Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18924
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You can go wherever you want to go. | İstediğin yere gitmekte özgürsün. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
All you need to do is talk to me. | Yapman gereken tek şey benimle konuşmak. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Do you want me to take my hand off your mouth? | Ellerimi ağzından çekmemi istiyor musun? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Five days? | 5 gün mü? O kadar, söz veriyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
And then I can go home? | Ardından eve gidebilir miyim? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
After that, wherever you consider home to be, you can | Ardından nereyi evin olarak görüyorsan oraya gidebilirsin, evet. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Your nose is bleeding again. | Yine burnun kanıyor. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Did I hit you? | Sana vurdum mu? Hayır, sanmıyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I don't know why this keeps happening. | Neden sürekli kanıyor bilmiyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Here, let me. | Bana bırak. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Tilt your head back. | Kafanı arkaya yasla. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Do you mind me asking how old you are? | Kaç yaşında olduğunu sormamın sakıncası var mı? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Age doesn't mean anything. | Yaşın bir önemi yok. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
You mean in the group? | Topluluk için mi? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
The time it takes for our earth to circle the sun? | Zaman kavramı, dünyamızın güneşin etrafında dönmesinden ibaret. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Why does that matter? It's an abstraction. | Bu neden önemli ki? Sadece soyut bir kavram. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Why is earth so special? | Dünya neden bu kadar özel? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Time means nothing in eternity. | Sonsuzluk içinde zamanın bir anlamı yok. Ailen bana 28 yaşında olduğunu söyledi. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
You shouldn't ask questions you know the answers to. | Cevabını bildiğin soruları sormamalısın. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Can you tell me about the faults? | Bana kusurlardan bahseder misin? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Faults. | 'Hatalar.' Kusurlar değil. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Faults. | 'Hatalar.' | Faults-1 | 2014 | ![]() |
From a fault comes a change. | Hatalar değişimi getirir. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Do you believe a change is on the way? | Değişebileceğine inanıyor musun? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I don't want to talk about that. | Bunun hakkında konuşmak istemiyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
What was its name? | İsmi ne? Ne yapmaya çalıştığını biliyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Okay. | Tamam. Seni nasıl buldular? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I found them. | Ben onları buldum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
But did somebody hand you a pamphlet, or did you have a | Birisi sana broşür mü verdi ya da topluluk içinde bir arkadaşın mı vardı? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
no, no you don't understand. | Hayır, anlamıyorsun. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I was meant to find them. | Onları gerçek anlamda buldum. Bulmak zorundaydım. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
One day I stepped outside and I walked. | Bir gün dışarı çıktım ve yürümeye başladım. Eve ulaşana kadar yürüdüm. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I had never been to this place before, but I knew it. | Daha önce orada hiç bulunmamıştım ama biliyordum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I had seen it. | Görmüştüm. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Something told me to walk in, and I did. | Bir şey bana girmemi söyledi ve ben de girdim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
And they took you in? | Ve seni içlerine mi aldılar? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I had been with them my whole life, but at that moment, my | Tüm hayatım boyunca onlarla birlikteydim ama o an fiziksel benliğim de o eve girdi. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Can you describe the group? | Topluluğu tarif edebilir misin? Hangi açıdan? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I know, these things don't mean anything to you, but it | Biliyorum, bunların senin için hiçbir anlamı yok ama... | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Helps me to understand. | ...benim anlamama yardımcı olacak. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Men and women. Mostly men. | Erkek ve kadınlar var. Çoğunluğu erkek. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
So no children. | Çocuklar yok demek. Parazitler. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
We don't have time to wait for them to grow autonomous. | Onların büyümesini bekleyecek kadar zamanımız yok. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
What, something is going to happen soon? | Neden? Yakında bir şey mi olacak? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I told you, I don't want to talk about that. | Sana bu konuda konuşmak istemediğimi söylemiştim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Can you tell me what role you play, Claire? | Bana topluluk içinde ki rolünü söyle Claire? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I'm sorry. | Özür dilerim. İstemeden oldu. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Who are you in faults? | 'Hatalar' içinde kimsin? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
We are all students, every one of us. | Hepimiz öğrenciyiz, her birimiz. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
So there's a teacher. | Bir öğretmen var demek. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
We teach each other. | Birbirimize öğretiyoruz. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
But there must be someone in charge. | Ama başınızda sorumlu birisi olması gerek. Oraya ilk gelen kişi. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
You have to find that for yourself. | Bunu kendin bulmalısın. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
You're probably very tired, right? | Sanırım çok yoruldun, öyle değil mi? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
When we're tired, we think less and we feel more. | Yorulduğumuz zaman daha az düşünür daha fazla hissederiz. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Today, I wanted you to feel. | Bugün, hissetmeni istiyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
We should stop there. | Burada durmalıyız. Şu ana kadar çok iyi gittin. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I wasn't planning on doing this so soon, but I want to | Bunu bu kadar çabuk yapacağımı düşünmemiştim ama sana bir şey göstermek istiyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I know this will be hard for you, but | Biliyorum, bu senin için zor olacak ama hazır olduğunu hissediyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I just wanted you to see them. | Onları görmeni istedim. Burada olduklarını bil. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I don't want to keep any secrets from you. | Senden hiçbir sır saklamak istemiyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Alright. | Tamam. Paul, Evelyn, sanırım bu akşamlık bu kadar yeter. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Let's, let's give her a chance to process everything. | Ona, süreci tamamlaması için bir şans verelim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
our baby. | Bebeğimiz. Claire. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Well what is that supposed to mean? | Bunun ne anlamamız gerekiyor? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
There are two identities in a case such as hers. | Bu durumda onun 2 kimliği var. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
The before identity, before the cult, | Önceki kimliği, tarikata katılmadan önce. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
And the cult identity. | Ve bir de tarikat kimliği. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
What do we call her then? | Peki ona nasıl sesleneceğiz. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Terms of affection are fine. | Sevgi sözcükleri olabilir. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Baby, sweetie, honey, whatever you called her back when | Bebeğim, tatlım, şekerim, bundan önce nasıl sesleniyorsanız öyle. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
We never called her honey. | Ona hiç şekerim dememiştim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
She needs to sleep. | Uyumaya ihtiyacı var. Bugün güzel geçti. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Tonight I think we need to keep the doors closed. | Bence bu akşam kapılarımızı kapalı tutmalıyız. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
We, can we just talk to her a little more? | Onunla biraz daha konuşamaz mıyız? Sabahı bekleyin. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I want to do a session with her in the morning. | Yarın sabah onunla bir seans yapmak istiyorum. Sonrasında sizi içeri alacağım. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I'm not asleep. | Uyumuyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Sorry, I was just... | Özür dilerim, ben sadece... | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I left space for you. | Sana da yer ayırdım. Ben yerde yatarım. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I'm not going to leave. | Hiçbir yere gitmeyeceğim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Oh, I know. | Biliyorum. sana güveniyorum ama... | Faults-1 | 2014 | ![]() |
You want to know why I'm not going to leave? | Neden gitmeyeceğimi öğrenmek ister misin? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I feel like this is an opportunity. | Bunu bir fırsat olarak görüyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
God is giving me a chance to save them. | Tanrı, onları kurtarmam için bana bir şans verdi. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Your parents? | Aileni mi? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I can teach them. | Onlara öğretebilirim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Can you turn off the light? | Işığı kapatabilir misin? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
What time is it? | Saat kaç? Gün ağırdı. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Can you hand me my pants... | Pantolonumu uzatabilir misin? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I needed a change of clothes. | Üzerimi değişmem gerekiyordu. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Well, your parents brought some from home. | Ailen sana evden bir şeyler getirmiş. Onlara daha sonra bakarız. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Can you put your dress back on? | Kendi elbiseni giyebilir misin? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
You don't have to do that. | Bunu yapmana gerek yok. Bugün oda servisi istemiyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Did you spray this with something? | Bunun üzerine parfüm mü sıktın? Hayır, nasıl kokuyor? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
It smells floral. | Çiçek gibi. Belli belirsiz bir koku. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I don't have anything. | Hiçbir şeyim yok ki. Özür dilerim, evet. Biliyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Would you be okay talking with me this morning? | Bu sabah benimle konuşmak ister misin? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I've learned a lot about myself since I found them. | Onları bulduğumdan beri, kendimle ilgili birçok şey öğrendim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
A Are you familiar with meditation? | Meditasyon ile ilgileniyor musun? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I am, yes. | Evet, kendim yapmıyorum ama sürecin nasıl işlediğini biliyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |