Search
English Turkish Sentence Translations Page 14851
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Then we'll eat in the hotel and then take a long nap afterward. | O zaman otelde yiyelim ve sonra uzun bir şekerleme keyfi yapalım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Did you know that Count Snoilsky used to live here? | Kont Snoilsky'nin burada yaşadığını biliyor muydun? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I knew him and met him many times. | Onu tanıyordum ve bir kaç kez görüşmüştük. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
A fine, but sad man. | İyi ama üzgün bir adamdı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I received a letter from your brother Oskar. Did I already tell you this morning? | Abin Oskar'dan bir mektup aldım. Bu sabah sana söylemiş miydim? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Everything is fine at Trädgårdsgatan. Pappa misses us. | Tradgardsgatan'da her şey iyi. Baban bizi özlüyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
He misses you in particular | Özellikle de seni özlüyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
but he never complains. We should try to call home. | Ama asla şikayet etmiyor. Eve telefon etmeliyiz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Why don't we hear from Ernst? Ernst? You know how he is. | Ernst'ten neden haber almıyoruz? Ernst? Nasıl olduğunu bilirsin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
But I wrote him seven weeks ago. Don't get worried. | Ama ona yedi hafta önce yazmıştım. Endişelenme. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Pappa and I write daily. I want to go home. | Baban ve ben günlük yazıyoruz. Eve gitmek istiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Can't we go straight home tomorrow? But we have our travel plans. | Yarın doğruca eve gidemez miyiz? Ama bizim gezi planımız var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Can't things be changed once they are decided upon? | Karar verildi diye hiç bir şey değişemez mi? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What would the Egermans say? They are your friends, not mine. | Egermanlar ne söyler? Onlar senin arkadaşların, benim değil. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Elna is actually your childhood friend. I don't care about Elna. | Doğrusu Elna senin çocukluk arkadaşın. Elna umurumda değil. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I don't give a damn about Elna. You are like a disobedient child. | Kahrolası Elna umurumda değil. İtaatsiz bir çocuk gibisin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We can't just drop the Egermans, they'll be sad and hurt. | Egermanları bırakamayız öylece, kırılırlar sonra. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You go to Florence, and I'll go home. That's just stupid! | Sen Florensa'ya git, ben eve gidiyorum. Bu çok aptalca! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We'll do exactly what we agreed to do. | Kesinlikle anlaştığımız gibi yapacağız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It's cold and wet at home. | Ev soğuk ve ıslak. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The doctor wants us in the warmth until you adjust. | Doktor, bize sen düzelene kadar sıcak havada kalmanı önerdi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We'll be home after mid summer. | Yazın ortasında evde olacağız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Un telegramma per la signora. Grazie. | Bayana telgraf var. Teşekkürler. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It's a telegram. | Telgraf geldi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Pappa died last night. | Baban dün gece ölmüş. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
He was alone and it was at night. | Yalnızdı ve karanlıktı. İyi fikir... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mamma, come and sit down. | Anne, gel otur. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
He was alone and I wasn't there. | O yalnızdı ve ben orada değildim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I left him alone. Don't think like that, mamma. | Onu yalnız bıraktım. Böyle düşünme, anne. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You can't go on thinking like this. | Böyle düşünmeye devam edemezsin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
When Pappa asked if I wanted to marry | Baban bana evlenme teklif ettiğinde... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
even though he was almost twice my age and had three grown sons | ...yaşı benim iki katımdı ve üç büyük oğlu vardı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I decided without a moment of thought. | Bir an bile tereddüt etmeden kabul ettim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I didn't love him. | Ona aşık değildim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I was not fond of him, I was sure of that. | Ona düşkün değildim, bundan emindim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
But I did like him. | Ama ondan hoşlanıyordum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I felt sorry for him because he was so terribly alone | Onun için üzülüyordum, çünkü Tembel hizmetçileri onu kandırıp... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
with his lazy housekeepers who tricked him out of his money. | ...parasını almış korkunç derecede yalnızdı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The neglected home and the three boys in need of discipline. | Ev ihmal edilmiş ve üç çocuğun disipline ihtiyacı vardı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I also felt a bit alone | Ayrıca biraz yalnız hissediyordum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
so I thought that we could lessen one another's loneliness. | Böylece birbirimizin yalnızlığını azaltabileceğimizi düşündüm. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
That's not such a bad thing. No, Anna, it was a mistake. | Kötü fikir değilmiş. Hayır, Anna, bu hataydı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
One loneliness is acceptable. But two is hard to bear. | Bir kişilik yalnızlık kaldırılabilir. Ama iki kişlik yalnızlık çok ağır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
But one should never look back. | Fakat asla ardına bakamazsın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Then you and Ernst came along.. . | Sonra da siz ikiniz doğdunuz... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It was like a salvation. | ...bu adeta bir kurtuluştu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Ernst was Mamma's little boy and Anna, Pappa's little girl. | Ernst senin küçük oğlun ve Anna ise babanın küçük kızı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Is that right? But Mamma.. . | Öyle mi? Ama anne... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Yes, maybe you are right. | Evet, belki de haklısın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No, let's get some rest. Yes. | Hayır, hadi biraz dinlen. Evet. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mamma... How are you, Mamma? | Anne... İyi misin, anne? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
There is something you must know.. . | Sana söylemem gereken... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
... in regards to you. We can wait on that. | ...çok önemli bir şey var. Bu bekleyebilir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It's best you tell me now, what is so important. | En iyisi bu kadar önemli olan şey neymiş, şimdi söyle. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
In regards to Henrik.. . | Henrik hakkında... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Aha.. . You wrote to him. | Aha... Ona mektup yazdın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Yes, that's right. I wrote to him. | Evet, doğru. Ona yazdım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I haven't received an answer, the letter must have gotten lost. | Ama henüz cevap alamadım, belki de mektup kaybolmuştur. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No, it wasn't lost. | Hayır, kaybolmadı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have to tell you.. . | Sana söylemeliyim... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I took that letter, read it and burned it. | Mektubu ben aldım, okuduktan sonra yaktım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I destroyed the letter. No, Mamma! | Mektubu yok ettim. Olamaz, anne! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I must speak out since your father warned me. | Baban beni uyardığından beri söylemem gerekiyordu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
He said it was unfair, and that we shouldn't get involved. | Bunun adil olmadığını ve karışmamamız gerektiğini söylemişti. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It would make things worse. He warned me. | Bu işleri kötüye götürebilir, demişti. Beni uyarmıştı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have no explanations. | Hiç bir mazeretim yok. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I thought it was in your best interest. | Senin iyiliğine olduğunu düşünüyordum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Now that Johan is gone I need to tell you what happened. | Johan artık yok ve sana neler olduğunu anlatmak zorundayım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I don't want to know any more. | Daha fazla duymak istemiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I can't even ask your forgiveness | Senden bağışlamanı bile dileyemiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
because I know that you will never forgive me. | Çünkü beni asla affetmeyeceğini biliyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I don't think I will. | Affedeceğimi sanmıyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
In any case, now you know. | Her neyse, artık biliyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
When we get home I will find Henrik, and tell him everything. | Eve döndüğümüzde Henrik'i bulup ona herşeyi anlatacağım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I only ask this one thing: | Senden sadece bir şey istiyorum: | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Don't tell him that I burned the letter. | Ona mektubu yaktığımı söyleme. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Why not? lf you marry Henrik.. . | Neden? Henrik ile evlenirsen ve ona söylersen... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You understand that telling him will make the hate insurmountable. | ...bunun aramızda aşılmaz bir nefret doğuracağını anlaman lazım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We still have to live with each other. | Bir birimizin yüzüne bakamayız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Now you know. | Şimdi biliyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Yes, now I do. | Evet, artık biliyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Shall we go to bed? | Artık yatalım mı? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We need a little sleep, tomorrow will be a long day. | Biraz uyumaya ihtiyacımız var, yarın uzun bir gün olacak. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You do too. | Sende. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You are prettier. | Çok tatlısın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You look so sad. | Çok üzgün görünüyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm coming now, Henrik. | Döndüm artık, Henrik. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Is this for real? Yes, for real. | Bu doğru mu? Evet, doğru. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm coming now. | Sana döndüm. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I want to give you something. | Sana bir şey vermek istiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Open it up. | Aç bakalım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It's nothing special. I bought it in Amalfi. | Çok özel değil. Amalfi'den aldım. Buna engel olacak bir kural yok. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mary at the Annunciation. | Meryemin Müjdesi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It's pretty. | Çok güzel. Pekala, şimdi de kızlarımı hazırlıyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Your father died. Yes. | Baban öldü. Evet. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The funeral is the day after tomorrow. Is it difficult for you? | Cenaze yarından sonra. Senin için zor mu? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I lived for his love, if you can understand that. | Onun sevgisiyle yaşadım, tahmin edebilirsen. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I never gave it a thought, except when it troubled me. | Hastalığımın dışında asla akıl danışmadım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Now I am sad that I was childish and ungrateful. | Şimdiyse çocukluk ve nankörlük ettiğim için mutsuzum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It's Ernst. | Ernst. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |