Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20088
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
If the answer was "no," you would have said so already. | Cevabın "hayır," olsaydı şimdiye söylemiş olurdun. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You always had a gift for seeing the truth in things. | Hep bir şeylerin içindeki gerçeği görmek için yetenekliydin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Except my father. | Babam hariç. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Three years ago, business turned. | Üç sene önce işler tersine dönmüştü. Büyük faizlerle borçlar aldım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Everything... not just this company, | Sırf şirket değil; tüm sahip olduklarımız... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I was forced... to look for other means. | Başka rezillikleri denemeye mecbur kaldım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You always espoused the evils of slavery. | Her daim köleliğin fenalık olduğu taraftarıydın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And that remains my opinion, but... | Bu fikrimi devam ettirdi ama... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Not your principle. | İlkelerini ettirmedi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I thought you were a good man. | Bu yıpranma harbi ne kadar sürebilir? Seni iyi bir adam sanırdım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What... no bodies, so you're doing an autopsy on a frame? | Ceset yok, çerçeveye mi otopsi yapıyorsun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Not an autopsy. More of a diagnosis. | Otopsi değil. Daha çok teşhis diyelim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Before a canvas was painted, | Eski ustalar bir tuvali boyamadan önce, farklı yöntemlerle işlerlerdi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Vermeer washed his canvases with egg yolk. | Johannes Vermeer tuvalini yumurta sarısıyla yıkardı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Van Gogh used earth and sand pigments. | Van Gogh toprak ve kum pigmentleri kullanırdı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Now, see, if you can isolate what extracts were used, | Hangi yöntemin kullanıldığını bulursan ressamı bulursun. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Uh, this canvas is Dutch linen. | Bu tuval Alman keteni. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Fiber content dates it to around 1630, | Lif içeriği 1630 tarihlerini gösteriyor... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'd say this frame contained a Rembrandt. | ...bu çerçeve Rembrandt'ın derim. Hepsini bir kumaştan mı anladın? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh! Sorry. | Üzgünüm. Eldivensiz dokunmamalısın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Rembrandt used extracts of lead | Rembrandt tuvalini işlerken kurşun ve zehirli yağlar kullanırdı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
When we were questioning Julian, he was rubbing his hands. | Julian'ı sorguladığımızda ellerini ovuyordu. Gerginlikten kaynaklanan bir tik sanmıştım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Sam said he heard Karl arguing with somebody | Sam, Karl'ın telefonda biriyle Rembrandt hakkında tartıştığını duyduğunu söylemişti. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The last Rembrandt sold at auction | Müzayedede satılan son Rembrandt yaklaşık 30 milyon dolar kazandırdı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And because there was no record for the painting, | Resmin bir kaydı olmadığından ötürü kimse orada olduğunu bile bilmiyordu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hanson, I need a warrant. | Hanson, arama emrine ihtiyacım var. Şüphelinin ismi Julian Glausser. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We've alerted our security team at all exits. | Güvenlik ekibimize tüm çıkışları kapatmasını söyledik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Mr. Glausser will not get out of the building. | Bay Glausser binadan çıkamayacak. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Have you seen him today? Only this morning. | Bugün onu gördünüz mü? Yalnızca sabahleyin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He said he was headed to the vault | Bir nakliyat hazırlayacağını söylemişti. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's all... | Hepsi... Gitmiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Along with our suspect. | Şüphelimizle beraber. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
All right, we got a bolo out | Pekâlâ, dışarıda sanat tüccarı Julian Glausser'ı arayan bir ekip var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Also notified the Fed's art crime unit | Kara borsada satmaya çalışırsa diye federal sanat birimine haber verildi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Smart thing would be to get them | Akıllıcası resimleri ülke dışına çıkarıp ortalığın sakinleşmesini beklemek olurdu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We'll keep an eye on the train stations and the airports. | Tren istasyonlarına ve havaalanlarına bakıyoruz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You know, I'm thinking with a load this size, | Bu büyüklükte bir yükü taşımada Nazilerin yaptığını deneyebilir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm supposed to guess? | Tahmin mi etmem gerekiyor? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
By boat. | Gemiyle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Judge will never issue a warrant based on a hunch. | Yargıç bir önseziye dayanarak arama emri vermeyecektir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I mean, there's no way to get access to the docks, Jo. | Rıhtımlara erişmenin imkânı yok Jo. Orada çalışan birini tanımıyorsak tabii. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Your brother Anthony still the foreman at the pier? | Kardeşin Anthony hâlâ iskelede ustabaşı mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No. Terrible, terrible idea. | Olmaz. Çok kötü, berbat bir fikir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Come on. If we let that shipment leave, | Hadi. O nakliyat gerçekleşirse bir daha ne eserleri ne de Julian'ı görürüz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Don't gi... | Sakın bana... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Okay, okay, okay. | Tamam, tamam. Arayayım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The things I do for art. | Sanat için canımı verdim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It gave me a chance to meet Abe. | Abe ile tanışmak için bir fırsatım oldu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I don't know what game you're playing, | Nasıl bir oyun oynuyorsun bilmiyorum ama Abraham'a dokunursan... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
