Search
English Turkish Sentence Translations Page 14852
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I asked him to come because I couldn't bear coming alone. | Yalnız gelmeye gücüm yoktu, ondan benimle gelmesini istedim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Ernst wanted to bet five crowns that you would be home. | Ernst, evde olduğuna beş Krona bahse girmek istedi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Here you are, and Ernst has won five crowns. | İşte burdasın, ve Ernst beş Kron kazandı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I temporarily took over a congregation here. | Ben burda geçici olarak bir cemaat devraldım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'll apply for an assignment in Norrland. | Norrland'a tayin isteyeceğim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You're not alone anymore. No, I can change | Artık yalnız değilsin. Evet, değiştirebilirim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No, don't be so stupid. We'll go up first and look around. | Hayır, bu kadar aptal olma. İlk olarak gidip etrafa bakalım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The Rector is old. We'll check him out too. | Rektör yaşlı. Ona da bakarız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
My pay will be meager. | Maaşım yeterli olmayacaktır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Listen to me! We'll get engaged as soon as the funeral is over. | Dinle! Cenazeden kısa bir süre sonra nişanlanırız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We'll order the rings this afternoon and then you'll write to the Rector | Bu öğledn sonra yüzükleri sipariş ederiz... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
that you and your future wife are coming to inspect the rectory | ...sonra da Rektöre 'Müstakbel eşim ve ben Kilise Rektörlüğünü ve Rektörün...' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
the church and the Rector himself. | '...kendisini ziyarete geliyoruz.' diye bir not yazarsın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Then we'll get married. We'll have a splendid wedding. | Daha sonra da evleniriz. Şaşaalı bir düğün yaparız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm looking at you. | Sana bakıyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We have waited so long for this, Henrik. | Bunun için çok bekledik, Henrik. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What does your mother say about this? | Annen bu konuda ne diyor? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Since Italy, it has been of less significance. | İtalya'dan beri otoritesi azaldı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Has something happened? | Bir şeyler mi oldu? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Henrik.. . I thought that lovers should promise | Henrik... Ben sevgililerin ölünceye kadar... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
to be sincere to each other until death. | ...birbirlerine samimi olmaya söz vermeleri gerektiğini düşünüyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
That they shouldn't hold secrets. But that's stupid. | Birbirlerinden sır saklamamalılar. Ama bu çok aptalca. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I don't want to ever demand that you reveal your secrets. | Şimdiye kadar hiç bir sırrını açıklamanı istemedim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The truth? The truth is something else. | Ya gerçek? Gerçek başka bir şey. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We must be truthful. | Birbirimize karşı doğru olmalıyız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We can't forget the kissing. No, the kissing is important. | Öpüşmeyi unutamayız. Tabi, öpüşmek önemlidir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have asked you to come here to discuss some decisions. | Sizi buraya bazı konuları konuşmak için çağırdım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
First I'd like to give Henrik a warm welcome into our family. | Öncelikle Henrik'e ailemize katıldığı için candan bir 'Hoşgeldin' demek istiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I would like now to put our conflicts and bitterness behind us. | Eski dargınlık ve küskünlüklerimizi ardımızda bırakmak istiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
lf we try hard both conciliation | Eğer ısrarla uzlaşmayı... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
and friendship can be possible. | ...ve dost olmayı denersek, bu mümkündür. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We have been to Elgérus the lawyer and taken up your father's last will. | Babanızın vasiyetini yerine getirmek için avukat Elgarus'u tuttuk. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
lf I have understood the reactions correctly everyone, without exception | Anladığım kadarıyla herkes, vasiyetin dikkatle... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
has accepted the dispositions and found them written with care. | ...yazıldığını ve koşulsuz olarak onaylandığını kabul ediyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I appreciate our unity. | Bu birliği takdir ediyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
During Johan's life, we discussed what would happen | Johan hayattayken, benden önce ölürse... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
with this house if Johan should pass away before me. | ...bu evin ne olacağını konuşmuştuk. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
He explained his firm desire that l, alone, would be the house's owner. | Benim, tek başıma, evin sahibi olmamı arzuladığını açıkladı. ...kilise yetkililerini bilgilendireceğini, ifade etti. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The remaining family members would be compensated with stocks and capital. | Diğer aile üyeleri ise hisse senetleri ve sermaye ile telafi edilecektir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Does anyone have any questions? | Sorusu olan var mı? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No one dares say a word when Karin makes her decrees. | Karin kararnamesini okuduktan sonra kimse tek kelime etmeye cesaret edemiyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm just saying what everyone thinks. | Ben sadece herkesin ne düşündüğünü söylüyorum. Tam burada olacağım! Görüşürüz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Svea does not represent the family's point of view. | Svea ailenin genel bakışını temsil etmiyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Didn't Gustav say just yesterday that Mamma is lethally dangerous? | Gustav daha dün annenin ölümcül tehlikeli olduğunu söylemedin mi? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Svea is lying and she knows it. | Svea yalan söylüyor ve bunun farkında. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Svea's hatred toward Mamma knows no bounds | Svea'nın nefreti sınır tanımaz, anne bunu bilir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I will die soon enough and I'm the only one who dares to tell the truth. | Yakında öleceğim ve gerçeği söylemeye cesareti olan tek kişiyim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Dear Svea! Is that all you have to say? | Sevgili Svea! Tüm söyleyeceklerin bu kadar mı? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Shut your mouth, Svea, before your wickedness splits you in two. | Kapa çeneni Svea, kötülüğün seni ikiye ayırmadan. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Nobody believes in your powers anymore, your body is poisoned with wickedness. | Kimse senin gücüne inanmıyor artık, bedenin kötülükle zehirlenmiş. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Personally, I have no objections. | Şahsen benim hiç bir itirazım yok. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
As far as I understand it, Mamma Karin can do whatever she damned well wants with this house. | Anladığım kadarıyla, Karin anne bu lanet evle ne isterse yapabilir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Have we ever stopped to think of her? No, but you've all cringed and smiled. | Artık ondan bahsetmeyi bırakabilir miyiz? Hayır, ama yaltaklanmayı ve sırtımayı bırkabiliriz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
And mocked her when her back is turned. | Ve arkasını döndüğünde alay etmeyi... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Gustav, Carl, Oskar Åkerblom. The Three Musketeers! | Gustav, Carl, Oskar Akerblom. Üç Silahşörler! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
lf you are planning on continuing this bullshit, I'm considering retreating. | Bu saçmalığı sürdürmeyi düşünüyorsanız, ben kalkıyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Henrik is here for the first time | Henrik ilk defa aramızda ve... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
and for his sake and Anna's we should limit the worst of these invectives. | ...Anna ve Henrik hatırına da olsa böyle konuşmaya son vermeliyiz. ...bencil ve çökmüş olduğumu söyler. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
One might say that Pappa's death has pulled the cork from the bottle. | Babanın ölümü şişenin tıpasını çekti, diyebiliriz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Why isn't Mamma saying anything? | Anne neden hiç bir şey söylemiyor? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What would you like me to say? You have always had your mutual conflicts. | Ne söylememi istersin? Her zaman çatışma halindeydin zaten. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Now that Pappa is dead you all pounce on me. | Johan öldü ve şimdi hepiniz hamlenizi yapıyorsunuz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I completely understand. Pardon, it is Svea, alone.. . | Kesinlikle anlıyorum. Pardon, yalnızca Svea... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Sometimes I wonder what the family would be like | Bazen merak ediyorum, onunla evli olmasaydım... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
if I hadn't married into it, and been complicit. | ...ve suçlu olsaydım bu aile neye benzerdi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It is an amusing thought. I was so eager and wanted the best. | Bu eğlenceli bir fikir. Ben çok hevesliydim ve en iyisini istedim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Order, cleanliness, togetherness, training. | Disiplin, temizlik, beraberlik, eğitim... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Good intentions. | İyi niyetler. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Don't think that I am bitter. I'm just thinking. | Sert olduğumu sanmayın. Sadece düşünüyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What would have happened to Mamma had she not taken care of us? | Anne bizimle ilgilenmeseydi neler olurdu? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You ask good questions, Carl. | İyi sordun, Carl. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What would have happened to me? I would have continued teaching. | Bana ne olurdu? Ben öğrenimime devam ediyor olacaktım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Continued to offer other people's children a bit of good manners and training. | Başkalarının çocuklarına biraz daha iyi terbiye ve eğitim verirdim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have never doubted the truth in my actions. | Ben davranışlarımdan asla şüpheye düşmedim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have, perhaps, acted falsely in some trivial things | Belki de bazı önemsiz şeylerde hatalı davranmışımdır... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
but the main thing is that I have nothing to reproach myself with. | ...ama asıl mesele şu ki, kendime sitem edeceğim hiç bir hata yapmadım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Shall we have some coffee? Certainly. | Kahve içelim mi? Tabi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We aren't so dreadful as we seem. We can be quite pleasant. | Görüldüğü kadar korkunç değiliz. Biz oldukça keyifli olabiliriz. Arkamdan iş mi çeviriyorsun? Evet, öyle de diyebilirsin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Now, Anna and Henrik must come for an engagement dinner here. | Anna ve Henrik nişan yemeğine gelmiş olmalı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What a strange boy! Put all the grudges behind us. | Ne tuhaf bir çocuk! Bütün kırgınlıkları geçmişte bırakalım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Henrik must tell Oskar. Our last meeting was quite unpleasant | İtiraf etmeliyim ki Henrik, son görüşmemiz oldukça tatsızdı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
but I felt obliged to be drawn to the extreme. | Ama ben zorunlu olarak aşırıya kaçtığımı hissettim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Henrik and Anna please, do come have dinner at our place. | Henrik ve Anna, lütfen bir akşam yemeğine bize gelin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Please excuse my outburst. he doctor says my medicine throws me off balance | Lütfen taşkınlığımı bağışlayın. Doktorum ilaçların dengemi bozduğunu söylüyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Henrik shouldn't believe that Aunt Svea is so unpleasant. | Henrik, Svea Teyzenin bu kadar huysuz olduğuna inanmamalısın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I warned you and now you have been caught. Blame yourself! | Seni uyarmıştım ve işte şimdi yakalandın. Suçu kendinde ara! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm warning your future mate, but it is useless. | Müstakbel eşini uyarıyorum, ama bu işe yaramaz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What have you been drinking, Carl? Well, certainly not the roses. | Ne içiyorsun sen, Carl? Pekala, gül suyu olmadığı kesin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Come now, let's go! | Hadi gelin, gidelim! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Shouldn't we have the coffee first? No, Anna. | İlk önce kahve içmeyelim mi? Hayır, Anna. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Goodbye, Aunt Karin. Thank you for this day. | Hoşçakal, Karin. Bu davetin için teşekkürler. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You'll be coming for dinner? You are coming back? | Akşam yemeğine gelecek misiniz? Sen gelecek misin? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No, we won't be back for dinner. We're going out for a good time. | Hayır, akşam yemeği için dönmeyeceğiz. Dışarda eğlenmeye çıkıyoruz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Enjoy yourselves. Do you have money? Thanks, Mamma. We'll manage. | Keyfinize bakın. Paran var mı? Teşekkürler, Anne. İdare ederiz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Oh, your fiancée is even more beautiful in person than on the card you sent! | Oh, nişanlın gönderdiğin fotoğraftakinden bile daha güzelmiş. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I do hope you'll be happy with my boy! Henrik, are you happy? | Umarım oğlumla mutlu bir çift olursunuz! Henrik, mutlu musun? ...başını kaldırıp gökyüzüne baktı, deri bir iç çekip 'Ephphatha!' dedi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No, how idiotic of me. Now you'll be embarrassed. | Elbette, ne kadar aptalım. Mahçup olacaksınız şimdi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I thought Anna might stay in Henrik's old room. | Anna Henrik'in eski odasında kalır, diye düşündüm. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have a lodger, but he has been nice enough to move out for a couple of days. | Bir konuğum var, ama bir kaç günlüğüne dışarı çıkmak için yeterince anlayışlı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
He smokes cigars. I aired it out, but you can still smell it. | Sigara içen biri. Odayı havalandırdım, ama hala kokusunu alabilirsiniz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |