Search
English Turkish Sentence Translations Page 145763
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
When you think about it, we could prevent wars. | Aslında düşünürsen bu sayede savaşları önleyebiliriz. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
In Kosovo, say? Doubtful. | Kosova'daki gibi mi? Şüpheli. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
But if the Americans had visited Vietnamese families, | Ama Amerikalılar, Vietnam'lı aileleri ziyaret etmiş olsalardı.. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
there wouldn't have been a war. Wars break my heart. | orda savaş olmazdı. Bütün bunlardan dolayı kalbimde derin bir acı var. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I can't bear to see those children and poor people. | O çocuklara ve zavallı insanlara bakamıyorum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
And meanwhile we are so happy. | diğer yandan biz rahatız. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I'm not all that happy. Yes, you are. | Ben o kadar da mutlu değilim. Evet, öylesin. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Happy is what those people will never be. | O insanlar mutluluğu hiç bir zaman tadamayacak. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Is everything all right? Yes. I didn't even offer you a drink. | Herşey yolunda mı? Evet. Size birşeyler de ikram edemedim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Do I owe you anything? No, these inspections are free. | Borcumuz ne kadar? Hayır, bu bakımlar ücrete tabi değil. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Fine. Goodbye. Goodbye. | Güzel. İyi günler. İyi günler. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Did we have company? No. | Misafirimiz mi vardı? Hayır. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
How do you explain the flowers in my room? Which flowers? | Peki odamdaki çiçekler nereden geldi? Hangi çiçekler? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I don't believe it. Actually, the gas man was here. | İnanamıyorum. Aslında gaz tesisatı için bir görevli geldi. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
What did he want? He came to inspect the stove. | Ne istedi? Fırını kontrol etmeye geldi. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
But we don't have a gas stove. | Ama bizim fırınımız gazla çalışmıyor ki. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Ondrej? | Ondrej? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Not having a gas stove is no reason to get hysterical. | Fırınımız gazla çalışmıyor diye delirmenin anlamı yok ki! | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
�Record Your Mother.� | „Annenizi Kaydedin.“ | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Back to our contest. A friend of mine likes surprising me. | Yarışmamıza dönüyoruz. Bir arkadaşım beni şaşırtmaya devam ediyor. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Sometimes it's quite unpleasant, but now I�ll surprise him. | Bazen hiç hoş olmayabiliyor, fakat bugün ona bir sürprizim var. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Recently he gave me a tape of his mother. | Geçenlerde kendi annesine ait bir kasedi bana verdi, gelen kasetlerde de artış var. Bunun için teşekkürler. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
So, Robert. A big hello to you and your mom! | Selam Robert. Sana ve annene çok selamlar! | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I've improved. | Kendimi geliştiriyorum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
For example, I go by garbage cans without taking anything. | Örneğin çöp kutularının önünden, hiç birşey almadan geçiyorum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I had a mess tin here. Really? | Sefer taslarım burada. Gerçekten mi? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Last time someone threw away a high power vacuum cleaner. | Geçenlerde birisi sapasağlam bir elektrikli süpürgeyi atmış. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Are you recording this? Yup. | Kaydediyorsun değil mi? Evet. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
That's good. Do you have anything to drink? | İyi iyi. İçecek birşeyin var mı? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Otherwise I wouldn't try... | Başka türlü olsa kendimi zorlamazdım... | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I left a high power vacuum cleaner there. | O sapasağlam güzelim süpürgeyi orada bıraktım. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I see. I didn't even look at it. | Anladım. Gözümün ucuyla bakmadım bile. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
How do you know it was a high power vacuum? | Sapasağlam olduğunu nasıl anladın peki? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
There was a grinder here. Where's the wine? | Orada bir üzüm değirmeni vardı. Şarap nerede? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Did you see the grinder? Nope. | Değirmeni gördün mü? Hayır. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
It was in a box and there were some new boots on top of it. | Süpürge kutunun içindeydi. Üstünde de bir çift çizme vardı. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
That's how I knew the vacuum was good. | Süpürgenin sapasağlam olduğunu oradan anladım. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
And I didn't look at it or the boots. | Ne süpürgeye ne de çizmelere baktım. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Because I knew God was just tempting me. | Çünkü Tanrı'nın beni sınadığını biliyordum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Move over. Why do you collect this junk? | Kay kenara. Neden bu çöpleri topluyorsun? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
My son is a disappointment | Kendi oğlum beni beğenmiyor. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
and I want to be remembered for something. | ama ben, beni hatırlatacak birşeyler bırakmak istiyorum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
You're such a klutz. | Ya rabbim, sen ne işe yararsın? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Would you go with them? I�ll shoot the breeze with them. | Onlarla gitmek ister misin? Onlarla sohbet etmeyi tercih ederim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
But I'm not going anywhere. It's awesome here. | Belki bir kaç dal cigara. It's awesome here. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Think so? You bet. | Think so? You bet. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
There are forty two civilizations in the universe, | Bir dakika, gezegende 42 tane uygarlık var, | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
and we're in last place. | ve biz son sıradayız. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Measured by what? | Neye göre? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Moral maturity... Yeah. | Manevi olgunluk açısından... Evet. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
We're also the only planet | Ayrıca üremek için | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
where procreation requires only two beings. | iki cinsiyetin yeterli olduğu tek gezegeniz. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
So on the other planets you need three beings? | Yani diğer gezegenlerde 3 cinsiyet mi var diyorsun? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
No, seven. Of various sexes. | Hayır, yedi. Yedi değişik cinsiyet. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
There are three of us. | Yani şu anda 3 farklı cinsiyetiz, | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
So we'd need four more beings of totally different sexes. | 4 farklı cinsiyete daha ihtiyacımız var? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Then maybe I will go. | Belki onlarla birlikte gidebilirim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I guess we're waiting for UFOs. Right. | Sanırım UFO'ları bekliyoruz. Evet, doğru. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I forgot something in the car. | Ben arabada birşey unutmuşum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
You don't really believe in UFOs. | UFO'lara gerçekten inanmıyorsun. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Maybe not. Then why are you in Prague? | Belki inanmıyorum. O zaman neden Prag'dasın? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I came here to see Dad. | Babamı görmeye geldim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Dad? Your Dad? Yup. Is he in this country? | Baban? Senin baban mı? Evet. Burada, Çek'te mi? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Does he know about you? Nope. | Senden haberi var mı? Hayır. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Want to tell me about it? | Benimle konuşmak ister misin? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
And I don't want to start anything until I see him. | Onu görmeden hiçbir şeye başlamak istemiyorum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Even though I like you. Understand? | Senden hoşlansam bile. Anladın mı? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
At times it's easier to see a UFO than your own dad. | Bir UFO görmek, bazen kendi babanı görmekten daha kolay. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
So the Macedonian beauty came here to look for her dad. | Bu güzel Makedon kızı buraya babasını aramak için geldi. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
He's from the Czech Republic, and she's never seen him before. | Babası bir Çek ama o, onu hiç görmedi. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
So now I'm going to play some Macedonian music. | Şimdi bir Makedon şarkısı çalacağım. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Because at times it's easier to see a UFO than to live | Bu arada, benim 3 yıl yaşadığım tarzda bir kızla | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
with the kind of girl I lived with for three years. | yaşamak da, UFO görmekten daha zor. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Why did you live with me if it was that horrible? | Eğer o kadar kötüysem neden benimle yaşadın? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Sorry, we were stoned. You can't always make excuses. | Afedersin, kafam güzeldi. Her zaman mazeret üretemezsin. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I'm not. Know what your problem is? | Öyle yapmıyorum. Problem ne biliyor musun? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
You've never done anything for anyone. | Sen kimse için hiçbir şey yapmadın. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
You've never given up anything you like for anyone. | Sen kimse için sevdiğin bir şeyden vazgeçmedin. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Would you get a degree for someone? | Mesela bir başkası için bir okulu bitirebilir miydin? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
For you? This isn't about me. Then who is this about? | Senin için mi? Benimle alakası yok. O zaman kiminle alakası var? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Would you give up anything at all? Of course. | Her şeyden vazgeçebilir misin? Geçerim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Something really important? | Ama çok önemli olan bir şeyden? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Do you want me to jump off a bridge for you? | Senin için bir köprüden felan mı atlamamı istiyorsun? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
No, I just wanted you to be brave about our break up. | Hayır, sadece ayrılığımız konusunda cesur olmanı bekledim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
So I'd have a reason to respect you so I could come back to you. | O zaman sana saygı duyabiilirdim ve belki sana geri dönmek için bir sebebim olurdu. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
So you wanted to come back to me because I broke up with you? | Yani, ayrılan ben olduğum için mi bana geri dönmeyi düşündün? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Yeah. That's great. | Evet. Muhteşem. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
As Station Manager I am responsible for what you play. | Radyo müdürü olarak ne çaldığından ben sorumluyum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I don't care about your break up or your contest. No one does. | Yarışmaların da, ayrılıkların da umrumda değil. Kimsenin umrunda değil. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Tell me why you play this stuff. | Söyle bana neden çaldın o parçaları? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
My mother is ten times worse than what you've been playing. | Benim annem senin radyoda dinlettiklerinden on kat daha beter. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Radio is no private matter. | Radyo özel bir yer değildir. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
If I hear this stuff again, you can pack it in. Get it? | Eğer bir daha duyarsam, bavulunu toplarsın. Anladın mı? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I was afraid we'd never meet again. | Bir daha görüşemeyeceğimizden korkuyordum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Nah, I knew we would. | Ama görüşeceğimizi biliyordum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
How did you know that? | Nasıl biliyordun? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Because the guy pinned in the car was a sign. | Çünkü arabaya sıkışan adam, bir işaretti. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
A sign? | İşaret demek? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
We find a guy pinned in his car the first time we meet. | İlk tanışmamızda arabaya sıkışan bir adam bulduk. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
He was pinned in a car he'd rolled. | Arabasına sıkışmış, orada ölüyordu. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |