Search
English Turkish Sentence Translations Page 14853
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I don't notice a thing. Oh, yes you do. | Benim için sorun değil. Oh, hayır elbette sorun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It could be nice to sleep in your fiancé's old room. | Nişanlının eski odasında uyumak senin için hoş olmalı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Then I'll sleep on the ottoman in the dining room. No, I'll sleep there. | O zaman ben de yemek odasında Osmanlı usulü uyurum. Olmaz, orda ben uyuyacağım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'll lay like a drawn sword between you two lovers. | Siz iki sevgili arasında bir kılıç gibi duracağım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mamma, you're being silly, I'll take the ottoman. End of discussion. | Anne, saçmalıyorsun, ben döşekte yatacağım. Tartışma bitmiştir. Özellikle de şu karanlıktan gelenlerle. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Listen to him! Such a dictator.. . Is he like this with you too, Anna? | Baksana şuna! Tam bir diktatör... Sana da böyle mi davranıyor, Anna? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Or is it only with his mother that he makes such commands? | Yoksa sadece annesiyle mi, böyle emrivaki konuşuyor? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Well, I've put tea and sandwiches on the table. | Pekala, ben çay koyuyorum sandviçlerde masada. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mamma's sandwiches are artistic delicacies. Now Henrik, you're playing with me. | Annemin sandviçleri müthiş lezzetlidir. İşte şimdi Henrik, benimle oynuyorsun. Lütuf seninle olsun. Bu gece muhteşem bir ışık görebiliriz! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
My doctor says I should always think about my weight, because of my asthma. | Doktorum, kiloma her zaman dikkat etmem gerektiğin söyledi. Çünkü astımım var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Dear child! | Sevgili yavrum! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Here's Henrik. He was so small! | Bu Henrik. Küçücüktü! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Poor little Henrik. Oh Heavens, Anna! | Zavallı küçük Henrik. Oh tanrım, Anna! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
This is so embarrassing I was already 'fat Mamma'. | Bu çok utanç verici. Tamamen 'Şişman Anne'ydim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
That's right, we were all fat in my family. | Bu doğru, bizim ailede herkes şişmandı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
And then came thin little Henrik who we hugged and coddled. | Ve sonra da sarılıp şımarttığımız küçük ince Henrik doğdu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Do you remember when we played 'church'? You were the minister and we | 'Kilise'yi oynadığımız zamanı hatırlıyor musun? Sen pederdin ve biz... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You were so nice and sweet, we wanted to gobble you up. | Çok tatlıydın, seni yiyip bitirmek istemiştim. Bu sabah 23 gün oldu ve hatta bu akşam daha da soğuk olacak. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You were cheerful and friendly and polite. | Neşeli, kibar ve arkadaş canlısıydın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Then, moaning and misery. You never wanted to play with other children. | Ayrıca mızmız ve sefildin. Diğer çocuklarla asla oynamak istemezdin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I invited his schoolmates home, but Henrik would lock himself in the bathroom. | Öğretmenlerini eve davet ettim, ama Henrik kendini banyoya kilitledi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Well, dear Anna.. . Now you will take care of him. | Pekala, sevgili Anna... Bundan sonra ona sen bakacaksın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
My word, life hasn't always been so merciful.. . | Demem o ki, hayat her zaman bu kadar merhametli değil... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Now Henrik has become a minister | Şimdi ise Henrik, her zaman umut etmiş olduğum gibi... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
as I had hoped, and that is the main thing. | ...bir vaiz olacak. En önemlisi de bu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I can't complain.. . Please don't cry, Mamma. | Sitem edemem... Lütfen ağlama, anne. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Can't we be happy this evening? Yes. | Bu akşam mutlu olamaz mıyız? Evet, tabi. Henrik babaların en iyisi. Vakti olursa bezini değiştiriyor! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Aunt Alma could come and stay with us for long stretches. | Anne gelip bizimle istediğin kadar kalabilirsin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We'll have plenty of space at the rectory. | Rektörlükte bolca yerimiz olacak. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Dear Mamma, we'll never abandon you. | Canım annem, seni asla terketmeyeceğiz. Çok yoruldum. Herkes hastaydı, ve ben korkmaya başladım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The hard times are over, everything will be better now. | Zor günler geride kaldı, her şey daha güzel olacak artık. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'The hard times are over'. You speak as though you know. | 'Zor günler geride kaldı.' Biliyormuş gibi konuşuyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What do you know about my life? I'm not planning on being a sponge. | Hayatım hakkında ne biliyorsun ki? Asalak olmaya niyetim yok. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm not particularly shrewd, but I'm not dumb either. | Özellikle kurnaz da olmak istemiyorum, ama geri zakalı da değilim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You two will live your lives. | Siz ikiniz kendi hayatınızı yaşayacaksınız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'll finish mine. Such as it is, such as it will be. | Ben ise kendi hayatımı bitireceğim. Durum bu ve böyle de olacak. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
That must be Freddy, an old friend. Please excuse me! | Freddy olmalı, eski bir arkadaş. Müsadenizle! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Good Day, Henrik. Well, it can't have been yesterday! | İyi günler, Henrik. Güzel, bu dün gerçekleşmiş olamaz! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It must be ten years or so? | On yıl olmalı, yoksa? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Congratulations on your ordination! Thanks. | Papazlığa başlamışsın, tebrik ederim! Teşekkürler. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Anna. Good Day, Miss Åkerblom. | Anna. İyi günler, Miss Akerblom. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I can see that Henrik has inherited his father's sense of female beauty. | Güzel kadın konusunda, Henrik'e babasından miras kaldığını görüyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Henrik's father was one of my closest friends | Henrik'in babası benim en yakın arkadaşımdı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
but he was younger than l. I was the same age as his grandfather. | Ama benden daha gençti. Ben onun babası yaşındaydım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I never knew my grandfather. No, I know that. | Büyükbabamı hiç tanımadım. Evet, biliyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I got to know Henrik's grandmother. | Henrik'in büyükannesini tanırdım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Your grandmother once spoke to me about you, Henrik. | Büyükannenle bir keresinde senin hakkında konuştuk, Henrik. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
She thought that your grandfather and his family committed | Büyükbaban ve ailesinin sana ve annene karşı... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
a terrible crime against both your mother and you. | ...korkunç bir suç işlediğini söylemişti. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Thoughts of the insecurity and destitution, of both of you, made her sick. | İkinizinde yoksul ve güvencesiz olduğu düşüncesi onu hasta etti. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
She also tried to explain her powerlessness. | Ayrıca güçsüzlüğünü de açıklamaya çalıştı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Then she died, poor soul. Yes. | Sonra da öldü, zavallı ruhu. Evet. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Did you see her before she passed away? | Onu ölmeden önce gördün mü? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
She really needed.. . She was in the Academic Hospital. | Onun gerçekten... Academic Hospital'daydı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I was reading for my exams and kept putting it off. | Sınavlarıma çalışıyordum ve erteliyordum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Did you see your grandfather? | Büyükbabanı gördün mü? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We met, but we had nothing to say to one another. | Tanıştık, ama birbirimize söylecek hiç bir şeyimiz yoktu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I was at the funeral, but I didn't see you there. | Cenazedeydim, ama seni orda göremedim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I didn't go to my grandmother's funeral. | Büyük annemin cenazesine gitmedim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Farewell. | Hoşça kalın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Good Night, Aunt Alma. Thanks for having us here. It has been so nice. | İyi geceler, Alma. Bizi ağırladığın için teşekkürler. Çok güzeldi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Will you turn out the lights? I'll do that later. | Işığı söndüreyim mi? Ben sonra söndürürüm. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Don't fall asleep and forget. I won't. | Uyuyakalıp unutma sonra. Unutmam. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Anna is a sweet girl. Yes. | Anna tatlı bir kız. Evet. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Anna is a very sweet girl. And beautiful. | Anna çok tatlı bir kız. Ve güzel. 'Bir zamanlar kazanç elde ediyordum, bu güzeldi ama boş ver.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
A real princess. | Gerçek bir prenses. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You must take good care of her. | Ona iyi bakmalısın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Right now at all seems like a dream. | Şu an herşey bir rüya gibi geliyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I don't think it's just me. | Bunun gerçek olduğunu düşünemiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You shouldn't blame yourself about this thing with your grandmother. | Büyükannen konusunda kendini suçlama. Benim yüzümden mi? Hayır, kesinlikle. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No one is more innocent than you. | Kimse senin kadar masum değil. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Good Night, my dear boy. | İyi geceler, canım oğlum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Hi. Hi, come here! | Selam. Selam, gel! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Oh, such cold feet! They'll be warm soon enough. | Oh, ayakların bu gibi! Birazdan ısınırlar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I've always had warm feet. | Benim ayaklarım her zaman sıcak. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have to put them outside the blanket and pull them in later. Nice. | Onları battaniyeden çıkarayım ve sonra tekrar içeri koyarım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You and your delights.. . I'll have to teach you. | Sen ve senin zevklerin... Sana öğretirim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What will you teach me? | Bana ne öğreteceksin? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Now? Yes, Please! | Şimdi mi? Evet, lütfen! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Your mother can hear. | Annen duyabilir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
To think that I'm lying in my old bed cuddling with you. | Düşünsene, eski yatağımda uzanmış sana sarılıyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We can't sleep together. | Birlikte uyuyamayız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm not sure Mamma would serve us coffee in bed. | Annemin bize yatakta kahve servis edeceğinden emin değilim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Good Night. Good Night. Don't forget me! | İyi geceler. İyi geceler. Beni unutma! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I've already started thinking about you. | Ben de tam seni düşünmeye başlamıştım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Dear Lord, forgive my sins today and for all days. | Ulu tanrım, bugünkü ve geçmişteki günahlarımı bağışla. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Dear Lord, protect and bless my boy. | Ulu tanrım, oğlumu koru ve kutsa. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Dear Lord, forgive me that I can't love this girl. | Ulu tanrım, bu kızı sevemediğim için beni bağışla. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Dear Lord, take her away from Henrik's life. | Ulu tanrım, onu Henrik'in hayatından uzak tut. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
lf I am mistaken, if my thoughts are darkened with spite | Şayet yanlış yapıyorsam, karanlık ve kindar düşüncelere kapıldıysam... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
punish me, not him or her. | ...beni cezalandır. Kızı ya da oğlumu değil. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have something Anna should have. | Anna'nın almasını istediğim bir şey var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mamma, you've been crying. Her face is red and swollen. | Annen, ağlamış olmalı. Yüzü şişmiş ve kızarmış. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
She's always swollen, and she likes to cry. | Yüzü hep şişkindir, ve ağlamaktan hoşlanır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I received this medallion, from Henrik's father, when we got engaged. | Henrik'in babasıy bu madalyonu nişanlandığımızda bana vermişti. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It was very expensive, but he didn't care about money. | Çok pahalıydı, ama o parayı önemsemezdi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
There is a big A engraved on it | Üzerinde büyük bir işleme var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
so Anna should take this as a gift from Henrik's father | Anna bunu Henrik'in babasından bir hediye olarak kabul etmeli. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
as though he were here. | Kendisi buradaymış gibi... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
May I hang it around your neck, Anna? It is too beautiful. | Bunu boynuna takabilir miyim, Anna? Bu çok güzel. Sormak istemiyorum. Herşey yolunda, yazmış. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |