Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18515
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
See, the thing is... How about tomorrow? | Aslında diyecektim ki Yarına ne dersin? Aslında diyecektim ki Yarına ne dersin? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You want to come by tomorrow? Great. | Yarın gelmeye ne dersin? Olur. Yarın gelmeye ne dersin? Olur. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Okay? What time? | Saat kaçta? Saat kaçta? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I don't know. Just sometime tomorrow would be great. | Bilmem. Yarın herhangi bir saat gayet uygun olur. Bilmem. Yarın herhangi bir saat gayet uygun olur. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Okay, great. So, if you could go and have that check, that would be great. | Güzel. Söz konusu çeki hazırlarsanız çok makbule geçer. Güzel. Söz konusu çeki hazırlarsanız çok makbule geçer. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
It's 110. Okay. | 110 dolarlık çek. Tamam. 110 dolarlık çek. Tamam. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
That's two plates at $55 a plate. Okay, okay. | Kişi başına 55 dolar hesabıyla. Tamam. Kişi başına 55 dolar hesabıyla. Tamam. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I'm going to close this. Okay. | Kapıyorum kapıyı artık. Tamam. Kapıyorum kapıyı artık. Tamam. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Joel? Hi. | Joel! Selam. Joel! Selam. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Hey, what... How did you know that I was here? | Selam. Burada olduğumu nereden biliyordun ki? Selam. Burada olduğumu nereden biliyordun ki? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I'm actually staying here, too. I thought I saw you, so... | Ben de burada kalıyorum aslında. Seni görünce de dedim ki... Ben de burada kalıyorum aslında. Seni görünce de dedim ki... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Come in. Sorry. | İçeri girsene. Kusura bakma. İçeri girsene. Kusura bakma. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Do you want something to drink? I have soda. | İçecek bir şey ister misin? Kolam var istersen. İçecek bir şey ister misin? Kolam var istersen. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
No, thanks. | İstemem, kalsın. İstemem, kalsın. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Listen, I am so sorry about what happened with Willie. | Willie ile aranda geçenler için çok üzgünüm. Willie ile aranda geçenler için çok üzgünüm. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
He gets crazy. That's why I had to move out, | Kafayı sıyırdı adeta. Sırf bu yüzden ben de oradan taşınmak zorunda kaldım. Kafayı sıyırdı adeta. Sırf bu yüzden ben de oradan taşınmak zorunda kaldım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
so, have a seat. | Otursana. Otursana. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
That's Mary's purse, right? Huh? | Mary'nin çantası değil mi şu? Mary'nin çantası değil mi şu? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Right there. That's Mary's purse, right? | Şuradaki. Mary'nin çantası değil mi? Şuradaki. Mary'nin çantası değil mi? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Uh, no, that's my bag. So, wait. How are things at work? How is everybody? | Hayır, benim o. Hayır, benim o. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
This is Mary's purse, and you stole it. | Mary'nin çantası bu. Sen de onu çaldın. Mary'nin çantası bu. Sen de onu çaldın. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Am I right? | Yanlış mıyım? Yanlış mıyım? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Joel, that's my bag. It probably just looks like hers. | Benim çantam o, Joel. Onunkinin benzeridir muhtemelen. Benim çantam o, Joel. Onunkinin benzeridir muhtemelen. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You know, there's a lot of them out there. | Dışarıda bunlardan bir sürü var. Dışarıda bunlardan bir sürü var. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I have never seen another one. | Bunun benzerini hiç görmedim. Bunun benzerini hiç görmedim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Or another teddy in a fucking tutu. | Balerin eteği giymiş başka bir ayıcık da görmedim ayrıca. Balerin eteği giymiş başka bir ayıcık da görmedim ayrıca. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Now, what are you doing with Step? Huh? | Söyle bakalım, Step'le alıp veremediğin ne? Söyle bakalım, Step'le alıp veremediğin ne? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You're the only reason that he's suing this company, right? | Şirketi dava etmesinin tek sebebi sensin, değil mi? Şirketi dava etmesinin tek sebebi sensin, değil mi? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Do you have any idea how much work I put into building up that company? | O şirketi buralara getirebilmek için ne kadar çaba sarf ettiğimi biliyor musun? O şirketi buralara getirebilmek için ne kadar çaba sarf ettiğimi biliyor musun? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Do you have any clue? Do you care? | Hiçbir fikrin var mı, ya da umurunda mı? Hiçbir fikrin var mı, ya da umurunda mı? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I'm gonna go. I'm gonna take this. | Gidiyorum ben. Bunu da yanımda götürüyorum. Gidiyorum ben. Bunu da yanımda götürüyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
If it really is your bag, you can call the police, | Sahiden senin çantansa, polisi arar çaldığımı söylersin, tamam mı? Sahiden senin çantansa, polisi arar çaldığımı söylersin, tamam mı? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
On second thought, I'm gonna call them right now | Bir daha düşündüm de, neden onları şimdi arayıp senin çaldığını söylemiyorum ki? Bir daha düşündüm de, neden onları şimdi arayıp senin çaldığını söylemiyorum ki? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Joel, please don't. Why? | Arama lütfen, Joel. Niye? Arama lütfen, Joel. Niye? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Joel, please don't call the police. I'm on probation, | Polisi arama lütfen. Şartlı salıverildim... Polisi arama lütfen. Şartlı salıverildim... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
and I will go to jail for a really long time. | ...ve bir daha tutuklanırsam, çok uzun süre hapis yatabilirim. ...ve bir daha tutuklanırsam, çok uzun süre hapis yatabilirim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Well, maybe you should have thought about that | Bunu çalışanlarımın kuyusunu kazmadan önce düşünmeliydin belki de. Bunu çalışanlarımın kuyusunu kazmadan önce düşünmeliydin belki de. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Joel, please? Listen, I promise you | Lütfen, Joel. Sana söz, Step'i rahat bırakacağım ve o da davadan vazgeçecek. Lütfen, Joel. Sana söz, Step'i rahat bırakacağım ve o da davadan vazgeçecek. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
How do I know that? | Nereden bileyim? Nereden bileyim? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You can keep the bag. | Çanta sende kalabilir. Çanta sende kalabilir. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
If I don't leave Step alone, if he doesn't drop the lawsuit, | Step'i rahat bırakmazsam ve kendisi de davadan vazgeçmezse... Step'i rahat bırakmazsam ve kendisi de davadan vazgeçmezse... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
then you can turn me in. | ...beni ele verebilirsin o zaman. ...beni ele verebilirsin o zaman. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, that... And Sylvia's wallet and Jim's watch? | Evet, öyleyse Peki ya Sylvia'nın cüzdanıyla Jim'in saati? Evet, öyleyse Peki ya Sylvia'nın cüzdanıyla Jim'in saati? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You got those? Can I have those, too? | Onlar da sende mi? Onları da alabilir miyim? Onlar da sende mi? Onları da alabilir miyim? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I guess that works. I mean, great. | Anlaştık o zaman. İyi oldu. Anlaştık o zaman. İyi oldu. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I bet you weren't even into food flavoring, were you? | Gıda tatlandırma işiyle de uzaktan yakından alakan yoktu, değil mi? Gıda tatlandırma işiyle de uzaktan yakından alakan yoktu, değil mi? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
What is your deal? How do you end up like this? | Derdin ne ki senin? Nasıl oldu da bu hale düştün? Derdin ne ki senin? Nasıl oldu da bu hale düştün? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Hey? This is what I'm talking about. | Bahsettiğim şey de bu işte. Bahsettiğim şey de bu işte. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
This manipulation here with the tears. I'm not gonna fall for that. | Timsah gözyaşlarıyla beni etkileyeceksin. Yemem ben bunu. Timsah gözyaşlarıyla beni etkileyeceksin. Yemem ben bunu. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Forget it. | Boş versene. Boş versene. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You better not be faking it, okay, because I'm actually feeling bad. | Umarım numara yapmıyorsundur, çünkü kendimi çok kötü hissettim şimdi. Umarım numara yapmıyorsundur, çünkü kendimi çok kötü hissettim şimdi. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Hello? | Duydun mu? Duydun mu? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Are you faking it? | Numara mı yapıyorsun? Numara mı yapıyorsun? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I was just curious about how somebody ends up like this. | Ben sadece biri nasıl olur da bu hale düşer merak ettim. Ben sadece biri nasıl olur da bu hale düşer merak ettim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
All right. Just... | Tamam geçti. Tamam geçti. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Very sorry. Okay? Don't worry about it. | Özür dilerim, tamam mı? Takma kafana. Özür dilerim, tamam mı? Takma kafana. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I just thought I'd just ask how a... | Ben sadece nasıl olur diye Ben sadece nasıl olur diye | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Cindy? Cindy? | Cindy? Cindy? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
(SINGING) Who were you thinking of when we were making love last night? | Dün gece sevişiyorken kim olduğumu sanıyordun ki? Dün gece sevişiyorken kim olduğumu sanıyordun ki? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Was it a good looking stranger or a close friend of mine? | Yakışıklı bir yabancı mıydı yoksa yakın bir arkadaşım mı? Yakışıklı bir yabancı mıydı yoksa yakın bir arkadaşım mı? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You didn't want to quit when we was into it last night | Kendimizi iyice kaptırdığımız için, dün gece bırakıp gitmek istemedin beni Kendimizi iyice kaptırdığımız için, dün gece bırakıp gitmek istemedin beni | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Joel hasn't been in all morning. Can you believe that? | Joel sabahtan beri ortalarda yok. İnanabiliyor musun? Joel sabahtan beri ortalarda yok. İnanabiliyor musun? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
If we come in late, we get in trouble. | Biz geç gelsek, bir ton azar yeriz. Biz geç gelsek, bir ton azar yeriz. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
And Hector didn't steal it. Cindy did. | Hector değil, Cindy çalmış. Hector değil, Cindy çalmış. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Can you believe that? | Aklın alıyor mu? Aklın alıyor mu? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Blaming Cindy just to protect Hector. Typical. | Sırf Hector'u korumak için Cindy'i suçluyor. Hep böyle olur. Sırf Hector'u korumak için Cindy'i suçluyor. Hep böyle olur. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
We really do need to go to the grocery store, Step. | Markete gitmek cidden şart oldu, Step. Markete gitmek cidden şart oldu, Step. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You heard from Cindy lately? | Cindy'den haber alabildin mi? Cindy'den haber alabildin mi? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
It's been over three days since she borrowed your truck. | Kamyonetini ödünç alalı üç gün oldu. Kamyonetini ödünç alalı üç gün oldu. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Maybe we ought to call the cops or something... | Polisi falan aramalıyız belki de... Polisi falan aramalıyız belki de... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Look, she'll be back, all right? She wouldn't steal my truck. | Geri dönecek, tamam mı? Kamyonetimi çalacak değil ya. Geri dönecek, tamam mı? Kamyonetimi çalacak değil ya. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
That's the last bottle of Pepsi. | Bu son Pepsi şişesiydi. Bu son Pepsi şişesiydi. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Maybe I'll just call Domino's and have them deliver some Pepsi. | İyisi mi Domino's'u arayıp biraz Pepsi getirmelerini söyleyeyim. İyisi mi Domino's'u arayıp biraz Pepsi getirmelerini söyleyeyim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Still, if she didn't steal your truck | Peki senin kamyonetini çalmadıysa... Peki senin kamyonetini çalmadıysa... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
and she didn't get into an accident, what do you reckon... | ...ve kaza da yapmamışsa, o zaman ne ...ve kaza da yapmamışsa, o zaman ne | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Shut up about Cindy, already, before I kick your fat ass! | Koca götünü halletmeden kapat şu Cindy konusunu! Koca götünü halletmeden kapat şu Cindy konusunu! | Extract-1 | 2009 | ![]() |
WOMAN: Domino's. Hello, Mr. Wilkinson. | Domino's. Merhaba, Bay Wilkinson. Domino's. Merhaba, Bay Wilkinson. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
BRIAN: Hey. Hey, Brian. | Selam. Selam, Brian. Selam. Selam, Brian. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Step's here to see you. | Step seni görmeye gelmiş. Step seni görmeye gelmiş. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Is he? Great. Bring him in. | Öyle mi? İyi o zaman, içeri al. Öyle mi? İyi o zaman, içeri al. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
He's outside at the loading dock. | Nakliye bölümünün orada bekliyor. Nakliye bölümünün orada bekliyor. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
He wants to talk to you alone out there for some reason. You know? | Nedendir bilmiyorum ama seninle yalnız konuşmak istiyor. Nedendir bilmiyorum ama seninle yalnız konuşmak istiyor. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Man to man. | Erkek erkeğe yani. Erkek erkeğe yani. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I'm sick and tired of dealing with that Adler fellow. | Şu Adler denen adamla uğraşmaktan bıktım usandım yahu. Şu Adler denen adamla uğraşmaktan bıktım usandım yahu. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Truth is, I just want my old life back. I just wanna get back to work. | Tek istediğim şey eski yaşantım aslında. İşime geri dönmek istiyorum. Tek istediğim şey eski yaşantım aslında. İşime geri dönmek istiyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You know? I'm a working man. That's what I do. | Emekçi adamım ben. Değişemem. Emekçi adamım ben. Değişemem. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
The problem is, if I bankrupt the company, | Sorun şu ki, şirketi iflas ettirirsem... Sorun şu ki, şirketi iflas ettirirsem... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
there won't be a job for me to go back to. | ...ortada geri dönebileceğim bir iş de kalmayacak. ...ortada geri dönebileceğim bir iş de kalmayacak. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You don't have to bankrupt the company. | Şirketi iflas ettirmek zorunda değilsin. Şirketi iflas ettirmek zorunda değilsin. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Well, if I drop the lawsuit, you'll sell the company, | Davadan vazgeçersem ve sen de şirketi satarsan... Davadan vazgeçersem ve sen de şirketi satarsan... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
and the new company, well, who'd want to hire somebody with one ball? | ...o zaman tek taşaklı birini yeni şirkette işe almak isterler mi ki? ...o zaman tek taşaklı birini yeni şirkette işe almak isterler mi ki? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You know, I'm a working man, too, Step. You know? | Aslına bakarsan ben de emekçi adamım, Step. Aslına bakarsan ben de emekçi adamım, Step. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I make extract. That's what I do. You know? Vanilla. | Özüt yapıyorum. Buyum ben. Vanilyalısı olsun... Özüt yapıyorum. Buyum ben. Vanilyalısı olsun... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Cherry. Root beer. S'mores. | ...vişnelisi olsun, kök biralısı olsun, kremalı bisküvilisi olsun. ...vişnelisi olsun, kök biralısı olsun, kremalı bisküvilisi olsun. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
And a lot of people don't think that that's very cool, | Çoğu insan bunun ahım şahım bir şey olmadığını düşünüyor... Çoğu insan bunun ahım şahım bir şey olmadığını düşünüyor... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
but I think that it is pretty cool, so, | ...ama yanlış düşünüyorlar bence, o yüzden... ...ama yanlış düşünüyorlar bence, o yüzden... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
why would I want to sell this place? | ...neden burayı satmak isteyeyim ki? ...neden burayı satmak isteyeyim ki? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I think that I just got distracted with Dean and the drugs | Dean ve uyuşturucular dikkatimi iyice dağıttı sanırım... Dean ve uyuşturucular dikkatimi iyice dağıttı sanırım... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
and the gigolos and... | ...bir de jigolo olayı var tabii, bir de ...bir de jigolo olayı var tabii, bir de | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You know, what I'm saying is that I'm thinking about maybe | Diyeceğim o ki, şirketi satmamayı düşünüyorum aslında. Diyeceğim o ki, şirketi satmamayı düşünüyorum aslında. | Extract-1 | 2009 | ![]() |