Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18746
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
l want to show you Delhi. | Sana Delhi'yi gezdirmek istiyorum. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Without your bodyguards, don't say no, not without thinking atleast | Korumaların olmadan hem de. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
You'll anyway be thinking about me so... | Her halükârda beni düşüneceksin zaten... | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
God forbid, the crows are cawing. | Allah muhafaza, kargalar ötüyor. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l'll wait for you after the rehearsal tomorrow. With these crows. | Yarın gösteriden sonra seni kargalarla bekliyor olacağız. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
You have had more girls in your life than there is mileage on my bus. | Benim bu otobüsle kat ettiğim yoldan fazla kızla beraber oldun. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Why do you want this blind girl? | Bu kör kıza neden kafayı taktın ki? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
What can l do Balwante, everyone wants the moon. | Ne yapayım Balwante, herkes mehtabı elde etmek ister. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
There's just one headlight in the sky, that shows us the way. | Tepemizde bize yol gösteren bir ışıltı vardı. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Now you want that too? | Şimdi de onu mu istiyorsun yani? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
'They say in love you always loose sleep. | "Derler ki aşkta uykular haram olur... | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l wish someone would love me, l bloody sleep and sleep and sleep.' | ...keşke biri bana âşık olsa, uyurdum horul horul." | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Zooni! You must be tired, go to sleep. | Zooni! Yorgun değil misin sen, uyusana. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l am awake after so many years. | Buna yıl sonra nihayet gözlerim açıldı. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l can't sleep now. l can't sleep now. | Bu saatten sonra uyuyamam. Uyuyamam artık. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l want to be even more impudent, l want you to run away with me. | Daha da arsız olmak istiyorum. Benimle kaçmanı istiyorum. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Why aren't you concentrating? | Niye aklını buraya vermiyorsun Zooni? Bobo, telefonunu kullanabilir miyim? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Pick up, mama! | Aç haydi anne. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
This is one decision you'll have to take on your own Zooni . | Bu kararı kendi başına vermelisin Zooni. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Oh Lord, how silly of me. | Aman ya, nasıl da aptalım. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Of course there's no point in your.. | Göremeyen biri için etrafı gezmenin ne anlamı var? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Okay. You can go back to the hostel after rehearsal. | Peki madem, gösteriden sonra otele geri dönersin. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Fine! At least you'll be away from that Rehan guide. | İyi! En azından şu Rehber Rehan'dan uzak olacaksın. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Brother, tell me something. You stand here all day. | Abicim bir şey soracağım. Burada bütün gün dikiliyorsun. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Don't you wish you were inside on the President's chair? | Hiç içeride, Cumhurbaşkanı'nın koltuğunda olmak istemiyor musun? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Why should l think that? | Niye isteyeyim ki? Polis olunca düzenli olarak terfi alıyoruz. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
But once you're President, there's no scope of promotion at all! | Ama Cumhurbaşkanı olunca terfi edecek daha yüksek bir mevki kalmaz ki! | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
You're a very jolly man! | Harbiden Jok neşeli bir adamsın! Hepsi dedem sayesinde. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Grandfather? My grandfather worked for the British. | Deden mi? Dedem İngilizler için çalışmıştı. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
All day long he would hear them say 'Jolly Good' this and 'Jolly Good' that. | Her gün İngilizlerin bir şeylere "Jok güzel" demesini dinleyip durmuş. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
When l was born he was losing his memory. | Ben doğduğumda dedem bunamaya başlamış. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
All he remembered was 'Jolly Good'. | Tek hatırladığı şey "Jok güzel"di. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
So that's what he named me. Jolly Good. | O yüzden de adımı "Jok güzel" koydu işte. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Yes, yes have a laugh at me. | Evet, gülersin tabii böyle. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Even the officers that pass by here say.. | Buradan geçen memurlar bile... | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
..'Jolly Good..Singh' laugh and move on. | ..."Jok Güzel" Singh diyerek gülüp geçerler. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l think that's great. | Çok güzelmiş yahu. Sayende memleket neşeyle yönetiliyor! | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
'l felt God himself had blessed me. | "Allah'ın bana lütufta bulunduğunu hissettim... | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
When all she did was to address me.' | ...üstelik tek yaptığı, sana adımı söylettirmekti." | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Look, l sent Rana with Balwaan and the bus. | Rana'yı Balwaan'la birlikte otobüsle yolladım. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
No, l'm not coming today. | Hayır, bugün gelmiyorum. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
So what if l didn't tell you earlier. l'm telling you now. | Erkenden söylemediysem ne olmuş? Şimdi söylüyorum ya işte. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Let's go. You left work without permission? | Hadi gidelim. İzin almadan mı işi bıraktın? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
My father says that if a person can't be loyal to their work.. | Babam hep der ki; bir adam işine sadık değilse... | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
..they can't be trusted for anything. | ...hiçbir şeyde ona güvenilmez. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l've left work for you and you're giving me a speech on loyalty? | Senin için işi bırakıp gelirken bana sadakat üzerine nutuk mu çekiyorsun? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
My mother says there is nothing bigger than loyalty. | Annem de der ki; hayatta sadakatten daha önemli bir şey yoktur. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
lf you're done with your mother and father's sermons can we go? | Anne babanın nasihatleri bittiyse gidebilir miyiz? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Why am l saying all this to you? | Tüm bunları sana neden söylüyorum? Neden söylüyorsun? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
So that l go back to work? | İşe döneyim diye mi? Evet. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Think about it, if l go today l won't come back tomorrow. | Bir düşün şu söylediğimi: Bugün gidersem, yarın dönmeyeceğim. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l'll go back to the guest house, you'll go back to work. | Ben otele geri dönerim, sen de işine dönersin. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Tomorrow you'll take the day off and then we'll go, ok? | Yarın izin alırsın öyle gideriz, olur mu? Hayır, olmaz. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
You've heard what your parents have said. Now hear me. | Ailenin sözlerini dinlemişsin. Şimdi de benimkileri dinle. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
lf l go today l will not come back tomorrow. | Bugün gidersem yarın dönmeyeceğim. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
You'll come. Let's go. | Gelirsin. Haydi gidelim. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
'l don't live the life of the selfless, nor do l grab another's wine. | "Ne fedakârların hayatını yaşarım ne de başkasının şarabını çalarım... | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
lf she has love let her come and declare it.. | "...varsa bana olan aşkını gelir kendisi söyler... | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
..to ask her, to follow her, l decline.' | ...zira ne ona teklif etmeyi ne de peşinden koşmayı kabul etmem." | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
God be with you. | Allah'a emanet. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Greetings Ms. Zooni. | Merhabalar Zooni Hanım. Merhabalar Jok Bey. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Yesterday l said good morning to 20 people.. | Dün 20 kişiye günaydın deyip iyi akşamlar cevabı aldım. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
How can so many people be wrong? | O kadar insan nasıl yanıldı peki? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
lt was my watch that was wrong. lt stopped in the morning.. | Asıl yanılan saatimmiş meğer. Sabahleyin durmuş... | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
..so l said 'good morning' to people all day long! | ...o yüzden gün boyunca herkese günaydın deyip durdum! | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l can't see Rehan today. | Bugün Rehan'ı ortalıkta göremiyorum. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l can't see him either. | Ben de göremiyorum. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l think he's like me. Completely clean at heart.. | O çocuğu kendime benzetiyorum. Kalbi çok temiz... | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
..and completely muddled in the head. | ...ama kafası zırvalıklarla dolu. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
'l couldn't quench my thirst with water so l set off for the bar. | "Suyla dinmiyor bu susamışlığım, bara gidiyorum hızla... | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l gave up complaining to God about you.. | "...hakkında Allah'a yakarmayı bıraktım... | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
..for He is the most smitten by you, by far.' | ...zira sana olan aşkı çok daha fazla." | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l'm with you now. | Şimdi seninleyim. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
So, how are you going to show Delhi to a blind girl? | Söyle bakalım, Delhi'yi kör bir kıza nasıl göstereceksin? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
What's my voice like? | Sesim neye benziyor? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Like the thunder before the storm. | Fırtına öncesi gürleyen gökyüzü gibi. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
What do l smell like? | Kokum neye benziyor? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Like the earth after the first rain. | Baharın ilk yağmurundan sonra yayılan toprak kokusu gibi. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
What do l feel like? | Nasıl görünüyorum? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Like a prince in a beggar's clothing | Fakir kıyafeti giymiş şehzade gibi. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
And just like this you will see Delhi. | İşte bu şekilde Delhi'yi göreceksin. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Watch out! This is the Gateway of Blood. | Dikkat et. Burası Kan Geçidi. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
The emperor Aurangzeb had his brother.. | İmparator Evrengzib, kardeşi Dara Shikoh'un... | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
..Dara Shikoh beheaded, and hung his head up here. there. | ...kafasını uçurup kellesini buraya asmıştır. Tam olarak dikildiğin yere. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
And the British government killed two sons and.. | Ayrıca İngiliz Hükümeti de Bahadır Şah Zafer'in... | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
..a grandson of Bahadur Shah Zafar, right there, behind you. | ...iki oğlu ve torununu orada, tam arkanda öldürmüştür. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Please. That's enough. Let's leave from here. | Lütfen. Bu kadar yeter. Haydi gidelim buradan. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
This is the bloody history of Delhi. | İşte bu, Delhi'nin kanlı geçmişi. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
The Mughals, the British, a lot of bloodshed had happened here | Buradan Babürler, İngilizler gelip geçti ve çok kan döküldü. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
That's why, till today, tears of blood flow from these walls. | Bu yüzden hâlâ bu duvarlar kan ağlar. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Scared? What did you think? | Korktun mu? Ne düşünüyorsun? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l wouldn't get back at you for yesterday? | Dünün acısını çıkarmayacağımı mı sandın? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
And what did you think, l'd get scared so easily? | Sen ne sanıyorsun, bu kadar kolay korkacağımı mı? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
When l have never seen any colors.. | Renk nedir bilmezken kan rengi beni nasıl korkutabilir ki? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
Now you're scared. | Şimdi korktun ama. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l'm going. l'm going to Delhi, to get her back. | Gidiyorum. Delhi'ye gidip onu getireceğim. 4 gün oldu, hayatı yeterince öğrenmiştir. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
What'll be happening to her without us? Just think? | Yanında biz yokken kim bilir başına neler gelmiştir. Bir düşünsene. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
She's brought up on home food, she must be starving. | Ev yemeklerine alışık bu kız, açlıktan ölüyordur şimdi. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
The Delhi crowds, who will look out for her? | Delhi'nin keşmekeşinde ona kim sahip çıkar? | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |
l can't take her agony any more, l'm going. | Daha fazla acı çekmesine izin veremem, gidiyorum. | Fanaa-1 | 2006 | ![]() |