• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 151383

English Turkish Film Name Film Year Details
I held on till the end. ...sonuna kadar dayanmıştım. Sonuna kadar nefesimi tuttum. Sonuna kadar nefesimi tuttum. Sonuna kadar nefesimi tuttum. Soom-1 2007 info-icon
My chest felt stuffy and my body felt like exploding. Göğsüm tıkalı gibiydi ve vücudum patlayacak gibi olmuştu. Ciğerlerim tıkanmıştı ve vücudum patlayacak gibiydi. Ciğerlerim tıkanmıştı ve vücudum patlayacak gibiydi. Ciğerlerim tıkanmıştı ve vücudum patlayacak gibiydi. Soom-1 2007 info-icon
My head was spinning ...kafam dönmeye başlamıştı, ...başım dönmeye başladı. ...başım dönmeye başladı. ...başım dönmeye başladı. Soom-1 2007 info-icon
And my body was floating like a balloon. ve vücudum bir balon gibi süzülüyordu. Vücudum ise bir balon gibi süzülüyordu. Vücudum ise bir balon gibi süzülüyordu. Vücudum ise bir balon gibi süzülüyordu. Soom-1 2007 info-icon
I felt weird for a moment. Bir anlığına kendimi garip hissetmiştim. Bir anlığına garip hissettim. Bir anlığına garip hissettim. Bir anlığına garip hissettim. Soom-1 2007 info-icon
I opened my eyes and my friends Gözlerim açtığımda, arkadaşlarım... Gözlerimi açtım ve arkadaşlarım... Gözlerimi açtım ve arkadaşlarım... Gözlerimi açtım ve arkadaşlarım... Soom-1 2007 info-icon
Were crying while looking down on me. ...bana doğru bakarlarken ağlıyorlardı. ...dipteki bana bakarken ağlıyorlardı. ...dipteki bana bakarken ağlıyorlardı. ...dipteki bana bakarken ağlıyorlardı. Soom-1 2007 info-icon
They said i was dead for five minutes. Beş dakika boyunca, ölü olduğumu söylemişlerdi. Beş dakikalığına öldüğümü söylediler. Beş dakikalığına öldüğümü söylediler. Beş dakikalığına öldüğümü söylediler. Soom-1 2007 info-icon
I don't remember how exactly i felt then. O anda tam olarak, nasıl hissettiğimi hatırlamıyorum. O zaman ne hissettiğimi tam hatırlamıyorum. O zaman ne hissettiğimi tam hatırlamıyorum. O zaman ne hissettiğimi tam hatırlamıyorum. Soom-1 2007 info-icon
Sometimes i remember clearly. Bazen tam olarak hatırlıyorum. Ama bazen açıkça hatırlıyorum. Ama bazen açıkça hatırlıyorum. Ama bazen açıkça hatırlıyorum. Soom-1 2007 info-icon
It's not bad... Çok kötü değildi... Kötü değildi. Kötü değildi. Kötü değildi. Soom-1 2007 info-icon
Tell me if there's anything i can do. Yapabileceğim herhangi bir şey olursa söyle. Senin için yapabileceğim bir şey varsa söyle. Senin için yapabileceğim bir şey varsa söyle. Senin için yapabileceğim bir şey varsa söyle. Soom-1 2007 info-icon
Although i don't know if i can... Gerçi bir şey yapabilir miyim bilmiyorum ama... Ne yapabilirim bilmiyorum... Ne yapabilirim bilmiyorum... Ne yapabilirim bilmiyorum... Soom-1 2007 info-icon
Whatever you want to do. Ne olursa! ...ama ne istersen söyle. ...ama ne istersen söyle. ...ama ne istersen söyle. Soom-1 2007 info-icon
Don't injure yourself any more. Artık kendine daha fazla zarar verme. Soom-1 2007 info-icon
Huh, ouch Of, dur lan. Soom-1 2007 info-icon
It hurts, huh? Yeah. Acıyor, değil mi? Evet. Acıyor değil mi? Evet. Acıyor değil mi? Evet. Acıyor değil mi? Evet. Soom-1 2007 info-icon
This is the liver. Karaciğer için. Burası karaciğer için. Burası karaciğer için. Burası karaciğer için. Soom-1 2007 info-icon
Really? Gerçekten mi? Gerçekten mi? Çok daha iyi olacaksın. Gerçekten mi? Çok daha iyi olacaksın. Gerçekten mi? Çok daha iyi olacaksın. Soom-1 2007 info-icon
I'll make it feel a lot better. Daha iyi olmasını sağlayacağım. Soom-1 2007 info-icon
How is it? Nasıl olacak? Böyle nasıl? Böyle nasıl? Böyle nasıl? Soom-1 2007 info-icon
Yeah, just wait. Sadece bekle. Evet, bekle biraz. Evet, bekle biraz. Evet, bekle biraz. Soom-1 2007 info-icon
Do this side, too. Yes. Bu tarafı da yap. Evet. Şu tarafa da yap. Peki. Şu tarafa da yap. Peki. Şu tarafa da yap. Peki. Soom-1 2007 info-icon
Do it softer. Daha yumuşak yap. Soom-1 2007 info-icon
How does it feel now? Şimdi nasıl? Şimdi nasıl oluyor? Şimdi nasıl oluyor? Şimdi nasıl oluyor? Soom-1 2007 info-icon
It's nice, but be gentle. Güzel, ama nazik ol. Güzel ama daha hafif yap. Güzel ama daha hafif yap. Güzel ama daha hafif yap. Soom-1 2007 info-icon
Now for the stomach. Şimdi mide için. Şimdi de karnın için. Şimdi de karnın için. Şimdi de karnın için. Soom-1 2007 info-icon
This part is the stomach, this part is... Bu bölüm mide, bu bölüm... Bu bölge karnın için, bu bölge. Bu bölge karnın için, bu bölge. Bu bölge karnın için, bu bölge. Soom-1 2007 info-icon
Well, this is... Şey, bu... İyi, çok güzel. İyi, çok güzel. İyi, çok güzel. Soom-1 2007 info-icon
What's wrong? Sorun ne? Ne oluyor yahu? Ne oluyor yahu? Ne oluyor yahu? Soom-1 2007 info-icon
I asked, where did you sleep? Sana nerede uyuduğunu sordum? Nerede uyudun diye sordum. Nerede uyudun diye sordum. Nerede uyudun diye sordum. Soom-1 2007 info-icon
Spring's far away. Bahara daha çok var. Soom-1 2007 info-icon
Aren't you cold in that? Bununla üşümüyor musunuz? Böyle üşümeyecek misiniz? Böyle üşümeyecek misiniz? Böyle üşümeyecek misiniz? Soom-1 2007 info-icon
Where did mommy go? Annem nereye gitti? Soom-1 2007 info-icon
Eat. And get ready for school. Ye. Ve okul için hazırlan. Yemeği ye, okula gitmeye hazırlan. Yemeği ye, okula gitmeye hazırlan. Yemeği ye, okula gitmeye hazırlan. Soom-1 2007 info-icon
Dad, i have to buy crayons on the way. Baba, yoldan pastel boya almam gerekiyor. Baba, yol üzerinden kuru boya almamız gerek. Baba, yol üzerinden kuru boya almamız gerek. Baba, yol üzerinden kuru boya almamız gerek. Soom-1 2007 info-icon
Okay. Tamam. Alırız. Alırız. Alırız. Soom-1 2007 info-icon
Go ahead and eat. Haydi ye. Hadi, yemeğini ye. Hadi, yemeğini ye. Hadi, yemeğini ye. Soom-1 2007 info-icon
Please come in. Lütfen içeri girin. Lütfen içeri gelin. Lütfen içeri gelin. Lütfen içeri gelin. Soom-1 2007 info-icon
You can't set up anything in here. Buraya bir şey getiremezsiniz! Buraya bir şey sokamazsınız. Buraya bir şey sokamazsınız. Buraya bir şey sokamazsınız. Soom-1 2007 info-icon
Yes, sir, yes. Evet, efendim, evet. Soom-1 2007 info-icon
Pardon? Affedersiniz? Nasıl? Nasıl? Nasıl? Soom-1 2007 info-icon
