Search
English Turkish Sentence Translations Page 145646
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
At an abandoned monastery, | Terk edilmiş bir manastırda... | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Chenkov and other boys and girls learned English | ...Çenkov ve diÄŸer çocuklar... ...Çenkov ve diğer çocuklar... | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Iong before they learned Russian. | ...Rusçadan önce İngilizce öğrendi. ...Rusçadan önce İngilizce öğrendi. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Drilled in idiom, | Özellikle deyimler... Özellikle deyimler... | Salt-1 | 2010 | ![]() |
idiosyncrasy and | ...mizaç ve ideoloji... ...mizaç ve ideoloji... | Salt-1 | 2010 | ![]() |
ideology. | ...konusunda eÄŸitildiler. ...konusunda eğitildiler. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
And by methods of rigorous physical and psychological programming, | Katı fiziksel ve psikolojik programlama sayesinde... Katı fiziksel ve psikolojik programlama sayesinde... Katı fiziksel ve psikolojik programlama sayesinde... Katı fiziksel ve psikolojik programlama sayesinde... | Salt-1 | 2010 | ![]() |
the spymaster made warriors of iron. | ...usta casus demirden savaşçılar yetiÅŸtirdi. ...usta casus demirden savaşçılar yetiştirdi. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Unquestioning and unbreakable. | Sorgulamaz ve pes etmez. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Chenkov was matched with the child of a visiting American family. | Çenkov, misafir gelen Amerikalı bir ailenin çocuÄŸuyla eÅŸleÅŸti. Çenkov, misafir gelen Amerikalı bir ailenin çocuğuyla eşleşti. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
There was an accident. The family died. | Bir kaza oldu. Aile öldü. Bir kaza oldu. Aile öldü. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
to live a complete lie | Bir yalanı yaÅŸamak... Bir yalanı yaşamak... | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Chenkov will travel to New York City | Çenkov, New York'a gidecek... Çenkov, New York'a gidecek... | Salt-1 | 2010 | ![]() |
at the funeral of the American vice president. | ...Rusya BaÅŸkanını öldürecek. ...Rusya Başkanını öldürecek. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Chenkov is KA 1 2. | Çenkov, bir KA 1 2. Çenkov, bir KA 12. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Highly trained Russian sleeper agents | Çok iyi eÄŸitilmiÅŸ uyuyan Rus ajanları... Çok iyi eğitilmiş uyuyan Rus ajanları... Çok iyi eğitilmiş uyuyan Rus ajanları... Çok iyi eğitilmiş uyuyan Rus ajanları... | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Supposedly they'd wait years to strike. Decades, even. | Saldırmak için yıllarca, hatta on yıllarca bekliyorlar güya. Saldırmak için yıllarca, hatta on yıllarca bekliyorlar güya. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
What, you don't believe in moles?. I believe in moles, all right. | Ne oldu, Ted? Köstebeklere inanmaz mısın? | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Especially if the plan is to kill their own president. | Özelliklede plan kendi baÅŸkanını öldürmekse. Özelliklede plan kendi başkanını öldürmekse. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
This guy's selling smoke. | Adam palavra sıkıyor. Adam palavra sıkıyor. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
I simply wish to help you do | Sadece yapman gerekenler için... Sadece yapman gerekenler için... | Salt-1 | 2010 | ![]() |
what you need to do. | ...sana yardım etmek istiyorum. ...sana yardım etmek istiyorum. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
The KA program is brilliant bullshit. | KA programı zekice bir yalan sadece. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
But I'm officially off duty, | Ama mesaim bitti. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Evelyn Salt. | Evelyn Salt. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
So far the fMRI scan registers truthful on everything he"s said. | MR taramasına göre ÅŸimdiye kadar söylediÄŸi her ÅŸey doÄŸru. MR taramasına göre şimdiye kadar söylediği her şey doğru. MR taramasına göre şimdiye kadar söylediği her şey doğru. MR taramasına göre şimdiye kadar söylediği her şey doğru. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
I need to get to the phone. Not after the neural scan. | Telefon etmeliyim. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
I need my phone. I need to call my husband. | Telefon etmeliyim. Kocamı aramalıyım. Telefon etmeliyim. Kocamı aramalıyım. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
There's a reason he mentioned my wedding ring, Ted. | Laura ne söyledi? | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Do you remember Henley's wife? Yes, I do. | Henley'nin karısına ne olduğunu hatırlıyor musun? | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Okay, sweetheart? As soon as you get this. | Tamam mı, hayatım? Hemen. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
ORLOV: Godspeed, Comrade Chenkov. | Yolun açık olsun, YoldaÅŸ Çenkov. Yolun açık olsun, Yoldaş Çenkov. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Someone interrogate that piece of shit. Someone who enjoys getting answers. | Biri ÅŸu pisliÄŸi sorguya çeksin. Cevap almaktan hoÅŸlanan biri. Biri şu pisliği sorguya çeksin. Cevap almaktan hoşlanan biri. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
I'm not a goddamn Russian spy. I didn't say you were. | Ben Rus casusu deÄŸilim. Ben Rus casusu değilim. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
No, no. We gotta go to a secure location. Now. | Güvenli bir yere gitmeliyiz. Åimdi. Güvenli bir yere gitmeliyiz. Şimdi. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
WlNTER: All right. | Pekala. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
PIease step in the elevator. | Lütfen asansöre girin. Lütfen asansöre girin. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
MAN 1 [OVER RADIO]: Where do you think he went? | Nereye gitmiÅŸ olabilir? Nereye gitmiş olabilir? | Salt-1 | 2010 | ![]() |
PEABODY: He used to be a heavyweight once upon a time. | Merdivenler, ikinci kat. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Stay with her, she's crossing the street. | Takip edin. Caddenin karşısına geçiyor. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Maybe her husband is in some real danger. | Belki kocası gerçekten tehlikededir. Belki kocası gerçekten tehlikededir. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, math. | Evet. Matematik. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
You talking to me? Yeah, I've seen you here before. | Bana mı diyorsunuz? Bana mı diyorsunuz? | Salt-1 | 2010 | ![]() |
MAN 1 : Circle around! | Etrafını sarın. Etrafını sarın. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
That I will faithfully discharge | Girmek üzere olduğum ofisteki görevleri... | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Boris. Mr. President. | Boris. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Hey, watch this guy, watch this guy. | Åu adama dikkat! Åu adama dikkat! Şu adama dikkat! Şu adama dikkat! | Salt-1 | 2010 | ![]() |
What college will you attend? | Hangi üniversiteye gideceksin? Hangi üniversiteye gideceksin? | Salt-1 | 2010 | ![]() |
YOUNG SALT: Princeton University. | Princeton Üniversitesi. Princeton Üniversitesi. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
No one. | Hiç kimseye. Hiç kimseye. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Be very patient. | Sabırlı ol. Sabırlı ol. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Remember your training. | EÄŸitimini unutma. Eğitimini unutma. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Remember, you're not the only one. | Bir tek sen olmadığını unutma. Bir tek sen olmadığını unutma. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
There are many others. | Daha pek çokları var. Daha pek çokları var. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
All of you waiting to strike. | Hepiniz saldırmak için bekleyeceksiniz. Hepiniz saldırmak için bekleyeceksiniz. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Yes. And we will strike. | Evet. Saldıracağız. Evet. Saldıracağız. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
One day, I will come for all of you. | Bir gün, hepiniz için geleceÄŸim. Bir gün, hepiniz için geleceğim. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
MAN: Hello, Evelyn. | Merhaba, Evelyn. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
a state sponsored act of terrorism on the part of the U. S. | ...sert tedbirler alınmasını istediler. ...sert tedbirler alınmasını istediler... | Salt-1 | 2010 | ![]() |
There must be others, here to finish what we begin. | Başlattığımız işi bitirecek birileri olmalı. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Repeat: Evelyn Salt on premises. May be dressed as a NATO officer. | Tekrar ediyorum: Evelyn Salt burada. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
What you see there represents temperature drops | Kimsin sen? | Salt-1 | 2010 | ![]() |
T ango. Echo. | Tango. Eko. Tango. Eko. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Give me your side arm. | Bana silahını ver. Kullanmasını biliyorum. Bana silahını ver. Kullanmasını biliyorum. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
No, sir. Only Secret Service possess firearms in the president's vicinity. | Hayır, efendim. BaÅŸkanın yakınlarında sadece Gizli Servis silah taşıyabilir. Hayır, efendim. Başkanın yakınlarında sadece Gizli Servis silah taşıyabilir. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Screw protocol. We got an enemy agent. | BaÅŸlatma protokolüne. Dışarıda bir düşman var. Başlatma protokolüne. Dışarıda bir düşman var. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Protocol is protocol, sir. | Protokol, protokoldür efendim. Protokol, protokoldür efendim. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
At least I was rig ht. | En azından haklıymışım. En azından haklıymışım. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
I had a feeli ng we'd lost you back there in North Korea. | Kuzey Kore'de, seni kaybedeceÄŸimizi hissetmiÅŸtim. Kuzey Kore'de, seni kaybedeceğimizi hissetmiştim. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
You were supposed to recruit him, Ev, | Onu da aramıza katacaktın, Ev... Onu da aramıza katacaktın, Ev... | Salt-1 | 2010 | ![]() |
not fall in love with him. | ...ona aşık olmayacaktın. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
That's why I told Orlov to pick him up. | Orlov'a bu yüzden onu yakalamasını söyledim. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
By the way, how is Mike?. | Bu arada, Mike nasıl? Bu arada, Mike nasıl? | Salt-1 | 2010 | ![]() |
[IN ENGLlSH] Orlov is dead. | Orlov öldü. Orlov öldü. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Saved me the trouble. | Beni dertten kurtardın. Beni dertten kurtardın. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
You see, he wanted you to come out of this thing alive. | Bu iÅŸten canlı kurtulmanı istiyordu. Bu işten canlı kurtulmanı istiyordu. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
But you needed somebody to take the blame. | Ama senin suçu atacak birine ihtiyacın vardı. Ama senin suçu atacak birine ihtiyacın vardı. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
I'm the patsy. | Günah keçisi benim. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
And l"m the hero. | Ben de kahramanım. Ben de kahramanım. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Congratulations, Ev. | Tebrikler, Ev. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
You're about to become famous. | Ünlü olmak üzeresin. Ünlü olmak üzeresin. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Permissive action links initiated. | İzne bağlı hareket başlatıldı. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Permission to launch. | Fırlatma izni. Fırlatma izni. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Permission to launch. | Fırlatma izni. | Salt-1 | 2010 | ![]() |
Please let me go home. Please, I'm not who you think I am. | Lütfen bırakın beni. Lütfen. Ben sandığınız kiÅŸi deÄŸilim. Lütfen bırakın beni. Lütfen. Ben sandığınız kişi değilim. | Salt-2 | 2010 | ![]() |
You are a spy. I'm not a spy. | Casussun. Lütfen. Ben casus deÄŸilim. Casussun. Lütfen. Ben casus değilim. | Salt-2 | 2010 | ![]() |
Please let me go home. Try again. | Lütfen bırakın beni. Lütfen bırakın beni. | Salt-2 | 2010 | ![]() |
You are here to sabotage our nuclear ambitions. Yes? | Buraya nükleer amaçlarımızı sabote etmeye geldin, deÄŸil mi? Buraya nükleer amaçlarımızı sabote etmeye geldin, değil mi? | Salt-2 | 2010 | ![]() |
I am not a spy! I am not a spy! | Ben casus deÄŸilim. Ben casus deÄŸilim. Ben casus değilim. Ben casus değilim. | Salt-2 | 2010 | ![]() |
Don't lie to me! | Bana yalan söyleme. Bana yalan söyleme. | Salt-2 | 2010 | ![]() |
It is through the grace and munificence of our glorious Dear Leader | DeÄŸerli Muzaffer Liderimizin alicenaplığı ve lütfuyla... Değerli Muzaffer Liderimizin alicenaplığı ve lütfuyla... | Salt-2 | 2010 | ![]() |
In case Kim Jong II here changes his mind. | Bakarsın, ll. Kim Jong fikrini deÄŸiÅŸtirir. Bakarsın, II. Kim Jong fikrini değiştirir. | Salt-2 | 2010 | ![]() |
You okay? | İyi misin? İyi misin? | Salt-2 | 2010 | ![]() |
Good morning. Happy anniversary. | Günaydın. Yıldönümümüz kutlu olsun. Günaydın. Yıldönümümüz kutlu olsun. | Salt-2 | 2010 | ![]() |
No, but it is utilitarian. | Hayır ama faydalı. Hayır ama faydalı. | Salt-2 | 2010 | ![]() |
Any verifiable hits? One. | DoÄŸrulanabilir bir ÅŸey çıktı mı? Bir tane. Doğrulanabilir bir şey çıktı mı? Bir tane. | Salt-2 | 2010 | ![]() |
How did the Oval Office briefing go? | Oval Ofis toplantısı nasıl geçti? Oval Ofis toplantısı nasıl geçti? | Salt-2 | 2010 | ![]() |
Did you get his bona fides? He's Russian. | KimliÄŸini teyit ettin mi? Kimliğini teyit ettin mi? | Salt-2 | 2010 | ![]() |
He's a strange guy. How's his English? | Garip biri. İngilizcesi nasıl? Garip biri. İngilizcesi nasıl? | Salt-2 | 2010 | ![]() |
Yeah, okay. Well, we'll decide when we know more. | Daha fazlasını öğrenince karar vereceÄŸiz. Daha fazlasını öğrenince karar vereceğiz. | Salt-2 | 2010 | ![]() |