Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19855
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I don't wanna shoot you, Tripp. Okay? | Seni vurmak istemiyorum Tripp. Tamam mı? | Flypaper-1 | 2011 | |
| I just wanna rob banks. | Sadece bankaları soymak istiyorum. | Flypaper-1 | 2011 | |
| And I don't know what's happening any more. | Artık olanları anlamıyorum. | Flypaper-1 | 2011 | |
| With the heist? | Soygunla alakalı mı? | Flypaper-1 | 2011 | |
| Yeah with the... With the heist. With everything. | Evet soygun... Soygunla alakalı ve olan her şeyle... | Flypaper-1 | 2011 | |
| I should be the happiest guy in the world right now. | Aslında şu anda dünyanın en mutlu insanı olmalıyım. | Flypaper-1 | 2011 | |
| I got a great job. I work with my best friend. | Süper işim var. En iyi arkadaşımla çalışıyorum. | Flypaper-1 | 2011 | |
| The hours, they're ideal. | Çalışma saatleri uygun. | Flypaper-1 | 2011 | |
| But we never had to shoot people before, you know? | Fakat biz daha önce hiç insan vurmadık. Anlıyor musun? | Flypaper-1 | 2011 | |
| We never had to kill anybody before. | Daha önce kimseyi öldürmedik. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Man, can you please just come out of there? | Dostum oradan çıkabilir misin? | Flypaper-1 | 2011 | |
| You know, it's weird saying all this stuff to a photocopier. | Bunları fotokopi makinesine anlatmak çok tuhaf. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Look, I am not trying to be negative, okay? Okay. | Bak, kötü bir şey yapmayacağım, tamam mı? Tamam. | Flypaper-1 | 2011 | |
| It's... All I'm saying is | Bütün söylemek istediğim... | Flypaper-1 | 2011 | |
| maybe I'm not good at robbing banks, you know? | ...belki ben banka soygunculuğunda iyi değilim. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Maybe this is not what Jesus put me on this earth to do. | Belki dünyaya bunun için gönderilmedim. | Flypaper-1 | 2011 | |
| I mean, my grandfather, he sold moonshine | Dedem kaçak içki satıyordu. | Flypaper-1 | 2011 | |
| My father was a repeat sex offender. | Ayrıca babam pezevenkti. | Flypaper-1 | 2011 | |
| I mean, being a criminal is in my blood. | Demek istediğim suçlu olmak benim kanımda var. | Flypaper-1 | 2011 | |
| But between you and me, | Ama aramızda kalsın, | Flypaper-1 | 2011 | |
| it's always been my dream to work in a water park. | Her zaman bir su parkında çalışmayı hayal etmişimdir. | Flypaper-1 | 2011 | |
| You know, for whatever it's worth, I think you're a really great bank robber. | Bu iş ne kadar kötü giderse gitsin, Bence sen harika bir soyguncusun. | Flypaper-1 | 2011 | |
| You mean that? Mmm hmm. | Ciddi misin? | Flypaper-1 | 2011 | |
| I mean, you're not just saying that 'cause I got a gun pointed at your dick? | Silahım var ve sikine nişan aldım diye söylemiyorsun değil mi? | Flypaper-1 | 2011 | |
| No, no. Listen. Nothing that has gone wrong here tonight is your fault. | Hayır, hayır. Dinle, bu gece senin hiçbir hatan yok. | Flypaper-1 | 2011 | |
| You're being sabotaged. | Sabote edildin. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Here, look. Look at this. Easy. | Hey şuna bak. Bi' sakin. | Flypaper-1 | 2011 | |
| I'm gonna show you something. See? Hey! | Sana bir şeyler göstereceğim. Görüyor musun? Hey! | Flypaper-1 | 2011 | |
| Hey, where'd you... | Hey, onları nereden... 1 | Flypaper-1 | 2011 | |
| Oh, man, where'd you get those? | Dostum, onları nereden yürüttün? | Flypaper-1 | 2011 | |
| I stole these from your suitcase earlier. But listen. | Senin bavulundan çaldım. Ama dinle. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Look, watch. Even with... Even with a foreign bandwidth interference, | Bak, izle. Başka frekanslar karışsa dahi.. | Flypaper-1 | 2011 | |
| the detonator should work. Watch. | ...ateşleyici çalışır. İzle. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Nothing. Who modified this for you? | Olmadı. Bunları kim bozdu? | Flypaper-1 | 2011 | |
| Our point man. Are you okay? No. Who's your point man? | Ele başımız. İyi misin? Hayır. Senin hedef adamın kim? | Flypaper-1 | 2011 | |
| Yeah, I'm pretty sure I'm not supposed to tell you that. | Bunu sana söylememem gerektiğine fazlasıyla eminim. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Whoever modified these is trying to kill you. | Bunları kim bozduysa seni öldürmeye çalışıyor. | Flypaper-1 | 2011 | |
| It's either your point man or... | Ele başın olan adam değilse... | Flypaper-1 | 2011 | |
| How well do you know Peanut Butter? Hey, bro! | Fıstık ezmesini ne kadar iyi tanıyorsun? Hey, kardeş! | Flypaper-1 | 2011 | |
| Me and Peanut Butter, we're like brothers, you understand me? | Ben ve Fıstık Ezmesi kardeş gibiyizdir, anlıyor musun? | Flypaper-1 | 2011 | |
| Yeah! Yeah! No, actually my brother is a prick. | Evet! Evet! Hayır aslında kardeşim yarrağın tekidir. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Me and Peanut Butter are like a couple of best friend gay dudes in a bathtub. | Peanut Butter'la ben küvetteki gay çift gibiyizdir. | Flypaper-1 | 2011 | |
| That's how fucking tight we are. Okay? | Aramızdan su sızmaz. Tamam mı? | Flypaper-1 | 2011 | |
| Look. There's a lot of money at play. | Bak. Ortada çok para var. | Flypaper-1 | 2011 | |
| You have to look at all the angles. | Bütün açılardan bakmalısın. | Flypaper-1 | 2011 | |
| You know, he did know about that freezer | Aslında biz hiç mutfağa gitmeden... | Flypaper-1 | 2011 | |
| even though we had never been in that kitchen. | ...dondurucuyu biliyordu. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Then again, it is a kitchen. | Bu mutfağı da biliyor demek. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Touché. Who's your point man? | Üstüne bastın. Elebaşın kim? | Flypaper-1 | 2011 | |
| Look at me, man. I'm a fucking mess. You can trust me. Who's your point man? | Dostum bana bak. Kafam yarrak gibi karışık. | Flypaper-1 | 2011 | |
| All right, fine, here. There. Look at it. | Tamam, peki, işte burada. Şuna bak. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Name's Vicellous Drum. We never met him. | İsmi Vicellous Drum. Hiç tanışmadım. | Flypaper-1 | 2011 | |
| But his cheques cleared and his info was straight. | Ama çekleri gerçekti. Bilgileri normaldi. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Never saw a face, just a fax. | Yüzünü hiç görmedim, sadece faks var. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Is getting a fax normal? | Faks almak normal mi? | Flypaper-1 | 2011 | |
| Yeah, yeah, you think everybody'd be into the e mail, right? | Tabii, tabii, herkesin e posta kullandığını sanıyordun değil mi? | Flypaper-1 | 2011 | |
| Nah, see. The cops, they got a million ways to track that stuff, | Bak, polislerin takip etmek için faks dışında milyonlarca yolu... | Flypaper-1 | 2011 | |
| but they kind of skipped on the anti fax technology. | ...olduğu için bunu bir şekilde gözden kaçırıyorlar. | Flypaper-1 | 2011 | |
| You know? Plus, it... Everybody likes the convenience of a hard copy. | Ayrıca herkes basılı kağıdı daha kullanışlı bulur. | Flypaper-1 | 2011 | |
| I don't mean to frighten you, | Seni korkutmak istemem. | Flypaper-1 | 2011 | |
| but do you think there could be something to this conspiracy theory? 1 | Ama yaşananların danışıklı dövüş olduğunu düşünüyor musun? | Flypaper-1 | 2011 | |
| Well, I don't wanna... | Kimseyi... | Flypaper-1 | 2011 | |
| I don't wanna impugn anyone's character, | Kimseyi töhmet altında bırakmak istemem, | Flypaper-1 | 2011 | |
| but the other night I caught Rex measuring the vault. | ...ama geçen gece Rex'i kasadaki miktarı hesaplarken yakaladım. | Flypaper-1 | 2011 | |
| I asked him what he was doing and he said he was trying to see | Ona ne yaptığını sordum. Yeni gelecek... | Flypaper-1 | 2011 | |
| if there was enough room for the new foreign currencies. | ...paralar için yeterince yer var mı diye baktığını söylemişti. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Oh, my God, that's so weird. It is. | Hadi be. Çok garip. Öyle. | Flypaper-1 | 2011 | |
| He would know when the system was down. | Sistemin ne zaman kapandığını öğrenecekti. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Oh, my God, he would. | Tabii ya, öğrenecekti. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Well, and of course, as he's had to tell us multiple times, he's an expert | Bize banka soygunları konusunda uzman olduğunu... | Flypaper-1 | 2011 | |
| at bank robbery procedure. | ...defalarca kez söyledi. | Flypaper-1 | 2011 | |
| You're right. But, Mr Blythe... | Haklısınız. Ama, Bay Blythe... | Flypaper-1 | 2011 | |
| What? ...he is such a dork. | Ne? O aptalın teki. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Anyone seen my glucose shot? | İnsülin iğnelerimi gören var mı? | Flypaper-1 | 2011 | |
| Oh! Get a chair! | Bir sandalye çekin! | Flypaper-1 | 2011 | |
| Oh, my gosh. Oh! You're gonna be okay. Oh, my goodness. | Of ya of! İyi olacaksınız. Aman ya. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Does anybody have any sugar? Rex? | Şekeri olan var mı? Rex? | Flypaper-1 | 2011 | |
| No, I don't snack. | Hayır, şekerim yok. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Okay, hold his head. Hold his head. | Tamam, kafasını kaldırın. Kafasını kaldırın. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Fire! Fire! | Yangın var! Yangın var! | Flypaper-1 | 2011 | |
| Whoa, whoa, whoa! Where's the fire? | Hey, hey, hey! Yangın nerede? | Flypaper-1 | 2011 | |
| This man needs a glucose shot | Adamın glikoz iğnesine ihtiyacı var... | Flypaper-1 | 2011 | |
| and otherwise he's gonna die, and I'm gonna go get it | ...ve almazsa ölecek. Onu almaya gideceğim, | Flypaper-1 | 2011 | |
| and you can't stop me. Come on, everybody. | ...beni durduramazsın. Haydi millet. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Okay, but where's the fire? | Tamam ama yangın nerede? | Flypaper-1 | 2011 | |
| So, do you work with this Vicellous Drum guy a lot? | Yani, Drum Vicellous'ın adamlarıyla çok kez çalıştın. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Yeah. We were decoys for him once. | Evet. Bir keresinde de onun için yem olarak yardım ettik. | Flypaper-1 | 2011 | |
| He had us rob this Jiffy Lube while he pulled this big heist downtown. | Biz Jiffy Lube'u soyarken o da bankada büyük malı götürmüştü. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Bummer is this lube place has got, like, no cash in it. | O mekan da 5 para etmezmiş, doğru düzgün nakit yoktu. | Flypaper-1 | 2011 | |
| I mean, we scored like 80 bucks Canadian. | 80 Kanada doları gibi bir parayla çıktık. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Hey! Oh, Mr Blythe is having a diabetic fit. | Hey! Bay Blythe şeker krizi geçiriyor. | Flypaper-1 | 2011 | |
| We have to find his shot. Come on, come on, come on, come on. | İğnesini bulmamız lazım. Hadi, hadi, hadi, hadi. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Check under the ledges. That's where we hid contraband in Joliet. | Her köşeye bakalım. Tam güvenlikli hapiste mallarımız aranırken... | Flypaper-1 | 2011 | |
| Stuck it under there with gum. | ...biz onları sakızla tezgah altına yapıştırırdık. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Wait. You're an ex con and you're guarding this bank? | Bi' dakika. Sen eski bir hükümlüsün ve bankayı mı koruyorsun? | Flypaper-1 | 2011 | |
| Yeah. I might've taken a few liberties on my resume. | Evet. Kazanılmış bazı haklarımı devam ettiriyorum. | Flypaper-1 | 2011 | |
| What were you in jail for? Not bank robbery. | Neden hapse girmiştin? Banka hırsızlığı değil. | Flypaper-1 | 2011 | |
| I committed other victimless... You know? | Birilerini mağdur ettim. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Mmm hmm. Mail fraud. I did a lot of mail fraud. | Hesap hırsızlığı. Bir sürü hesabı ayıkladım. | Flypaper-1 | 2011 | |
| Fine, but they weren't even big banks. How many banks have you robbed? | İyi ama o bankalar büyük değildi. Kaç bankayı soydun? | Flypaper-1 | 2011 |