Yes, i understand. Evet, anlıyorum. Peki, anladım. Oldu. Peki, anladım. Oldu. Peki, anladım. Oldu. Soom-1 2007 info-icon
Do as you like. İstediğiniz gibi yapın. İstediğinizi yapın. İstediğinizi yapın. İstediğinizi yapın. Soom-1 2007 info-icon
Spring, spring, spring is here Bahar, bahar, bahar geldi. Geldi de geldi, bahar geldi... Geldi de geldi, bahar geldi... Geldi de geldi, bahar geldi... Soom-1 2007 info-icon
Even in our hearts Kalplerimizde bile, Kalplerimize bile... Kalplerimize bile... Kalplerimize bile... Soom-1 2007 info-icon
Spring, spring, spring spring is here Bahar, bahar, bahar bahar geldi. Geldi de geldi, bahar geldi... Geldi de geldi, bahar geldi... Geldi de geldi, bahar geldi... Soom-1 2007 info-icon
It's here in the vast field Burada muazzam topraklarda. Çorak arazilere bile... Çorak arazilere bile... Çorak arazilere bile... Soom-1 2007 info-icon
So green O kadar yeşil ki. O kadar yeşil ki... O kadar yeşil ki... O kadar yeşil ki... Soom-1 2007 info-icon
A new spring is here Yeni bir bahar geldi. Bahar henüz geldi buraya... Bahar henüz geldi buraya... Bahar henüz geldi buraya... Soom-1 2007 info-icon
Even below the street lantern shade Caddenin altında bile fenerin gölgesi var. Fenerin gölgesinde kalan sokağa bile... Fenerin gölgesinde kalan sokağa bile... Fenerin gölgesinde kalan sokağa bile... Soom-1 2007 info-icon
A new spring is here Yeni bir bahar geldi. Soom-1 2007 info-icon
Everyone is so happy Herkes çok mutlu. Herkes o kadar mutlu ki... Herkes o kadar mutlu ki... Herkes o kadar mutlu ki... Soom-1 2007 info-icon
A new wind is blowing Yeni bir rüzgar esiyor. Rüzgar taze esiyor... Rüzgar taze esiyor... Rüzgar taze esiyor... Soom-1 2007 info-icon
Let's hold hands and Haydi el ele tutuşalım ve El ele tutuşalım... El ele tutuşalım... El ele tutuşalım... Soom-1 2007 info-icon
See the flowers çiçeklere bakalım. Çiçeklere bakalım... Çiçeklere bakalım... Çiçeklere bakalım... Soom-1 2007 info-icon
One drop, two drops Bir damla, iki damla. Bir iki damla yağan... Bir iki damla yağan... Bir iki damla yağan... Soom-1 2007 info-icon
Getting wet from the spring rain Bahar yağmurunda ıslanıyorlar. Soom-1 2007 info-icon
Flowers awake here and there Çiçekler her yerde açıyor. Çiçekler orada burada uyansın... Çiçekler orada burada uyansın... Çiçekler orada burada uyansın... Soom-1 2007 info-icon
They all sing along Hepsi şarkı söylüyorlar. Beraber şarkı söylesinler... Beraber şarkı söylesinler... Beraber şarkı söylesinler... Soom-1 2007 info-icon
Even in our hearts Kalplerimizde bile. Kalplerimize bile... Kalplerimize bile... Kalplerimize bile... Soom-1 2007 info-icon
Spring is here Bahar geldi. Bahar geldi... Bahar geldi... Bahar geldi... Soom-1 2007 info-icon
This is an azalea flower that blossomed at my country home. Bu, benim ülkemde tomurcuklanan bir açelya çiçeği. Bu benim memleketimde yetişen bir açelya çiçeği. Bu benim memleketimde yetişen bir açelya çiçeği. Bu benim memleketimde yetişen bir açelya çiçeği. Soom-1 2007 info-icon
