Search
English Turkish Sentence Translations Page 14847
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Yes, that is my conviction. My Goodness. | Evet, bu benim inandığım şey. Aman Tanrım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The confessions of sinners, and communion? 'Jesus died for your sins.' | Günah çıkarmaya, cemaate? 'İsa senin günahların için öldü.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
And punishment? Hell? Do you believe in Hell? | Ya ceza? Cehennem? Cehenneme inanıyor musun? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You cannot say that you believe in one without the other. | Başka bir şeye inandığını söyleyemezsin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
All the infernal goings on around us.. . | Çevremizdeki tüm cehennemi gidişat... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
How does that jibe with the existence of God? | 'Sadece kaçınılmaz sona hazırlıklı olmak istiyordum.' ...tanrının varlığıyla nasıl uyuşur? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We're satisfied with too short a perspective. | Biz bu dar bakış açısından çok memnunuz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You speak as though you are as convinced as a true Jesuit. | İkna olmuş gerçek bir cizvit gibi konuşuyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
When will you be finished? lf all goes well.. . | Ne zaman bitecek? Her şey yolunda giderse... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
... I'll be ordained in two years and then I'll be given a post. | ...iki yıl içinde terfi edeceğim ve sonra bana bir mektup verilecek. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No great shakes to begin with. Not enough to start a family, I would guess? | Başlangıç için fena değil. Bir yuva kurmak için yeterli değil, diye tahmin ediyorum? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The church prefers that ministers get married. | Kilise pederlerin evli olmasını tercih eder. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The wife of a minister has an important role in the work of the congregation. | Bir rahibin karısının cemaatin çalışmalarında önemli bir rolü vardır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I suddenly feel tired and would like to lie down. | Aniden çok yorgun hissettim ve biraz uzanmak istiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Is it because of me? No, not at all. | Büyükannen konusunda kendini suçlama. Benim yüzümden mi? Hayır, kesinlikle. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
A sick man who seldom considers questions of eternity | Sonsuzlukla ilgili soruları nadiren dikkate alan hasta bir adam,... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
can be shaken by conversations concerning death and ultimate things. | ...ölüm ve nihai konular hakkında yapılan bir sohbetten sarsılabilir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I wasn't in any condition to speak with our guest. | Konuğumuzla herhangi bir konuyu konuşabilecek durumda değildim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I couldn't talk about the things you wanted. | İstediğiniz konuları konuşamadım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Then I'll take care of it. | Bununla sonra ilgilenirim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Everyone, look at the camera! | Herkes kameraya baksın! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Pappa shouldn't be smoking, or we won't see those behind him. | Baba sigarayı söndürmelisin, yoksa arkandakiler çıkmaz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'That was the final action life demanded of her.' | 'Bu lanetli hayatının son cilvesiydi.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'Karin Ingmarsdotter cried when the Dean's wife left.' | 'Karin Ingmars'ın kızı, Dean'in karısı gittiğinde ağladı.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'Maybe it isn't right that we leave, she said.' | 'Belki de bizi terketmesi doğru değildi, dedi.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'She was happy that the Dean's wife had said that it was a good name.' | 'Dean'in karısı 'bu güzel bir isim', dediği zamanlar mutluydu.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'That was the first and last time anyone saw Karin hesitate' | 'Bu, belki de büyük girişim öncesi bazılarının...' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'before the great undertaking.' | '...Karin'i ilk ve son görüşüydü.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You little girls, pick up after yourselves. | Kızlar, siz kendinize daha sonra alın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Gustav, will you help Pappa? Oskar gets breakfast at 7. | Gustav, babaya yardım eder misin? Oskar sabah yedide kahvaltı yapar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
That way you'll catch the train to Stockholm without a rush. | Böylece Stockholm trenine acele etmeden yetişirsin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Anna, Ernst and Henrik wait. We have something to talk about. | Anna, Ernst ve Henrik bekleyin. Konuşmamız gereken şeyler var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
lf Martha could please.. . | Martha lütfen... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Ernst has suggested that you three bicycle out to the pastures. | Ernst, üç bisikletle yaylaya çıkmanızı teklif etti. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The plan was to spend the night. | Planda geceyi orda geçirmek de vardı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I am naturally against your plans. | Ben de doğal olarak planına karşı çıktım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mamma, please.. . Let me finish speaking! | Anne, lütfen... Bırak sözümü bitireyim! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I am absolutely against your plans | Ben kesinlikle senin planına karşıyım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
but I don't plan on forbidding you from setting them in motion. | Fakat, sana onlara göz kulak olmanı yasaklamıyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
My children claim that they are mature and will be responsible. | Çocuklarım olgun ve sorumlu davranacaklarını iddia ediyorlar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Your parents will await the consequences. | Anne ve baban sonuçları bekleyecek. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
A fragile thread runs between the old and the young. | Bir genç ve yaşlının ilişkisi pamuk ipliğine bağlıdır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Us old folks are anxious to hold on to this connection. | Eski tanıdıklarımız, bu ilişkiden kaygı duyuyorlar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The young easily reject something that doesn't fit. | Gençler kendilerine uymayan şeyleri kolayca red ederler. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I make no complaint, that's just the way it is. | Şikayet etmiyorum, herşey olacağına varır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Our role is to observe. | Bizim rolümüz gözlemlemek. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
To make a long story short.. . I plan to be passive up to a point. | Uzun lafın kısası... Ben bir yere kadar pasif kalmayı düşünüyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I expect to always talk about where I am, in relation to you. | Umuyorum ki, ilişkiniz hakkında nerede olursam olayım benimle konuşursunuz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Don't misunderstand me I'm always here, but I will always speak my mind. | Beni yanlış anlamayın, ben her zaman buradayım. Fakat her zaman kendimle konuşacağım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Yes... Mamma understands the pleasures in saying such things. | Evet... Anne böyle şeyler söylemenin tadını çıkarmaktan anlar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It's very refined. lf you could read my mind.. . | Bu çok nazikti. Aklımı okuyabilseydin,... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
lf you could see into my heart as they say | ...kalbimin içini görebilseydin, tabiri caizse... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
then you'd see neither menace nor refinement, as you put it. | ... işte o zaman, ifade ettiğin gibi tehdit ya da incelik görmezdin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You'd see an unreasonable love for you and your brother. | Sana ve kardeşine karşı saf bir sevgi görürdün. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
That's what you would see. | Bu senin kendi gördüğün. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No, I think I'll fish for trout. Would you like to join me? | Sanırım alabalık tutacağım. Bana katılmak ister misin? Hayır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'll be back at lunchtime and then we'll have some fresh caught fish. See you! | Öğle yemeğine kadar dönerim ve sonra biraz taze balık yeriz. Görüşürüz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We have to be careful. Promise to be careful! | Dikkatli olmalısın. Dikkatli olacağına söz ver! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Are you staying home to study? I have neglected my religious history. | Evde kalıp çalışacak mısın? Dinler Tarihi dersini ihmal ettim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What does Anna say? She understands. | Anna buna ne diyor? Anlıyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Perfect.. . | Harika... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Would you help me with a skein of yarn? | İp çilesi için bana yardım eder misin? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Yes, certainly. | Evet, elbette. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Will you be returning to Söderhamn in the morning to see your mother? | Sabah Söderhamn'a, anneni görmeye gidecek misin? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm going directly to Uppsala. | Doğrudan Uppsala'ya gideceğim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The term doesn't start so early, does it? I have a make up exam in religious history. | Dönem çok erken başlamaz, değil mi? Vermem gereken Dinler Tarihi dersi var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Have you been comfortable here at our house? | Burada, evimizde rahat mısın? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
To tell the truth I've been afraid and tense. | Doğru söylemek gerekirse, korktum ve gergin hissettim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
My dear... afraid of what? | Canım... neden korktun? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The Åkerblom's family is an alien world. | Akerblom ailesi farklı bir dünya. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I feel like I've been put on a scale and found too light. | Tartılıyormuş gibi... ve... çok hafif kalmış gibi hissettim kendimi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
That's the way it is in all families. We are by no means worse than others. | Bu tüm ailelerde böyledir. Bu diğerlerinden daha kötü olduğumuz anlamına gelmez. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Maybe that makes it worse. I feel unwelcome. | Belki bu yapar. Hoş karşılanmadığımı hissettim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Do you really think so? I don't mean to be rude. | Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? Kaba olmak istemedim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I feel barely tolerated, especially by you, Anna's mother. | Zar zor kabul edildiğimi hissettim, özellikle sizden, Anna'nın annesinden yana. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I will try to be sincere | Senin duygularını incitecek olsam bile... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
even though I might hurt your feelings. | ...daha samimi olmaya çalışacağım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
My antipathy has everything to do with Anna. | Benim Anna'yla ilgili herşeye antipatim vardır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I know my daughter very well, I am convinced | Biliyorum, benim kızım harika, bunu kabul ediyorum ama... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
and I think your relationship will lead to catastrophe. | ...sizin ilişkinizin bir felakete yol açacağını düşünüyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Yes, that might seem like an exaggeration. | Evet, bu çok abartılı gelebilir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Still, I feel obliged to use the word catastrophe. | Yine de, 'felaket' sözcüğünü kullanmak zorunda hissediyorum kendimi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I cannot picture a more impossible and disastrous combination. | Ben daha imkansız ve yıkıcı bir birliktelik hayal edemiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Anna is a spoiled little girl, self willed, strong willed, emotionally strong | Anna küçük, şımarık bir kız. İnatçı, iradeli, duygusal... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
tender hearted, melancholy and cheerful at the same time. | ...güçlü bir kalbi olan, melankolik ve aynı zamanda da neşeli. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
She needs a mature man who will educate her with love | Anna'nın, onu aşkla ve özverili bir sabırla eğitecek... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
and unselfish patience. | ...olgun bir erkeğe ihtiyacı var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You are young with a truly limited insight into life | Sen hayata gerçekten sınırlı bir içgörü ile atılmış... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
and deep, early wounds, without healing or consolation. | ...ve iyileşme tesellisi olmayan erken, derin yaralar almış bir gençsin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Anna will come to doubt.. . May I put in a word? | Anna şüphelenecek... Bir kelime ekleyebilir miyim? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Yes, naturally. | Evet, tabi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I don't accept this discussion. | Ben bu tartışmayı kabul etmiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Your family reads Selma Lagerlöf in the evenings. | Aileniz akşamları Selma Lagerlöf okur. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The author speaks of love as the only earthly miracle. | Yazar, aşktan dünyanın tek mucizesi gibi bahsediyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Does your family believe that this is there to make the sagas more attractive? | Aileniz bu masalların daha çekici hale getirilmesi gerektiğine inanıyor mu? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have lived quite some time and never seen a glimpse of a miracle. | Ben uzunca bir süre yaşadım ve asla bir mucize belirtisi görmedim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Perfect. Australia doesn't exist because Mrs. Åkerblom hasn't seen it. | Harika. Avustralya diye bir yer yok, çünkü Mrs. Akerblom henüz orayı görmedi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The fact is that l, with all my power and means | Gerçek şu ki, ben tüm gücümü kullanarak... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
will block my daughter's amorous intrigues. | ...kızımın aşk oyunlarını engellemeye çalışacağım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You cannot block Anna. The future will show. | Anna'yı engelleyemezsin. Bunu gelecek gösterecek. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |