Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20182
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Then they'll be drilling by the weekend. | Sonra da hafta sonuna kadar sondaja başlamış olacaklar. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Aren't you excited? | Heyecanlı değil misin? Evet, tabii heyecanlıyım. Evet. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
This week's been insane. | Bu hafta deliceydi. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Do you know where? | Nereye gittiğini biliyor musun? Sana bir şey söyledi mi? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Elena, I need you to answer me. | Elena! Cevap vermen gerek. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Last night, | Dün gece Morton'u gördüğümde... | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
and he was pulling up the carpet in his room. | ...odasındaki halıyı kaldırıyordu. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
There's nothing there. | Orada hiçbir şey yok. Bir şey kanıtlayamaz! | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I don't want your protection, Dan. | Korumanı istemiyorum Dan. Senden hiçbir şey istemiyorum! | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Well, do it. | Tamam, yap hadi. Daha önce bunu hiç yapmadın mı yoksa? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Give it to me. I'll do it. | Ver ben yaparım. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
So now what? | Peki şimdi ne olacak? Kanımı mı içeceksin? Hayır. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
This does. | Bu içecek. Öyle diyorsan Tavi. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
It must be near the boy when he sleeps, | Uyurken yani ruhu korumasız kaldığında çocuğun yanında durması gerek. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Like a dream catcher? | Rüya kapanı gibi mi? Hayır, pek öyle değil. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Not with this. | Bununla değil. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
So you're ready to go? | Pekâlâ... gitmeye hazır mısın? Belgeleri imzalamam gerek. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I'd appreciate that. | Minnettar olurum. Yardımcı olmak için her şeyi yaparım. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I just want to get out of this place. | Yalnızca buradan çekip gitmek istiyorum. Hoşça kal Hildur. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I took his message off your phone. | Telefonundan onun mesajını sildim. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I thought Charlie was getting me | Charlie'nin buzul otel konusunda bana sorun yaratacağını düşündüm. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I'm sorry, Trish. | Üzgünüm Trish. Bu her şeyi düzeltir mi sanıyorsun? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I'd really like you to know that before you go. | Gitmeden önce bunu gerçekten bilmeni istedim. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Eric and I last fucked two weeks ago. | Eric ve ben en son iki hafta önce seviştik. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Those weekends he pulled double shifts, | Kimi hafta sonlarında çift vardiya almıştı öyle değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
He's not happy. | Kocan mutlu değil. Asla seni terk etmez ama mutlu da değil. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
He told me... | Bana anlattığı için biliyorum. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
You okay, Henry? | İyi misin Henry? Biraz başım dönüyor. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
You need to get your blood sugars up. | Kan şekerinin yükselmesi gerek. Hayır, sağ ol. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Hello, little bird. | Merhaba minik kuşum. Boğazım ağrıyor. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
You still haven't managed anything at all, hmm? | Hâlâ zerre kadar üstesinden gelebilmiş değilsin, öyle değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Well... | Pekâlâ! Bir fikrim var. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
It's gonna take all the effort out of it. | Bu bütün çabayı ortaya koyacak. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
And this... | Ayrıca hiç damlamayacağı ve de... | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
And this... | ...özel muamale olduğu anlamına geliyor. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Condensed milk. | Yoğunlaştırılmış süt! Lezzetli ve de besleyici. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I'm sorry. I don't feel well enough. | Üzgünüm ama yeterince iyi hissetmiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Let's give it a go. | Hadi deneyelim, olur mu? Biraz olsun dene. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
You are a beautiful little bird... | Minicik güzel bir kuşsun. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
And you're gonna get more beautiful every day. | Her geçen gün daha da güzelleşiyorsun. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Checked it, darling. It's fine. | Bak istersen canım ama iyi bence. Hem yemen de gerek. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
It's calories, energy. | Kalori, enerji demek ve ısınmana yardımcı olur. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
But someone's had it already. | İyi de birisi bunu yemiş ama! Tamam, pekâlâ. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Here. You have that. | Al bakalım. Sen bunu ye. Peynir sevmem. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Well, that's why I've given you the pie. | Pastayı bu yüzden sana vermiştim. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Look, no one's eaten this bit here. No one's touched it. | Baksana burayı kimse yememiş. Dokunmamış bile. 1 | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
You need to eat something, Carrie. Please. | Bir şeyler yemen gerek Carrie. Lütfen. İstemiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Carrie, it's food, love. Get it down you. We're not far away now. Please. | Carrie yemek bu tatlım. Sana getirdim. Şu anda pek uzaklaşmış değiliz. Lütfen! | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Go on. | Ye hadi. Ye işte. Sana getirdim. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
We're gonna meet Mr. Korsky at his boat. | Bay Korsky'yle teknesinde buluşacağız. Geçen defa gelmeyen adam mı? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
It was a misunderstanding. | Yanlış anlaşılmaydı sadece. Ya bir daha yaparsa? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
We have these now, | Elimizde şu dişler var artık. Paran varsa insanlar ne istersen yaparlar. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Where are you going? | Nereye gidiyorsun? Hayır, iyiyim. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Finish that pie for me, all right? I need a wee. | Şu pastayı benim için bitir olur mu? Tuvalete gitmem gerek. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I'm only relaying what the mainland's saying. They want him there next week. | Yalnızca anakarada söylenenleri iletiyorum. Gelecek hafta onu orada istiyorlar. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
They have special facilities. | Özel imkânlara sahipler. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
and I, too, feel bound | ...ben de onları anakaraya göndermenin gerekli olduğunu hissediyorum. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
What? Like what? | Ne? Ne gibi? Şerif Anderssen kontrolden çıkmıştı ve sen de örtbas ettin. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I treated Frank Sutter | Dan tutukladıktan sonra Frank Sutter'ı tedavi ettim. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Anywhere else but here, | Buradan başka bir yerde bir soruşturma olabilir ve o zaman işini kaybedecektir. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Oh, so you want Dan to lose his job? For what? | Dan'in işini kaybetmesini mi istiyorsun yani? Ne için? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
That up to the mainland to decide | Bu anakaranın vereceği karara bağlı. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
and not you and not those cozy circles | Sana ya da bu kasabada geliştirdiğin şirin çevreye değil! | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Fuck you, Margaret. | Canın cehenneme Margaret. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Margaret. | Margaret. Affedersin doktor. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
She pissed at you? | Sana mı kızdı? Yatışması için bir hücreye atabilirim. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I'll be leaving at 6:00 | Madencilerin bu akşamki partisinde hazır bulunmak için saat 6:00'da ayrılmış olurum. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Hello. Fortitude Police. | Alo, Fortitude Polisi. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Hello. | Alo. Carrie! Ingrid ben. Hatırlıyor musun? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
We've been worried about you, sweetheart. | Senin için çok endişelendik canım. Babam hemen gitmemiz gerektiğini söylüyor. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I don't want to. | Ben gitmek istemiyorum ama. Eve dönmek istiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Let me know where you're calling from. | Nereden aradığını bana söyler misin? Bilmiyorum ki. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
What the fuck? What the fuck? | Ne oluyor? Ne halt ediyorsun? Ne yapıyorsun sen? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Go wait by the skidoo. | Gidip kar arabasının orada bekle. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
We know you didn't hurt Professor Stoddart. | Profesör Stoddart'a zarar vermediğini biliyoruz ve kızın da eve dönmek istiyor. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
You need to think clearly now. | Salim kafayla düşünüp iyi kararlar vermen gerek. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I can. I do that. | Yapabilirim ve yapıyorum da! İyi kararlar veriyorum. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Then bring Carrie back to Fortitude, | O hâlde Carrie'yi Fortitude'a geri getir de bunu çözüme kavuşturalım. Söz veriyorum. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
You can't give me that... | Buna söz vermezsin bu yüzden gidiyoruz. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Don't ever do that to me again. | Sakın bir daha bana bunu yapma! Tamam mı? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Talking. | Konuşalım. Tek yaptığımız konuşmak olacak. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
What's the matter? | Mesele nedir? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Do you really think I'd bring | Gerçekten Fortitude polislerini peşimden buraya getireceğimi mi sanıyorsun? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
This is between you and me. | Bu seninle benim aramda. Bu yüzden odamdan çaldığın kanıtla başlayalım hadi. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I said I just want to talk. | Yalnızca konuşmak istediğimi söyledim. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
You knew I'd come, didn't you? | Geleceğimi biliyordun öyle değil mi? Bunu düşünmüştün. Evet. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I thought about it. | Bunu düşündüm. Canın cehenneme yani! | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I know who killed Billy Pettigrew. | Billy Pettigrew'u kimin öldürdüğünü biliyorum. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
So we'll do a deal... | Bu yüzden bir anlaşma yapacağız ve bana ait olan bende kalacak. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Well, we'll see about that. | Bunu göreceğiz. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Henry. | Henry. Dan. İçki ister misin? | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I'm looking for DCI Morton. | Müfettiş Morton'ı arıyorum. Ortadan kaybolmuş gibi görünüyor. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
Really? | Sahi mi? Nerede olduğunu söylemeni istiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
How the fuck would I know that? | Bunu nereden bilebilirim acaba? Onu buraya getiren sensin çünkü. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
You told them I murdered Stoddart | Tıpkı Pettigrew'u öldürdüğüm gibi Stoddart'ı da öldürdüğümü söyledin. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I told you about my feelings for Elena. | Elena için hissettiklerimi sana anlattım. Bu konuda sana güvendim. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
threatens to ruin her whole life | ...yalnızca benimle uğraşmak için bütün hayatını mahvetmekle tehdit ediyor. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
No, that's not right. | Hayır, bu doğru değil. Sana güvenmiştim Henry. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I let you stay on this island | İyi hissederek ölebilesin diye bu adada kalmana izin verdim. | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |
I wanted to be there for you. | O anda yanıbaşında olmak istedim. Bu yüzden söyle bakalım... | Fortitude-1 | 2015 | ![]() |