Search
English Turkish Sentence Translations Page 145759
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Or you come to your senses, and take hold of your destiny. | Ya da bırakıp tekar hayatını yaşamaya başlayacaksın. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
There is some truth to that. It's entirely up to you. | Söylediklerinde gerçeklik payı var. Tamamen sana kalmış. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Holy shit! Promise you�ll think about it. | Siktir lan! Düşüneceğine söz ver. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I can do that. | Tamam düşünürüm. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
What do I want you to do? | Ne yapmam gerekiyor? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Think about it! | Düşün! | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Okay. I�ll think about it. | Tamam, düşüneceğim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Are you serious about me? You bet. | Benim hakkımda ciddi düşünüyor musun? Tabiki. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Sure this isn't just about sex? Excuse me? | Sadece yatmak için olmadığına emin misin? Afedersin? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
We just met. I don't even know your sign. | Daha yeni tanıştık. Daha burcunu bile bilmiyorum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
What is your sign? Does it matter? | Burcun ne? Fark eder mi? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Would you be a Capricorn? Why? | Oğlak olabilir misin? Neden? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
They don't like saying what sign they are. | Oğlaklar burçlarını söylemek istemezler. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Then I'm a Capricorn. You are? That's good. | Tamam o zaman oğlak burcuyum. Öyle mi? Güzel. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
A regular shot for055 or a �body shot� for 155? | Normal shot 55 ya da "body shot" 155. Hangisi? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
A regular shot. Wait. What's a body shot? | Normal shot. Bir dakika. Body shot ne? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
You put salt behind your ear, lemon... I'd have to show you. | Kulağın arkasına tuz koyup, limon ve... | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Then show us. | Göster o zaman. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I'd have to demonstrate... | Bunu yapmam için.... | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
...on her. Go ahead, then. | ...o lazım. Tamam, yap o zaman. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I'm no guinea pig. Find someone else, okay? | Ben senin tavşanın değilim. Başka yapacak kimse yok mu? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Yuck! I'm all sticky! | Öğğ! Her tarafım yapış yapış! | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
What time do you get off work? You two will be asleep by then. | İşten kaça çıkıyorsun? Siz uyumuş olursunuz. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Dear friends, back in prep school... | Sevgili arkadaşlar, ben lisedeyken.. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Back in high school... | lise yıllarımda.. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Would you mind if we had a few people over? | Bize birkaç kişinin gelmesine ne dersin? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Of course not. Who? | Tabiki hayır. Kimmiş? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Travel agency clients. Czechs? | Seyahat acentasından müşteriler. Çekler mi? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
No, more like Japanese. Japanese again! | Hayır, daha çok Japon gibi. Yine mi Japonlar! | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
They want to see how a typical Czech family lives. | Tipik Çek aile yaşamını görmek istiyorlar. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
How do you envision this? Will we have to wear costumes? | Aklında ne var? Kostüm mü giyeceğiz? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Will I have to act like a fool or dress up as a plumber? | Aptal gibi mi davranacağım, yoksa tesisatçı gibi mi giyineceğim? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Why would you have to dress up as a plumber? | Neden tesisatçı gibi giyineceksin ki? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Did I say, �as a plumber?� Yes, you did. | Tesisatçı gibi mi dedim? Evet öyle dedin. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
That was just one way I could make a fool of myself. | Sadece örnek verdim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
You won't have to do that. | Rol yapmana gerek kalmayacak. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
They�ll come over. They�ll watch us eat, walk the dog... | Eve gelecekler. Akşam yemeğimizi izleyecekler, köpekle yürüyüşe çıkacaklar... | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Do we have a dog? | Bir saniye, bizim köpeğimiz mi var? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
We could borrow one. | Ödünç alabiliriz. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Nothing against the Japanese, but our family is sacred to me. | Bak Lenka, Japonlarla sorunum yok ama ailem benim mahremiyetim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I respect what we've built. Our family is a private matter. | Yaptığımız şeylere saygım var. Ama aile özel bir şey. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I don't want tourists eyeing us. Very nicely put. | Turistlerin bizi gözetlemesini istemiyorum. Çok tatlısın. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Some years ago... Excellent. That's it. | Bir kaç sene önce... Çok iyi. İşte bu. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Some years ago... | Bir kaç sene önce... | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
A break up? | Ayrılık? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
You leave a piece of your soul with everyone you break up with. | Her ayrıldığında ruhunun bir parçasını onunla birlikte bırakıyorsun. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
The missing piece is what hurts. | Bu eksik parça da duyduğun acı oluyor. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Because it's not with you. | Çünkü o parça artık seninle değil. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Eventually it comes back to you, but it takes a long time. | Sonunda sana geri geliyor, fakat bu zaman alıyor. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Sometimes I see blue lights on people. | Bazen bu parçaları insanların üzerinde mavi ışıklar şeklinde görüyorum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
They're pieces of the souls of people who used to love you. | Seni sevmiş, ama artık sevmeyen insanların üzerinde. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Sometimes they're the hopes your parents had for you. | Bazen de kendi ailenin, senin için olan umutları olabiliyor. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
That's the second kind. | Bu ikinci tür. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Everyone's covered with lights. | Herkesde ışık vardır. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Really. The Japanese have even invented a way to measure it. | Gerçekten. Japonlar bunu ölçmek için bir yol buldular bile. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
The Japanese, huh? They know how to measure it. | Japonlar mı? Nasıl ölçeceklerini biliyorlar. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Why don't I drive instead? Why? I'm fine. Really? | Niye senin yerine ben kullanmıyorum? Neden ki? Ben iyiyim.. Gerçekten mi? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
No pressure. I understand. | Israr yok. Anlıyorum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
It can mess up your short term memory. | Kısa dönemli hafızanı biraz zorluyor. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
But it can help your long term one. | Ama uzun dönemli hafızanı güçlendiriyor. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Don't move him! His spine could be messed up. | Kıpırdatma! Omuriliği zedelenebilir. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
He's pinned in here. Shouldn't we call an ambulance? | Buraya sıkışmış. Ambulans çağırmamız gerekmiyor mu? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I used to drive an ambulance. Really? Really. | Bir keresinde ambulans kullanmıştım. Gerçekten mi? Sahiden. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
We're not moving him, right? Of course not. | O zaman onu götürmüyoruz değil mi? Tabiki hayır. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I'm just looking at the way he's pinned in there. | Sadece nasıl sıkıştığına bakıyorum. İnanılmaz. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
We're not moving him, right? No. | Hastaneye götürmeyeceğiz değil mi? Buraya sıkışmışken nasıl götürelim? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
His spine could be messed up. | Omuriliği boku yemiş olabilir. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Some years ago my girlfriend left me. | Bir kaç sene önce kız arkadaşım beni terk etti. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I was so upset that I would have done anything just to see her. | Çok çaresizdim. Onu tekrar görmek için herşeyi yapabilirdim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I even dressed up as a plumber to get into her apartment. | Dairesine girebilmek için tesisatçı gibi giyindim bile. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
For two years I followed her around and walked by her house. | İki sene boyunce her gün peşinden koştum ve evine kadar takip ettim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I left flowers on her doorstep. His idea of an atypical speech. | Kapısının önüne çiçekler bıraktım. Bu onun yaratıcı konuşma fikri. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Yet I knew something complex and mysterious was guiding me. | Bana karmaşık ve gizemli bir şeyin yol gösterdiğini biliyordum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
My brain. So instead of devoting my life to that girl, | Beynim. Böylece, beynimi o kıza harcamak yerine, | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I devoted it to the human brain. Thank you. Thank you, Professor. | Enerjimi insan beynini araştırmaya yönlendirdim. Çok teşekkür ederim, profesör. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Tonight proves you didn't make such a bad choice. | Bu gece iyi bir insanı seçtiğimizi gösteriyor. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Excuse me, I have an emergency. I understand. | Afedersiniz. Acil bir durum. Anlıyorum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Such is the life of a neurosurgeon. | İşte bir beyin cerrahının hayatı. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
In recent years neurosurgery has made great strides... | Son yıllarda nöro cerrahide büyük ilerlemeler kaydedildi.... | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
We can move my stuff tomorrow, Jakub. Will you come pick me up? | Eşyalarımı yarın da taşıyabiliriz Jakub. Beni almaya gelecek misin? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Now we�ll apply... | Şimdi uygulamaya başlıyoruz... | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Do you have that? Yes, I do. | Tuttun mu? Evet, bende. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
This is Petr. This band will be coming to Prague... | Şu anda Petr'ı dinliyorsunuz. Arkadaşımın da söylediği gibi bu grup Prag'a gelecek... | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
And now for a new contest called �Record Your Mother.� | Ve şimdi sizin için yeni bir yarışmam var; "Annenizi Kaydedin". | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Send me tapes of your mothers for all our listeners to hear. | Annenizin sesini kaydettiğiniz kasetleri bana gönderin ben de burada yayınlayayım. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Now for something I think is really good. | Sırada sizin için gerçekten iyi bir parça çalacağım.. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
We never see you. You go to bars and you look like a druggie. | Yüzünü gördüğümüz yok. Hep bara pavyona gidiyorsun, at hırsızı keşlere benziyorsun. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
It's that lifestyle of yours. And those friends of yours... | Gençliğine yazık! O arkadaşlarına da yazık... | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
You got sick of her so you sent her packing. | Demek kızımı evden attın ha? Gerçek yüzünü öğrenmiş olduk. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
He's just helping me move. Then go on in. | Sadece taşınmama yardım ediyor. O zaman devam et. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I've never met your friends. It was Petr. You know him. | Arkadaşlarınla hiç tanışamadık ki!? Adı Petr'dı. Biliyorsun. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Petr? That Petr? | Petr? Şu Petr? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I knew he'd send you packing from the minute I saw him. | Gördüğümde anlamıştım zaten seni postalayacağını. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Why isn't Petr helping you if he sent you packing? | Siz sadece nakliyatçısınız. Peki neden bu Petr sana yardım etmiyor? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
He didn't send me packing. We just broke up. | Kimsenin beni postaladığı filan yok. Sadece ayrıldık. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Some life you lead. | Harcıyorsun gençliğini! Yazık! | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Listen to that cough. It's that lifestyle of yours again. | Şu öksürüğe bak! Ne ekersen onu biçersin. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
It's from the air here. Where? At our house? | Buranın havası bozuk. O yüzden. Ne? Bizim evde rutubet mi var? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
No, the Prague air. It's that lifestyle of yours! | Hayır. Prag havasındandır. Hayır! Bu senin hayat şeklinden dolayı. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
And those friends of yours, for Christ's sake. | O arkadaş dediklerin de..! Yüce İsa! | Samotari-1 | 2000 | ![]() |