Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20676
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| It can be reversed. | Tersine döndürülebilir. | Fringe-1 | 2008 | |
| What happened to your colleague. | Meslektaşına olanlar. | Fringe-1 | 2008 | |
| Years ago I worked with lab animals,and and ... | Yıllar önce, laboratuar hayvanları ile çalıştım ve... | Fringe-1 | 2008 | |
| some of them were afflicted,but were saved. | ...bazısı etkilenmişti ama kurtulmuştu. | Fringe-1 | 2008 | |
| So do you remember what to do? | Ne yaptığınızı hatırlıyor musunuz? | Fringe-1 | 2008 | |
| This place,their their choice of therapies has c c | Yerleri, tedavi seçimleri... | Fringe-1 | 2008 | |
| Dr. Bishop. | Dr. Bishop? | Fringe-1 | 2008 | |
| You came here today with my son. | Bugün buraya oğlumla geldin. | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm not allowed visitors,you see,except immediate family. | Bana çekirdek ailem dışında ziyaretçi yasak. "Oraya gidebilecekken neden sadece bakmakla yetinelim Walter?" | Fringe-1 | 2008 | |
| And unless the order has been lifted,then it's a simple if/then formula. | Yasak kaldırılmadıkça, bu sebep/sonuç ilişkisi sabittir: | Fringe-1 | 2008 | |
| If you are here,then so is he. | Sen geldiysen, o da buradadır. | Fringe-1 | 2008 | |
| I would... so much... | Onu... gör... | Fringe-1 | 2008 | |
| so very much like to see him. | ...görmeyi çok isterim. | Fringe-1 | 2008 | |
| So much. | Çok. | Fringe-1 | 2008 | |
| He asked for you. | Seni istiyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Thanks,sweetheart. | Teşekkürler, güzelim. | Fringe-1 | 2008 | |
| I really appreciate that. | Sana minnettarım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hey,I didn't tell him you were here. | Burada olduğunu söylemedim. | Fringe-1 | 2008 | |
| And call me "sweetheart" one more time. I'd really like that. | Bir daha bana "güzelim" demezsen ben de minnettar kalırım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hello,walter. | Merhaba, Walter. | Fringe-1 | 2008 | |
| I thought you'd be fatter. | Seni daha şişman sanıyordum. | Fringe-1 | 2008 | |
| You thought I would be fatter. | Demek şişman olduğumu sanıyordun. | Fringe-1 | 2008 | |
| Excellent first words,perfect. | Başlangıç için harika cümleler. Müthiş. | Fringe-1 | 2008 | |
| No,as a boy,you were rounder. | Yani küçükken daha topluydun. | Fringe-1 | 2008 | |
| Yes,I was until the summer before high school. | Evet, ta ki liseden önceki yaza kadar. | Fringe-1 | 2008 | |
| Not that I'd expect you to remember that. | Tabii bunu hatırlamanı beklemiyorum. Bir şeye bakabilir miyim? | Fringe-1 | 2008 | |
| How advanced is your colleague's condition? | Meslektaşının durumu ne derece ileri? | Fringe-1 | 2008 | |
| Which which is something I I I | Yani şey... | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm unable to deduce without a firsthand examination. | İlk elden muayenesini yapmadan bir şey diyemem. | Fringe-1 | 2008 | |
| I must see mr. Scott myself. | Bay Scott'ı bizzat görmeliyim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Which I am unable to do. | Ki bu da benim elimde değil. | Fringe-1 | 2008 | |
| Well,under present law. | Yani şimdiki yasalara binaen. | Fringe-1 | 2008 | |
| Unless unless signed out by a legal guardian who must be,once again,a relative. | Ancak yasal bir vasi onayıyla... bir akraba... | Fringe-1 | 2008 | |
| What are you asking me to | Benden ne istiyorsun... | Fringe-1 | 2008 | |
| no.Guardian? No,forget it. | Vesayet mi? Unut bunu! | Fringe-1 | 2008 | |
| He'll do it. No,I will not. | Yapacak. Hayır, yapmayacağım. | Fringe-1 | 2008 | |
| One phone call. That's all it takes. You want me to make it? | Bir telefon. O kadar. Bunu mu istiyorsun? | Fringe-1 | 2008 | |
| 'Cause I got my phone in my pocket. | Çünkü telefonum cebimde. | Fringe-1 | 2008 | |
| Now it's out of my pocket. | Artık elimde. | Fringe-1 | 2008 | |
| You wanted my father. | Babamı istedin. O yüzden onu önce sen bulmalısın. | Fringe-1 | 2008 | |
| Now you've got my father. | İşte sana babam. | Fringe-1 | 2008 | |
| Which falls into the category of be careful what you wish for... | O yüzden artık ne istediğine dikkat etme evresine geldik... | Fringe-1 | 2008 | |
| sweetheart. | ...güzelim. | Fringe-1 | 2008 | |
| every effort is being made to understand what happened on flight 627... | 627 no'lu uçakta ne olduğunu anlamak için her yol deneniyor... Sorun değil. | Fringe-1 | 2008 | |
| dr. Bishop,I was curious. | Dr. Bishop, merak ediyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Did anyone else ever have access to your work? | Çalışmalarınıza erişebilen başka biri var mıydı? | Fringe-1 | 2008 | |
| Well,the assistants had bits and pieces. | Asistanlar ufak tefek şeyler bilirdi. | Fringe-1 | 2008 | |
| And god,I suppose. | Ve sanırım Tanrı. | Fringe-1 | 2008 | |
| I supposed the only one that really knew what I was doing was belly. | Sanırım yaptığım şeyleri tam anlamıyla bilen tek kişi Belly'ydi. | Fringe-1 | 2008 | |
| Belly,william bell. He and I shared the lab. | Belly. William Bell. Aynı laboratuarı kullanırdık. William Bell? | Fringe-1 | 2008 | |
| You shared your lab with the founder of massive dynamics? | Massive Dynamics'i kuran adamla aynı laboratuarı mı kullandın? ...bu tarafa geçmesine izin verecek. | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm sorry,I don't know what that is,massive dynamics. | Kusura bakma, "Massive Dynamics" nedir, bilmiyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh,nothing really. Just a tiny little company. | Önemli bir şey değil. Küçücük bir şirket sadece. Harika. Tamam, bir bakacağım. Soyadı neydi? | Fringe-1 | 2008 | |
| One guys becomes one of the wealthiest men on the planet. | Biri dünyanın en zengin adamı oluyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| The other guy becomes an institutionalized psychopath. | Diğeri müzmin bir psikopat oluyor. Bir asker gördüğünü söylemişti. | Fringe-1 | 2008 | |
| I just pissed myself. | Altıma işedim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Excellent. Just a squirt. | Harika. Sadece bir damla. | Fringe-1 | 2008 | |
| I just got your message. How's john? | Mesajını yeni aldım. John nasıl? | Fringe-1 | 2008 | |
| Cdc says the hamburg flight was caused by a synthetic compound. | CDC'ye göre Hamburg uçağı sentetik bir bileşimden etkilenmiş. | Fringe-1 | 2008 | |
| Which is like saying rain is caused by a wet compound. | Bu, yağmurun sulu bir bileşim tarafından etkilendiğini söylemek gibi bir şey. | Fringe-1 | 2008 | |
| They've run some tests on john,but haven't come back with anything. | John'a birkaç test yaptılar ama henüz hiçbir sonuç yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| What about bishop? | Peki ya Bishop? | Fringe-1 | 2008 | |
| Left to right,insane and irritating. | Hem deli hem sinir bozucu. | Fringe-1 | 2008 | |
| And also my only hope. | Hem de benim tek umudum. Bunun nasıl bir ilgisi olduğunu anlamadım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Listen... | Dinle... "Neler sunabilirsin" diye sorduğunda surat ifadesini görmedin mi? | Fringe-1 | 2008 | |
| I need to question william bell. | William Bell'i sorgulamam gerek. | Fringe-1 | 2008 | |
| Could you set that up for me? | Benim için bunu ayarlayabilir misin? William Bell? | Fringe-1 | 2008 | |
| Massive dynamics william bell. | "Massive Dynamics"in William Bell'i? | Fringe-1 | 2008 | |
| Is there ginger ale? Any ginger ale? | Zencefilli gazoz var mı? Herhangi bir marka? | Fringe-1 | 2008 | |
| I haven't had some in a long time. I miss it. | Uzun süredir içmedim. Özlemişim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Can we please get some ginger ale for the doctor,agent farnsworth. | Doktora bir zencefilli gazoz getirebilir misin, Ajan Farnsworth? | Fringe-1 | 2008 | |
| Whoa,stop right now! Stop! | Hey, dur. Hemen, dur. | Fringe-1 | 2008 | |
| Does this not concern you? | Bu seni hiç endişelendirmiyor mu? | Fringe-1 | 2008 | |
| Petri dish. | Petri kabı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Quick,please. | Çabuk, lütfen. | Fringe-1 | 2008 | |
| I need to take this to my lab right away. Your what? | Bunu hemen laboratuarıma götürmeliyim. Nereye? | Fringe-1 | 2008 | |
| Kresge building basement,harvard. | Kresge binası zemin katı, Harvard. | Fringe-1 | 2008 | |
| We should leave. | Gitmemiz gerek. Örneğimi aldım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Wake up. It's gone. | Kendine gel. laboratuar yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| No,no,no,no,no,no. | Hayır, hayır, hayır. | Fringe-1 | 2008 | |
| Walter,there is no lab. | Walter, laboratuar falan yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| It's a perfect working no! | Bu harika bir iş... Bir fırtınanın yaklaştığını... | Fringe-1 | 2008 | |
| Damn you,damn you! | Kahretsin. Kahretsin. Dashiell. | Fringe-1 | 2008 | |
| We need to get him back immediately. | Onu derhal geri götürmeliyiz. | Fringe-1 | 2008 | |
| When did you get back? I need your help. | Ne zaman döndün? Yardımınıza ihtiyacım var. | Fringe-1 | 2008 | |
| and he requires the use of his old laboratory. | ...ve kendisi eski laboratuarını kullanmak istiyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm sorry,what? | Pardon, anlamadım. Kresge binası, Harvard. Zemin katı. | Fringe-1 | 2008 | |
| The university's been using it for storage for the past 17 years. | Üniversite orayı 17 yıldır depo olarak kullanıyor. Onlara anlattım. | Fringe-1 | 2008 | |
| It would be nice to think that your tenacity in this case | Bu davadaki hırsının, olağanüstü ve sağlam temelli... | Fringe-1 | 2008 | |
| is a byproduct of a remarkable and robust professionalism. | ...profesyonelliğinden kaynaklandığını düşünmek çok güzel olurdu. | Fringe-1 | 2008 | |
| But I can't help but wonder | Ama sen ve Ajan Scott arasında... İlk kez başıma geldiğinde... | Fringe-1 | 2008 | |
| if there wasn't something going on between you and agent scott. | ...bir şeyler olduğundan şüphelenmekten kendimi alamıyorum. Hadi ama. O kadar da aptal olamaz. | Fringe-1 | 2008 | |
| Get the lab for bishop. | Bishop için laboratuarı hazır et. | Fringe-1 | 2008 | |
| So much. | Çok şey... | Fringe-1 | 2008 | |
| So much happened here. | Burada çok şey yaşandı. | Fringe-1 | 2008 | |
| And so much is about to. | Ve de çok şey yaşanacak. Burada baskı altında olduğunun farkındasındır. | Fringe-1 | 2008 | |
| {\a6}HARVARD UNIVERSITY | Neredeydin, Dashiell? Ellerine bak. | Fringe-1 | 2008 | |
| Coffee? | Kahve? İlk yardım gerek! | Fringe-1 | 2008 | |
| What else did that file say about yours truly? How bad was it? | Şu sendeki dosyada başka ne yazıyor? Durum ne kadar kötü? | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm not at liberty to discuss it. | Bunu açıklama yetkim yok. | Fringe-1 | 2008 |