you'll live to regret it. | ...pişman olursun. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
As opposed to what? | Neye karşı pişman olurum? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I've come to apologize. | Özür dilemek için geldim. Noel'deki tavırlarım fazla hevesliydi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I read about the case you're working on in the papers. | Çalıştığın davayı gazetede okudum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I happened to know Karl Haas' father | Savaş sırasında Karl Haas'ın babasını gayet iyi tanırdım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I can imagine you felt quite at home among the Nazis. | Nazilerin arasında evinde gibi hissettiğini tahmin edebiliyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I was not a Nazi... | Ben bir Nazi değildim... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You see, just as I share something with you, | Seninle bir şeyleri paylaştığım gibi... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I do with him, as well. | ...onunla da paylaşıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You remember the camps, Henry. | O kampları hatırlarsın Henry. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's the smell that I remember most. | En hatırıma gelen o koku. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The smell of death. | Ölümün kokusu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
When the Nazis learned about my condition, | Naziler durumumu öğrenince... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
they introduced me to a very special doctor... | ...beni çok özel bir doktorla tanıştırdılar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Josef Mengele. | Josef Mengele. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hitler was obsessed with the idea of immortality. | Hitler ölümsüzlük fikrine kafayı takmıştı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Mengele was obsessed with giving the Fuehrer what he wanted. | Mengele ise Lider'e istediğini vermeye kafayı takmıştı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The experiments they performed on me did not yield any results, | Üstümde yaptıkları deneyler bir kazanç sağlamadıysa da... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I appreciate the sentiment, but all that matters to me now | Duyarlılığına müteşekkirim ama şu an benim için bir anlamı olan tek şey... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
is getting back one of the things the Nazis took from me... | ...Nazilerin benden aldığı bir şeyi geri almak. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Seeing as how you're on the case | Senin bulunduğun dava ve Abe'in antika ticareti göz önünde bulundurulduğunda... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I would appreciate it if you kept an eye out for it | ...bir iyilik olarak tetikte olmanızdan minnet duyarım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
A favor? | İyilik demek. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
There might be something I can give you in return. | Karşılığında verebileceğim bir şey olabilir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You have nothing I want. | Sende istediğim hiçbir şey yok. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I wouldn't be so sure, Henry. | Ben olsam o kadar emin olmazdım Henry. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So, let me get this straight. | Doğru anlamış mıyım? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Anthony, we just want to take a look | Anthony, yalnızca son on saatte doldurduklarına bakmak istiyoruz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
My toys, my Halloween candy, my prom date. | Oyuncaklarımı, bayram şekerlerimi, balo eşimi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
On two conditions. | İki şartla. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
First off, I got a few parking tickets | İlki; hoş NYPD halkından birkaç park cezam var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And your other condition? | Diğer şartın ne peki? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He's got to apologize. | Özür dileyecek. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
For what?! Take your pick! | Ne için? Sen seç! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Which one do you want me to open? | Hangisini açmamı istersin? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Dock Master to Crane Two. | Rıhtım şefinden ikinci vince. Taşıdığını aşağı indir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
More like was. | Julian'dı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, maybe by the police, | Polislikte öyle olabilir ama hiçbir şey bu ofisten sıyıramaz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And by that, I mean Henry found something. | Demek istediğim Henry bir şeyler buldu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It seems that Julian fought back. | Julian karşılık vermiş gibi görünüyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I found a piece of the killer's skin | Yüzüğe gömülü halde katilin derisini buldum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'll go ahead and take that to the lab. | Laboratuvara götüreyim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Looks like we can rule out Julian as Karl's killer. | Julian'ı Karl'ın katili kabul edebiliz sanırım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Whoever killed Julian was sadistic | Julian'ın katili sadist ve Julian'a karşı büyük kin tutmuş birisi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Then the killer respectfully posed his body. | Sonrasında katil saygıyla cesedini konumlandırmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Karl's killer had a certain reverence towards him... | Karl'ın katilinin ona karşı belli bir hürmeti varmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Almost love. | Neredeyse âşıkmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Sometimes, the people we love | Bazen bizi en çok sinirlendirenler sevdiklerimizdir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I was afraid you wouldn't come. | Gelmeyeceğinden korkuyordum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
They told me you were leaving for the colonies. | Sömürgelere gidiyor olduğunu söylediler. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The ship leaves in three weeks. | Gemi üç hafta sonra kalkıyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |