Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 21244
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| When you wanted to marry Suk Hoon, I should have more strongly opposed him. | Suk Hoon ile evlenmek istediğinde sana daha fazla karşı çıkmalıydım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| He's just a lawyer. He's no one special. | Avukatın tekiydi. Hiçbir özelliği yoktu. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Either Eun Ha or Suk Hoon needs to leave this house. | Ya damadım ya da gelinim bu evi terk etmeli. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If we leave them together, they could be up to no good. | Eğer kendi başlarına bırakırsak sonunda iyi bir şey olmaz. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I said stop it! Doesn't this even make you angry? | Sana kes şunu dedim! Bu seni kızdırmıyor mu? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Did you know about those two? | Yoksa ikisinin arasında geçenleri biliyor muydun? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Before our marriage. You idiot! You fool! | Evlenmeden önce. Seni aptal! Geri zekâlı! ...böyle bir insana sahip olmanı... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Why would you marry him? Why? You are so much better than this! | Onunla niçin evlendin? Neden? Bundan daha iyisini hak ediyordun! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Tell me! Say something! | Anlat bana! Bir şeyler söyle! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Weren't you afraid? | Korkmadın mı? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| How long did you think you could keep this a secret? | Bunu bir sır olarak daha ne kadar saklayabileceğini sandın? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Honestly, I didn't like you from the beginning. | Dürüst olmak gerekirse senden ta en başından hoşlanmamıştım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| We are completely out of your league. Mom! | Dengimizde olmayan biri bu eve adımını Anne! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You be quiet! | Sen sesini çıkarma! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If I weren't from a family with class, you would be finished. | Sınıf sahibi bir aileden olmasaydım şu an işin bitmişti. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Do you know how hard I'm trying to hold myself back? | Kendimi nasıl dizginlediğimden haberin var mı? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Don't just stand there. Say something. | Orada dikilip durma. Bir şey söyle. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You must have something to say. | Söyleyecek bir çift sözün olmalı. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It's all in the past. There's nothing going on between us. | Hepsi mazide kaldı. Aramızda hiçbir şey yok. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You can't get a divorce. Tell her you can't divorce her! | Boşanamazsın. Ona boşanamayacağını söyle! O gün ışıklandırmadan sorumlu olan herkesin bilgileri burada var, değil mi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| The most important thing right now is making sure there are no scandals. | Şu an en önemli olan şey bir skandal çıkmayacağından emin olmak. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| We could mitigate any scandal | Herhangi bir skandalı örtbas edebiliriz... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| but, we can't mess up our deal with Congressman Seo. | ...ama Milletvekili Seo ile olan anlaşmamızı mahvedemeyiz. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You're right. She and I made a deal. | Haklısınız. Onunla bir anlaşma yapmıştık. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If you get a divorce, you can never have SJ Group! You know it as well as I do! | Boşanırsan SJ Grup'a asla sahip olamazsın! Bunu gayet iyi biliyorsun! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| To get what you want, you need to sacrifice something else. | İstediğini elde etmek için başka bir şeyden fedakarlık yapmak zorundasın. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Give up your normal married life with Eun Ha! | Gelinim ile normal bir evlilik hayatı fikrinden vazgeç. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Only then can you get what you want. | Ancak o zaman istediğine kavuşabilirsin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Is this how badly you want a divorce? | Boşanmayı bu kadar çok mu istiyordun? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Yes. If I hadn't done this, I didn't think you would divorce me. | Evet. Bunu yapmamış olsaydım benden boşanacağını düşünmüyordum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Look me in the eye and tell me. | Gözlerimin içine bak ve söyle bana. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Is this what you really want? Yes. | İstediğin şey gerçekten bu mu? Evet. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| This is what I want. | İstediğim şey bu. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Fine. Let's get a divorce. Let's get it right away. | Öyle olsun. Boşanalım o zaman. Hemen yapalım bunu. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I want it as soon as possible. | Mümkün olduğu kadar çabuk olmasını istiyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Let's get it done tomorrow. We'll go to the court together. | Yarına bitirelim. Mahkemeye beraber gideriz. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Tomorrow? What's wrong? | Yarın mı? Sorun ne? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Do you have an important appointment tomorrow? | Yarın önemli bir randevun mu var? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| No. We should go tomorrow. | Hayır. Yarın gitmeliyiz. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Now that I think about it | Şimdi aklıma geldi de... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I have meetings with foreign buyers | Yarın yabancı alıcılarla bir toplantım var. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| and an important presentation coming up. I won't have time for a while. | Önemli bir sunumun tarihi yaklaşıyor. Bir sürü başımı kaşıyacak vaktim olmayacak. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Unfortunately, I will only be available next week. | Ne yazık ki sadece gelecek hafta müsait olabilirim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| After I leave, find a nice woman for yourself. | Ben gittikten sonra kendine iyi bir kadın bul. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Fine. I've got it. | Peki. Anladım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'll find a good woman and have a happy life with her. | İyi bir kadın bulup onunla mutlu bir hayat süreceğim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| But I wish... You get a bad man for yourself. | Ama senin... kötü bir adam bulmanı dilerim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| A man much worse than me. | Benden daha kötü bir adam. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Why did Eun Ha do it? | Yengem bunu neden yapmış? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Tell me everything you know about it. | Bana bildiğin her şeyi anlat. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I've told you already. I don't know either. | Sana zaten söylemiştim. Ben de bilmiyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Why would you think that I would know? | Bildiğimi nereden çıkardın? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Fine. Then I'll tell you. | İyi o zaman. Öyleyse ben söyleyeyim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'll tell you everything I know. | Sana bildiğim her şeyi anlatacağım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I know she's not Seo Eun Ha. | Onun yengem olmadığını biliyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| And you probably knew about that since the very beginning. | Sen de muhtemelen başından beri bunu biliyordun. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You and Seo Eun Ha were lovers. | Seo Eun Ha ile sevgiliydiniz. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| How could you not know? | Nasıl olur da bilmezsin? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Once people find out she's not Eun Ha | Düşündüm ki insanlar onun Eun Ha olmadığını öğrenirse... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I thought, who would be in most trouble? | ...en çok kimin başı derde girer? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Eun Ha. You. And me. | Yengem, sen ve ben. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If Eun Ha had just disappeared | Eun Ha ortadan kaybolsaydı... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| you and I could have kept our secret. | ...sen ve ben sırrımızı saklayabilirdik. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Is that why you tried to kill her? | Bu yüzden mi onu öldürmeye çalıştın? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I think he won't talk because he's too scared of Min Suk Hoon. | Min Suk Hoon'dan ölesiye korktuğu için konuşacağını sanmıyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| How would I know? | Nereden bileyim ben? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| The person who tampered with the lighting | Işıklandırmayı kurcalayan kişi... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| told me you are the one who was behind it. | ...emri veren kişinin sen olduğunu söyledi. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Please tell me I'm wrong. Tell me you didn't do it. | Lütfen bana yanıldığımı söyle. Bunu senin yapmadığını söyle. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Everything you've found out... | Öğrendiğin her şey... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| it's all lies. | ...bir yalandan ibaret. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You said I tried to kill someone? | Birini öldürmeye çalıştığımı mı söyledin? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| How could you think that? | Bunu nasıl düşünürsün? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You can keep being suspicious of me. | Benden şüphe etmeye devam ediyorsun. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Keep investigating. Find out yourself if I would do such a thing. | Araştırmaya devam et. Böyle bir şey yapıp yapmadığımı bizzat öğren. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Prove it to yourself. | Kendi kendine ispat et. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You will be given four weeks for careful deliberation. | İlk olarak boşanma konusunu düşünmek üzere size dört haftalık bir süre verilecek. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| During this period, think this over. | Bu süre zarfında iyice düşünün. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| First, you must get counseling. | Öncelikle danışmanlık için başvurmak zorundasınız. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You've requested a divorce by mutual consent. | Karşılıklı rızayla boşanma talebinde bulunmuşsunuz. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| What are the grounds for divorce? Difference in personality. | Boşanmanın gerekçesi nedir? Karakter farklılıkları. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Could you be more specific? What kind of difference in personality? | Biraz daha detay verebilir misiniz? Karakterdeki ne tür farklılıklar? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| He's a neat freak. | Kendisi tam bir düzen hastası. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| He has to have everything lined up. | Her şeyin ip gibi düzgün olmasını ister. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| He's so sensitive, and I can't handle it. | O kadar hassas ki artık buna tahammül edemiyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| She has a lot of secrets, and she won't tell me about them. | Çok fazla sırrı var ve hiçbirini bana anlatmıyor. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'm not even curious anymore. | Artık merak etmiyorum bile. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| He throws things when he's angry and screams when he doesn't like something. | Sinirlendiği zaman etrafa bir şeyler fırlatıyor. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| He shoved me onto a table once! | Bir defasında beni masaya itmişti! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Shouldn't a couple be honest with one another? | Çiftlerin birbirine karşı daha dürüst olması gerekmez mi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| She won't ever open up to me! | Bana bir gün olsun kendini açmadı! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| How am I supposed to know whether she's a good or bad person? Don't you agree? | İyi mi yoksa kötü biri mi olduğunu nereden bilebilirim? Sizce de öyle değil mi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It sounds like you are very upset with each other. | Anlaşılan o ki birbirinize çok kızgınsınız. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Let's have counseling one at a time. | Danışmanlığı bireysel olarak yapalım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| He always tried to clean and organize everything. | Daima her şeyi temizleyip düzene sokmaya çalışıyordu. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| He was very concerned with cleanliness. | Sürekli temizlik konusunda endişe ediyor. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I liked that he always kept our place so neat. | Her şeyi tertemiz edip düzenlemesi hoşuma gidiyordu. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I thought he screamed and threw things. | Size bir şeyler fırlatıp, bağırıp çağırdığı oldu mu? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| That's why I wanted to stay by his side. | İşte bu yüzden yanında kalmak istedim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Because I wanted to find out what made him so angry | Onu bu kadar öfkelendiren şeyi öğrenmek ve... | Gamyeon-1 | 2015 |