I hated them back then. O zamanlar onlardan nefret ederdim. O zamanlar nefret ederdim. O zamanlar nefret ederdim. O zamanlar nefret ederdim. Soom-1 2007 info-icon
During elementary school, İlk okuldayken, İlkokul boyunca cumartesi günleri bile... İlkokul boyunca cumartesi günleri bile... İlkokul boyunca cumartesi günleri bile... Soom-1 2007 info-icon
Every saturday my father checked my books and notes. her cumartesi babam, kitap ve defterlerimi kontrol ederdi. Soom-1 2007 info-icon
I liked to draw in my book Kitabımın içine resim yapmayı severdim Kitaplarımı karalamayı severdim... Kitaplarımı karalamayı severdim... Kitaplarımı karalamayı severdim... Soom-1 2007 info-icon
And i did it many times. ve bir çok kereler de yaptım. ...ve çok sık da karalardım. ...ve çok sık da karalardım. ...ve çok sık da karalardım. Soom-1 2007 info-icon
My father used the branch Babam beni dövmek için, Babam açelyalarının dalını beni dövmek için... Babam açelyalarının dalını beni dövmek için... Babam açelyalarının dalını beni dövmek için... Soom-1 2007 info-icon
Of an azalea tree to whip me. bir açelya ağacının dalını kullanırdı. ...kırbaç gibi kullanırdı. ...kırbaç gibi kullanırdı. ...kırbaç gibi kullanırdı. Soom-1 2007 info-icon
Despite him hitting me, i still drew in my books. Beni dövmesine rağmen, yine de kitaplarımın içine resimleri yapardım. Beni dövmesine rağmen, yine de kitaplarımı karalardım. Beni dövmesine rağmen, yine de kitaplarımı karalardım. Beni dövmesine rağmen, yine de kitaplarımı karalardım. Soom-1 2007 info-icon
So whenever i'd see an azalea tree, O yüzden ne zaman bir açelya ağacı görsem, O yüzden ne zaman bir açelya görsem... O yüzden ne zaman bir açelya görsem... O yüzden ne zaman bir açelya görsem... Soom-1 2007 info-icon
I'd visualize my father's scary face. Aklıma babamın kızgın yüzü gelir. ...babamın korkutucu yüzü zihnimde canlanır. ...babamın korkutucu yüzü zihnimde canlanır. ...babamın korkutucu yüzü zihnimde canlanır. Soom-1 2007 info-icon
You have such pretty eyes. Çok güzel gözlerin var. Ne güzel gözlerin var. Ne güzel gözlerin var. Ne güzel gözlerin var. Soom-1 2007 info-icon
Leave him. Bırak O'nu. Bırakın onu. Bırakın onu. Bırakın onu. Soom-1 2007 info-icon
It's over, let's go. Süre bitti, haydi gidiyorsun. Bitti, gidelim. Bitti, gidelim. Bitti, gidelim. Soom-1 2007 info-icon
Wait! Bekle! Bekleyin! Bekleyin! Bekleyin! Soom-1 2007 info-icon
Where have you been? Nerelerdeydin? Nerelerdeydin sen? Nerelerdeydin sen? Nerelerdeydin sen? Soom-1 2007 info-icon
Aren't you cold wearing just that? Üzerinde sadece bununla üşümüyor musun? Soom-1 2007 info-icon
What the hell? Bu da ne be? Ne var lan! Ne var lan! Ne var lan! Soom-1 2007 info-icon
Damn it. Lanet olsun. Hay anasını! Hay anasını! Hay anasını! Soom-1 2007 info-icon
Is it summer this time? Bu sefer yaz mevsimi mi? Yaz geldi de haberimiz mi yok? Yaz geldi de haberimiz mi yok? Yaz geldi de haberimiz mi yok? Soom-1 2007 info-icon
You want time to go by that quickly? Gitmek için bu kadar acele mi ediyorsun? Zamanın bu kadar hızlı akmasını mı istiyorsun? Zamanın bu kadar hızlı akmasını mı istiyorsun? Zamanın bu kadar hızlı akmasını mı istiyorsun? Soom-1 2007 info-icon
What's with the fan? Vantilatör ne olacak? Vantilatör ne alâka? Vantilatör ne alâka? Vantilatör ne alâka? Soom-1 2007 info-icon
What's this? Bu nedir? Bu ne? Bu ne? Bu ne? Soom-1 2007 info-icon
Look at her. O'na bir bak. Şuna bakın. Şuna bakın. Şuna bakın. Soom-1 2007 info-icon
She must be crazy. You are right. Çılgın olmalı. Haklısın. Manyamış bu. Haklısın. Manyamış bu. Haklısın. Manyamış bu. Haklısın. Soom-1 2007 info-icon
Where the stars shine like crazy let's go to the beach Yıldızların çılgınca parladıkları yere. Haydi kumsala gidelim. Yıldızların deli gibi parladığı yere, gidelim kumsala... Yıldızların deli gibi parladığı yere, gidelim kumsala... Yıldızların deli gibi parladığı yere, gidelim kumsala... Soom-1 2007 info-icon
Let's go to the beach Haydi kumsala gidelim. Gidelim kumsala... Gidelim kumsala... Gidelim kumsala... Soom-1 2007 info-icon
Where youth overflows let's go to the beach Gençliğin çok olduğu yere, Haydi kumsala gidelim. Gençlik ateşi alevlendiği yere, Gidelim kumsala... Gençlik ateşi alevlendiği yere, Gidelim kumsala... Gençlik ateşi alevlendiği yere, Gidelim kumsala... Soom-1 2007 info-icon
Whisper sweet love to me Bana aşkı fısılda. Hoş aşkını fısılda bana... Hoş aşkını fısılda bana... Hoş aşkını fısılda bana... Soom-1 2007 info-icon
Let's go to the lover's beach Haydi aşıkların kumsalına gidelim. Gidelim aşıklar plajına... Gidelim aşıklar plajına... Gidelim aşıklar plajına... Soom-1 2007 info-icon
To the beach Kumsala Kumsala... Kumsala... Kumsala... Soom-1 2007 info-icon
Even though you don't say you love me Beni sevdiğini söylememene rağmen Beni sevdiğini söylemesen bile... Beni sevdiğini söylemesen bile... Beni sevdiğini söylemesen bile... Soom-1 2007 info-icon
Even though you don't say it Söylememene rağmen Soom-1 2007 info-icon
I'll bury myself in love Kendimi aşka gömeceğim Kendimi dolduracağım aşkla... Kendimi dolduracağım aşkla... Kendimi dolduracağım aşkla... Soom-1 2007 info-icon
Those flaming lips O yanan dudaklar Bu şehvetli dudaklar... Bu şehvetli dudaklar... Bu şehvetli dudaklar... Soom-1 2007 info-icon
When i first felt them Onları ilk hissettiğimde Onları ilk hissettiğimde... Onları ilk hissettiğimde... Onları ilk hissettiğimde... Soom-1 2007 info-icon
Leaving love's footprints infinitely behind Aşkın sonsuz ayak izlerini bırakarak. Aşkımın arkasında izlerini de bırakıyordu... Aşkımın arkasında izlerini de bırakıyordu... Aşkımın arkasında izlerini de bırakıyordu... Soom-1 2007 info-icon
Where the stars shine like crazy let's go to the beach Yıldızların çılgınca parıldadığı yere, Haydi kumsala gidelim. Yıldızların deli gibi parladığı yere, gidelim kumsala... Yıldızların deli gibi parladığı yere, gidelim kumsala... Yıldızların deli gibi parladığı yere, gidelim kumsala... Soom-1 2007 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 151378
  • 151379
  • 151380
  • 151381
  • 151382
  • 151383
  • 151384
  • 151385
  • 151386
  • 151387
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact