Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19524
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Alright? | Tamam mı? Peki. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Noor, right? | Noor, değil mi? Evet. Arif Peerbhoy. Gel de bize katıl. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Jagirdar had said you would be coming. | Jagirdar geleceğini söylemişti. Geç otur lütfen. | Fitoor-1 | 2016 | |
| So, artist, huh? | Demek sanatçısın, ha? | Fitoor-1 | 2016 | |
| I dabble a bit in it myself. | Ben de ucundan amatörce ilgileniyorum. | Fitoor-1 | 2016 | |
| I have a small collection. Mostly new guys. | Küçük bir koleksiyonum var. Genelde yeni sanatçılar. | Fitoor-1 | 2016 | |
| What are you working on currently? | Şu sıralar ne üstünde çalışıyorsun? | Fitoor-1 | 2016 | |
| I am still searching. | Hâlâ arıyorum. Neyi? Kendimi. Fena değil dostum. | Fitoor-1 | 2016 | |
| So, full on exploration happening, huh? | Yani keşif aşamasındasın, öyle mi? | Fitoor-1 | 2016 | |
| Begum Hazrat Jaan is my aunt. | Pek muhterem Begum Hazrat Jaan benim teyzem olur. | Fitoor-1 | 2016 | |
| She is a piece of work. | Tam bir çetin cevizdir. Ona karşı dikkatli ol. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Anyway, the room on top is also mine. | Neyse, üstteki oda benim. Orada huzur içinde çalışabilirsin. | Fitoor-1 | 2016 | |
| I'm going to cancel my yoga today. | Bugünkü yogamı iptal edeceğim. | Fitoor-1 | 2016 | |
| I can't do it. Just can't. | Bunu yapamam. Yapamam işte. | Fitoor-1 | 2016 | |
| So do you come to Kashmir often? | Peki, sık sık Kashmir'e gelir misin? | Fitoor-1 | 2016 | |
| Who will go to that haunted house? | O perili eve kim gider ki? Aileyle olan bağlarını çok önceden kesmişti zaten. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Tell me something, how can someone live so alone? | Söylesene, bir insan nasıl tek başına yaşayabilir? | Fitoor-1 | 2016 | |
| It is not so simple to understand her. | Anlaşılması kolay biri değil. | Fitoor-1 | 2016 | |
| I have seen her heart. She does quite a lot for others. | Kalbini gördüm onun. Başkaları için çok şey yapıyor. | Fitoor-1 | 2016 | |
| You mean for you? | Senin için mi demek istiyorsun? | Fitoor-1 | 2016 | |
| I am just messing with you. | Sadece takılıyorum. | Fitoor-1 | 2016 | |
| So, what is the plan for today? | Bugün için plânın ne? Leena Becker ile görüşeceğim. | Fitoor-1 | 2016 | |
| LBG Gallery. | LBG Galeri. Hiç fena değil. Dakika bir gol bir. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Have you settled in? Yes. | Yerleştin mi? Evet. | Fitoor-1 | 2016 | |
| It needs scale. And, it needs context. | Ölçeğe ve bağlama ihtiyacı var. Ve burada biz devreye giriyoruz. | Fitoor-1 | 2016 | |
| And your first piece of work will be exhibited there. | Ve ilk çalışman da burada sergilenecek. | Fitoor-1 | 2016 | |
| This is your space. | Burası senin yerin. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Fill it up. You have six weeks. | Burayı doldur. Altı haftan var. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Nervous? | Gergin misin? Güzel. | Fitoor-1 | 2016 | |
| People really sweat it out to reach here, Noor. | İnsanlar buraya gelmek için çok ter döktüler, Noor. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Don't worry, it will all fall into place. | Endişelenme, her şey yolunda gidecek. Tamam mı? | Fitoor-1 | 2016 | |
| Welcome to Delhi. | Delhi'ye hoş geldin. İyi şanslar! | Fitoor-1 | 2016 | |
