Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19519
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Like Congress, the longer they deliberate, the more it costs. | Aynı meclis oturumları gibi, ne kadar uzarsa o kadar pahalıya mal olur. Meclis gibi, ne kadar planlarlarsa o kadar pahalıya patlar. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| This is awesome! I love the lyrics, it has a beat. | Harikaydı! Sözleri çok sevdim, çok güzel oturmuş. Bu harika! Sözlere bayıldım, çarpıcı bi ritmi var. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Yeah, a good tune. | Evet güzel şarkı. Evet. Müzik güzel. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| I suggest we slow this down. | Bence bunu biraz yavaşlatmalıyız. Bunu yavaşlatalım derim. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Keep the guitar down. Make it mellow. | Gitarın sesini kısın. Daha yumuşak çalın. Gitarları azaltın. Daha yumuşak yapın. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| How can this be mellow? | Bu nasıl yumuşak olabilir? Bu nası yumuşak olabilir? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Why don't we make a ballad album? | Bunu neden bir balad yapmıyoruz? Neden bir balat albümü yapmıyoruz? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Bullshit! I'll play it even faster! | Hadi oradan! Daha da sert çalacağım! Siktir! Daha da hızlı çalıcam. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Slow will sell better. | Yumuşak olursa daha çok satar. Yavaş daha çok satar. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| I'm not going to let you fuck with this tune. | Bu şarkının da içine etmene izin vermeyeceğim. Bu müziği sikmene izin vermiycem. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| There's no way, man. | Bu konuda hiç şansın yok. Hiç yol yok, adamım. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Only amateurs indulge themselves. | Bu yaptığınız çok amatörce bir şey. Sadece amatörler kendilerini şımartır. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Shut up, rich kid. | Kes sesini zengin çocuğu. Kes sesini, zengin bebe. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| What do you think of this song, Okazaki san? | Şarkı böyle sence nasıl Okazaki san? Bu şarkı sence nasıl, Okazaki san? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Talk to us, Okazaki san. | Okazaki san, sence nasıl? Konuş bizle, Okazaki san. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| It'll never sell. | Kesinlikle satmaz. Asla. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Mr. Tani. | Bay Tani. Bay Tani. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| I'm not trying to override your decision but | Kararınıza karşı çıkmak gibi olmasın ama... Kararınızın üstüne geçmeye çalışmıyorum ama, | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| can we play this the way it is? | ...sadece bu şarkı bizim istediğimiz gibi olsa? bunu olduğu gibi çalamaz mıyız? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| This isn't child's play, you know? | Bu iş çocuk oyunu değil biliyorsunuz. Biliyosunuz, bu çocuk oyunu değil. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| I have responsibilities too. | Benim de sorumluluklarım var. Benim de sorumluluklarım var. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Let us play this song our way. | Lütfen bu şarkıyı kendimiz gibi çalalım. Bu şarkıyı istediğimiz gibi çalmamıza izin verin. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Listen to me. | Beni dinleyin. Dinleyin beni. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Come on, man. | Lütfen! Hadi ama adamım. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| This is the last time we record together. | Lütfen, bu birlikte son kaydımız. Bu beraber yaptığımız son kayıt. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Let us have it our way just once. | Bir kere olsun kendimiz gibi çalalım. Bi seferlik bizim istediğimiz gibi olsun. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| What do you mean, this is the last recording? | Bu son kayıt da ne demek? Ne demek bu bizim beraber son kaydımız? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Just what he said. | Ne dediyse o. Dediği gibi işte. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| We're getting the boot after we finish this. | Bu kayıttan sonra tekmeyi basacaklar. Bu bitince sepetleniyoruz. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Seriously? | Ciddi misin? Cidden mi? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| What about live performances? | Peki konserler? Ya canlı performanslar? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| They'll let us do a few. | Birkaç tane yaparız belki. Bi kaç tane yapmamıza izin vercekler. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| If this record sells well, it'll change the situation. | Eğer albüm satarsa durum değişir ama. Bu kayıt iyi satarsa durum değişebilir. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| I think you know, Ryoji. | Biliyorsun değil mi Ryoji? Bence biliyosun, Ryoji. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Nobody has time for a band that makes no money. | Para kazandırmayan bir grupla kimse uğraşmaz. Kimsenin para yapmayan bi gruba ayırcak zamanı yok. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Since when did you become so mature? | Sen ne zaman bu kadar olgunlaştın? Ne zaman böyle olgunlaştın? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| I'm nowhere near you. | Daha senin kadar olgunlaşamadım. Senin yakınında bile değilim. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| We've done OK. | Her şey çok güzeldi. Fena değildik. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Yeah, we've been great. | Evet, çok iyi bir gruptuk. Evet, harikaydık.. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| I've persuaded him. | İkna ettim. Onu ikna ettim. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Let's play it like you did now. | Deminki gibi çalabilirsiniz. Şimdi çaldığınız gibi çalın. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| But we only get one take. We record it and that's it. | Ama sadece tek kayıt şansınız var. Hücum kayıtta ne çalarsanız o. Ama sadece tek sefer. Çalarsınız ve biter. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| One take? | Hücum kayıt mı? Tek sefer mi? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Are you scared? | Korktun mu? Korktunuz mu? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| No. If we fuck up, you'll have to live with it. | Bizim için hava hoş, batırırsak senin üstüne kalır. Hayır. Eğer sıçarsak, ömür boyu bununla yaşarsın. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| It'd be so enormous, so militant | Dikilirse karşına görürsün Öyle devasa, öyle militan olurdu ki | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| I know it would | Biliyorum Yapardı biliyorum. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| I'm sure it would | Biliyorum Kesinlikle yapardı. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| It'd be so enormous, so militant A whale would get out of there | Dikilirse karşına görürsün Bir balina kadar iri ve vahşi Öyle devasa, öyle militan olurdu ki Bir balinayı kaçırtırdı | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Music stacked up like wooden blocks Is the only salvation | Odun gibi dediğin bu müzik senin tek kurtuluşun Tahta bloklar gibi dizilmiş müzik tek kurtuluştur | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Don't you know you're a liar! Don't you know you're a deceiver! | Sen yalancının tekisin Anlattıklarının hepsi palavra Yalancı olduğunu bilmiyor musun? Hilekar olduğunu bilmiyor musun? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Music stacked up like wooden blocks Is the champion of justice! | Çünkü odun gibi dediğin bu müzik bir adalet savaşçısı Tahta bloklar gibi dizilmiş müzik tek kurtuluştur | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| If my justice really were a fish | Adaletim bir balık Eğer adaletim gerçekten bir balık olsaydı | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| It'd be so greedy and arrogant | Gözü doymaz, kibirli Öylesine aç gözlü ve küstah olurdu ki | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| I'd pump the magma Out of the ocean bed! | Okyanusun derinliklerinden magma pompalar Okyanus tabanından magmayı dışarı pompalardı! | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Do you think this will reach them? | Söylediklerim duyulacak mı? Sence bu onlara dokunacak mı? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Is somebody really listening out there? | Bizi dinleyen birileri gerçekten var mı? Orada dinleyen biri var mı gerçekten? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| If there's anybody, I want to know. | Birileri bizi duyuyor mu bilmek istiyorum. Eğer biri varsa bilmek istiyorum. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Is this reaching you? | Size ulaşabildik mi? Bu size dokunuyor mu? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| How can such a great song not reach anybody? | Böyle güzel bir şarkı nasıl kimseye ulaşamaz? Böyle harika bi şarkı nasıl kimseye dokunmaz? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| I can't believe it. | Buna inanmıyorum. İnanamıyorum. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| It's got to reach somebody. | Birilerine ulaşmalı. Birilerine dokunmak zorunda. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Somebody, please... | Bizi duyun... Biri, lütfen... | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| ... please. | ...lütfen. ... lütfen. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| It'd be so enormous, so militant A whale would get out of there. | Dikilirse karşına görürsün Bir balina kadar iri ve vahşi Öyle devasa, öyle militan olurdu ki Bir balinayı kaçırtırdı | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| That was great. | Harikaydı. Harikaydı. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Great performance. | Sağlam çaldınız. Harika performans. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Goro, what was that about? | Goro, o da neydi öyle? Goro, o da neydi öyle? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| You threw me off completely. | Sen konuşurken az daha ağlayacaktım. Beni tamamen yok saydın. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Yeah! That was kind of embarrassing. | Evet! Çok dokunaklı konuştun. Evet! Orası biraz utandırıcıydı. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Well, you know... | Şey, bilirsin... | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Imagine if no one listened to a cool song like that. | Kimsenin böyle havalı bi şarkıyı dinlemediğini düşünsene. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| So you were complaining? | İçini mi döktün yani? Yani şikayet mi ediyodun? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| We'll have to overdub that part. Let's do it after the break. | O kısmın üzerine yeni bir kayıt yapmamız gerek, birazdan yaparız. O kısmın üstünden geçmeliyiz. Aradan sonra yaparız. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Oh, I thought we only had one take? | Hani ne çalarsak oydu? oh, tek sefer şansımız var sanıyodum? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| You have to redo it. We can't have that in the end product. | Tekrar çalmanız gerek. Albüme böyle koyamayız. Tekrar yapmalısınız. Böyle bi şey sonuç kayıtta olamaz | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| We won't record it again. | Tekrar çalmayacaklar. Tekrar kaydedemeyiz. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Like I said, that's it. | Dediğimi duydun, tekrar çalmak yok. Dediğim gibi, bu kadar. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| It wasn't bad. | Kötü değildi. Kötü değildi | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| It was incredible. And nothing will make it better. | Hatta çok güzeldi. Bundan daha iyisi olamaz. Harikaydı. Hiçbir şey bunu daha iyi yapamaz | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| What are we going to do with that naive soliloquy of Goro's? | Peki Goro'nun kendi kendine konuştuğu kısmı ne yapmayı düşünüyorsun sorabilir miyim? Goro'nun çaylak monologunu ne yapıcaz? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| We can erase it. We'll just cut that part out. | O kısmı kesip çıkartalım. Silebiliriz. O kısmı keser atarız. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| What do you mean? | Ne demek istedin? Nası yani? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Let's just mute the sound. | Orada sesi kısalım. Sesi kısalım gitsin. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| That should work out. | Bu işimizi görür. Evet bu işe yarar. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| What's the point of muting it? | Sesi kısmanın ne anlamı var? Kısmaktaki amaç ne? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| We should reassemble it. | Bence o kısmı yeniden çalalım. O kısma montaj yapmalıyız. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| No. Let's go for something weird. | Hayır. Bu kısım albümün bir tuhaflığı olsun. Hayır. Garip bi şeyler deneyelim. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Come on, they're not The Beatles. | Hadi ama, bunlar Beatles değil ki. Hadi ama, bunlar Beatles değil ki. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| It'll only appear amateurish. | Çok amatörce görünecek. Sadece amatör görünmesini sağlar. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| I know I fucked up. Why don't we do the whole song again? | Benim yüzümden oldu. İsterseniz hepsini baştan kaydedelim. Sıçtım biliyorum. Neden tüm şarkıyı tekrar yapmıyoruz? | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| No, that was good. | Hayır, bu güzeldi. Hayır, bu iyiydi. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| It would be crude if we left it like that. | Böyle bırakırsak çok saçma olacak. Öylece bırakırsak ham görünür. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Trust me. | Bana güven. İnan bana. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| It won't sell anyway. | Nasıl olsa satmayacak. Nasılsa satmıycak. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| Fish Story. | Balık Hikayesi. Balık Hikayesi. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| For the song title. | Şarkının ismi için. Şarkının ismi olarak. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| It's good. | Güzel. Gayet iyi. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| That's plagiarism. | Buna eser hırsızlığı denir. | Fisshu Sutori-1 | 2009 | |
| It's quoting. | Esinlenme. Sadece alıntı yapma. | Fisshu Sutori-1 | 2009 |