Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20688
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Mrs. loeb. | Bayan Loeb. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Olivia dunham. | Olivia Dunham. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I'm with homeland security. | İç Güvenlik'tenim. Sen istediğin kadar dalganı geç. Teşekkürler. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I'm hoping you can help me. | Kara kutuyu bulduğumuzda, daha fazlasını öğreneceğiz. Bana yardım edin. Kimse bir şey söylemiyor. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Why was he transferred here? can you at least tell me that? | Neden buraya transfer edildi? En azından bunu söyleyin. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I can tell you that there's a doctor here | Sana ne yapacaklarını... Şunu söyleyebilirim ki burada... Luke Dempsey mi? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Who is... | ...kocanızı... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Uniquely qualified | ...kurtarabilecek son derece nitelikli bir doktor var. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
This was in his bag. | Bu, çantasından çıktı. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Among the things he brought home from frankfurt. | Frankfurt'tan getirdiği diğer şeyler arasından. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I don't know if it'll help at all. | Yardımı dokunur mu bilmiyorum. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It might. | Dokunabilir. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
We'll check it out. thank you. | Hepsini inceleyeceğiz. Teşekkürler. ...eksoz ayarlamıştım. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Can I see mitchel? please. | Mitchel'i görebilir miyim? Lütfen. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
As soon as possible. I promise you that. | En kısa sürede göreceksiniz. Söz veriyorum. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It's killing him. | Onu öldürüyor. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It's squeezing his heart. it's killing him. | Kalbini sıkıyor. Onu öldürüyor. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I'm gonna give him some cyclobenzaprine. | Ona Cyclobenzaprine vereceğim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
If the parasite is constricting | Eğer asalak sıkıştırma yapıyorsa, bu onu gevşetebilir. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It's a gamble but I like the theory. | Bu bir kumar, ama teoriyi beğendim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Organism's tissue. | Organizma dokusu. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Where the hell are you going? | Nereye gittiğini sanıyorsun? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
DNA analysis should tell us much. | DNA analizi bize çok şey anlatır. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Excellent work son. | Bravo, evlat. Loeb'le konuştun. Sana bir şey söyledi mi? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
You may have found your true calling at last. | Sonunda ne iş yapacağını bulmuş olabilirsin. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Working with me. | Benimle çalışmak. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Please tell me you guys have some good news. | Lütfen iyi haberleriniz olduğunu söyleyin. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I don't know if it's good news but it is something. | İyi mi bilmiyorum ama bir haber var. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
This is fascinating. | Büyüleyici. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
We can assume that this growth | Bu gelişmiş asalağın insan yapımı olduğunu varsayabiliriz, değil mi? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Okay. I was looking for repetition. | Evet. Bir çeşit tekrarlama arıyordum. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
The signature of the creator. | Bunu yapana dair bir işaret. Bir nevi parmak izi. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
That he or she had been there before us. | Bizden önce orada olan birinin parmak izi. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I don't understand. | Ben bir itiraz dosy... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Well that puts you in the same group | ...arabalardan satılıyor mu, merak ettim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
What he's trying to say is we found this. | O haklı. Yoğurt konusunda. Demeye çalıştığı şey, bunu bulduk. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
This pattern repeats throughout the DNA sequence. | Şu kalıp bütün DNA dizisinde kendini tekrar ediyor. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It appears again and again. | Tekrar ve tekrar ortaya çıkıyor. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
But it's too organized to be accidental. | Ama tesadüfî olamayacak kadar sistemli ve doğal olmayacak kadar da kusursuz. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
So you're saying | Yani birileri bu DNA kalıbını bilerek oraya koymuş. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Mischief. arrogance. we don't know. | Şeytanlık, kibirlilik. Bilmiyoruz. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Your friend thinks it might be a code. | Arkadaşın bunun bir şifre olabileceğini düşünüyor. Açıklanamayan, dehşet verici şeyler oluyor. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
The other one. | Diğer arkadaşın. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I studied cryptology even before I joined the bureau. | Büro'ya girmeden önce şifrebilim eğitimi almıştım. ...renklerine değil. Yeşil ve kırmızı. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I was obsessed as a kid. | Çocukken kafayı buna takmıştım. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Now I keep assuming it can't be this. | Bunun şifrelenmemiş bir metin olmadığını varsayıyorum. Naziler mi? Naziler bilim öncülerindendi. Naziler'in mi? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
That it's too simple to be plain text. | Kanıt arıyoruz. Tamam. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
But I think it may just be the caesar shift. | Sezar Şifresi olabileceğini düşünüyorum. Nedir o? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It's a simple monoalphabetic cipher. | Basit bir yer değiştirme şifresi. Demek o kadar basit. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It's what julius caesar used apparently | Julio Sezar'ın arkadaşlarına gönderdiği mektuplarda kullandığı bir şifre. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
You take one letter and replace it with another | Bir harfi alır başka bir harfle değiştirirsin. Alfabetik sıraya göre. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
There's a sequence of three letters | DNA'da tekrar eden dizi 3 harften oluşuyor. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
In the parasite's dna. | Bir harfi alır başka bir harfle değiştirirsin. Alfabetik sıraya göre. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It could be c i w or d j x | C I W ya da D J X olabilir. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Or e k y. | Olay mahallinden bazı şeyler hatırlıyorum. Onu ittiğimi mesela. E K Y... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Or z f t. | Z F T. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Yeah z f t fits. what is that? | Büyük bir adım attın. Evet, Z F T de oluyor. Nedir o? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I've been reviewing john scott's cases | Kötüye kullanılan var mı diye John Scott'ın dosyalarını inceliyordum. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Or seeing if any of the cases were left unsolved. | Ya da çözülmemiş bir dava var mı diye. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
And? and one of them that I remember | Ve? Ve bir tanesi... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Was an operation tracking a group working out of budapest. | Harvard'ın sistemi olmalı. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
The name on the file | Dosyanın üstünde "Z F T" yazıyordu. Hayır, hayır, hayır, doktor olarak değil. Hasta olarak oradaydım. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
That mean something to you? what? | Sana bir şey ifade ediyor mu? Ne oldu? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
A month ago a man... | Bir ay önce, David Robert Jones adlı bir İngiliz... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Was arrested in frankfurt germany by interpol | Canavar kadının tekinin gördüğü rakundur büyük ihtimalle. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
On possession of state secrets. | Alınma anne ama Emily anlatınca çok daha iyi kavrıyorum. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
His background is in deep bio technology. | Geçmişinde biyoteknoloji işleri yapmış. Özellikle genetik silahlar üzerine. Acayip bir hastalığa yakalandığını sanıyordum. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
He was a senior fellow at the bremming institute | Bremming Enstitüsü'nde 12 yıl çalıştıktan sonra kayıplara karıştı. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
He'd show up now and then often in eastern europe. | Ara sıra Doğu Avrupa'da görüldü. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I don't know. but loeb did. | Bilmiyorum. Ama Loeb biliyordu. O bir şekil değiştirici falan değildi. Korkarım öyle. Oradan bir kesik atmaya gerek yoktur. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It was one of the reasons he was in frankfurt | Frankfurt'a gitmesinin bir nedeni de buydu. Jones'u araştırmak. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Meaning that thing... | Yani bu... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
May be retribution. | ...bir misilleme olabilir. Peki Z F T nedir, kimin nesidir? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Agent dunham there is much you have not been made aware of | İyi günler. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Regarding the pattern. | Hepimiz bu yeteneklere sahiptik. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Well I'm here. | Dinliyorum. Vaktim var. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Are you available? | Siz boş musunuz? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
What we've learned so far is that | Şu ana kadar öğrendiğimiz kadarıyla... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
There are cells. | ...hücreler var. Sayısını bilmiyoruz. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Privately funded with presence in 83 recorded countries. | 83 kayıtlı ülkede bunlara fon sağlanıyor. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Z.f.t. is among them. | Z F T de bunların arasında. Yani teröristler. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Not in a conventional sense. | Bildiğimiz tip değil. Bunların işleri uyuşturucu ya da silahla değil. Bilimle. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Meaning what? | Yani? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Meaning what happened on flight 627 | Yani 627 no'lu uçakta olanlar. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Or what happened to agent loeb. | Ya da Ajan Loeb’a olanlar. ...birer anı olacak. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
These may have been simply proof | Bütün bu olanlar bir bilimsel bir teorinin ya da deneyin... Anlamıyorum. Neden öylece bekliyoruz? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
So that thing we found in loeb | Yani Loeb'daki şey... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Could be one of those experiments. | ...bu deneylerden biri olabilir. Jones nasıl çıkarılacağını biliyor mudur? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Do you think jones will tell us how to remove it? | ...işe yaradığının kanıtı olabilir. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
He might if we were allowed to see him. | Olabilir. Tabii ona ulaşabilirsek. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
German authorities have refused us access. | Alman Yetkililer girişimize izin vermedi. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
What? | Ne? Ne yapıyorlardı? Kim olabilirler? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
They're not giving the u.s. access. | Amerika'ya erişim izni vermiyorlar. Yani o Frankfurt'ta tutuluyor. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I may be able to get in. | Ben girebilirim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
You got super powers you aren't telling me about? | Bana bahsetmediğin süper güçlerin mi var? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
You're not really going to germany. | Herhalde Almanya'ya gitmeyeceksin. Hayır, gideceğim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Let me save you the trip dunham. | Gezini ertele, Dunham. Oraya giremezsin. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
We don't know each other well enough | Birbirimiz bunu bana söyleyecek kadar iyi tanımıyoruz. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
For you to say something like that to me. | FBI'a katıldığımda bu, John ve benim soruşturduğumuz ilk davaydı. Hangisini kastediyorsun? İkisini de. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
And I don't see any other option here. | Ayrıca başka bir seçenek de görmüyorum. Siz görüyor musunuz, efendim? Hangisini kastediyorsun? İkisini de. İkincisi haklı olarak devlete güvenmiyorum. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |