Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19625
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Michelle, i need you to stay out of range. | Michelle, uzakta durmana ihtiyacım var. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| I won't hide in there anymore. | Daha fazla saklanmayacağım. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| He's my husband. | Donna, işaretimi bekle. O benim kocam. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You know what? You're right. | Ne biliyor musun? Haklısın. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You're right, i want you to come with me, | Haklısın, benimle gelmeni istiyorum. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| I want you to hide behind the shields, | Eddie, durdurun onu. Zırhın arkasında saklanmanı istiyorum. Şef, üç kurbanımız daha var. Şef, üç kurbanımız daha var. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| And i want you to stay close. | Ve yakın olmanı istiyorum. Carol için yaptı. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| All right, we ready? We ready? Sam? | Pekala, hazır mıyız? Hazır mıyız, Sam? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Danny, listen to me now. | Danny, şimdi beni dinle. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Danny, danny, don't do it. | Danny, Danny, bunu yapma. Bunu yaşayan ilk aile onlar değil, aynı durumda olan birçok insan var. Bunu yaşayan ilk aile onlar değil, aynı durumda olan birçok insan var. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Don't do it! | Olumsuz. Bunu yapma! | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Danny, put the gun down! | Danny, silahını indir! | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Danny, | Danny, Michelle burada. Sırayla böleyim mi? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Michelle's here. | Sırayla böleyim mi? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| What're you doing? | Burada ne yapıyorsun? Hey, Lou! Bizi duydun değil mi? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You can't be here? Get outta here! | Burada olamazsın. Buradan çık. Anladın mı? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You shouldn't be here! | Gidebilir... Babası bunu yapmıştı, aşağıya atlayabilir. Burada olmamalısın. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| I'm not going anywhere, daniel. | Hiçbir yere gitmiyorum, Daniel. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Get her out of here! | Onu buradan çıkarın! | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Don't make me do this in front of her! | Bunu, onun önünde bana yaptırmayın! | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Danny, just listen to me now. | Danny, sadece beni dinle. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Get her out, get her out of here! | Onu çıkarın, onu buradan çıkarın! Ama, Ed, mesafe kısa | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Danny, put that gun down. | Ne? Danny, silahı indir. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| We're not leaving you, danny! | Olaya müdahele edersek, Şüpheli ateş açabilir. Seni bırakmıyoruz, Danny! | Flashpoint-1 | 2008 | |
| We're not leaving you. | Seni bırakmıyoruz. bu Sam için kötü olabilir. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| In five... | Beş... Her gün, | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Three... | Üç... Oldu mu? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Fire in the hole. | Bomba patlayacak. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Hold fire. Hold fire. | Ateş etmeyin. Ateş etmeyin. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Daniel! Please! | Daniel! Lütfen! | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Michelle, he's not gonna hurt me. | Michelle, beni incitmeyecek. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| He's not gonna hurt me. Are you, danny? | Beni incitmeyecek. Değil mi, Danny? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| I'm crossing the line. | Sınırı geçiyorum. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You think i won't do it? | Sence bunu yapmayacak mıyım? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Cardinal rule. | Kardinal kuralı. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Gun's pointed at an officer. | Ne... Ne yapıyorsun? Silah memura doğrultulmuş. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Sometimes you gotta break the rules, danny. | Bazen kuralları kırman gerekir, Danny. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Remember? Remember who taught me that? | Hatırladın mı? Bana bunu öğrettiğini hatırladın mı? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| I'll do it. I'll do it. | Bunu yapacağım. Bunu yapacağım. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| I have the solution. | Hey, bir saniye konuşsak olmaz mı, erkek erkeğe, ne diyorsun? Çözümüm var. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Wordy, dammit, go. | Wordy, kahretsin, git. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Hey, hey, hey, hey Hey. | Şimdiden sonra daha iyi olacaktır. Sana yardım edebiliriz. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| No No No, it's okay. | Hayır, hayır. Sorun yok. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You know what you gotta do? | Ne yapman gerektiğini biliyor musun? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You gotta keep safe. | Güvende olmalısın. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You ever seen this before? | Bunu daha önce görmüş müydün? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Do you have any idea? | Bir fikrin var mı? Sen, bunu yapacaksın. Beni anlıyor musun? Devam et, Jules. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| No. | Hayır! İşte bu. Hayır. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You gotta hide. | Saklanmalısın. Gör işte, bahsettiğin şey buysa... | Flashpoint-1 | 2008 | |
| It starts here. | Burada başlar. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| I didn't want jeremy to find it. | Jeremy'nin bulmasını istemedim. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| He told me to stay under the bed. | Yatağın altında kalmamı söyledi. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| So i didn't see them. | Tamam. Lo lo, sorun yok. Bu yüzden onları göremedim. Devre tamamlanıp lobiye iniğinde, otomatik olarak açılacak. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| But do you think they might'v been the same... | Ama onların daha önce de gelen... | Flashpoint-1 | 2008 | |
| The same men that had come before? | Tamam. Hadi silahını yere bırak Evan. ...kişiler olduğunu mu düşünüyorsun? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Don't know why they came back | Neden geldiklerini bilmiyorum. Yürü, yürü, yürü! | Flashpoint-1 | 2008 | |
| 'Cause he said we'd be okay. | Çünkü bir şey olmadığını söyledi. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Who said you'd be okay, petra? | Kim iyi olacağını söyledi, Petra? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| The policeman with the baseball cards. | Beyzbol kartları olan polis. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| He said... he said we'd be okay. | Dedi ki... İyi olacağımızı söyledi. Tamam ne? Dışarı çıkıp işleri toparlamaya ne dersiniz? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Then he went away. | Her şey kontrol altında. Sonra gitti. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| But he didn't know that they'd come back, petra. | Ama onların geri geleceğini bilmiyordu, Petra. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| But maybe he did. | Belki biliyordu. Nasıl gidiyor? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Because... because he told jeremy. | Çünkü... Çünkü Jeremy'e öyle dedi. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| What do you mean "he told jeremy"? | Jeremy'e söyledi de ne demek? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| He said, "you know what you gotta do? | Ne yapman gerektiğini biliyor musun, dedi. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You gotta be brave and show your sisters." | Annem öleli bir yıl bile olmamıştı Cesur olmalı ve bunu kardeşlerine göstermelisin. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| And so jeremy wanted to be brave | Ve sonra Jeremy cesur olmak istedi. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| So he could save me and my sister. | Beni ve ablamı kurtarabileceğini düşündü. Daha iyisini yapmalısın beklemekten sıkıldım! | Flashpoint-1 | 2008 | |
| But it didn't work. | Ama işe yaramadı. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Boss, we got something. | Patron, bir şey bulduk. Anlaşıldı. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Home invaders came back, | Adamlar geri gelmiş,... İşin aslını bana hiç anlatmadı. İşin aslını bana hiç anlatmadı. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Boy stepped up to protect his sisters, | ...çocuk kız kardeşlerini korumak için üzerilerine yürümüş... | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Daniel and his team were done, | ...Daniel ve takımı o sırada çoktan işini bitirmiş. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Daniel didn't do anything wrong, | Daniel, yanlış bir şey yapmamış. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| It was something he told the boy. | Bu çocuğa söylediği şey ile alakalı. Neler oluyor? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Yeah. "You know what you gotta do? | Evet, ne yapman gerektiğini biliyor musun? Saklanmalısın. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| No, that's not what he said. | Benimle ne derdi vardı ki? Hayır, söylediği bu değil. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| He said, "you know what you gotta do? | Ne yapman gerektiğini biliyor musun, demiş. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You gotta show your sisters you're brave." | Ne derdi vardı benimle? Cesur olmalı ve bunu kardeşlerine göstermelisin. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| What was the boy's name? | Çocuğun adı nedir? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You hide, like... | Saklan... | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Michelle, you gotta go. | Michelle, gitmelisin. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You can't see this. | Bunu göremezsin. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Daniel, i'm not leaving you! | Daniel, seni bırakmıyorum. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Daniel, let's talk about jeremy. | Daniel, Jeremy hakkında konuşalım. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Jeremy? | Jeremy? Brian ve Lorne... | Flashpoint-1 | 2008 | |
| The file you wanted. | İstediğin dosya. Lorne ailesi için bir ev istiyor. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Guessing it was about jeremy, right? | Jeremy hakkında, değil mi? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| 'Cause today's the day. | Çünkü, bugün oldu. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Isn't it? August 8th? | Değil mi, 8 Ağustos? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| It's funny, those days that stick in our minds. | İşte bu yüzden, Evan suçlanmayacak, bunun sorumlusu o olmayacak. Komik, bu günler aklımızda kalır. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| I'm guessing that jeremy was a pretty brave kid, but... | Sanırım Jeremy çok cesur bir çocuktu. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| I don't know that for sure, | Ama o kadar emin değilim. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Could you help me out with that one? | Bana bunda yardım edebilir misin? | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Danny, you can't do this. | Danny, bunu yapamazsın. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| You can't do this without... without telling us why! | Neden olduğunu söylemeden bunu yapamazsın! Unutma, unutma, duvara yakın kalacaksınız. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| About a kid... | Çocuk hakkında... | Flashpoint-1 | 2008 | |
| Sitting on the floor. | Yerde oturuyordu. | Flashpoint-1 | 2008 | |
| I went back. | Geri gittim. Evet, bu doğru değil. | Flashpoint-1 | 2008 |