Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20079
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Just a lonely person with an obsession with death. | Ölüm takıntısı olan yalnız bir insandır diye düşünmüştüm. | Forever-1 | 2014 | |
| But I soon realized that he was disturbed... | Ama kısa süre sonra onun rahatsız hatta deli olduğunun farkına vardım. | Forever-1 | 2014 | |
| He believes that he's immortal. | Adam ölümsüz olduğuna inanıyor. Ölümsüz mü? Evet. | Forever-1 | 2014 | |
| I stopped talking to him, and I thought it was over, | Onunla konuşmayı bıraktım ve bu işin bittiğini düşündüm... | Forever-1 | 2014 | |
| I realized that my stalker was the killer | ...katilin o olduğunu ve benim aletlerimi kullandığını anladım. | Forever-1 | 2014 | |
| Because I thought it might stop him. | Çünkü bunun onu durduracağını düşündüm. | Forever-1 | 2014 | |
| He's obsessed. | Adam takıntılı. Burada kalırsam yine birilerini öldürür. | Forever-1 | 2014 | |
| Lieu, Henry was with a therapist when we found the body. | Cesedi bulduğumuzda Henry terapistle birlikteydi. | Forever-1 | 2014 | |
| You can't think that he would p... | Bunu onun yaptığını... | Forever-1 | 2014 | |
| I should have told you. You have... | Size en başından söylemeliydim. Siz, hepiniz... | Forever-1 | 2014 | |
| Henry? | Henry. | Forever-1 | 2014 | |
| We're gonna catch this son of a bitch. | O şerefsizi yakalayacağız. | Forever-1 | 2014 | |
| This guy got into our building. | Bu adam binamıza girdi. Kamera görüntülerini getirin ve binaya giriş çıkışı yasaklayın. | Forever-1 | 2014 | |
| I want a task force up and running A.S.A.P. | En kısa sürede bir özel timin konuyla ilgilenmesini istiyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| This is our priority. | Bu iş önceliğimiz. | Forever-1 | 2014 | |
| Dr. Morgan, I know you've been through a lot. | Dr. Morgan, çok şey yaşadığınızı biliyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| But I'm gonna need the autopsy on that last victim. | Ama o son kurbanın otopsisini yapmanızı istiyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| Give me something to catch this killer. | Bana bu katili yakalamamı sağlayacak bir şey ver. | Forever-1 | 2014 | |
| Oh. Found something. A bite mark. | Bir şey buldum, bir ısırık izi. | Forever-1 | 2014 | |
| Those are human teeth. | Bunlar insan dişleri. | Forever-1 | 2014 | |
| The cabbie was recently vaccinated for hepatitis B. | Taksici kısa süre önce hepatit B aşısı olmuştu. Evet. | Forever-1 | 2014 | |
| What about this man? | Peki bu adam? Bay Smight... | Forever-1 | 2014 | |
| received a vaccine six months ago. | ...6 ay önce aşı olmuş. | Forever-1 | 2014 | |
| Well, that's more than a coincidence. | Bu tesadüften çok daha fazlası. | Forever-1 | 2014 | |
| What do we have? | Elimizde ne var? İkisi de hepatit B aşısı olmuş. | Forever-1 | 2014 | |
| Could they have been working together? | Birlikte çalışıyor olabilirler mi? Smight Bellevue'da hademeymiş. | Forever-1 | 2014 | |
| The oldest psychiatric hospital in New York City. | New York'un en eski psikiyatri hastanesi. Aşı yapılması gerekiyordu. | Forever-1 | 2014 | |
| Raj's last job was with a security firm... | Raj son olarak bir güvenlik şirketinde çalışmış. Titan Güvenlik. | Forever-1 | 2014 | |
| They handle most of the security for the city's hospitals. | Şehirdeki hastanelerin çoğunun güvenliğini bu şirket sağlıyor. | Forever-1 | 2014 | |
| You're right. Bellevue might just be our connection. | Haklısın, aradaki bağlantı Bellevue olabilir. | Forever-1 | 2014 | |
| Hey, I spoke with H.R. | İK ile konuştum. İki kurban da burada çalışıyormuş ve... | Forever-1 | 2014 | |
| Which patient? They won't tell us. | Hangi hasta? Söylemiyorlar. Hasta dosyalarını açmak için mahkeme kararı lazım. | Forever-1 | 2014 | |
| There's no time for this. | Bunun için zaman yok. Psikiyatrist olmadığına göre izni beklememiz gerekiyor. | Forever-1 | 2014 | |
| Henry, I thought our appointment wasn't till Friday. | Henry, cuma günü görüşeceğiz sanıyordum. | Forever-1 | 2014 | |
| Lewis, I need your help with a critical matter. | Lewis, önemli bir konuda yardımına ihtiyacım var. | Forever-1 | 2014 | |
| We need to look at a patient's records. | Bir hastanın kayıtlarına bakmamız gerekiyor. | Forever-1 | 2014 | |
| He's the primary suspect in a murder investigation. | Bir cinayet soruşturmasının bir numaralı şüphelisi. | Forever-1 | 2014 | |
| Now we are waiting on a warrant, but... | İzin çıkmasını bekliyoruz ama... Hayatlar tehlikede, bu yüzden... | Forever-1 | 2014 | |
| Will you help us? | Bize yardım eder misin? Madem öyle söyledin, içeri gelin. | Forever-1 | 2014 | |
| Ah, patient's name is Clark Walker. | Hastanın ismi Clark Walker. Hakkında bazı hikayeler duydum. Buranın müdavimlerinden. | Forever-1 | 2014 | |
| What can you tell us? Raised in the foster system. | Hakkında ne söyleyebilirsiniz? Bakım evlerinde büyümüş, ailesi yok. | Forever-1 | 2014 | |
| The original birth records were destroyed in a fire. | Orijinal doğum belgeleri bir yangında yok olmuş. Bir ölümsüz için çok uygun. | Forever-1 | 2014 | |
| Oh, yes, he thinks he's immortal. | Evet, ölümsüz olduğunu düşünüyor. Bunu çok seveceksin Henry. | Forever-1 | 2014 | |
| He was caught skinny dipping in the river | 4 farklı sefer nehirde çıplak yüzerken yakalanmış. | Forever-1 | 2014 | |
| Ah. The two employees who left... | İşten ayrılan iki işçi... | Forever-1 | 2014 | |
| Was it because they assaulted Clark? | ...sebebi Clark'a saldırmaları mıydı? Hayır, o onlara saldırdı. | Forever-1 | 2014 | |
| Uh, the therapist has left a note here. | Terapisti buraya bir not yazmış. | Forever-1 | 2014 | |
| "Clark has no fear of personal harm or death. | "Clark kendine zarar vermekten ya da ölümden korkmuyor. Şiddet eğilimi var." | Forever-1 | 2014 | |
| To avoid extended jail time, | Uzun süre hapis yatmaktan kaçınmak için zorunlu olarak... | Forever-1 | 2014 | |
| Daily? When's his next session? | Günlük mü? Bir sonraki seansı ne zaman? | Forever-1 | 2014 | |
| N.Y.P.D. | NYPD. Burada Clark Walker adında biri var mı? | Forever-1 | 2014 | |
| He just signed out. | Az önce çıkmış. Çıkışları kapatın. | Forever-1 | 2014 | |
| Attention. | Lütfen dikkat, ikinci bir emre kadar binadan ayrılmayın. | Forever-1 | 2014 | |
| N.Y.P.D. | NYPD. Affedersiniz. Durdurun onu. Durdurun onu. | Forever-1 | 2014 | |
| Please do not leave the building | Lütfen ikinci bir emre kadar binadan ayrılmayın. | Forever-1 | 2014 | |
| This is our suspect... Clark Walker. | Şüphelimiz bu, Clark Walker. Son olarak 40 dakika önce... | Forever-1 | 2014 | |
| B.O.L.O. is out. Feds and state are looking, too. | Takip emri çıkarıldı. Federaller ve polisler de peşinde. | Forever-1 | 2014 | |
| But I want him. This is our suspect. Go get him. | Ama onu ben istiyorum, o bizim şüphelimiz. Gidin ve onu bulun. | Forever-1 | 2014 | |
| Hey. don't worry. We're gonna find him. | Endişelenme onu bulacağız. | Forever-1 | 2014 | |
| Jo... | Jo. Evet? | Forever-1 | 2014 | |
| He worked very hard to incriminate me. | Beni suçlamak için çok çalıştı. Katilin ben olabileceğimi düşündün mü hiç? | Forever-1 | 2014 | |
| Henry, you are a lot of things, | Henry sen birçok şey olabilirsin ama katil bunlardan biri değil. | Forever-1 | 2014 | |
| Don't worry. We've got this covered. | Merak etme halledeceğiz. Bugünlerde New York'ta izini kaybettirmek öyle kolay değil. | Forever-1 | 2014 | |
| What do you want?! | Benden ne istiyorsun? | Forever-1 | 2014 | |
| Kill me, Henry. | Öldür beni Henry. | Forever-1 | 2014 | |
| You're insane. | Delirmişsin sen. | Forever-1 | 2014 | |
| I won't do it. | Bunu yapmayacağım. Henry. | Forever-1 | 2014 | |
| Henry, you home? | Henry burada mısın? | Forever-1 | 2014 | |
| I went to the Polish market. | Polonya Marketi'ne gittim. Ev yapımı pierogi'ye ne dersin? | Forever-1 | 2014 | |
| Henry! | Henry. Hayır Abraham, kaç. | Forever-1 | 2014 | |
| Is... is that him? | Bu o mu? | Forever-1 | 2014 | |
| It doesn't make any sense. | Anlamıyorum. Arayan ölümsüz olduğunu söylemişti ama bu adam... | Forever-1 | 2014 | |
| Dead. | Ölü. Epey ölü. | Forever-1 | 2014 | |
| He wasn't the anonymous caller. | O isimsiz arayan değildi. | Forever-1 | 2014 | |
| Is there anything else you noticed? | Gözüne çarpan başka bir şey var mıydı? En küçük ayrıntılar bile yardımcı olabilir. | Forever-1 | 2014 | |
| Hey, give him a break. He's one of us. | Adamı biraz rahat bırak, o da bizden. Hazır olduğunda konuşacaktır. Teşekkürler. | Forever-1 | 2014 | |
| You did good, doc... | İyi iş çıkardın doktor. Bir seri katilin işini bitirdin. | Forever-1 | 2014 | |
| Listen... It was a righteous kill. | Beni dinle, bu adil bir ölümdü. | Forever-1 | 2014 | |
| you know, a wise man once told me | Bilge bir adam bir gün bana şöyle demişti. | Forever-1 | 2014 | |
| I wouldn't listen to him. | Ben olsam onu dinlemezdim. Neden bahsettiğini bilmiyor. | Forever-1 | 2014 | |
| I disagree. | Sana katılmıyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| When you're ready to talk, I'm here. We all are. | Konuşmaya hazır olduğunda ben buradayım. Hepimiz buradayız. | Forever-1 | 2014 | |
| We all have secrets. | Hepimizin sırları vardır. Bunda yanlış bir şey yok. | Forever-1 | 2014 | |
| But we all need a confidante, | Ama hepimizin bir sırdaşa ihtiyacı vardır. Sırlarımızı paylaşabileceğimiz bir dosta. | Forever-1 | 2014 | |
| In a way, the shared secret tells us | Bir bakıma paylaşılan sır bize asıl dostlarımızın kim olduğunu gösterir. | Forever-1 | 2014 | |
| They're the people we entrust the most. | Onlar en çok güvendiğimiz insanlardır. | Forever-1 | 2014 | |
| So you're wondering what happened. | Neler olduğunu merak ediyorsundur. | Forever-1 | 2014 | |
| He wasn't you. | O sen değildin. Belki de zavallı Clark'ta kederimizi... | Forever-1 | 2014 | |
| Thankfully, we can't. | Neyse ki devredemiyoruz. | Forever-1 | 2014 | |
| Clark was a full blown psychopath, | Clark gelişmiş bir psikopattı ve daha fazla zaman verilse yine birilerini öldürebilirdi. | Forever-1 | 2014 | |
| You did a good deed, if you don't mind me saying. | Bir sevap işledin. Söylememde bir sakınca yoksa. | Forever-1 | 2014 | |
| Why? Why do this? | Neden? Neden bunu yapıyorsun? | Forever-1 | 2014 | |
| After 200 years, you just did something for the first time. | 200 yıldır ilk kez bir şey yaptın. Bir adam öldürdün. | Forever-1 | 2014 | |
| There's no other rush like it, taking a life. | Birisini öldürmekten daha zevkli bir şey yoktur. | Forever-1 | 2014 | |
| It's thrilling. Tell me I'm wrong. | Heyecan vericidir. Yanılıyorsam söyle. | Forever-1 | 2014 | |
| That's why you hide. | Bu yüzden saklanıyorsun. | Forever-1 | 2014 | |
| You're insane. | Delirmişsin. | Forever-1 | 2014 | |
| Look outside. | Dışarıya bak. | Forever-1 | 2014 | |
| In my professional opinion, | Profesyonel görüşümü soracak olursan, sana katılmıyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| I'm leaving town for a while, | Bir süreliğine şehirden ayrılıyorum ama... | Forever-1 | 2014 |