| Leena's a tough cookie, no? | Leena çetin ceviz, değil mi? | Fitoor-1 | 2016 | |
| The gallery was a real eye opener, man. | Galeri sahiden de şaşırtıcıydı, dostum. Birazcık korkmuş hissediyorum. | Fitoor-1 | 2016 | |
| That's the shit, man! | Ben de bunu diyorum ya, dostum! | Fitoor-1 | 2016 | |
| Show them what's inside. | İçinde ne olduğunu göster onlara. Geleceğe! | Fitoor-1 | 2016 | |
| Hey, what's up? How are you, man? | N'aber? Nasılsın dostum? | Fitoor-1 | 2016 | |
| By the way, have you met Leena's new boy? | Bu arada Leena'nın yeni adamıyla tanışmış mıydın? | Fitoor-1 | 2016 | |
| Sir Noor Khan. | Efendi Noor Khan. Parlayan yıldız. | Fitoor-1 | 2016 | |
| How's Delhi treating you, love? | Delhi sana nasıl davranıyor, aşkım? | Fitoor-1 | 2016 | |
| Stop staring, Noor. | Dik dik bakmayı kes, Noor. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Hi babes, let's go! | Selam Firdaus, hadi gidelim! Geliyorum. | Fitoor-1 | 2016 | |
| There was so much that I wanted to ask her. | Ona sormak istediğim o kadar çok şey vardı ki. | Fitoor-1 | 2016 | |
| So many whys, whats, whens | Bir sürü nedenler, nasıllar, ne zamanlar... | Fitoor-1 | 2016 | |
| I had met my match. | Ruh eşime kavuşmuştum. | Fitoor-1 | 2016 | |
| You guys are mad. | Siz delisiniz. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Mother mentioned that you were going to come. | Annem buraya geleceğinden bahsetmişti. | Fitoor-1 | 2016 | |
| She especially told me to, 'Take care of Noor'. | Beni özellikle tembihledi. "Noor'a iyi bak" diye. | Fitoor-1 | 2016 | |
| So, you finally got here. | Demek nihayet buradasın. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Half my life has gone by. | Ömrümün yarısı geçti bile. Şimdi değilse ne zaman? | Fitoor-1 | 2016 | |
| You are just the same. | Bir parça bile değişmemişsin. | Fitoor-1 | 2016 | |
| I'll come for it. | Sergine geleceğim. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Your honour is ours. | Senin onurun bizim onurumuzdur. | Fitoor-1 | 2016 | |
| So then, how do you like it? | Nasıl buldun bakalım? Çok güzel. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Firdaus Jaan Naqvi. | Firdaus Jaan Naqvi. Londra Tasarım Okulu. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Did you get those sketches I sent every year? | Her sene gönderdiğim o eskizler eline geçmiş miydi? | Fitoor-1 | 2016 | |
| The ring should be here any day now. | Yüzüğü parmağıma geçirmem an meselesi diyebilirim. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Noor, where the hell are you? | Noor, hangi cehennemdeydin dostum? Her yerde seni arıyordum. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Calm down, Arif. | Sakin ol, Arif. Sana bir içki daha verelim. Peki. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Life has conspired | Hayatın kendince bir plânı vardır | Fitoor-1 | 2016 | |
| Our work is about our dreams and desires. | Bizim işimiz hayallerimiz ve arzularımızla ilgili. | Fitoor-1 | 2016 | |
| I hope you enjoy the show. | Umarım sergi hoşunuza gider. Teşekkürler. | Fitoor-1 | 2016 | |
| So when are you exhibiting your work? | Eserlerinizi ne zaman sergileyeceksiniz peki? Ne desem... | Fitoor-1 | 2016 | |
| In a few weeks. His work is beautiful. | Birkaç hafta içinde. Çalışmaları çok güzel... | Fitoor-1 | 2016 | |
| Hello. | Alo? Beni takip mi ediyorsun? | Fitoor-1 | 2016 | |
| Up, here. | Yukarıdayım, burada. | Fitoor-1 | 2016 | |
| My obsession has brought me close to you | Saplantım... | Fitoor-1 | 2016 | |
| My obsession is your mercy | Saplantım... | Fitoor-1 | 2016 | |
| My obsession changed my destiny | Saplantım değiştirdi... | Fitoor-1 | 2016 | |
| Your love is my obsession | Saplantım... | Fitoor-1 | 2016 | |
| O my Lord! | Rabbim! | Fitoor-1 | 2016 | |
| And now for our show stopper of the evening, | Ve şimdi gecemizin yıldızı, "Sanat İçin Özgürlük" serisi. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Feast your eyes guys. It's all been sold. | Gözleriniz bayram etsin millet. Hepsi satıldı. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Presenting the man of the hour, Noor Nizami. | Onur konuğumuz Noor Nizami'yi takdim ediyorum. | Fitoor-1 | 2016 | |
| What is the story behind this? | Bunun ardındaki hikâye nedir? | Fitoor-1 | 2016 | |
| Is this your idea of present day Kashmir? | Bugünkü Kashmir fikri size mi ait? | Fitoor-1 | 2016 | |
| It just hurt and I poured it out. | Verdiği acıyı eserlerime döktüm sadece. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Speaking of politics, what is your take on the ground reality? | Siyasetten bahsetmişken gerçekten hangi safta yer alıyorsunuz? | Fitoor-1 | 2016 | |
| I am alive. Breathing. | Yaşıyorum. Nefes alıyorum. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Standing here, amidst all you fine people. | Sizin gibi değerli insanların arasındayım. | Fitoor-1 | 2016 | |
| I will only say, that to me, Kashmir will always be the same. | Yalnızca şunu diyeceğim; benim için Kashmir hep aynı kalacak. | Fitoor-1 | 2016 | |
| I may be cursed like that. | Bir zamanlar olduğu şey için hasret çeken kalple lanetlenmiş olabilirim. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Those sweet fragrant days of my past. | Geçmişteki günlerimin o tatlı kokuları. | Fitoor-1 | 2016 | |
| How do you like it? | Beğendin mi? Hem de çok. | Fitoor-1 | 2016 | |
| You are looking smart. | Akıllı görünüyorsun. Diğer kızlara karşı dikkatli ol. | Fitoor-1 | 2016 | |
| You should've let me drive, sis. | Benim sürmeme izin vermeliydin, abla. Bir kız gibi sürüyorsun, Arif. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Why drink more than you can handle? | Ne diye kaldırabileceğinden daha fazla içiyorsun? | Fitoor-1 | 2016 | |
| I am getting engaged. | Nişanlanıyorum. Sana söylemiştim, değil mi? | Fitoor-1 | 2016 | |
| Bilal and I were together at college in London. | Bilal ve ben Londra'daki üniversiteden beri beraberdik. | Fitoor-1 | 2016 | |
| His father was a Minister in the Pakistan government. | Babası Pakistan hükümetindeki bakanlardan biriydi. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Now Bilal is next in line. | Bilal de onun yerini alacak. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Don't you get scared of anything? | Hiçbir şeyden korkmaz mısın? Korkarım. | Fitoor-1 | 2016 | |
| I am scared that you will go away again. | Yine çekip gidersin diye korkuyorum. | Fitoor-1 | 2016 | |
| But this time it won't be easy. | Fakat bu defa o kadar kolay olmayacak. | Fitoor-1 | 2016 | |
| They already lost the '65 and '71 wars. | 65 ve 71 savaşlarını kaybettiler zaten. 99'dakini bile. | Fitoor-1 | 2016 | |
| Has his visa come in? | Vize alabildi mi bakayım? | Fitoor-1 | 2016 | |
| Idiot! | Gerzek! | Fitoor-1 | 2016 | |
| Greetings, mother. | Esselamü aleyküm, anne. | Fitoor-1 | 2016 | |
| My dear child. | Sevgili çocuğum. Nasıl gidiyor? | Fitoor-1 | 2016 | |
| You didn't call yesterday. | Dün telefon açmadın. Evet, unutmuşum. | Fitoor-1 | 2016 |