Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19577
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| What am I to do? | Ne yapayım? | Flashback-1 | 1969 | |
| I could climb down and surrender. | Aşağıya inip teslim olabilirdim. | Flashback-1 | 1969 | |
| I should put on my uniform right away. I'm still a soldier. | Hemen üniformamı giymeliyim. Hâlâ bir askerim. | Flashback-1 | 1969 | |
| There are so many people. I wonder where they were hiding. | Çok insan var. Nerede saklanıyorlardı acaba. | Flashback-1 | 1969 | |
| They can't harm me. There are also children there. | Bana zarar veremezler. Orada çocuklar da var. | Flashback-1 | 1969 | |
| Yes, I think the war really is over. | Evet, savaş gerçekten bitti galiba. | Flashback-1 | 1969 | |
| They have their lights on. They're not afraid of airplanes. | Işıklarını yakmışlar. Uçaklardan korkmuyorlar. | Flashback-1 | 1969 | |
| The war is finally over, and now... | Savaş sonunda bitti artık. | Flashback-1 | 1969 | |
| Him, perhaps... I'll surrender to him. | Ona, olabilir... Ona teslim olacağım. | Flashback-1 | 1969 | |
| I'll throw away my gun, put my hands up and call him. | Silahımı atıp, ellerimi havaya kaldırarak onu çağıracağım. | Flashback-1 | 1969 | |
| He's old, he won't cause any trouble. | Adam yaşlı, sorun çıkarmayacaktır. | Flashback-1 | 1969 | |
| He'll tell me who I should surrender to. | Kime teslim olmam gerektiğini o söyler. | Flashback-1 | 1969 | |
| Why did they shoot me? | Beni neden vurdular ki? | Flashback-1 | 1969 | |
| I'm losing blood, I have to get to the forest, to the tree. | Kan kaybediyorum, ormana ulaşmalıyım, ağaca. | Flashback-1 | 1969 | |
| I'm not going to make it! Help! | Başaramayacağım! Yardım edin! | Flashback-1 | 1969 | |
| Who knows where he was hiding? | Kim bilir nerede saklanıyordu? | Flashback-1 | 1969 | |
| He must have been a deserter, hiding out in the mountains. | Dağlarda saklanan bir asker kaçağı olmalı. | Flashback-1 | 1969 | |
| October 6th 2009, began like any other day. | 6 Ekim 2009, normal bir gün olarak başladı. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Smells good. | Nefis kokuyor. | FlashForward-1 | 2009 | |
| But what people didn't know was that on this day, | İnsanların bilmediği şey ise, hayatlarının sonsuza kadar değişeceğiydi. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Because the entire world was about to black out. | Bütün Dünya bayılmak üzereydi. | FlashForward-1 | 2009 | |
| And for 2 minutes and 17 seconds, | Herkes, hayatlarının 6 ay sonrasını 2 dakika 17 saniyeliğine gördü. | FlashForward-1 | 2009 | |
| You're silly, daddy. | Deli babam benim. 1 | FlashForward-1 | 2009 | |
| On the morning of the blackout, | Bayılmanın gerçekleştiği günün sabahında... | FlashForward-1 | 2009 | |
| FBI Agent Mark Benford is at home with his family... | ...FBI ajanı Mark Benford ailesiyle birlikte evindeydi. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Toast of love. | Aşk şerefine. | FlashForward-1 | 2009 | |
| His wife Olivia... | Eşi Olivia... | FlashForward-1 | 2009 | |
| Hey, mommy. And their daughter Charlie. | Merhaba anneciğim. ...ve kızları Charlie. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Later that morning, | O sabah, Mark, terörist şüphelilerini gözetlemek için... | FlashForward-1 | 2009 | |
| on a stakeout investigating suspected terrorists. | ...ortağı Demetri Noh ile buluştu. | FlashForward-1 | 2009 | |
| We only get to the subject of the first dance, right? | Tek konumuz ilk dans olayı, değil mi? | FlashForward-1 | 2009 | |
| Zoey picks one of the cornest songs of all time... | Zoey bütün zamanların en bayat şarkılarından birini seçti. | FlashForward-1 | 2009 | |
| You don't care about any of this, do you? | Bunların hiçbirini umursamıyorsun, değil mi? | FlashForward-1 | 2009 | |
| I do. I do care. I'm riveted. I'm fascinated. | Umursuyorum. Dört gözle bekliyorum, etkilendim. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Showtime. | Şov vakti. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Khalid, Omar, unknown female | Khalid, Omar, bilinmeyen bayan, spor bir arabaya gidiyorlar. | FlashForward-1 | 2009 | |
| They made us. They're on the move. | Yola çıktılar. | FlashForward-1 | 2009 | |
| As Mark and Demetri race across town... | Mark ve Demetri şehirde yarış halindeyken... | FlashForward-1 | 2009 | |
| They have no idea... Holy! | ...neyin gerçekleşmek üzere... | FlashForward-1 | 2009 | |
| What is about to happen. | ...olduğunun farkında değillerdi. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Suspects fleeing west on 6th. | Şüpheliler batıda 6. sokağa kaçıyorlar. | FlashForward-1 | 2009 | |
| We need LAPD and air support now! | Kara ve hava desteğine ihtiyacımız var. | FlashForward-1 | 2009 | |
| I don't know. I've never done this before. | Bilmiyorum. Bunu daha önce yapmamıştım. | FlashForward-1 | 2009 | |
| And as he blacks out, | Mark, bayılmasında, tanıdık olmadığı bir takım resimler gördü. | FlashForward-1 | 2009 | |
| One by one as the world wakes up, | Herkesin uyanmaya başlaması ile, karışıklık hakim olmaya başlamıştı. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Dr. Benford, what happened? | Doktor Benford, ne oldu? | FlashForward-1 | 2009 | |
| I don't know. I lost consciousness. Yeah. | Bilmiyorum. Bilincimi kaybettim. Evet. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Sweetheart, are you okay? I had a bad dream. | Tatlım, iyi misin? Bir kabus gördüm. | FlashForward-1 | 2009 | |
| I dreamt there were no more good days. | Rüyamda artık güzel günlerin olmadığını gördüm. | FlashForward-1 | 2009 | |
| For Mark Benford, everywhere he turns | Mark Benford için, döndüğü her taraf kaos ve yıkım ile kaplanmıştı. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Oh! Look out! | Dikkat et! | FlashForward-1 | 2009 | |
| But he soon realizes that it is more far reaching | Sonra, olayların, düşündüğünden çok daha büyük olduğunu fark etti. | FlashForward-1 | 2009 | |
| All we know for certain | Bildiğimiz tek şey... | FlashForward-1 | 2009 | |
| is that everyone on the planet seemed to have blacked out | ...gezegendeki herkesin aynı anda bayıldığı. | FlashForward-1 | 2009 | |
| was a worldwide phenomenon. Officials are... As the world reels | ...olduğu doğrulanıyor. Yetkililer... Dünya, yıkımı ve... | FlashForward-1 | 2009 | |
| from the colossal tragedy and devastation, | ...devasa trajediyi fark edince... | FlashForward-1 | 2009 | |
| Mark returns to the FBI | ...Mark, ne olduğunu ve nedenini anlamak için... | FlashForward-1 | 2009 | |
| to try and understand the cause of what happened. | ...FBI'da görev aldı. | FlashForward-1 | 2009 | |
| We need to wrap our heads around the scope of this thing, people. | Millet, bu şeyin kapsamını saptamak için kafaları çalıştırmalıyız. | FlashForward-1 | 2009 | |
| It's now been four hours since the blackout. | Bayılma olalı 4 saat oldu. | FlashForward-1 | 2009 | |
| How many cars collided? | Kaç araba çarpıştı? | FlashForward-1 | 2009 | |
| We have planes downed at LAX. How many more around the world? | Los Angeles hava sahasına düşmüş uçaklar var. Dünya'da kaç tane oldu? | FlashForward-1 | 2009 | |
| As Mark remembers the strange vision he had | Mark, bayılma sırasında gördüğü ilginç şeyi hatırladıkça... | FlashForward-1 | 2009 | |
| the visions might be the key to understanding everything. | ...görüşlerin, her şeyi anlayabilmek için anahtar olduğunu düşünmeye başladı. | FlashForward-1 | 2009 | |
| What about the blackouts themselves, sir? | Efendim, ya kendi kendine bayılanlar? | FlashForward-1 | 2009 | |
| We've been saying people have been blacking out, | İnsanların bayıldığını söylüyoruz. Ama benimki... | FlashForward-1 | 2009 | |
| only more vivid than that. | Rüyadan biraz daha renkli. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Same thing happened to me. Me, too. | Aynı şey bana da oldu. Bana da. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Like I was having a memory, | Sanki bir anım canlanmış gibi. | FlashForward-1 | 2009 | |
| only it... it wasn't of the past. | Ama geçmişte yaşanmış bir anı değil. | FlashForward-1 | 2009 | |
| It was of the future. | Gelecekten bir anı. | FlashForward-1 | 2009 | |
| The team concludes | Takım, herkesin ileri görüşünde aynı günü gördüğünü saptar. | FlashForward-1 | 2009 | |
| April 29, 2010. | 29 Nisan 2010 | FlashForward-1 | 2009 | |
| Everyone's consciousness just jumped forward six months | Herkesin bilinci 6 ay ileri, 29 Nisan'a mı sıçradı? | FlashForward-1 | 2009 | |
| As crazy as that sounds, yeah. | Ne kadar aptalca gelse de, evet. | FlashForward-1 | 2009 | |
| And in Mark's vision, | Mark'ın görüşünde... | FlashForward-1 | 2009 | |
| the Los Angeles FBI | ...Los Angeles FBI... | FlashForward-1 | 2009 | |
| is at the center of the investigation, | ...Mozaik olarak adlandırılan bir... | FlashForward-1 | 2009 | |
| called Mosaic, | ...araştırmanın ortasındaydı... | FlashForward-1 | 2009 | |
| and he is leading it. | ...ve dosyayı o yürütüyordu. | FlashForward-1 | 2009 | |
| So did you see anything in your vision that was helpful? | Görüşünde bize yardımcı olabilecek bir şeyler gördün mü? | FlashForward-1 | 2009 | |
| Photographs, names, people of interest. | Fotoğraflar, isimler, alakalı kişiler. | FlashForward-1 | 2009 | |
| It had to do with what caused all this. | Bunlara neden olan şeyle bir alakası olmalı. | FlashForward-1 | 2009 | |
| If this really was the future we all saw, | Eğer gördüğümüz şey gelecek ise, gördüklerimiz ipuçları olabilir. | FlashForward-1 | 2009 | |
| But none of them make any sense to me right now. | Ama şu anda hiçbiri akla yatkın gelmiyor. | FlashForward-1 | 2009 | |
| This is kind of insane. I mean, we're running point on this | Bu aptallık. Yani, bunu araştırıyoruz çünkü... | FlashForward-1 | 2009 | |
| because he had a vision of us running point on this? | ...görüşlerimizde bunu araştırdığımızı gördük, öyle mi? | FlashForward-1 | 2009 | |
| 7 billion people caught a glimpse of the future. | Yedi milyon insan gelecekten bir şeyler gördü. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Maybe just one of them knows why this happened. | Belki biri bunların neden olduğunu biliyordur. | FlashForward-1 | 2009 | |
| How do we compare 7 billion stories? | Yedi milyon hikayeyi nasıl karşılaştırabiliriz? | FlashForward-1 | 2009 | |
| You create a web site. Right. | Bir site kurarsın. Doğru. | FlashForward-1 | 2009 | |
| People can log on and post what they saw 1 | İnsanlar giriş yaparlar, neler gördüklerini yazarlar ve karşılaştırırlar. | FlashForward-1 | 2009 | |
| We can piggyback on that and search for patterns. | Ayıklayıp bir düzen oluştururuz. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Priority number one... finding out what caused this. | Birinci önceliğimiz: Buna neden olan şeyi bulmak. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Priority number two is figuring out whether or not | İkinci önceliğimiz: Bir daha olup olmayacağını öğrenmek. Anlaşıldı mı? | FlashForward-1 | 2009 | |
| In hopes of finding their first real lead, | Ajan Benford ve Noh, ipucu bulmak için... | FlashForward-1 | 2009 | |
| agents Benford and Noh attempt to piece together the board | Mark'ın görüşünde gördüğü panoyu toplamaya başlarlar. | FlashForward-1 | 2009 | |
| Okay, my psychic friend, what do you got? | Tamam, medyum arkadaşım. Neler var? | FlashForward-1 | 2009 | |
| I remember a name... "D. Gibbons." | Bir isim hatırlıyorum. "D. Gibbons." | FlashForward-1 | 2009 | |
| "Gibbons." That's right. | "Gibbons." Doğru. | FlashForward-1 | 2009 |