Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20494
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| ...my legs won't hold me. | Bacaklarım tutmuyor. | Freud-1 | 1962 | |
| I can't. Come back to the carriage. | Yapamıyorum. Arabaya gel. | Freud-1 | 1962 | |
| Why is it when I turn away I feel myself again? | Niçin döndüğüm zaman tekrar hissedebiliyorum? | Freud-1 | 1962 | |
| Meynert was right. | Meynert haklıydı. | Freud-1 | 1962 | |
| Yes, I'm a neurotic! These are hysterical symptoms. | Evet, ben nevrozluyum. Bunlar, histeri belirtileri. | Freud-1 | 1962 | |
| You're emotionally exhausted. | Duygusal olarak çok yıprandın. | Freud-1 | 1962 | |
| I wonder... What... | Merak ediyorum da hangi dehşet... | Freud-1 | 1962 | |
| What terror... | Hangi dehşet... | Freud-1 | 1962 | |
| What hidden terror keeps me from standing by my father's grave. | Hangi gizli dehşet duygusu beni babamın mezarının yanıbaşında tutuyor... | Freud-1 | 1962 | |
| ...and threatens my love for him? | ve ona olan sevgimi tehdit ediyor? | Freud-1 | 1962 | |
| What could the good man have done? | İyi bir insan farklı şekilde davranmazdı. | Freud-1 | 1962 | |
| Once, as a boy, I was with him on the street. | Çocukken bir keresinde, bazı serseriler ona 'pis Yahudi' dediklerinde... | Freud-1 | 1962 | |
| when some hoodlums called him "dirty Jew" and knocked his hat off. | ve şapkasını yere düşürdüklerinde caddede onunla birlikteydim. | Freud-1 | 1962 | |
| All he did was pick it up and walk on. | Bütün yaptığı şapkasını almak ve yürümek oldu. | Freud-1 | 1962 | |
| From that moment, I saw him less as a God, more as a man... | O andan itibaren gözümden tamamen düştü. | Freud-1 | 1962 | |
| ...but I didn't hate him for his weakness. | Ama acziyetinden dolayı ondan nefret etmedim. | Freud-1 | 1962 | |
| The memory must go further back. | Anılar daha öte bir yerlerde olmalı. | Freud-1 | 1962 | |
| Could neurosis begin in childhood? Why not? | Nevrozlar çocuklukta başlayabilir mi? Neden olmasın? | Freud-1 | 1962 | |
| The traumatic incident could be before the awakening of the sexual impulse. | Cinsel dürtünün uyanmasından önceki bir travmatik olay olabilir mi? | Freud-1 | 1962 | |
| If that's true, my sexual theory of neurosis collapses. 1 | Şayet bu doğruysa, nevrozların cinsel kaynaklı olduğu teorim yıkılıyor. | Freud-1 | 1962 | |
| In which case, I'd be thankful. | Böyle olursa memnun olurum. | Freud-1 | 1962 | |
| You never believed in it, did you? | Buna hiç inanmadın, değil mi? | Freud-1 | 1962 | |
| We close our eyes to the infinite variety of life. | Tek bir yasaya indirgediğimizde... | Freud-1 | 1962 | |
| when we try to reduce it to a single law. | yaşamın sonsuz çeşitliliğine gözlerimizi kapatmış oluyoruz. | Freud-1 | 1962 | |
| It was only a matter of time. | Objektif olarak konuşmak gerekirse... | Freud-1 | 1962 | |
| ...before some husband appeared with a horsewhip. | sadece zaman meselesi. | Freud-1 | 1962 | |
| I'm not afraid of scandal... | Skandaldan korkmuyorum. | Freud-1 | 1962 | |
| ...but how can I defend a theory which is disproved in myself. | Ancak kendimin çürüttüğü bir teoriyi nasıl savunabilirim? | Freud-1 | 1962 | |
| Breuer, hypnotize me. | Breuer, beni hipnotize et. | Freud-1 | 1962 | |
| Bring back the memory about my father. | Babamın yaşadığı dönemindeki anılarıma götür. | Freud-1 | 1962 | |
| Two weeks in the mountains will cure all your ills. | Dağda geçireceğin 2 hafta, tüm yaralarını iyileştirecek. | Freud-1 | 1962 | |
| I'm not seeking a cure. I want an answer. It's no use, I won't accept the case. | Tedavi aramıyorum. Cevap arıyorum. Faydası yok. Vakayı kabul etmiyorum. | Freud-1 | 1962 | |
| Which reminds me I want you to treat Cecily Koertner. | Aklıma gelmişken Cecily Koertner vakasına senin bakmanı istiyorum. | Freud-1 | 1962 | |
| Her mother came to see me last week. | Annesi geçen hafta beni görmeye geldi. | Freud-1 | 1962 | |
| She had seen lots of doctors, but her condition hasn't improved. | Pek çok doktora gitmiş. Durumunda bir düzelme olmamış. | Freud-1 | 1962 | |
| Frau Koertner wanted me to take the case again. | Frau Koertner, vakayı tekrar almamı istedi. | Freud-1 | 1962 | |
| It's out of the question for obvious reasons, so I... | Bildiğin nedenlerden dolayı bu, söz konusu olamaz. Sonuç olarak ben de... | Freud-1 | 1962 | |
| ...recommended you and she agreed. | seni tavsiye ettim. Kabul etti. | Freud-1 | 1962 | |
| Dr Freud, I'm so tired of being sick. | Dr Freud, Hasta olmaktan bıktım. | Freud-1 | 1962 | |
| At night, sometimes... | Geceleri bazen... | Freud-1 | 1962 | |
| I lie in the dark and cry for hours. | karanlıkta uzanıyor ve saatlerce ağlıyorum. | Freud-1 | 1962 | |
| It's like a prison. | Zindana düşmüşüm gibi. | Freud-1 | 1962 | |
| Tell me... | Söyler misiniz... | Freud-1 | 1962 | |
| ...did you have any illness before your father's death? | babanız ölmeden önce herhangi bir hastalığınız var mıydı? | Freud-1 | 1962 | |
| The usual childhood ones. Nothing very serious. | Sıradan bir çocukluk. Ciddi bir şey yoktu. | Freud-1 | 1962 | |
| But when I was 14, I was in bed for several weeks. | Ancak 14 yaşındayken, bir kaç hafta yatakta kalmak zorunda kaldım. | Freud-1 | 1962 | |
| Why? I couldn't walk. | Niçin? Yürüyemedim. | Freud-1 | 1962 | |
| My legs wouldn't support me. | Bacaklarım beni taşımıyordu. | Freud-1 | 1962 | |
| The doctors didn't know why. | Doktorlar sebebini bulamadılar. | Freud-1 | 1962 | |
| It started after a fainting fit. I collapsed on the street. | Bir baygınlık sonrasında başladı. Caddede yığılmışım. | Freud-1 | 1962 | |
| I was out with father. | Babamla birlikteydim. | Freud-1 | 1962 | |
| It was Christmas time. He made me wait outside while he went into a shop. | Sanırım Noel zamanıydı. Bir mağazaya girerken, dışarıda beklememi söyledi. | Freud-1 | 1962 | |
| He left you alone in the street? Yes. | Sizi caddede yalnız mı bıraktı? Evet. | Freud-1 | 1962 | |
| When he came back I was lying on the pavement. | Döndüğünde kaldırımda yatıyordum. | Freud-1 | 1962 | |
| Had anything happened to frighten you? | Sizi korkutan bir şey oldu mu? | Freud-1 | 1962 | |
| I don't think so, I can't remember. You could, under hypnosis. | Sanmıyorum. Hatırlamıyorum. Hipnoz altında yapabilirsiniz. | Freud-1 | 1962 | |
| Now I want you to think about sleep. | Şimdi uykuyu düşünmenizi istiyorum. | Freud-1 | 1962 | |
| Only about sleep. | Sadece uykuyu. | Freud-1 | 1962 | |
| Your lids are getting weighted. | Göz kapaklarınız ağırlaşıyor. | Freud-1 | 1962 | |
| Your breathing deeper and deeper as in sleep. | Nefes alışınız uykudaymışsınız gibi derinleşiyor. | Freud-1 | 1962 | |
| Sleep. Go to sleep. | Uyuyun. Uykuya dalın. | Freud-1 | 1962 | |
| Why do you fight it? You were almost asleep. | Niçin karşı koyuyorsunuz? Hemen hemen uykuya girmiştiniz. | Freud-1 | 1962 | |
| What did Breuer say if he knew you'd put me to sleep? | Beni hipnoz ettiğinizi görürse, Breuer ne der? | Freud-1 | 1962 | |
| You see him sometimes, don't you? Yes, I do. | Onu bazen görüyorsunuz, değil mi? Evet, görüyorum. | Freud-1 | 1962 | |
| Does he ever ask about me? | Benden bahsediyor mu? | Freud-1 | 1962 | |
| You must put Dr Breuer out of your thoughts. | Dr Breuer'i düşünmeyi bırakmalısınız. | Freud-1 | 1962 | |
| He'll never come here again. | Buraya bir daha asla gelmeyecek. | Freud-1 | 1962 | |
| So far as you're concerned, he doesn't exist. | Sizin için artık yok. | Freud-1 | 1962 | |
| Dead, like my father. | Ölü, babam gibi. | Freud-1 | 1962 | |
| You were very close to your father? | Babanıza çok mu yakındınız? | Freud-1 | 1962 | |
| Yes, he was a wonderful man. | Evet, harika bir adamdı. | Freud-1 | 1962 | |
| You were with him in Naples. Where was your mother? | Napoli'de onunla birlikteydiniz. Anneniz neredeydi? | Freud-1 | 1962 | |
| At home. It was spring cleaning time. | Evde. Bahar temizliği yapıyordu. | Freud-1 | 1962 | |
| She didn't trust the servants. | Hizmetlilere güvenmiyordu. | Freud-1 | 1962 | |
| Mother's got a great sense of duty. | Annem, müthiş bir görev bilincine sahiptir. | Freud-1 | 1962 | |
| Father thought it was one's duty to enjoy life. | Babam, hayatın tadını çıkarma taraftarıydı. | Freud-1 | 1962 | |
| He took me everywhere. We were always together. | Beni her yere götürürdü. Daima birlikteydik. | Freud-1 | 1962 | |
| Why, I even ran this house when mother had her accident. | Hatta annem kaza yaptığı zaman, evi ben çekip çeviriyordum. | Freud-1 | 1962 | |
| What accident? | Hangi kaza? | Freud-1 | 1962 | |
| She was out driving one day. Her cart overturned. | Bir gün dışarıdaydı. At arabası devrilmiş. | Freud-1 | 1962 | |
| She hovered for some time between life and death. | Bir süre, yaşam ile ölüm arasında gidip geldi. | Freud-1 | 1962 | |
| How old were you then? 13. | O zaman kaç yaşındaydınız? 13. | Freud-1 | 1962 | |
| It was the happiest time of my life. | Yaşamımın en mutlu dönemleri. | Freud-1 | 1962 | |
| I didn't mean it like that! Of course I missed mother. | Böyle demek istemedim. Elbette annemi özlüyordum. | Freud-1 | 1962 | |
| But... I don't know. | Ama bilemiyorum. | Freud-1 | 1962 | |
| Father let me arrange the flowers at table and seat the guests. | Babam, çiçeklerle uğraşmama, masa düzenine karışmama ve misafir ağırlamama müsaade ediyordu. | Freud-1 | 1962 | |
| I could put up my hair and wear jewellery. | Saçımı dağıtıp, mücevher takabiliyordum. | Freud-1 | 1962 | |
| We made a very handsome couple everybody said. | Herkes, çok iyi bir çift olduğumuzu söylüyordu. | Freud-1 | 1962 | |
| Six nights of the week and up till all hours... | Haftanın altı gecesini beraber geçiriyorduk. | Freud-1 | 1962 | |
| And the seventh? Father played tarot. | Yedinci gün? Babam, tarot oynuyordu. | Freud-1 | 1962 | |
| He loved that. | Çok seviyordu. | Freud-1 | 1962 | |
| I suppose a serious man like you doesn't approve of card playing. | Sanırım sizin gibi ciddi biri, kağıt oyunlarını tasvip etmez. | Freud-1 | 1962 | |
| It happens to be my favourite game. | Sevdiğim oyunsa durum değişir. | Freud-1 | 1962 | |
| I must revise my idea of you. | Size dair fikirlerimi tekrar gözden geçirmeliyim. | Freud-1 | 1962 | |
| You said it was the happiest moment in your life. | Hayatınızın en mutlu günleri olduğunu söylemiştiniz. | Freud-1 | 1962 | |
| Then your mother came home. | Sonra anneniz eve geri döndü. | Freud-1 | 1962 | |
| And everything was changed. | Ve herşey değişti. | Freud-1 | 1962 | |
| It was back to hair ribbons and bed at 9 PM. | Tekrar saç örgüsü ve gece 9'da yatma dönemi başladı. | Freud-1 | 1962 | |
| Mother's a German soldier's daughter. | Annem, bir Alman askerinin kızıdır. | Freud-1 | 1962 | |
| She and father come from quite different worlds. | O ve babam epey farklı dünyalardan geliyorlardı. | Freud-1 | 1962 |