Search

English Turkish Sentence Translations Page 15391

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
Well, I’ve got time.	Evet zamanım var.	Die Unsichtbare-1	2011
What you can see is just a shell.	Görebildiğin sadece kabuk.	Die Unsichtbare-1	2011
Underneath, it stinks.	Altında, kötü kokuyor.	Die Unsichtbare-1	2011
I think it smells of summer.	Bence bu yazın kokusu.	Die Unsichtbare-1	2011
Of death.	Ölümün.	Die Unsichtbare-1	2011
No. Summer.	Hayır. Yaz.	Die Unsichtbare-1	2011
I’ve had enough. I’m giving up forever.	Yeterince çektim. Pes ediyorum.	Die Unsichtbare-1	2011
three, four, five...	Üç, dört, beş...	Die Unsichtbare-1	2011
Ah! Six...	Altı...	Die Unsichtbare-1	2011
China.	Çin'e.	Die Unsichtbare-1	2011
Me?	Ben mi? Alo? Burada başka biri var mı?	Die Unsichtbare-1	2011
You don’t know me.	Beni tanımıyorsun.	Die Unsichtbare-1	2011
I do have one question.	Tek bir sorum var.	Die Unsichtbare-1	2011
Why do you wear a wig?	Neden peruk takıyorsun?	Die Unsichtbare-1	2011
Sorry! Excuse me.	Özür dilerim! Affedersiniz.	Die Unsichtbare-1	2011
Can we start? Yes.	Başlayabilir miyiz? Evet.	Die Unsichtbare-1	2011
Pass me that, would you?	Dur ben geçeyim.	Die Unsichtbare-1	2011
Fine, you’ve forgotten something.	Fine, birşey unuttun.	Die Unsichtbare-1	2011
Get over it. We’re all half naked.	Aş artık bunları. Hepimiz yarı çıplağız. Evet, üstsüzüz.	Die Unsichtbare-1	2011
Be quiet, please.	Sessiz olun, lütfen.	Die Unsichtbare-1	2011
The men on stage, please. And concentrate.	Erkekler sahneye lütfen. Konsantre bir şekilde.	Die Unsichtbare-1	2011
Look, Father.	Bak, Peder.	Die Unsichtbare-1	2011
When I can’t sleep I get dressed and go looking for men.	Uyuyamadığım zamanlar giyinip erkek aramaya çıkarım.	Die Unsichtbare-1	2011
You only live once, don’t you, Father?	Sadece bir kez yaşarsın değil mi, Peder?	Die Unsichtbare-1	2011
For me sex is like eating cake.	Benim için seks kek gibidir.	Die Unsichtbare-1	2011
I eat and eat and can’t get...	Sürekli yerim ama bir türlü...	Die Unsichtbare-1	2011
Now what is it?	Şimdi sorun ne?	Die Unsichtbare-1	2011
Come back, please.	Geri dön, lütfen.	Die Unsichtbare-1	2011
Joachim!	Joachim!	Die Unsichtbare-1	2011
I know you’re there.	Oradasın biliyorum.	Die Unsichtbare-1	2011
Jule, stop it! Now you’ve got it in your eyes.	Jule, dur! Gözüne kaçtı işte.	Die Unsichtbare-1	2011
Keep still. I’ve got to rinse the soap off.	Sabit dur. Sabunu durulamam lazım.	Die Unsichtbare-1	2011
Stop it, Jule.	Dur, Jule.	Die Unsichtbare-1	2011
Go to bed, Mum. I’ll do it. You will, will you? Alone?	Sen git uyu anne, ben hallederim. Halleder misin? Yalnız?	Die Unsichtbare-1	2011
It’s all about you. You think only of yourself.	Hepsi senin yüzünden. Hep kendini düşünüyorsun.	Die Unsichtbare-1	2011
You come and go as you like. You don’t care!	İstediğin gibi gelip gidiyorsun. Umurunda değil!	Die Unsichtbare-1	2011
Have you gone nuts?	Kafayı mı yedin sen?	Die Unsichtbare-1	2011
It’s your fault Jule’s unhappy.	Jule'nin mutsuz olması senin suçun.	Die Unsichtbare-1	2011
Nothing happened.	Bir şey olmadı.	Die Unsichtbare-1	2011
Did you listen to me?	Beni dinledin mi?	Die Unsichtbare-1	2011
If your train is going in the wrong direction, what do you do?	Eğer trenin yanlış yöne gidiyorsa ne yaparsın?	Die Unsichtbare-1	2011
You’ve almost reached your goal.	Amacına neredeyse ulaşmıştın. Amacıma mı?	Die Unsichtbare-1	2011
I want... I want... I want to play.	Ben oynamak... Oynamak istiyorum.	Die Unsichtbare-1	2011
Hello, girls.	Selam, kızlar.	Die Unsichtbare-1	2011
I’ve got some cake. Make the coffee, will you, Fine?	Kek aldım. Kahve yapar mısın, Fine?	Die Unsichtbare-1	2011
You could have cleaned up.	Ortalığı temizleyebilirdin.	Die Unsichtbare-1	2011
At least you went shopping. Great.	En azından alış veriş yapmışsın. Harika.	Die Unsichtbare-1	2011
Sweeties!	Güzellerim!	Die Unsichtbare-1	2011
Why do you look like that?	Bu halin ne?	Die Unsichtbare-1	2011
Where’s Fine?	Fine nerede?	Die Unsichtbare-1	2011
God... Fine! Fine!	Tanrım. Fine! Fine!	Die Unsichtbare-1	2011
Fine! Oh, God. Fine...	Fine! Tanrım.	Die Unsichtbare-1	2011
My God, Fine.	Tanrım, Fine.	Die Unsichtbare-1	2011
Stop this nonsense.	Saçmalamayı kes.	Die Unsichtbare-1	2011
Sweetheart...	Tatlım.	Die Unsichtbare-1	2011
Hello... My daughter has slit her wrists.	Alo. Kızım bileklerini kesmiş.	Die Unsichtbare-1	2011
What’s her name? Fine.	İsmi ne? Fine.	Die Unsichtbare-1	2011
Fine, can you hear me? What happened?	Fine, beni duyabiliyor musun? Ne oldu?	Die Unsichtbare-1	2011
She’s asleep. Don’t worry.	Uyuyor. Merak etme.	Die Unsichtbare-1	2011
She’s asleep, right? I’m talking to you!	Uyuyor değil mi? Sana diyorum!	Die Unsichtbare-1	2011
We’ll talk about it later but it looks worse than it is.	Sonra konuşuruz fakat durum ondan kötü gözüküyor.	Die Unsichtbare-1	2011
She fainted from shock, not loss of blood.	Şoktan dolayı baygın, kan kaybı yok.	Die Unsichtbare-1	2011
Her condition is stable.	Durumu stabil.	Die Unsichtbare-1	2011
I brought you some nice soap.	Sana güzel sabun getirdim.	Die Unsichtbare-1	2011
Smell! It’s avocado oil.	Koklasana! Avokado özlü.	Die Unsichtbare-1	2011
I’ll put it in your sponge bag. You want to smell nice in hospital.	Sünger çantanın içine koyuyorum. Hastanede güzel kokmak istersin.	Die Unsichtbare-1	2011
And look at this.	Ayrıca şuna bak.	Die Unsichtbare-1	2011
Do you want to sleep?	Uyumak ister misin?	Die Unsichtbare-1	2011
Oh, I’ve got one more thing. Your favourite chocolate.	Bir şey daha. En sevdiğin çikolata.	Die Unsichtbare-1	2011
Flesh cuts like cheese. It’s really easy.	Vücudunu kesmek peynir kesmek gibi. Çok kolay.	Die Unsichtbare-1	2011
It felt good.	İyi geldi.	Die Unsichtbare-1	2011
They say she should sleep there during the week.	Hafta boyunca orada kalmalı dediler.	Die Unsichtbare-1	2011
Going back and forth is upsetting her.	Gel git yapmak onu üzermiş.	Die Unsichtbare-1	2011
Remember how they said Jule would never walk?	Jule'nin asla yürüyemeyeceğini söyledikleri zamanı hatırlıyor musun?	Die Unsichtbare-1	2011
You managed it.	Üstesinden iyi geldin.	Die Unsichtbare-1	2011
This isn’t about Jule.	Jule ile alakası yok.	Die Unsichtbare-1	2011
My big girl...	Benim büyük kızım.	Die Unsichtbare-1	2011
Come on, sweetheart.	Hadi, tatlım.	Die Unsichtbare-1	2011
Hello. Hi, Jule. Hello.	Selam. Selam, Jule. Merhaba.	Die Unsichtbare-1	2011
Hello, Fine.	Selam, Fine.	Die Unsichtbare-1	2011
Shall I take that? Thanks.	Bunu alayım mı? Teşekkürler.	Die Unsichtbare-1	2011
Look who’s here. It’s Jule. Come here, Jule!	Bakın kim gelmiş. Jule. Buraya gel, Jule!	Die Unsichtbare-1	2011
See you on Friday.	Cuma görüşürüz. Ayaklar ve eller içeri.	Die Unsichtbare-1	2011
Hello.	Alo. Balkona çıkar mısın?	Die Unsichtbare-1	2011
Yes?	Evet? Uzak köşedeyim.	Die Unsichtbare-1	2011
My name’s Josefine Lorentz and I’m your neighbour.	İsmim Josefine Lorentz ve senin komşunum.	Die Unsichtbare-1	2011
Would you like to get to know me?	Beni tanımak ister misin?	Die Unsichtbare-1	2011
May I come over?	Oraya gelebilir miyim?	Die Unsichtbare-1	2011
You look crap.	Berbat görünüyorsun. Sağ ol.	Die Unsichtbare-1	2011
We can go on with the play. On one condition.	Oyuna bir koşulla devam edebiliriz.	Die Unsichtbare-1	2011
On one condition... That’s rich. You’re crazy!	Tek bir koşulla. Güzelmiş. Sen delisin.	Die Unsichtbare-1	2011
I’ll undress if you like.	İstersen soyunurum.	Die Unsichtbare-1	2011
I’ll give it my all. My absolute all.	Her şeyimi veririm. Kayıtsız şartsız her şeyi.	Die Unsichtbare-1	2011
To the point of pain.	Acının anlamı için.	Die Unsichtbare-1	2011
But there’s a crack in the shell.	Ama kabukta çatlak var.	Die Unsichtbare-1	2011
I don’t want to fall apart again.	Tekrar dağılmak istemiyorum.	Die Unsichtbare-1	2011
If you do, that’s your business.	Eğer istersen, sana kalmış.	Die Unsichtbare-1	2011
Aren’t you Fine’s mother? Yes.	Siz Fine'in annesi misiniz? Evet.	Die Unsichtbare-1	2011
I’m Ben Kästner, drama school director.	İsmim Ben Kästner, drama okulu yönetmeni.	Die Unsichtbare-1	2011
Are you coming or staying there?	Geliyor musun gelmiyor musun?	Die Unsichtbare-1	2011