• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 148669

English Turkish Film Name Film Year Details
So, you ready to hang up your pink Gucci suit Pembe Gucci takımını giyip gerçek dostlarınla biraz dağıtmaya hazır mısın? Yani, artık pembe Gucci takımını giymeye hazırsın. Gerçek arkadaşlar bulmaya ne dersin! Shelter-5 2007 info-icon
There anything good to eat in the fridge or is it stocked with low carb fag food Buzdolabında düzgün bir şeyler var mı yoksa o ibnelere... Buzdolabında yiyecek doğru düzgün bir şey kalmamış, şu senin kalorisiz gay çerezlerinden de mi yok adamım? Shelter-5 2007 info-icon
Oh, I see. So it's the 'family' gene... Anlıyorum. Aile reisliği, sorumluluklardan kaçıp gay olmak demek mi oluyor? Oh,tabi anlıyorum. Nasıl bir mantık ki bu, bizden kaçırıyorsun ve bir gay evliliğe sürükleniyorsun. Shelter-5 2007 info-icon
Well... if it is... Eğer öyleysen bunu benden, Gabe'den, Tori'den neden saklamak zorunda olasın ki? Tamam, peki... Bu saçmalığı benden saklayabileceğini nasıl düşünürsün, Gabe'den yada Tori'den? Shelter-5 2007 info-icon
Oh and you and Jeanne just blame everyone else Jeanne'yle ikiniz de kendiniz için bir şey yapmıyorsunuz... Sen ve Jeanne hep başkalarını suçluyorsunuz, Çünkü kendiniz için yapabileceğiniz başka bir şey yok. Shelter-5 2007 info-icon
Well don't bother. That place is full of rich kid painters Zahmet etme. Orası zengin ressam çocuklarla dolu... Aptalca olma tamam mı, Orası zengin çocuklarıyla dolu, ve hepsi de sonunda kendi sanat galerilerinde çalışacaklar. Shelter-5 2007 info-icon
To replay, press 4. To erase, press 7. Tekrar dinlemek için 4'e, silmek için 7'ye, numarayı... Cevap için 4'e, silmek için 7'ye, geri dönmek için 8'e. Kaydetmek için 9'a basın. Shelter-5 2007 info-icon
But I gotta take dad home and Allen called Babamı eve bırakmam gerek. Allen aradı, sonra da onunla buluşmam gerekiyor. Cody ile kalacaktım ama Allen aradı, onunla daha geç buluşacağımızı düşünüyordum.. Shelter-6 2007 info-icon
It means I'm set, dude. Larry's gonna set me up Yerim hazır demek, dostum. Larry bana şirketinde bir iş ayarlayacak. Şu demek, dostum. Larry beni kendi çiftliğinde bir yerlere yerleştirecek. Shelter-6 2007 info-icon
I heard you're an eligible bachelor. Artık gözde bir bekar olduğunu duydum. Her ne kadar sen söylemesen de... Gözde bekarlardan olduğunu duydum. Her ne kadar sen söylemesen de... Shelter-6 2007 info-icon
I just put him to bed. Daha yeni uyuttum. Hadi ama, o her türlü seste uyur. Cody içeride yatakta. Oh yapma, hiçbir şey duyamaz, uyuyor olmalı. Shelter-6 2007 info-icon
Did you get the cigarettes? Yeah, come here. Sigaraları aldın mı? Evet, buraya gel. Sigaraları getirdin mi? Evet, buraya gel. Shelter-6 2007 info-icon
You still putting up with this guy's shit? Hala bu herifin pisliklerini mi çekiyorsun? Hala bıraktığın gibiyiz. Hala bu adamın arkasını mı topluyorsun? Yani, ikimiz de burada olduğumuza göre. Shelter-6 2007 info-icon
I moved out of our place and my new lease Birlikte yaşadığımız yerden taşındım ve yeni... Dairemi boşalttım ve yeni sözleşmem de ay sonundan önce başlamayacak. Shelter-6 2007 info-icon
doesn't start until the end of the month. ...evimin kontratı ay sonundan itibaren geçerli. Shelter-6 2007 info-icon
I'll protect you from the big brewery. Seni bira fıçılarından korurum. Seni bu rezaletten kurtaracağım. Shelter-6 2007 info-icon
Go... I've got a better spot. Pussy! İlerle. Korkak. Bildiğim daha iyi bir yer var. Devam et... Daha iyi bir yer biliyorum. Shelter-6 2007 info-icon
It's nice. Yeah. Güzelmiş. Evet. Çok güzel. Evet. Shelter-6 2007 info-icon
The waves are great. Dalgalar harika. Sadece giriş yolunu hatırlamam gerek. Dalgalar müthiş. Yolun etrafında küçük bir tur atalım. Shelter-6 2007 info-icon
Should've told me sooner. Sorry. Daha erken söylemeliydin. Özür dilerim. Bana buradan bahsetmeliydin. Üzgünüm. Shelter-6 2007 info-icon
I just didn't want it to turn into Sadece her Pazar sabahı burada sizin bira artıklarınızla karşılaşmak istemedim. Cumartesi sabahları gelip de önce milletin pisliklerini toplamak istemedim. Shelter-6 2007 info-icon
And surf? And surf. Ve sörf yapmak için... Ve sörf yapmak için... Ve sörf mü? Ve sörf. Shelter-6 2007 info-icon
I was supposed to go to Barcelona to meet Önümüzdeki at Barselona'da bir arkadaşımla buluşacaktım ama şu anda biraz çulsuzum. Gelecek ay Barcelona'ya, arkadaşı ziyarete gidecektim ama meteliksiz kaldım. Shelter-6 2007 info-icon
I mean we're having a hard time, Zach. Zaten zor zamanlar geçiriyoruz, Zach. Bir de senin hayal kırıklığına ihtiyacımız yok. Demek istediğim zor günler geçiriyoruz, Zach. Her şey alaşağı olsun istemiyorum. Shelter-6 2007 info-icon
Allen paints houses. Maybe I can see Allen badana işi yapıyor. Belki sana da bir iş bulabilir. Allen yeni evler boyuyor. belki de, yeni iş bağlantıları kurarız. Shelter-6 2007 info-icon
Zach, I just don't think he's the best guy Zach, o etrafında yarı çıplak bir şekilde takılabileceğin türden biri değil. Zach, sadece demek istediğim şu, bütün gün yarı çıplak dolaşan bir gay ile takılman... Shelter-6 2007 info-icon
The tide's gonna get it anyway. Dalgalar zaten kaleyi yıkacak. Bırak da o yıksın. Bu işin zevki burada. En azından bunu yapmasına izin ver dostum. Shelter-6 2007 info-icon
What are you drinking? Ne içiyorsun? Kırmızı şarap. Mahzende Larry'nin eski bir şarabı vardı. Ne içiyorsun? Kırmızı. Larry'nin mahzeninde hep bir tane bulunur. Shelter-6 2007 info-icon
Alright. Just tired. Peki bakalım. Sadece yorgunum. Pekala. Sadece yorgunum. Shelter-6 2007 info-icon
Ok. Alright, cool. Peki. Tamamdır, güzel. Tabi. Tamam, harika. Shelter-6 2007 info-icon
Well. If it is do you think you'd have Eğer öyleysen bunu benden, Gabe'den, Tori'den neden saklamak zorunda olasın ki? Tamam, peki... Bu saçmalığı benden saklayabileceğini nasıl düşünürsün, Gabe'den yada Tori'den? Shelter-6 2007 info-icon
You and Gabe have always been able to point and take. Gabe'le ikiniz her zaman istediğin her şeyi elde ettiniz. Kimseye hesap vermediniz. Sen ve Gabe her zaman istediğinize sahip oldunuz. Hiç "hayır" denmedi size. Shelter-6 2007 info-icon
So, where'd you go last night? I slept in my car. Peki dün gece neredeydin? Arabamda uyudum. Tamam, gece neredeydin? Arabamda uyudum. Shelter-6 2007 info-icon
What's today? I think the 30th. Bugün ayın kaçı? Sanırım 30'u. Bugün ne? Sanırım ayın 30’u. Shelter-6 2007 info-icon
I'm at extension 20 and I hope to hear from you. Öğrenci İşleri'ndeyim ve aramanı bekliyorum. Pekala, kendine iyi bak. Dahili numaram 20 ve umarım en kısa zamanda ararsın. Pekala, kendine iyi bak. Shelter-6 2007 info-icon
Zach, the Oceanette is not cutting it. Zach, Oceanette'te kazandığım yetmiyor. Burada üç katını kazanabilirim. Zach, Oceanette hiç kolay değil. Tam üç kez orada bulundum. Shelter-6 2007 info-icon
And you said they were incompatible. Ve uyuşmaz olduklarını söylediniz. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
You have confirmed the genetic structure? Genetik yapıyı doğruladınız mı? She-Male Voyager-1 1994 info-icon
An entirely new species. Bütünüyle yeni bir tür. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
I'm going to name it after you. Ona sizin isminizi vereceğim. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
The Tuvok orchid. Tuvok orkidesi. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
That is an honor you should reserve for yourself, Mr. Suder. Bu onuru kendinize saklamalısınız, Bay Sudder. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
You gave this species life. Bu türe, hayatı siz verdiniz. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
And you gave me life. Ve sizde bana hayat verdiniz. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
All of this is because of you. Bütün bunlar, sizin sayenizde. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Because of the meld. Zihin birleştirme sayesinde. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
The meld may have introduced you to my interest in floriculture, Zihin birleştirme, bir miktar benim ilgi alanlarımı size aktarmış olabilir, She-Male Voyager-1 1994 info-icon
but you have embraced it entirely on your own. ama bütün bu şeyleri, kendi başınıza yaptınız. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
And discovered a unique talent within yourself Ve bu işlem sırasında kendinizde eşsiz bir yetenek She-Male Voyager-1 1994 info-icon
in the process. keşfettiniz. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
I used to think the only talent I had Tek yeteneğimin, öldürmek olduğunu She-Male Voyager-1 1994 info-icon
was a talent for killing. düşünürdüm. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Please... it's my way of saying thank you. Lütfen... bu benim için, size teşekkür edebilme yöntemi. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Very well. Peki ala. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Tuvok, I want to do something for the ship. Tuvok, gemi için bir şeyler yapmak istiyorum. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
I'm not asking you to let me out of confinement. Ben hapisten çıkarmanı istemiyorum. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
I accept my punishment. Cezamı kabul ediyorum. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
But if I could just... Ama eğer bir şekilde... She-Male Voyager-1 1994 info-icon
just contribute somehow. sadece katkıda bulunabilseydim. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
What contribution do you feel you could make Kamaranda, ne tür bir şeylere katkıda bulunabileceğini She-Male Voyager-1 1994 info-icon
from your quarters? düşünüyorsun? She-Male Voyager-1 1994 info-icon
I was... I was thinking I might adapt Ben... ben düşünüyordum ki, She-Male Voyager-1 1994 info-icon
some of the genetic engineering techniques bazı genetik mühendislik ekipmanlarım olursa She-Male Voyager-1 1994 info-icon
I've developed for the orchids orkideleri daha da geliştirerek She-Male Voyager-1 1994 info-icon
to make the airponic vegetable garden more productive. seradan elde edilen ürünün miktarını arttırabilirim. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Your attitude is admirable. Davranışın, takdire şayan. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
I will discuss it with the Captain. Bu konuyu, Kaptan ile konuşacağım. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Do you think she'll agree? Kabul edeceğini düşünüyor musun? She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Now, shall we begin? Şimdi, başlayabilir miyiz? She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Notice your mind working. Zihninin çalıştığını fark et. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
How it plans for the future, Gelecek için nasıl planlar yapardı, She-Male Voyager-1 1994 info-icon
visits the past. geçmişi ziyaret et. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Notice those thoughts O düşünceleri fark et She-Male Voyager-1 1994 info-icon
and set them aside. ve bir kenara koy. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Turn your attention to the white light Nefesinde ki, beyaz ışığa She-Male Voyager-1 1994 info-icon
that is your breath. dikkatini ver. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Captain, we're being hailed on a subspace frequency. Kaptan, bir alt uzay frekansından aranıyoruz. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Are there ships in the vicinity? Çevrede herhangi bir gemi var mı? She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Negative. Tracking the source. Olumsuz. Kaynak izleniyor. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Seems likes it's coming from an unmanned buoy. İnsansız bir şamandıradan geliyor gibi. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Coordinates 140 mark 317. Koordinatları, 140 işaret 317. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
It looks like a Kazon signal, Captain. Kazon sinyali gibi görünüyor, Kaptan. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Take us out of warp. Bizi warp hızından çıkart. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Open a channel. Bir kanal açın. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Chakotay, they're going to take your son. Chakotay, çocuğunu götürecekler. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
When Culluh saw the baby... Cullah bebeği gördüğünde... She-Male Voyager-1 1994 info-icon
I hear them coming. Geldiklerini duyuyorum. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
When he saw the baby wasn't his... Bebeği gördüğünde, kendinden... She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Please, Chakotay, help us... not for me, for your son. Lütfen Chakotay, bize yardım et benim için değil, oğlun için. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
I told you to stay out of here. Sana oradan uzak dur demiştim. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
Don't take him! Onu alma! She-Male Voyager-1 1994 info-icon
I beg... No! Please, no. Affet... Hayır! Lütfen, hayır. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
This is not my responsibility. Sanki bir kamp gezisinden bahsediyor gibisiniz. Bu benim sorumluluğum değil. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
She has no right to expect me... Bunu benden beklemeye hakkı yok... She-Male Voyager-1 1994 info-icon
She knows you, Chakotay. Seni tanıyor, Chakotay. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
She knew how you'd react when you saw your son in danger. Oğlunun yüzünü gördüğünde, senin, nasıl davranacağını çok iyi biliyor. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
I have a duty to this crew. Bu mürettebata karşı sorumluluklarım var. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
I can't just leave and go looking for the child. Bir çocuk yüzünden, onları bırakıp aramaya gidemem. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
And I'd never consider letting you go Ve, ben asla senin tek başına, Kazon Nistrim kalesine She-Male Voyager-1 1994 info-icon
into a Kazon Nistrim stronghold by yourself. girmene göz yumamam. She-Male Voyager-1 1994 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 148664
  • 148665
  • 148666
  • 148667
  • 148668
  • 148669
  • 148670
  • 148671
  • 148672
  • 148673
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact