Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 21063

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
'I am broken on the reefs of' 'shattered dreams and hopeless loves'	Bense, taşların üstünde kalbi kırık, hayalleri paramparça, umutsuz aşık	Gabrielle-1	2013
'A fallen angel'	Kovulmuş melek.	Gabrielle-1	2013
'My lovely castaway, my ship has sunk'	Tatlı kazazedem gemim çoktan battı.	Gabrielle-1	2013
'Will you sail with me' 'around the world for a last kiss? '	Son bir buse için, benimle dünya turuna yelken açar mıydın?	Gabrielle-1	2013
'Let's gol'	Haydi gidelim	Gabrielle-1	2013
Gabrielle, Martin, this isn't the place. You know that.	Gabrielle, Martin, Burası yeri değil. Bunu bilmiyor musunuz?	Gabrielle-1	2013
Martin, your mom's here.	Martin, Annen burada.	Gabrielle-1	2013
Manu, don't tell Mom, OK?	Manu, Anneme söyleme olur mu?	Gabrielle-1	2013
You know, we can't accept sexual behavior at the Center.	Burada cinsel aktivite kabul edemeyeceğimizi biliyorsunuz.	Gabrielle-1	2013
The rules are strict.	Kurallar kesindir.	Gabrielle-1	2013
Given the libido of some of our clients,	Libidosu yüksek bazı müşterilerimizi	Gabrielle-1	2013
we couldn't control it.	Her zaman kontrol edemeyiz.	Gabrielle-1	2013
But Emmanuelle, Martin isn't... His libido isn't...	Fakat Emmanuelle, Martin hiç... Onun dürtüleri...	Gabrielle-1	2013
No, not Gabrielle and Martin.	Hayır, Gabrielle ile Martin	Gabrielle-1	2013
But since it's the first time,	Fakat olanlardan	Gabrielle-1	2013
I have to inform their guardians to make sure the message gets through.	Velileri bilgilendirmek zorundayız.	Gabrielle-1	2013
This is a public place.	Burası halka açık bir yer.	Gabrielle-1	2013
It's not up to me,	Bunu değiştirmek benim elimde değil.	Gabrielle-1	2013
but Martin is welcome whenever he wants.	Martin'e kapılarımız her zaman açık.	Gabrielle-1	2013
They can enjoy privacy in Gabrielle's room.	Gabrielle'nin odasında olmak kaydıyla zevk yaşayabilirler.	Gabrielle-1	2013
Michael doesn't knock first.	Kapıyı ilk çalan Martin değildi.	Gabrielle-1	2013
We'll speak to Michael.	Martin ile konuşacağız.	Gabrielle-1	2013
It's happening too fast. It always does.	Çok ani oldu. Hep öyle olur.	Gabrielle-1	2013
My Martin has always been an obedient boy.	Benim Martin'im hep itaatkar bir oğlan olmuştur.	Gabrielle-1	2013
He's never done this before.	Böyle bir şeyi daha önce hiç yapmadı.	Gabrielle-1	2013
Maybe it's time.	Belki de zamanı şimdi.	Gabrielle-1	2013
Martin has never made love. Mom!	Martin asla seks yapmadı. Anne!	Gabrielle-1	2013
Neither has Gabrielle. That's right.	Gabriel de öyle. Bu doğru.	Gabrielle-1	2013
Do you need a class, or can you learn on your own?	Okula ihtiyacınız var mı yok mu bilmem. kendi kendinize öğrenirsiniz.	Gabrielle-1	2013
Do we have to go into detail?	Detaylara girmek zorunda mıyız?	Gabrielle-1	2013
And shouldn't Gabrielle's mother be here for the discussion?	Bu tartışmada Gabrielle'nin annesinin de burada olması gerekmez mi?	Gabrielle-1	2013
We can't wait till Gab's pregnant.	Gabrielle'in hamile kalmasına kadar bekleyemeyiz.	Gabrielle-1	2013
Really! That's all we need!	Gerçekten mi? İhtiyacımız olan son şey buydu!	Gabrielle-1	2013
Claire, Gabrielle knows about condoms.	Claire, Gabrielle prezervatifin ne olduğunu bilir.	Gabrielle-1	2013
Hasn't she been sterilized?	Kullanmamış mı?	Gabrielle-1	2013
I mean, it's just...	Diyorum ki, yalnızca...	Gabrielle-1	2013
Isn't that what they do?	Yaptıkları bu değil miydi?	Gabrielle-1	2013
Why would she be? Has Martin had a vasectomy?	Bunu nasıl yapabildi? Martin vasektomi olmuş muydu?	Gabrielle-1	2013
He can't get pregnant.	O hamile bırakamaz.	Gabrielle-1	2013
And Martin is more autonomous.	Martin de başına buyruk biri sayılır...	Gabrielle-1	2013
But not independent! His mom will decide when he can have sex.	Ama kendine bakamaz! Ne zaman seks yapacağına annesi mi karar verecek?	Gabrielle-1	2013
Sophie. No, really.	Sophie. Hayır gerçekten.	Gabrielle-1	2013
I'm a good mother. I won't be insulted like that.	Ben iyi bir anneyim. Böyle bir hakarete katlanamam.	Gabrielle-1	2013
I'm sorry. It's not an insult.	Üzgünüm. Hakaret değildi.	Gabrielle-1	2013
But they're in love. Everyone has a right to be loved.	Fakat onlar birbirine aşık. Herkesin sevilmeye hakkı vardır.	Gabrielle-1	2013
You know it's not the same for people like them.	Fakat onlar diğer insanlar gibi değiller Bunu sen de biliyorsun.	Gabrielle-1	2013
Come, Martin. We're leaving.	Hadi Martin. Çıkıyoruz.	Gabrielle-1	2013
Claire, wait. We have to talk. This is about them!	Dur Claire, konuşmak zorundayız. Bu tartışma onlar için.	Gabrielle-1	2013
'Sophie, why don't you and Raphaël' 'have a baby? '	Sophie, Raphaél ile neden çocuk yapmadınız?	Gabrielle-1	2013
'I don't want children. '	Çocuk istemiyorum.	Gabrielle-1	2013
'Don't you love Raphaël? '	Raphaél'i sevmiyor musun?	Gabrielle-1	2013
'You don't just make babies. '	Bebek yapmak için aşık olunmaz.	Gabrielle-1	2013
'You have to care for them,' 'to raise them. '	Büyümeleri için onlara bakmak zorundasın.	Gabrielle-1	2013
'I know. '	Biliyorum.	Gabrielle-1	2013
'I love Martin. ' 'I want to have a baby with him. '	Martin'i seviyorum. Ondan bebeğim olsun istiyorum.	Gabrielle-1	2013
'Lf it's because you want' 'to make love, that's not the same. '	Bebek yapmak için seviyorsan, aynı şey olmaz.	Gabrielle-1	2013
Martin's not here?	Martin burada değil mi?	Gabrielle-1	2013
Gab? Blablabla.	Gab? Bla, bla, bla.	Gabrielle-1	2013
Careful with the mic.	Mikrofona dikkat et.	Gabrielle-1	2013
Lighten up. Otherwise you can't stay in the choir.	Gevşe biraz. Yoksa, koroda kalamazsın.	Gabrielle-1	2013
Switch places with Marie.	Marie ile yer değiştir.	Gabrielle-1	2013
Sing your pain. Let it out.	Acılarını söyle. Dışarı at onları.	Gabrielle-1	2013
Show us who you are.	Kim olduğunu göster bize.	Gabrielle-1	2013
The words are tricky.	Sözler insanı yanıltır.	Gabrielle-1	2013
Concentrate on the joy of singing. The words will follow.	Şarkıya konsantre ol. Sözler seni takip edecek	Gabrielle-1	2013
Gab, stand up.	Gab. Ayağa kalk.	Gabrielle-1	2013
Is Robert Charlebois going to come?	Robert Charlebois gelecek mi?	Gabrielle-1	2013
For sure!	Elbette!	Gabrielle-1	2013
It's not the same without Martin.	Martin yokken, aynısı olmaz ki!	Gabrielle-1	2013
I'm sorry too that Martin's not here.	Martin maalesef burada değil, üzgünüm.	Gabrielle-1	2013
You can't sing with gum in your mouth.	Ağzında sakız ile şarkı söyleyemezsin.	Gabrielle-1	2013
If we forget the words?	Ya, sözleri unutursak?	Gabrielle-1	2013
Just practice, JF. Sing here, at home, on the bus...	Bol pratik yap JF. Burada, evde, otobüste söyleyebilirsin...	Gabrielle-1	2013
What do you think the pros do?	Profesyonellerin nasıl yaptığını sanıyorsun?	Gabrielle-1	2013
They sing on TV!	Onlar TV'de söyler.	Gabrielle-1	2013
Very funny, Philippe.	Philip, çok komiksin.	Gabrielle-1	2013
Come on, get up!	Haydi. ayağa kalkın.	Gabrielle-1	2013
Want people to say, "They're good, for the handicapped"?	İnsanlar diyecekler ki, "Engelli olarak çok iyiydiler"?	Gabrielle-1	2013
Me neither. You're better than that. Go for it!	Bize ne. Bundan daha iyisini yapabilirsiniz. Haydi.	Gabrielle-1	2013
They'll say, "The Muses are amazing!	Diyecekler ki, Muses korosu müthişti!	Gabrielle-1	2013
You have to see their show!"	Onların şovunu görmeliydiniz.	Gabrielle-1	2013
From the top.	Üst perdeden söyleyin.	Gabrielle-1	2013
'Ordinary' is Martin's song.	"Sıradan" Martin'in parçasıydı	Gabrielle-1	2013
'Ordinary' is everybody's.	"Sıradan" herkese aittir	Gabrielle-1	2013
Come on, girls, get up.	Haydi kızlar, kalkın	Gabrielle-1	2013
'I'm just an ordinary guy'	Sıradan bir adamım sadece	Gabrielle-1	2013
'Sometimes I don't feel like' 'doing much'	Bazen hissetmeden yaparım	Gabrielle-1	2013
'I'd smoke pot, drink beer'	Ot çektim, bira içtim	Gabrielle-1	2013
'I'd play music with my pal Pierre'	Kankam Pierre ile müzik yaptık	Gabrielle-1	2013
'But I gotta think of my career'	Kariyeri de düşünmedim değil	Gabrielle-1	2013
'I'm a popular singer'	Popüler bir şarkıcı olmasam da	Gabrielle-1	2013
'You want me to be a god'	Hep, iyi olmamı istersin	Gabrielle-1	2013
'If you only knew how old I feel'	Ne hisseciğimi tek bilensen,	Gabrielle-1	2013
'I can't sleep, I'm too wound up'	Döndüm durdum, uyuyamıyorum	Gabrielle-1	2013
'I feel a bit better when I sing'	Söylemek kendimi iyi hissettiriyor	Gabrielle-1	2013
'It's a dangerous trade'	Bu tehlikeli bir alışveriş	Gabrielle-1	2013
'The more you give,' 'the more people want'	İnsanlar hep verdiğinden fazlasını ister	Gabrielle-1	2013
Are you hungry? Want me to make something?	Aç mısın? Sana bir şeyler hazırlayayım mı?	Gabrielle-1	2013
Onion jam...	Soğan reçeli.	Gabrielle-1	2013
There.	Olur.	Gabrielle-1	2013