Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20385
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I got a wife and kids. I need this job. Please. | Eşim ve çocuklarım var. Bu işe ihtiyacım var. Lütfen. | Free Fall-1 | 2014 | |
| One time. | Bir kez olsun. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You owe me one, Frank. | Bana borçlusun, Frank. | Free Fall-1 | 2014 | |
| If anyone asks, I tried to fix the problem downstairs first, okay? | Eğer soran olursa, ilk önce aşağıdan denedim ve olmadı, tamam mı? | Free Fall-1 | 2014 | |
| Absolutely. 100%. | Kesinlikle. 100% emin ol. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Something wrong? | Ters bir şey mi var? | Free Fall-1 | 2014 | |
| Oh, no, it's just my wife saying good night. | Yok, karım iyi geceler diliyor da. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Well, the sooner we get done here, | Bu işi ne kadar çabuk halledersek, | Free Fall-1 | 2014 | |
| the sooner you get home to her, right? | sen de o kadar çabuk eve gidersin, değil mi? | Free Fall-1 | 2014 | |
| Yup. Amen to that. | Evet. Amin | Free Fall-1 | 2014 | |
| All right, here we go. | İşte başlıyoruz. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Did you open the doors already, Frank? | Kapıları açmış mıydın, Frank? | Free Fall-1 | 2014 | |
| I did. I was just trying to get her out. | Açtım. Onu dışarı çıkartmaya çalışıyordum. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I guess you need some kind of special tool for that bolt or something. | Bu parçayı sökmek için yanında alet getirmişsindir herhalde. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Yeah, there's a very good reason for that. | Evet bu iyi bir neden. | Free Fall-1 | 2014 | |
| It's so that untrained people like yourself | Bu senin gibilerin yaptığı bir şey | Free Fall-1 | 2014 | |
| don't get yourself killed. | kendini öldüreyim deme. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Elevators are the safest form of transportation | Asansörler en emniyetli | Free Fall-1 | 2014 | |
| and that's an actual fact. | taşıma araçlarındandır. | Free Fall-1 | 2014 | |
| But that doesn't mean they won't squish you real good if you get unlucky. | Ama şayet şanssızsan orada sıkışıp kalmayacağın manasına da gelmez. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Believe me, too many people do. I have seen some things. | İnan bana bazı insanlar bunu yapıyorlar. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Anyway, in the future when you have a problem with an elevator, | Yine de ileride asansör ile bir sorunun olursa, | Free Fall-1 | 2014 | |
| call a professional. You might live longer, you know? | profesyonel birini çağır. Daha çok yaşarsın. | Free Fall-1 | 2014 | |
| That's good advice, thanks. | Güzel bir tavsiye, teşekkürler. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Hello. Help! | Merhaba. İmdat! | Free Fall-1 | 2014 | |
| Hey, you know what? Don't get her stirred up again. | Bana bak? Onu daha fazla telaşlandırma. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I finally got her calmed down. She as kind of flipping out. | Onu zor sakinleştirdim. Çok korkmuş. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You know, she got it in her head I was trying to hurt her. | Ona zarar vereceğim düşüncesine kapıldı. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Can you believe that? I've seen it before. No problem. | Buna inanabiliyor musun? Bununla daha önce de karşılaştım. Sorun değil | Free Fall-1 | 2014 | |
| People, when they get into closed spaces, | İnsanlar kapalı yerlerde kaldıklarında, | Free Fall-1 | 2014 | |
| sometimes they get a little crazy. I'll just get her out. | bazen delirebiliyorlar. Onu hemen çıkartırım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Hey, whoa, whoa, whoa, whoa. | Dur, dur,dur. | Free Fall-1 | 2014 | |
| What are you doing? I'm just gonna help you. | Ne yapıyorsun? Sana yardım edecektim. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Yeah, don't. This is what I do, Frank. | Gerek yok. Benim işim bu, Frank. | Free Fall-1 | 2014 | |
| When you get a license to fix elevators, | Asansörleri tamir etmek için lisansın varsa, | Free Fall-1 | 2014 | |
| you can play around in the shaft all you like. | şaft üzerinde istediğini yapabilirsin demektir. | Free Fall-1 | 2014 | |
| But until then, just, you know, give me a break. | Ve yapıncaya kadar bana izin ver. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Help! Please, get me out of here! | Yardım et, lütfen! Çıkar beni buradan. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Please, you've got to get me out of here fast. | Beni buradan çabuk çıkartmalısın, lütfen. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I'm going to go crazy. She's totally lost it. | Şimdi delireceğim. Kendini kaybetti. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Just take it easy, lady. It's okay. | Sakin olun,bayan. Her şey yolunda. | Free Fall-1 | 2014 | |
| We'll have you out in just a second, all right? | Bir kaç saniyeye sizi çıkartacağız, tamam mı? | Free Fall-1 | 2014 | |
| No, get me out of here now, please! | Beni hemen çıkartın, lütfen! | Free Fall-1 | 2014 | |
| I'm gonna go crazy in here. Please, please. | Buraya dayanamıyorum. Lütfen, lütfen. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Get me out of here. This guy shot me. | Çıkar beni buradan. Bu adam bana vurdu. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Shot you, ma'am? | Siz vuracak mı, bayan? | Free Fall-1 | 2014 | |
| Yes, he shot me. I have the gun in here. | Evet vurdu. Yanımda silah var. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Okay, just relax, ma'am. Nobody's trying to kill you. | Tamam, sakin olun bayan. Kimse sizi öldürmeye çalışmıyor. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I promise I'm gonna have you out of there in just a second. | Bir kaç saniyede sizi buradan çıkartacağıma söz veriyorum. | Free Fall-1 | 2014 | |
| If you just... | Çıkartırsan... | Free Fall-1 | 2014 | |
| Looks like there's... there's, like, a bunch of... | Sanki burada... Burada bir şey var gibi... | Free Fall-1 | 2014 | |
| dirt or something caked in here. | sanki moloz gibi bir şey sıkışmış. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Get me out now! | Hemen çıkart beni! | Free Fall-1 | 2014 | |
| I'll have you out in a second. | Bir kaç saniyeye sana ulaşacağım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Actually, I'm gonna have to grab a screwdriver or something. | Tornavida gibi bir şey bulmam lazım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You're a terrible liar. Huh? | Kötü bir yalancısın. Ne? | Free Fall-1 | 2014 | |
| No! No! | Hayır, hayır | Free Fall-1 | 2014 | |
| Whoa, no! No, no, no! Stop! Stop! Stop! | Dur, dur! | Free Fall-1 | 2014 | |
| Calm down. Calm down. Look. Look. Look. Look. Look. | Sakin ol, sakin ol. Bak. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Look, I'm just a repair man. Calm down. | Bak, ben sadece tamirciyim. Sakin ol. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Calm down. Stop. Calm down. | Sakin ol. Dur. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I'm not gonna hurt you. Oh, my God. | Seni incitmeyeceğim. Aman Tanrım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I'm sorry. Are you okay? | Özür dilerim. İyi misin? | Free Fall-1 | 2014 | |
| I'm assuming since I'm still breathing | Halen nefes alıyorum | Free Fall-1 | 2014 | |
| that that gun is not loaded. No. | O silah dolu değil, değil mi? Değil. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Is he still out there? | O hala orada mı? | Free Fall-1 | 2014 | |
| Yeah. What the hell is going on? | Evet. Burada neler oluyor? | Free Fall-1 | 2014 | |
| He's still out there. Did I call you? | Hala orada. Seni aradım mı? | Free Fall-1 | 2014 | |
| He just did what everybody does when someone is stuck in an elevator. | Birisi asansörde kaldığı zaman ne yapılacaksa onu yaptı. | Free Fall-1 | 2014 | |
| They call a repairman. | Tamirci çağırdılar. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Oh, wait. Wait, you are shot. | Dur, bekle. Vurulmuşsun. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Yeah, but I'm okay. | Evet, ama iyiyim. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Listen, we need to get out of here before he comes back. | Dinle, o geri gelmeden buradan çıkmalıyız. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Listen to me. Where does that ladder go? | Dinle beni. Şu merdiven nereye çıkıyor? | Free Fall-1 | 2014 | |
| It goes to the roof, but just relax. | Çatıya çıkıyor, ama önce sakinleş. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I closed the outer doors. He can't even get into the shaft. | Dış kapıları kapattım. İçeriye giremez. | Free Fall-1 | 2014 | |
| He did before. | Bunu önceden yaptı. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Yeah, but before he had this. | Evet, ama ben bunu almadan önceydi. | Free Fall-1 | 2014 | |
| It's the building's elevator key. | Bu binanın asansör anahtarı. | Free Fall-1 | 2014 | |
| He can't get into the elevators without it. | Bu olmadan asansör kısmına geçemez. | Free Fall-1 | 2014 | |
| This is the safest place. | Burası en güvenli yer. | Free Fall-1 | 2014 | |
| In an hour, when my wife starts to wonder what's happened, | Bir saate kadar eşim endişelenmeye başlar, | Free Fall-1 | 2014 | |
| she'll call someone. | ve birini arar. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Can't he just get another key? | Başka bir anahtara ulaşabilir mi? | Free Fall-1 | 2014 | |
| There is no other key. Not in this building anyway. | Başka anahtar yok. En azından bu binada. | Free Fall-1 | 2014 | |
| How can you be sure of that? | Bundan nasıl emin olabilirsin? | Free Fall-1 | 2014 | |
| Take a look. | Buraya bak. | Free Fall-1 | 2014 | |
| What, Robert Brown? You're Robert Brown? | Ne, Robert Brown? Sen Robert Brown' sun? | Free Fall-1 | 2014 | |
| Well, Robert Brown, Jr. I work for my dad. | Küçük Robert Brown. Babamla beraber çalışıyorum. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You are? | Sen kimsin? | Free Fall-1 | 2014 | |
| Jane. Jane Porter. | Jane. Jane Porter. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Well, it's nothing personal, Jane Porter, | Bak, bu kişisel değil, Jane Porter, | Free Fall-1 | 2014 | |
| but it has not been my pleasure to meet you. | ama seninle tanıştığıma pek memnun olmadım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| So he's not getting in here? | O halde buraya giremez? | Free Fall-1 | 2014 | |
| No. | Gelemez. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You promise? | Sözün söz mü? | Free Fall-1 | 2014 | |
| You pack a mean wallop, by the way. | Bu arada iyi hakladın beni. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Couldn't he just get a key from another building? | Diğer binadan anahtar bulamaz mı? | Free Fall-1 | 2014 | |
| Not all buildings have the same elevator key. | Tüm binaların asansör anahtarları farklıdır. | Free Fall-1 | 2014 | |
| What's he gonna do, break into every one on the block | Ne yapacak yani? Herkesin kapısını çalıp | Free Fall-1 | 2014 |