Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20078
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Perhaps. But we must be scientific | Belki de, ancak böyle bir şeyin... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I am prescribing a new treatment for you. | Sizin için yeni bir tedavi yazıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No. | Hayır. Güzel, oldukça kesin sonuçlar verir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You seem anxious, Dr. Morgan. | Huzursuz gibisiniz Dr. Morgan. İyiyim Dr. Farber, oldukça iyiyim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I see. Now... | Anlıyorum. Nasıl alırsınız? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
One lump, please. Milk first. Thank you. | Tek şeker lütfen. Önce süt, teşekkürler. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Nice cup of darjeeling to help the medicine go down. | İlacın gitmesine yardımcı olacak güzel bir bardak darjeeling çayı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Have you ever been to therapy | Daha önce terapi gördünüz mü ya da bir psikiyatristle çalıştınız mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
This is my first trip to Bellevue. | Bu Bellevue'ye ilk gelişim. Hoş geldiniz o halde. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Did Lieutenant Reece tell you | Teğmen Reece kaç seansın gerekli olduğunu söyledi mi Dr. Farber? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The number's up to me, | Sayısı bana bağlı ve lütfen bana Lewis deyin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
May I call you "Henry"? | Size Henry diyebilir miyim? Harika. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You're a Londoner? | Londralı mısınız? Evet, aslen. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's great to hear a, uh, English accent. | İngiliz aksanı duymak çok güzel. Biz İngilizler birbirimizden ayrılmamalıyız. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You followed your wife here? | Buraya eşiniz için mi geldiniz? Evet. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Ah, now I've heard about your Sherlockian gifts. | Sherlockvari yeteneklerinizi duymuştum. Beni ne ele verdi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
In the pictures, | Fotoğraflarda eşinizin saçı çekiciliğini ve geniş yetkisini... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
and enhance authority... | ...azaltacak tarzda kesilmiş. Şirket yöneticilerinde çok sık görülen bir şey. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Your degree from Oxford is impressive... congratulations... | Oxford diplomanız çok etkileyici, tebrikler. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But hardly lucrative enough to justify moving one's family. | Ama aile olarak taşınmayı açıklayabilecek kadar kazançlı değil. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She's got a great job. | Eşimin harika bir işi var. Buraya benim hakkımda konuşmaya gelmediniz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But, um... can I ask... | Şunu sorabilir miyim... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Do you ever really feel at home here? | ...burada kendinizi evinizde gibi hissediyor musunuz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's just, uh, I've been here nearly a year, | Neredeyse bir senedir buradayım ama hâlâ kendimi yabancı gibi hissediyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That never goes away. | Bu his hiç geçmiyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And when you feel like that, | Peki böyle hissettiğinizde kiminle konuşuyorsunuz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Is this it? Is... this... therapy? | Bu mu yani? Terapiye geçtik mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It just started. | Şimdi başladı. Ben soruları sorarım siz de istediğiniz şekilde cevaplarsınız. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I believe that we all need a person that we can | Hepimizin sırlarını paylaşabileceği... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Now that could be me. Uh, could be a friend. | Bu kişi ben olabilirim, ya da bir arkadaşınız. Benim Abe'im var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And who is Abe? | Peki kim bu Abe? Şehirde küçük bir antika dükkanımız var. Kendisi arkadaşım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And how about at work... | Peki ya iş yerinizde? Sizin yaşlarınızda birileri var mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What about, um, Detective Martinez? | Mesela Dedektif Martinez. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Can you trust her? | Ona güveniyor musunuz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry was right. | Henry haklıymış. Dalgıçlar tam da Dr. Manyak'ın söylediği yerde buldu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What is it? | Ne peki? Bu bir C96 mavzer. İlk prototiplerden, oldukça nadirdir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But that's not the most exciting part here, Jo. | İşin en heyecanlı kısmı bu değil Jo. Silah Brooklynli Richard Smight adına kayıtlı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
How'd you like to go kick down a door? | Gidip bir kapı tekmelemeye ne dersin? Sormaya gerek var mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Look, I like what I've found here in New York. | New York'ta bulduğum şeyden memnunum. Jo'yla çalışmak... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'd hate to lose that. | ...bunu kaybetmek istemem. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Mr. Smight? | Bay Smight? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What exactly are you afraid of? | ...tam olarak korktuğunuz şey nedir? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Someone getting hurt... | Benim yüzümden birisinin incinmesi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Please open the door? | Lütfen kapıyı aç. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Mr. Smight? We're gonna come in. | Bay Smight, içeri giriyoruz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Our new victim, | Yeni kurbanımız. Ama birisi bizden önce otopsisini yapmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We have a name? | İsmini öğrendik mi? Richard Smight. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Landlords say he's lived here for about five years. | Ev sahibi 5 senedir burada yaşadığını söyledi. Kendi halinde bir adammış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Looks like he was autopsied, right? | Otopsisi yapılmış gibi değil mi? Ama bu bir otopsi değilmiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
An autopsy can only be performed on the dead. | Otopsi sadece ölüler üzerinde yapılabilir. Bu adam hâlâ hayattaymış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The autopsy was the cause of death. | Ölüm nedeni otopsi. Bu adamla Raj arasında bir bağlantı görebiliyor musun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yes. Both men were killed with incredible precision. | Evet, ikisi de büyük bir hassasiyetle öldürülmüş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
This man was cut open with a drop point blade, | Bu adamın içi bir av bıçağına benzer bir bıçakla açılmış. Hayır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Exactly like a hunting knife. | Kesinlikle bir av bıçağı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hey. What's up, buddy? | Ne oldu dostum? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Excuse me. | İzninizle. Henry? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What's up with him? | Ne oldu ki? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He uses a hunting knife. | O av bıçağı kullanıyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Lucas, where are my tools? | Lucas aletlerim nerede? Her zaman oldukları yerde. Neler oluyor? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
See? | Gördün mü? Her zamanki yerlerindeler. Mükemmel durumda, bilenmiş ve temizlenmiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yes. | Evet, biraz dışarı çıkmam gerekiyor. Bay Smight geldiğinde onu hazırla. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I won't be long. | İşim çok uzun sürmez. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Ah, sorry. By appointment only. | Üzgünüm sadece randevuyla alıyoruz. Haklı olabilirsin. Ne oldu? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He's upped the ante. The caller's killing people | İşler iyice kızıştı. Arayanımız üzerime cinayet suçu atmak için insanları öldürüyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Listen, Henry, I heard enough. | Beni dinle Henry, bu kadar yeter. Eşyalarını topla ben de aletlerimi alayım. Gitmeliyiz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But that's what he wants. He's forcing us to leave. | Ama onun da istediği bu. Bizi gitmeye zorluyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Stripping away my life, piece by piece. Why? | Hayatımı parça parça koparıyor. Neden? Bunu öğrenmek için burada kalmayacağız. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You cannot stay and fight, not by yourself. | Burada kalıp savaşamazsın, tek başına yapamazsın. Hep yaptığımız şeyi yapmalıyız. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We gotta get outta town or... Or? | Şehirden gitmeliyiz ya da... Ya da ne? Ya da Jo'yu ararsın, polise söylersin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, they'd never believe me. We're running. | Bana asla inanmazlar, kaçıyoruz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Lucas? Hey, where's Henry? | Lucas, Henry nerede? Richard Smight'ın raporuna bakmalıyım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh. I guess he stepped out. Yeah. He should be back... | Galiba dışarı çıktı. Birazcık sonra geri döner herhalde. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What's wrong? | Neler oluyor? Bir şey yok. Lucas. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And this body is super creeping me out. | Ve bu ceset tüyler ürpertici. Neden? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What's creeping me out is the way | Tüyler ürpertici olan şey otopsinin yapılış biçimi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I mean, the flourishes and the scalpel marks. | Süslemeler ve skalpel izleri. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Look... every M.E. is a painter, | Her adli tabip bir ressamdır. Ve kendilerine has fırça darbeleri vardır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
These are Henry's. | ...bunlar Henry'nin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Five minutes! | 5 dakikaya çıkıyoruz. Neredeyse hazırım. Birkaç şey daha almam gerekiyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's not what you think it is. | Bu düşündüğün şey değil. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Actually, it's exactly what you think it is. | Aslında tam da düşündüğün şey. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well... | Çünkü... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's mine. | ...bu bıçak benim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry, what the hell is going on? | Henry neler oluyor? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's... Don't you dare say it's complicated. | Sakın durum karışık deme. Doğruyu söylemeni istiyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Why do you have that? | Bu bıçağın sende ne işi var? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You won't believe me. | Söylesem de inanmazsın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Try me. As your friend, I am giving you | Bir dene, arkadaşın olarak sana bunu açıklaman için bir şans veriyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Just tell me the truth. | Bana doğruyu söyle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry, tell her. | Henry, anlat ona. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Tell me again the truth. | Bana doğruyu söyle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Are you immortal? | Ölümsüz müsün? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I was confused before. | Önceden kafam karışıktı. Ben bir insanım, artık bunu biliyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You're lying... again. | Yine yalan söylüyorsun. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No. No, please. | Hayır, hayır, lütfen. Lütfen, Tanrı aşkına. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm not immortal! No! No! No! | Ben ölümsüz değilim. Hayır, hayır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No! No! No! | Hayır, hayır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry, tell us everything. No more secrets. | Henry, bize her şeyi anlat. Artık sır saklamak yok. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I have a stalker. | Peşimde birisi var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I thought it was nothing to worry anyone about. | Başkalarına anlatmaya değecek bir şey olduğunu düşünmemiştim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |