedirttim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'll just be a minute. | Bir dakikaya dönerim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You picked a hell of a time for this. | Bunu teslim etmek için daha kötü bir zaman olamazdı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Only one more stone left to find. | Bulunacak tek bir taş kaldı. En zor olanı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Now get the hell out of here. | Şimdi buradan defolup git. Geldiğin şekilde. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You're the one I saw earlier with a gun. | Daha önce gördüğüm silahlı adamsın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
This is pretty much as holy as water gets, | Bu da suyu o kadar kutsal yapıyor işte. Böyle şeylere inanıyorsan elbette. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It says here Margrove is overseeing a dig | Burada yazılana göre Margrove güney duvarında bir kazının başındaki kişi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Let's pay him a visit. | Şunu bir ziyaret edelim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What's this got to do with me? You sponsored a work permit. | Benimle ne ilgisi var? Çalışma iznine kefil olmuşsun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Along with four dozen other interns 1 | Buraya her yaz gelen dört düzine asistana olduğum gibi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He would've been 13 today. | Bugün 13 yaşında olacaktı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It is of great importance that we know now | Şu anda kalbinden neler geçtiğini öğrenmek bizim için çok önemli, Debbie. 1 | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Bu kadar küçük omuzlarda o kadar büyük sorumluluk. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Sizi hayal kırıklığına uğratmayacağım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
That boat, where's it going? | Şu gemi nereye gidiyor? Hırvatistan. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Brazen escape of Yussef Khalid, | Amerikan vatandaşı yüz karamız Yussef Khalid'in kaçışı... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You have to make the delivery now. | Teslimatı hemen yapman gerekiyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Did you get him? No. | Yakaladın mı? Hayır. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You picked a hell of a time for this. | Bunu teslim etmek için daha kötü zaman olamazdı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
One more stone left to find. | Geriye sadece bir taş kaldı. En zoru. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Now, get the hell out of here | Hemen çık git buradan. Geldiğin şekilde. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'd like to take this opportunity | Elime geçen bu fırsatı Başbakanın Bay Dennis Barnette için yapılan... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
in welcoming Mr. Dennis Barnette to Israel. | ...bu etkinliğe katıldığı için teşekkür ederek kullanıyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Dennis is making enormous efforts | Dennis Orta Doğu için yapılacak tarihi... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
to broker an historic agreement in the Middle East. | ...anlaşmada aracılık yaparak muazzam çaba gösteriyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What the hell are you doing? | Ne yaptığını sanıyorsun sen? Yussef Khalid bu binada. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The CCTV center in Jerusalem tracked him. | Mobese ile buraya kadar izledik. Şu an konsoloslukta mı? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He must be. He must be? | Olmalı. Olmalı mı dedin sen? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You're either sure, or you're not. | Ya eminsindir, ya da değilsindir. Bence burada. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
A wanted killer in the United States | Amerika tarafından aranan adam öylece konsolosluğa girdi yani. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I know what it sounds like. | Nasıl göründüğünü biliyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It sounds insane. What sounds insane? | Hiç mantıklı değil. Neymiş o mantıklı olmayan? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm just getting a debriefing | Devam eden bir soruşturma ile ilgili bilgi alıyordum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm sorry for barging in there like that. | Lafınız bölmek gibi olmasın ama... Peter, yapma. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I don't know how he got in here. | Buraya nasıl girdiğinin ya da planının ne olduğunu bilmiyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
But I have reason to believe that Yussef Khalid | Yussef Khalid'in şu anda konsoloslukta olduğuna dair sebeplerim var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We don't know anything for certain. | Şu an için tam emin değiliz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I have the Prime Minister of Israel | Israil Başbakanı ve kabinesinin yarısı şu kapının hemen arkasında. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Is he here or not? | Burada mı değil mi? Evet efendim burada. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Yes, ma'am. He is. | Beni öldüreceğini zannettim. Neden öldürmedi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Madame Ambassador. | Bayan Büyükelçi. Binayı tahliye edin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Madame Ambassador, he's not in the building. | Bayan Büyükelçi binada değil. Bir daha arayın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We checked every corner of every office. | Bütün ofisleri tek tek aradık. Güvenlik kameralarına bakın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We have. | Baktık, Yussef Khalid binaya giriş yapmamış. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
"It's all about 19." | "Her şey 19 ile alakalı." | Dig-1 | 2015 | ![]() |
All about 19. | Her şey 19 ile alakalı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Best pastrami sandwich shop. | En iyi pastırmalı sandviç dükkanı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Let me guess, you spent the last | Dur tahmin edeyim, son bir buçuk saatini Büyükelçiyi... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
hour and a half trying to persuade | ...benim kafayı yemediğime inandırmak için harcadın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Screw her. | Boş ver sen onu. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Besides, how I am supposed to convince her of something | Ayrıca kendimin bile emin olamadığım bir şeye onu nasıl inandıracağım ki. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
So what are you doing in the hotel room of a lunatic? | O zaman kafayı yemiş birinin otel odasında ne işin var? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Oh, you know me... Three hour state dinner, | Beni bilirsin, üç saatlik devlet yemeği... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
fake terrorist threat. I like to wind down. | ...yanlış terörist ihbarı falan, biraz dinlenmek istedim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |