• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 14570

English Turkish Film Name Film Year Details
to kill other people who anger them. ...hakkı olduğunu düşünen bir insan var. ...hakkı olduğunu düşünen bir insan var. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
And you still let them out in the general populace. Ve siz buna rağmen onu toplumun içine salıyorsunuz. Ve siz buna rağmen onu toplumun içine salıyorsunuz. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
I find that appalling. Bunu dehşet verici buluyorum. Bunu dehşet verici buluyorum. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
She was again let go on $75,000 in sureties, Shirley 75.000 dolar kefaletle tekrar serbest kalmıştı. Shirley 75.000 dolar kefaletle tekrar serbest kalmıştı. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
not one penny of which had to be paid. Üstelik ödemek zorunda olduğu paranın bir penisini bile ödemeden. Üstelik ödemek zorunda olduğu paranın bir penisini bile ödemeden. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
let a probable pre meditated first degree murderer ...belki de birinci dereceden taammüden cinayet işleyen bir katilin... ...belki de birinci dereceden taammüden cinayet işleyen bir katilin... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
walk the streets again. ...tekrar sokaklarda dolaşmasına izin verdi. ...tekrar sokaklarda dolaşmasına izin verdi. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
And they gave you back to her. Ve seni yeniden ona geri verdiler. Ve seni yeniden ona geri verdiler. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
And after that, things got really weird. Ve bundan sonra, her şey gerçekten garip bir hâl almaya başladı. Ve bundan sonra, her şey gerçekten garip bir hâl almaya başladı. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
David: I don't think it's a good idea for us to meet unsupervised. David: Gözetmen olmadan görüşmemizin iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. David: Gözetmen olmadan görüşmemizin iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Shirley: Okay. Shirley: Tamam. Shirley: Tamam. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
We went and wrote another consent order. Gidip bir muvafakat belgesi daha imzaladık. Gidip bir muvafakat belgesi daha imzaladık. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
And we agreed to a schedule of visits Ve haftada 3 ya da 4 saat... Ve haftada 3 ya da 4 saat... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
with 3 or 4 hours three times a week ...ve her iki haftada bir gece olmak üzere... ...ve her iki haftada bir gece olmak üzere... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
and an overnight every two weeks. ...bir görüşme programı konusunda anlaştık. ...bir görüşme programı konusunda anlaştık. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
We got them to let us have more contact with Shirley Shirley'yle daha fazla temas kurmamıza izin vermelerini istedik. Shirley'yle daha fazla temas kurmamıza izin vermelerini istedik. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
in order to... Pass him back and forth. Sebebi... Bebeği karşılıklı olarak getirip götürmek için. Sebebi... Bebeği karşılıklı olarak getirip götürmek için. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Otherwise, we never could have done it. Aksi takdirde bunu asla başaramazdık. Aksi takdirde bunu asla başaramazdık. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Shirley: Hello? Shirley: Alo? Shirley: Alo? Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
David: Hello, Shirley. David. How's Zachary? David: Merhaba, Shirley. Ben David. Zachary nasıl? David: Merhaba, Shirley. Ben David. Zachary nasıl? Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Shirley: He's good. Shirley: Gayet iyi. Shirley: Gayet iyi. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
David: I'd like to confirm tomorrow's 9 a.m. visit. David: Yarın sabah saat 9'daki görüşmemizi teyit etmek istemiştim. David: Yarın sabah saat 9'daki görüşmemizi teyit etmek istemiştim. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Because we've always had to arrange for a third party. Çünkü sürekli üçüncü şahıslar için de ayarlamalar yapmamız gerekiyordu. Çünkü sürekli üçüncü şahıslar için de ayarlamalar yapmamız gerekiyordu. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
And then that third party would be not available. O üçüncü şahıslar her zaman uygun olmayabiliyordu. O üçüncü şahıslar her zaman uygun olmayabiliyordu. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
And we saw that we'd never get visits with the baby Ve asla bebeği ziyaret edemediğimizi görüyorduk. Ve asla bebeği ziyaret edemediğimizi görüyorduk. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
because she could always find a reason Çünkü orada hiç kimsenin olmadığına dair... Çünkü orada hiç kimsenin olmadığına dair... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
that there was nobody there, you know? ...her zaman bir bahane bulabiliyordu. ...her zaman bir bahane bulabiliyordu. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
David: We'll be there at 9 to pick him up, okay? David: Saat 9'da onu almak için orada oluruz, uygun mu? David: Saat 9'da onu almak için orada oluruz, uygun mu? Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Shirley: Could we switch it to Tuesday? Shirley: Şunu salı gününe erteleyebilir miyiz? Shirley: Şunu salı gününe erteleyebilir miyiz? Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
So this evolved into us actually spending a great deal of time Bu yüzden olaylar daha karmaşık hâle geliyor ve... Bu yüzden olaylar daha karmaşık hâle geliyor ve... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
with Shirley Turner. ...Shirley Turner'la çok fazla vakit kaybediyorduk. ...Shirley Turner'la çok fazla vakit kaybediyorduk. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
It's not like I need you guys, Öyle değil. Size ihtiyacım var. Öyle değil. Size ihtiyacım var. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
like it'll be a big deal if I don't have you to babysit. Bebeğe bakmak için siz olmasaydınız bu büyük bir sorun olurdu. Bebeğe bakmak için siz olmasaydınız bu büyük bir sorun olurdu. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
In order to be around Zachary. Sırf Zachary'nin etrafında olabilmek için katlanıyorduk. Sırf Zachary'nin etrafında olabilmek için katlanıyorduk. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
I don't wanna just cut Kate out of the babysitting game. Kate'in bebek bakıcılığı oyununu bırakmasını istemiyorum. Kate'in bebek bakıcılığı oyununu bırakmasını istemiyorum. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
She's a good babysitter, I think... David: She certainly is. O iyi bir bebek bakıcısı, öyle düşünüyorum. David: Kesinlikle öyle. O iyi bir bebek bakıcısı, öyle düşünüyorum. David: Kesinlikle öyle. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
What kind of things did you do? Go to the mall. Ne gibi şeyler yapıyordunuz? Alışveriş merkezine gidiyorduk. Ne gibi şeyler yapıyordunuz? Alışveriş merkezine gidiyorduk. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Go to the movies. Swimming lessons we took him to. Sinemaya gidiyorduk. Onu yüzme derslerine götürüyorduk. Sinemaya gidiyorduk. Onu yüzme derslerine götürüyorduk. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Shirley: Sunday we do the Easter egg hunt and go to church... Shirley: Pazar günü Paskalya Yumurtası yapıp kiliseye gideceğiz. Shirley: Pazar günü Paskalya Yumurtası yapıp kiliseye gideceğiz. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
She came here, bold as brass, Son derece küstah bir şekilde buraya geldi. Son derece küstah bir şekilde buraya geldi. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
coming to be "in our face" kind of thing. Sanki "Bu da size kapak olsun!" der gibiydi. Sanki "Bu da size kapak olsun!" der gibiydi. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
It's lucky we're all the same religion. Hepimizin aynı dinden olması ne kadar büyük bir şans. Hepimizin aynı dinden olması ne kadar büyük bir şans. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
That's just the way it turned out, really. İşte aslında, böyle olmasının sebebi bu. İşte aslında, böyle olmasının sebebi bu. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
I had enormous fears for them. Onlar için çok büyük korkularım vardı. Onlar için çok büyük korkularım vardı. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
I had a fear that Shirley would go for them. Shirley'nin onlara saldıracağından korkuyordum. Shirley'nin onlara saldıracağından korkuyordum. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
I want your word that Tıpkı bir bebek bakıcısının yaptığı gibi... Tıpkı bir bebek bakıcısının yaptığı gibi... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
I'm going to know where he's at, like any babysitter. ...onun nerede olduğunu bana sürekli söyleyeceğine dair söz vermeni istiyorum. ...onun nerede olduğunu bana sürekli söyleyeceğine dair söz vermeni istiyorum. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
And they didn't seem to be worried for themselves. Ama onlar kendileri için kaygılanıyormuş gibi görünmüyorlardı. Ama onlar kendileri için kaygılanıyormuş gibi görünmüyorlardı. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
In fact, they said they weren't. Gerçekten de kaygılanmıyorladrı. Gerçekten de kaygılanmıyorladrı. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
If you're going to take him somewhere say, "Shirley, is it okay?" Onu bir yere götüreceğiniz zaman, "Shirley, uygun olur mu?" diye sorun. Onu bir yere götüreceğiniz zaman, "Shirley, uygun olur mu?" diye sorun. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
That, at this point, that they didn't care. Aslında, bu noktada, çok da umursamıyorlardı. Aslında, bu noktada, çok da umursamıyorlardı. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
'Cause I know you'd be worried if we disappeared for a couple of days, right? Çünkü biliyorum ki; biz birkaç gün ortadan kaybolsak siz de kaygılanırdınız, değil mi? Çünkü biliyorum ki; biz birkaç gün ortadan kaybolsak siz de kaygılanırdınız, değil mi? Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Can you describe what that process was like for you? Bu sürecin sizin için nasıl bir şey olduğunu anlatabilir misiniz? Bu sürecin sizin için nasıl bir şey olduğunu anlatabilir misiniz? Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Shirley: I know he's there, right? Kate: He's definitely in the other room. Shirley: Biliyorum, orada, değil mi? Kate: Tabii ki, diğer odada. Shirley: Biliyorum, orada, değil mi? Kate: Tabii ki, diğer odada. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Disgusting! Oh, disgusting. İğrenç! İğrenç. İğrenç! İğrenç. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
There have been a lot of uncomfortable feelings on both our parts. Aramızda bir sürü tatsızlıklar, rahatsızlıklar oluyor. Aramızda bir sürü tatsızlıklar, rahatsızlıklar oluyor. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
I really would like you & Kate to reconsider getting some help with that. Sen ve Kate'in bu konuda yardım almayı bir düşünmenizi gerçekten isterim. Sen ve Kate'in bu konuda yardım almayı bir düşünmenizi gerçekten isterim. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
But going up to the door, I mean, was... Ama onun kapısına kadar gitmek, yani, nasıl diyeyim... Ama onun kapısına kadar gitmek, yani, nasıl diyeyim... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
I was really upset when you took him today, Bugün onu götürdüğünüz zaman gerçekten çok üzüldüm. Bugün onu götürdüğünüz zaman gerçekten çok üzüldüm. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
because I feel like I did the day he saw to meet you in family court. Çünkü kendimi aile mahkemesinde onu gördüğünüz günkü gibi hissettim. Çünkü kendimi aile mahkemesinde onu gördüğünüz günkü gibi hissettim. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Having to be with her... Onunla birlikte olmak... Onunla birlikte olmak... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
I don't know if he's okay with you. Sizinle birlikteyken iyi olup olmadığını bilmiyorum. Sizinle birlikteyken iyi olup olmadığını bilmiyorum. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
You're not gonna hurt him, but I don't know what you're saying to him. Ona zarar vermezsiniz, ama ona neler söylediğinizi bilmiyorum. Ona zarar vermezsiniz, ama ona neler söylediğinizi bilmiyorum. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
...was just nauseating. ...sadece mide bulandırıcıydı. ...sadece mide bulandırıcıydı. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
David: Now, look. We will do what is best for Zachary, David: Dinle şimdi. Zachary için elimizden geleni yapacağız. David: Dinle şimdi. Zachary için elimizden geleni yapacağız. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
we will not hurt Zachary. PERIOD. Zachary'ye zarar vermeyeceğiz. İşte bu kadar. Zachary'ye zarar vermeyeceğiz. İşte bu kadar. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
You understand? Anlıyor musun? Anlıyor musun? Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Shirley: I know you don't intend to... Shirley: Sizin bu niyette olmadığınızı biliyorum... Shirley: Sizin bu niyette olmadığınızı biliyorum... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
...but if we don't get help, we don't know if we're doing what's best. ...ama eğer yardım almazsak elimizden geleni yapıp yapmadığımızı bilemeyiz. ...ama eğer yardım almazsak elimizden geleni yapıp yapmadığımızı bilemeyiz. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
We religiously did not talk about the case. Sürekli olarak dava hakkında konuşmuyorduk. Sürekli olarak dava hakkında konuşmuyorduk. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
David: You don't like this answer, but I'm going to give it to you again. David: Bu cevabı sevmediğini biliyorum, ama bunu sana tekrar söyleyeceğim. David: Bu cevabı sevmediğini biliyorum, ama bunu sana tekrar söyleyeceğim. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
The reason we go through the lawyers is Avukatlar vasıtasıyla hareket etmemizin sebebi... Avukatlar vasıtasıyla hareket etmemizin sebebi... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
so we don't have these meltdowns and emotional scenes. ...bu gibi sinir bozucu durumların ve duygusal sahnelerin olmaması için. ...bu gibi sinir bozucu durumların ve duygusal sahnelerin olmaması için. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Understood? Anlıyor musun? Anlıyor musun? Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Shirley: I can't consent to more time right now, feeling this way. Shirley: Şu anda kendimi böyle hissederken size daha fazla zaman vermeye razı olamam. Shirley: Şu anda kendimi böyle hissederken size daha fazla zaman vermeye razı olamam. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
She'd try to suck us into conversation. Bizi konuşmanın içine o çekmeye çalışıyordu. Bizi konuşmanın içine o çekmeye çalışıyordu. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Like, she'd talk about, Mesela şöyle soruyordu: Mesela şöyle soruyordu: Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
"Was Andrew's hair light when he was a baby?" "Bebekken Andrew'nun saçları açık renk miydi?" "Bebekken Andrew'nun saçları açık renk miydi?" Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
And we'd just shut up. Ve biz sadece susuyorduk. Ve biz sadece susuyorduk. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Shirley: I feel like a 12 year old Shirley: Onun ihtiyaçlarını... Shirley: Onun ihtiyaçlarını... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
asking you guys for stuff for him all the time. ...sizden istediğim için kendimi 12 yaşında bir çocuk gibi hissediyorum. ...sizden istediğim için kendimi 12 yaşında bir çocuk gibi hissediyorum. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
David: We have it and we're willing to buy anything he needs. David: Paramız var ve ihtiyacı neyse almaya dünden hazırız. David: Paramız var ve ihtiyacı neyse almaya dünden hazırız. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
If he needs a coat right now, let's buy a coat and get on with it. Eğer şu anda paltoya ihtiyacı olursa gidip ona palto alır ve giydiririz. Eğer şu anda paltoya ihtiyacı olursa gidip ona palto alır ve giydiririz. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
I thought it was like being at war. Bunun savaşta olmak gibi bir şey olduğunu düşünüyordum. Bunun savaşta olmak gibi bir şey olduğunu düşünüyordum. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Shirley: I wanna work & pay for everything for him. Shirley: Çalışıp onun için yaptığınız her şeyi ödemek istiyorum. Shirley: Çalışıp onun için yaptığınız her şeyi ödemek istiyorum. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Nobody wants to do it, but you got to do it. Hiç kimse bunu yapmak istemez, ama yapmak zorundasınız. Hiç kimse bunu yapmak istemez, ama yapmak zorundasınız. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
He needs milk & pampers in another day or so, and I don't have the money. Sonraki günler için süte ve bebek bezine ihtiyacı var ve benim hiç param yok. Sonraki günler için süte ve bebek bezine ihtiyacı var ve benim hiç param yok. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
So facing this bitch... Yani bu orospuyla yüz yüze gelmek... Yani bu orospuyla yüz yüze gelmek... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
David: I can tell you this much, Shirley. David: Bunu sana defalarca söyleyebilirim, Shirley. David: Bunu sana defalarca söyleyebilirim, Shirley. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
You will NOT let that child run out of food & diapers. O çocuğun yiyeceğinin ve bezinin bitmesine izin veremezsin. O çocuğun yiyeceğinin ve bezinin bitmesine izin veremezsin. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
...that's the price we had to pay ...Zachary'yle iyi ilişkiler kurduğumuzdan... ...Zachary'yle iyi ilişkiler kurduğumuzdan... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
to make sure we had a good connection with Zachary. ...emin olmak için ödemek zorunda olduğumuz bir bedeldi. ...emin olmak için ödemek zorunda olduğumuz bir bedeldi. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
We will bring them to the door today. Malzemeleri bugün kapına kadar getiririz. Malzemeleri bugün kapına kadar getiririz. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
He knew us. We knew him. Zachary bizi biliyordu. Biz onu tanıyorduk. Zachary bizi biliyordu. Biz onu tanıyorduk. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
David: Listen... Listen! David: Dinle... Dinle! David: Dinle... Dinle! Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
So that when she finally went to prison... Bu şekilde, sonunda Shirley hapse giderken... Bu şekilde, sonunda Shirley hapse giderken... Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Listen... Shirley... LISTEN! Dinle... Shirley... DİNLE! Dinle... Shirley... DİNLE! Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
...he'd have a smooth transition into our life. ...Zachary bizim hayatımıza yumuşak bir geçiş yapabilirdi. ...Zachary bizim hayatımıza yumuşak bir geçiş yapabilirdi. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
We are going to go buy food & diapers and bring them to the door this morning. Yiyecekleri ve bezleri satın alıp onları bu sabah kapına kadar getireceğiz. Yiyecekleri ve bezleri satın alıp onları bu sabah kapına kadar getireceğiz. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
Zachary has to be fed and diapered. So we will bring the stuff. Zachary'nin beslenmesi ve bezlenmesi gerekiyor. O yüzden malzemeleri getireceğiz. Zachary'nin beslenmesi ve bezlenmesi gerekiyor. O yüzden malzemeleri getireceğiz. Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 14565
  • 14566
  • 14567
  • 14568
  • 14569
  • 14570
  • 14571
  • 14572
  • 14573
  • 14574
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact