Search
English Turkish Sentence Translations Page 14848
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I will go to Anna and explain our discussion. | Anna'ya gidip bu tartışmayı anlatacağım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
How is it going with your engagement? | Bu arada, nişanlınla ilişkiniz nasıl gidiyor? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
As far as I know it is still on. | Bildiğim kadarıyla hala devam ediyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Miss Strandberg has denied any break up. | Miss Strandberg, bir noktaya kadar yalanladı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Carl has done research. | Carl araştırmasını bitirdi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Even before you came here, we knew the truth. | Hatta sen daha buraya gelmeden, biz gerçeği biliyorduk. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'll say nothing to my daughter if we come to an agreement. | Bir anlaşmaya varabilirsek, kızıma hiç bir şey söylemeyeceğim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I need to write a letter. | Bir mektup yazmam gerek. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have to explain this. Do as you think best. | Bunu açıklamalıyım. Sence en iyisi neyse onu yap. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
There will, in any case, be many tears. | Her halükarda çok göz yaşı olacaktır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
May I ask a final question? Yes, go ahead. | Son bir soru sorabilir miyim? Evet, devam et. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Why did you let me come, Mrs. Åkerblom, when you already had full knowledge? | Madem herşeyi biliyordunuz, neden gelmeme müsade ettiniz, Mrs. Akerblom? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I wanted to observe my daughter's love from up close. | Kızımın aşık olduğu adamı yakından gözlemlemek istedim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The accident had already happened. | Kaza zaten olmuştu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What do you mean by 'accident'? I mean the same thing as you. | 'Kaza' derken neyi kastediyorsunuz? Seni kastediyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mrs Åkerblom, you have made a mistake in judgment. | Mrs Akerblom, bu yargınızda bir hata yapıyorsunuz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Go and write your letter and leave with the 3 o'clock train. | Git mektubunu yaz ve saat 3'teki trenle de burayı terket. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Anna won't be home until later. | Anna sen gidene kadar evde olmayacak. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Then I will be gone. | Öyleyse gidiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Master Bergman! | Mr. Bergman! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Here are some sandwiches for your trip. Thank you very much. | Yolluk için biraz sandviç alın. Çok teşekkür ederim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mamma? Where are you, Mamma? | Anne? Neredesin, Anne? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I don't understand what is going on. Mamma! | Neler olduğunu anlamıyorum. Anne! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Don't stand there making such a racket. Come in and close the door. | Raket oynar gibi orda dikilme. İçeri gir ve kapıyı kapat. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
He wrote that we'll never see each other. He might have his reasons. | Bir daha asla görüşmeyeceğiz, yazmış. Kendine göre sebepleri olabilir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
There are no sensible reasons written here. | Burada mantıklı hiç bir sebep yazılmamış. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Did you force him to, Mamma? No, I did not. | Onu zorladın mı, anne? Hayır, zorlamadım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
When I learned the situation, I advised him to give up, and never show his face again. | Durumu öğrendiğim zaman, ona vazgeçmesini ve yüzünü bir daha asla göstermemesini tavsiye ettim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What, pray tell? lf you don't tell me, I'll go and visit him again! | Ne, söyler misin? Eğer söylemezsen, onu ziyarete gideceğim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Nothing will stop me. You are pushing me. | Hiç bir şey beni durduramaz. Beni zorluyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What do you know, Mamma? lf it is about Frida, he has already told me. | Ne biliyorsun, Anne? Eğer bu Frida hakkındaysa, bunu bana çoktan söylemişti. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Listen to me, dear girl.. . | Dinle beni, canım kızım... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Your brother Carl has absolute proof that | Abin Carl'ın, Henrik Bergman'ın hala o kadınla... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Henrik Bergman still lives with this woman. | ...birlikte yaşadığına dair kesin kanıtları var.. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I refuse to go into detail, you must draw your own conclusions. | Detaya girmek istemiyorum, gerisini sen kendin anla artık. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I sensed a discomfort surrounding this man. He is much to be pitied. | Ben bu adamdan rahatsızlık hissettim. Çok fazla zavallıydı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No father, poverty, a difficult childhood. All very disturbing. | Babasızlık, yoksulluk, zor bir çocukluk... Tüm bunlar çok rahatsız edici. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I entertained a certain amount of pity, which made me doubtful. | Merhamet adına belli bir miktar ağırladım, ki bu beni şüpheci yaptı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You don't respond. | Cevap verme. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I don't understand what is going on. | Neler olduğunu anlamıyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It is dinnertime. Would you like to take something in your room? | Yemek vakti. Odana bir şeyler ister misin? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I will tell Lisen to bring up milk and sandwiches. I'll never forgive you for this! | Lisen'e süt ve sandviç getirmesini söylerim. Seni bunun için asla affetmeyeceğim! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Who won't you forgive? | Kimi affetmeyeceksin? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Is it me you won't forgive? Or your friend? | Beni mi affetmeyeceksin? Yoksa arkadaşını mı? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Or perhaps life itself? | Yoksa hayatın kendisini mi? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Or God? | Yoksa Tanrı'yı mı? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Can't you just leave me alone? My poor, dear girl. | Beni yalnız bırakabilir misin? Zavallı kızım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Stop with your pity! | Merhamet göstermeyi kes! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The year is 1909, and poor Henrik Bergman is studying to become a minister in Uppsala. | Yıl 1909, ve yoksul Henrik Bergman Uppsala'da Vaiz olabilmek için çalışıyordu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
He is secretly engaged to Frida, a waitress at Flustret. | Flustret'te bir garson olan Frida ile gizlice nişanlandı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
His good friend Ernst Åkerblom invites Henrik home one Sunday. | Yakın arkadaşı Ernst Akerblom Henrik'i bir pazar günü yemeğe davet etti. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Ernst's father, Johan Åkerblom is old and sickly | Ernst'in babası, Johan Akerblom yaşlı ve hastaydı... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
and the family is ruled, with a stern hand by the mother, Karin. | ...ve aile, anne Karin tarafından sert bir şekilde idare ediliyordu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Henrik feels lost in the refined household, but is enamored of Ernst's sister | Henrik bu dakik evde kaybolmuş hissetti, ama Ernst'in güzel ve yaşamdolu.. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
the beautiful and lively Anna. | ...kızkardeşi Anna'ya tutuldu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
During an Uppsala summer, empty of its regular inhabitants, they meet | Bir Uppsala yazında, düzenli sakinlerinin yokluğunda... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Karin views the courtship with a critical eye. 1 | ...eleştirel bir gözle ilişkilerini izleyen Karin'le tanışır. 1 | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
She tells Henrik, she has decided to resist the relationship with all means available. | Henrik'e, tüm imkanlarını kullanarak bu ilişkiyi engellemek için elinden geleni yapacağını söyledi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
When he resists she pulls her trump card: | Henrik, direnip kozunu çektiği zaman ise... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The knowledge that he is engaged to Frida Strandberg. | ...Karin, gizli nişanlısı Frida Strandberg'yı bildiklerini söyledi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Henrik is pushed away from Anna who is left alone with her anger and sadness. | Henrik, öfke ve üzüntüsüyle başbaşa kalmış olan Anna'dan uzaklaştırılır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Do you want to turn back? No, wait here. | Geri dönmek istiyor musun? Hayır, bekle burada. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Don't stand here watching over me. | Burada dikilmiş beni izleme. Tüm gün bekledik. Hoşgeldiniz! Bu eski kazağı da nereden buldun? Sakladığımı sanıyordum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No, you can't touch me. | Hayır, bana dokunamazsın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We can at least talk about each other? | En azından birbirimiz hakkında konuşabiliriz, değil mi? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You have misunderstood everything, Henrik. | Her şeyi mahvettin, Henrik. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I don't want to talk to you. We have nothing more to say. | Seninle konuşmak istemiyorum. Konuşacak hiç bir şeyimiz yok. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Can't you just leave me alone? You're scaring her. | Artık beni yalnız bırakır mısın? Onu korkutuyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Keep out of this! You're acting like an idiot. | Sen karışma! Bir ahmak gibi davranıyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We don't have time to stand around here. Leave me alone, dear Henrik. | Böyle ayakta dikilecek zamanımız yok. Beni rahat bırak, sevgili Henrik. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Just leave me alone! I can't go on living. | Rahat bırak artık beni! Böyle yaşayamam. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Don't be so dramatic! You can carry on, and so can l. | Bu kadar dramatik olma! Sen yoluna git ki, bende gidebileyim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Talk with me, Anna. I said don't touch me. | Konuş benimle, Anna. Bana dokunma, dedim. Peki bizi ilgilendiriyor mu? En iyisi okumak. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No, stay back. You are awful. | Hayır, yaklaşma. Sen berbatsın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
To be moral is to bend to the laws of morality | Ahlaki olmak, ahlak kurallarını çarpıtmak değil... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
out of pure respect for those laws | ...bu kurallara sınıfsal bir zorunlulukla... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
as they are put forth in the categorical imperative. | ...ileri sürüldüğü gibi saf bir saygı göstermekle mümkündür. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Behave as though your expression of will | Ahlaki davranış, sizin prensip olarak... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
can act as a principle for creating a generalized law. | ...eyleme dökülebilir ifadenizle genel bir yasaya dönüşecektir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Can I help you? No. | Yardımcı olabilir miyim? Hayır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It was nice of you to come. Your letter made me curious. | Gelmeniz çok iyi oldu. Mektubunuz beni meraklandırdı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
How are you? It's just a cold. | İyi misiniz? Sadece soğuk algınlığı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Please, have some mineral water. That's kind of you, Miss Strandberg. | Lütfen, biraz maden maden suyu alın. Çok naziksiniz, Miss Strandberg. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
People have been getting sick more often this year. | İnsanlar bu yıl daha çok hasta oluyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It's the big strike. When people are down they get sick. | Genel grev yüzünden. İnsanlar otururlarsa hasta olurlar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You are going to be a nurse. Yes, I have to go back to school. | Hemşire olacaksınız. Evet, okula devam edeceğim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I would have liked to do that, but I had to earn my keep.. . | Ben de isterdim, ama kendime bakmak zorundayım... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What can I get you, Miss Åkerblom? Hot chocolate with whipped cream. | Ne alırdınız, Miss Akerblom? Kremalı sıcak çikolata. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Do you know this place? Pappa took us here on Saturdays. | Bu yeri biliyor muydunuz? Babam cumartesi günleri bizi buraya getirirdi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It has to do with Henrik. | Henrik ile ilgili bir şey. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I would like to ask you to take him back. | Senden onu geri almanı istiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
He's on the verge... of falling to pieces. | Darmadağın olmanın eşiğinde. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
That sounds a bit strange when I say it so directly. | Bunu doğrudan söylemem biraz tuhaf gelebilir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
He studies long into the night and he's so pitiful I could cry. | Geceyarılarına kadar uzun uzun çalışıyor ve o kadar zavallı ki ağlayacak gibi oluyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I honestly don't know so much about your relationship. He hasn't said anything. | Doğrusu ilişkiniz hakkında pek çok şey bilmiyorum. Bana hiç bir şey anlatmadı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mostly, I've just guessed. | Çoğunlukla tahmin ettiklerim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm trying not to be angry or hurt. | Sinirli ya da kırgın olmamaya çalışıyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Nobody can help their feelings. | Kimse duygularına yardımcı olamaz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I can't help it that I get worked up | Ben yardımcı olamıyorum, sinirleniyorum... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
or that I care for him even though he's weak. | ...ya da çok güçsüz olsa bile ona bakıyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |