Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 21245
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| and protect him. | ...onu korumak istedim. | Gamyeon-1 | 2015 |  |
| He also has a big heart. | Hem büyük bir kalbi vardır. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| He always trusted, loved | Bana daima güvendi. Beni sevip korudu. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| She didn't open up to me | Bana hiç içini dökmediği için ne kadar mutsuz olduğundan haberim yoktu. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I wanted to know how hard things were for her | İşlerin onun için neden bu kadar zor olduğunu ve... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| and how much pain she was going through. | ...ne kadar acı çektiğini görmek istedim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I had to find out. Or else, I couldn't sleep. | Öğrenmek zorundayım. Yoksa gözüme uyku girmezdi. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Think about the times when you were happiest with your husband. | Kocanızla en mutlu olduğunuz zamanları düşünün. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| The happiest time? | En mutlu zamanlar mı? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Do you want me tell you just one time? | Sadece bir tanesini mi anlatmamı istiyorsunuz? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| When was she prettiest? | En güzel olduğu zaman mı? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Gosh, that's a difficult question... | Bu zor bir soru... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| When she was prettiest... huh? | En güzel göründüğü zaman... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| How long do we have to do this? | Buna daha ne kadar devam etmek zorundayız? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I agree. I don't think counseling is helping. | Katılıyorum. Danışmanlığın bir yardımı olacağını sanmıyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Are you sure you want to get a divorce? | Boşanmak istediğinizden emin misiniz? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Let's go our separate ways then. | Öyleyse yollarımızı ayıralım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| The item you developed is also selling very well at the other branches. | Geliştirdiğiniz menü şu an diğer şubelerde de çok iyi satış yapıyor. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| The response is very positive. | Aldığımız tepki gayet olumlu. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Should we have a party to celebrate? | Kutlamak üzere parti verelim mi? Versek mi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Ah, shall we invite Director Choi, too? | Genel Müdür Choi'yi de davet edelim mi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Say ah. Ah. | "Aa" de. Aa. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| How do I look? You're pretty. | Nasıl görünüyorum? Çok güzelsin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I have to go... I have to go, too. | Gitmem gerekiyor... Benim de gitmem gerekiyor. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| As you requested, 60 percent of your shares has been transferred to Min Woo. | Sence de garip değil mi? İstediğiniz üzere hisselerinizin yüzde altmışı Min Woo'ya devredildi. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Aren't you curious? About what? | Merak etmiyor musun? Neyi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Aren't you curious why I'm transferring my shares to him? | Hisselerimi neden ona aktardığımı merak etmiyor musun? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I always do what you ask without question. | Benden istediğiniz şeyi her zaman sorgusuz sualsiz yaptım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You sure do. | Şüphesiz ki öyle yaptın. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| That's why I let you marry my daughter. | İşte bu yüzden kızımla evlenmene izin vermiştim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If I wanted you to divorce Mi Yeon | Mi Yeon'dan boşanmanı istesem bunu da soru sormaksızın yapar mısın? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Chairman Choi. | Başkan Choi. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I've been working harder for the company than anybody all these years. | Yıllardır bu şirket için herkesten daha çok çalıştım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| There are plenty of other people who will work hard for the company. | Şirket için daha çok çalışacak bir sürü insan var. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I need someone who truly loves and cares about Mi Yeon. | Mi Yeon'u seven ve ona gerçekten değer veren birine ihtiyacım var. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Pardon? How could you? | Ne? Bunu nasıl | Gamyeon-1 | 2015 | |
| How did you come up with such a good idea? | Böyle iyi bir fikir aklına nereden geldi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Director Choi is suffocating me. | Genel Müdür Choi beni bunaltıyor. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I could just see you suffering... | Chang Soo'mun bunları yaşamak zorunda kalması ne kadar üzücü! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Gosh, Ms. Choi seems to have a hard time too... | Bayan Choi de zor zamanlar geçiriyor gibi görünüyor. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I can't take it anymore. | Artık buna katlanamıyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Wow, you're just... | Vay canına, sen gerçekten... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| an employee who deserves to be loved. | ...sevilmeyi hak eden bir çalışansın. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Then you're an employee who deserves to be favored. | Sen de herkesin gözdesi olmayı hak eden bir çalışansın. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You're such a cutie! | Nasıl da tatlısın öyle! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| They're here. Are they? | Geldiler. Geldiler mi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Why did you? Please don't ask me why. | Neden böyle yaptın? Lütfen bana sebebini sormayın. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Ask me how I came up with this good idea. | Bu muhteşem fikrin aklıma nasıl geldiğini sorun. Sonunu göremediğim uzun bir mücadele... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Then we will leave you two alone. | Öyleyse ikinizi baş başa bırakalım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Let's go, Chang Soo. Sure. | Chang Soo, gidelim. Tabii ki. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It will be difficult for us to dine together, won't it? | Birlikte yemek yememiz zor olacaktır, değil mi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Well, we don't have to avoid each other. | Birbirimizden köşe bucak kaçmamıza gerek yok. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Right? We're not enemies or anything. | Değil mi ama? Düşman falan değiliz ya. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Okay then. Let's have dinner here. | Peki o zaman. Yemeğimizi burada yiyelim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| We don't have to try to avoid each other. | Birbirimizden kaçmamıza gerek yok. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Our special for today is set meals for couples. | Bugün önerilen özel menümüz Çift Yemeği. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| We look good together? Us? | Harika mı görünüyoruz? Biz mi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Good. I will have the set meal for couples. | Pekâlâ. Siparişimizi veriyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| We both like our steak cooked medium. | İkimiz de bifteği orta pişmiş severiz. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| No, I will have mine well done. | Hayır, benimki iyi pişmiş olsun. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You usually have yours medium, don't you? | Min Woo genelde orta pişmiş alırsın, değil mi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I will have it well done. Cooked all the way through. | Ben iyi pişmiş istiyorum. Şöyle güzelce pişsin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Do that then. | Öyle yapın o zaman. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Is that because you don't see me now? | Beni eskisi kadar sık görmediğin için mi yoksa? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You look good, too. | Sen de iyi görünüyorsun. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Is that because you sleep well at nights? | Yoksa geceleri rahat uyuduğun için mi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It's better for us in many ways to stay apart. | Yollarımızı ayırmak ikimiz için de en doğru olan şey. Belki de. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If you eat like that... | Eğer öyle yersen... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| you will have indigestion. | ...hazımsızlık çekeceksin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If you do, ask anyone to help you with it. | Geçirirsen birilerinden sana yardım etmelerini isteyebilirsin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I will do that. | Öyle yaparım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| When things are hard for you | İşler senin için zorlaştığı zaman... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| go find anyone and cry on his shoulder. | ...gidip herhangi birini bul ve omzuna yaslanıp ağla. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I will. | Öyle yaparım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It may not be right to go to anyone and cry on his shoulder. | Öyle her önüne çıkan birinin omzunda ağlaman pek hoş olmaz tabii ki. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Just hang in there until it gets better. Discreetly. | Daha iyi hissedene kadar sabret. Mesafeli bir şekilde. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If you have indigestion... | Hazımsızlık çeksen de... sineye çek. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Don't ask anyone to help you with it. | Kimseden sana yardım etmesini isteme. İkimiz de böyle yapalım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Sure. | Elbette. Bunu kesinlikle başarabiliriz. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| What are you doing? | Ne yapıyorsun? Yarın toplantın olduğunu söylemiştin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| So I am thinking about going with you guys. | Bu yüzden ben de sizin peşinizden gelirim diye düşündüm. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Why? You told me. | Neden? Sen söyledin ya. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You told me to keep questioning and investigating you. | Seni araştırmamı ve soru sormaya devam etmemi. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| So I will come with you and... | Onun için seninle beraber gelecek ve... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| see every single thing you do there... | ...tıpkı bana söylediğin gibi yaptığın her şeyi kendi gözümle göreceğim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If there is an accident when you are with us | Sen yanımdayken bir kaza çıkarsa... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| no one will be suspicious of me. | ...hiç kimse benden şüphelenmez. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| What do you mean, accident? | Kaza derken neyi kastediyorsun? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I said if. | Bir kaza çıkarsa dedim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Accidents happen all the time. | Kaza dediğin sürekli olur. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| When you move out | Taşınırken bütün eşyaları yanında götür. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Pardon? | Ne? Boşanmadan önce malvarlığımızı ikiye bölmek zorundayız. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| They are not my style, so take them all with you. | Zaten tarzım değiller hepsini beraberinde götür. Götürmeyeceğim. Sende kalsın. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Take them all with you including the TV, speakers, and computer. | Televizyon, kulaklık, bilgisayar dahil hepsini yanında götür. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I wanted to have more space, so I like it. | Her zaman daha fazla yerim olsun istemişimdir, yani bu hoşuma gider. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Open it. I wonder if you'll like it. | Açsana. Hoşuna gidecek mi diye merak ediyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It won't wither soon. | Çabucak solup gitmeyecektir. İyi olanından seçtim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Let's grow it together. | Bunu birlikte büyütelim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| The best present for me is... you. | Benim aldığım en iyi hediye... sendin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I will take this flower with me. No way. | Bu çiçeği yanımda götüreceğim. Hayatta olmaz. | Gamyeon-1 | 2015 | |
