• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 177329

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
<b>I will mount the grey.</b> Peki kısrak ne olacak? Peki kısrak? Senin için başka planlarım var. Peki kısrak? Senin için başka planlarım var. Geri ata ben binerim. Senin için başka planlarım var. Geri ata ben binerim. Senin için başka planlarım var. True Grit-4 2010 info-icon
<b>I have other plans for you.</b> Onu senin için planlamadık. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Must I double mount with the doctor?</b> Doktorun atına binsem olur ama. Tabii ona doktorla berber binmezsem. Tabii ona doktorla berber binmezsem. Tabii ona doktorla berber binmezsem. Tabii ona doktorla berber binmezsem. True Grit-4 2010 info-icon
<b> Doctor: No. Nope.</b> Olmaz. Hadi. Olmaz. Hadi. Olmaz. Hayır. Olmaz. Hayır. Olmaz. True Grit-4 2010 info-icon
<b>It will be too chancy with two men up if it comes to a race.</b> Bir atta iki kişi varken rahat hareket edemeyiz. Bir ata kişiyi bindirmeyi göze alamayız. Burada kızla başının çaresine bak. Bir ata kişiyi bindirmeyi göze alamayız. Burada kızla başının çaresine bak. Bir ata iki kişiyi bindirmeyi göze alamayız. Burada kızla bekleyeceksin. Bir ata iki kişiyi bindirmeyi göze alamayız. Burada kızla bekleyeceksin. True Grit-4 2010 info-icon
<b>You will wait here with the girl.</b> Kızla beraber kalmanın bir yolunu bul. True Grit-4 2010 info-icon
<b>When we reach Ma's house I'll send Carroll</b> Mile’ın yerine yetişince Harold’ı gönderirim. Miles evine ulaştığımızda Harold'ı yanında yeni atlarla geri yollarım. Miles evine ulaştığımızda Harold'ı yanında yeni atlarla geri yollarım. Ma'nın evine ulaştığımızda Carrol'u yanında yeni atlarla geri yollarım. Ma'nın evine ulaştığımızda Carrol'u yanında yeni atlarla geri yollarım. True Grit-4 2010 info-icon
<b>back here with some fresh mounts.</b> Yeni atlarla gelir. True Grit-4 2010 info-icon
<b>We'll be out by dark.</b> Hava kararana kadar dışarıda olacağız. Gün kararınca yola çıkacağız. Eski mekanda görüşürüz. Gün kararınca yola çıkacağız. Eski mekanda görüşürüz. Gün kararınca orada oluruz. Eski mekanda görüşürüz. Gün kararınca orada oluruz. Eski mekanda görüşürüz. True Grit-4 2010 info-icon
<b>We'll meet you at the old place.</b> Eski mekanda buluşuruz. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Chaney: I do not like that.</b> Bu işi sevmedim. Bu hiç hoşuma gitmedi. Bırakın sizinle geleyim, Ned. Buradan gideyim de. Bu hiç hoşuma gitmedi. Bırakın sizinle geleyim, Ned. Buradan gideyim de. Bu hiç hoşuma gitmedi. Bırakın sizinle geleyim, Ned. Buradan gideyim de. Bu hiç hoşuma gitmedi. Bırakın sizinle geleyim, Ned. Buradan gideyim de. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Let me ride with you, Ned. Just out here anyway.</b> Beni de atına al, Ned. Buradan çıkar yeter. True Grit-4 2010 info-icon
<b>I was short a horse.</b> Keşke senin de atın olsaydı. Bir at eksiğim var. Marşallar buraya üşüşecek. Bir at eksiğim var. Marşallar buraya üşüşecek. Bir at eksiğim var. Şerifler buraya üşüşecek. Bir at eksiğim var. Şerifler buraya üşüşecek. True Grit-4 2010 info-icon
<b>The Marshall�s will come swarming.</b> Şef bütün ekibiyle geri gelecek. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Hours, if they come here at all.</b> Gelse de bu saatler alır. Saatler sürer, tabii buraya gelirlerse. Hepimizin gittiğini düşünecekler. Saatler sürer, tabii buraya gelirlerse. Hepimizin gittiğini düşünecekler. Saatler sürer, tabii buraya gelirlerse. Hepimizin gittiğini düşünecekler. Saatler sürer, tabii buraya gelirlerse. Hepimizin gittiğini düşünecekler. True Grit-4 2010 info-icon
<b>They'll think that we've all gone.</b> Hepimizin gittiğini sanırlar. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Mattie: I am not staying here by myself with, Tom Chaney.</b> Burada Tom Chaney’le baş başa kalmam. Tom Chaney ile burada tek başıma kalmam. Tom Chaney ile burada tek başıma kalmam. Tom Chaney ile burada tek başıma kalmam. Tom Chaney ile burada tek başıma kalmam. True Grit-4 2010 info-icon
<b>That's the way I will have it.</b> Ben öyle diyorsam kalırsın. Kararım bu şekilde. Beni öldürür. Kararım bu şekilde. Beni öldürür. Kararım bu şekilde. Beni öldürür. Kararım bu şekilde. Beni öldürür. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Mattie: He will kill me.</b> Beni öldürür. True Grit-4 2010 info-icon
<b>You heard him say it. He's killed my father, and now you will let him kill me.</b> Söylediğini duydun. Babamı öldürdü, şimdi de beni öldürmesine izin vereceksin. Dediğini duydunuz. Babamı öldürdü şimdi de beni öldürmesine izin veriyorsunuz. Dediğini duydunuz. Babamı öldürdü şimdi de beni öldürmesine izin veriyorsunuz. Dediğini duydunuz. Babamı öldürdü şimdi de beni öldürmesine izin veriyorsunuz. Dediğini duydunuz. Babamı öldürdü şimdi de beni öldürmesine izin veriyorsunuz. True Grit-4 2010 info-icon
<b>He will do no such thing.</b> Böyle bir şey yapmayacak. Öyle bir şey yapmayacak. Öyle bir şey yapmayacak. Öyle bir şey yapmayacak. Öyle bir şey yapmayacak. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Tom, you know the crossing at the cypress forks near the log meeting house?</b> Tom. Selvi ormanının çaprazındaki Wheaton’ın ahşap evini biliyorsun. Tom. Servi ormanının karşısındaki Wheaton'ın kütük evini biliyorsun. Tom. Servi ormanının karşısındaki Wheaton'ın kütük evini biliyorsun. Tom. Servi ormanının karşısındaki kütüktek yapılma buluşma evini biliyorsun. Tom. Servi ormanının karşısındaki kütüktek yapılma buluşma evini biliyorsun. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Lucky Ned: When you are mounted, you take the girl and leave her there.</b> Atı aldığında kızı al ve oraya getir. Oraya gittiğinde kızı oraya bırak. Anladın mı, Tom? Oraya gittiğinde kızı oraya bırak. Anladın mı, Tom? Atlarınız geldiğinde kız da al git ve oraya bırak. Anladın mı, Tom? Atlarınız geldiğinde kız da al git ve oraya bırak. Anladın mı, Tom? True Grit-4 2010 info-icon
<b>Ned: You understand, Tom?</b> Anladın mı, Tom? True Grit-4 2010 info-icon
<b>Any harm comes to that child,</b> Çocuğa herhangi bir zarar gelirse, Eğer bu çocuğa bir zarar gelirse... Eğer bu çocuğa bir zarar gelirse... Bu çocuğa bir zarar gelirse... Bu çocuğa bir zarar gelirse... True Grit-4 2010 info-icon
<b>you do not get paid.</b> maaşını alamazsın. ...paranı alamazsın. ...paranı alamazsın. ...paranı alamazsın. ...paranı alamazsın. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Harold, let me ride up with you.</b> Harold, beni de atına bindir. Harold, bırak seninle geleyim. Harold, bırak seninle geleyim. Harold, bırak seninle geleyim. Harold, bırak seninle geleyim. True Grit-4 2010 info-icon
<b>I am not heavy.</b> Ağır değilim. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Ned: Do the calf again, Harold.</b> Yine buzağı taklidi yap, Harold. Şu sesi tekrar yapsana, Harold. Şu sesi tekrar yapsana, Harold. Yine dana yapsana, Harold. Yine dana yapsana, Harold. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Everything is against me.</b> Her şey bana karşı. Her şey bana karşı. Sızlanmak için hiçbir sebebin yok. Her şey bana karşı. Sızlanmak için hiçbir sebebin yok. Her şey bana karşı. Sızlanmak için hiçbir sebebin yok. Her şey bana karşı. Sızlanmak için hiçbir sebebin yok. True Grit-4 2010 info-icon
<b>You have no reason to whine.</b> Mızmızlanmak için hiçbir sebebin yok. True Grit-4 2010 info-icon
<b>You act as the bandit Chief instructed and no harm comes to me,</b> Patronunun talimatlarına uyarsan bana da bir zarar gelmezse eski mekanda maaşını alacaksın. Çete liderinin dediklerini yaparsan ve bana zarar gelmezse paranı alacaksın. Çete liderinin dediklerini yaparsan ve bana zarar gelmezse paranı alacaksın. Çete liderinin dediklerini yaparsan ve bana zarar gelmezse paranı alacaksın. Çete liderinin dediklerini yaparsan ve bana zarar gelmezse paranı alacaksın. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Lucky Ned has left me alone. I am sure to be caught, when I leave on foot.</b> Şanslı Ned beni bir başıma bıraktı. Yakalanacağımdan eminim. Atım da yok. Şanslı Ned beni bıraktı. Eminim yakalanacağım ve yayan kaldım. Şanslı Ned beni bıraktı. Eminim yakalanacağım ve yayan kaldım. Şanslı Ned beni bırakıp gitti. Atım yokken yakalanacağımdan eminim. Şanslı Ned beni bırakıp gitti. Atım yokken yakalanacağımdan eminim. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Chaney: Must think over my position and how I may improve it.</b> Pozisyonumu değerlendirip daha iyi duruma geçmek için düşünmeliyim. Durumu gözden geçirmeli ve nasıl düzelteceğimi düşünmeliyim. Durumu gözden geçirmeli ve nasıl düzelteceğimi düşünmeliyim. Durumu gözden geçirmeli ve nasıl düzelteceğimi düşünmeliyim. Durumu gözden geçirmeli ve nasıl düzelteceğimi düşünmeliyim. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Where's the second California gold piece?</b> İkinci Kaliforniya altın sikkesi nerede? Diğer California altını nerede? Diğer California altını nerede? Diğer California altını nerede? Diğer California altını nerede? True Grit-4 2010 info-icon
<b>What have you done with Papa's mare?</b> Babamın kısrağına ne yaptın? Baba'mın kısrağını ne yaptın? Sessiz ol! Baba'mın kısrağını ne yaptın? Sessiz ol! Baba'mın kısrağını ne yaptın? Sessiz ol! Baba'mın kısrağını ne yaptın? Sessiz ol! True Grit-4 2010 info-icon
<b>Keep still.</b> Uslu dur. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Are you thinking about the old place?</b> Eski mekanı mı düşünüyorsun? Eski mekanı mı düşünüyorsun? Bak şimdi, beni bırakırsan... Eski mekanı mı düşünüyorsun? Bak şimdi, beni bırakırsan... Eski mekanı mı düşünüyorsun? Bak şimdi, beni bırakırsan... Eski mekanı mı düşünüyorsun? Bak şimdi, beni bırakırsan... True Grit-4 2010 info-icon
<b>Look here, if you let me go.</b> Bana bak, eğer gitmeme izin verirsen True Grit-4 2010 info-icon
<b>I will swear to an affidavit...</b> Yemin ederim ki yazılı beyanat vereceğim… ...mahkemeye çıktığında yeminli beyan veririm ve işler senin için kolaylaşabilir. ...mahkemeye çıktığında yeminli beyan veririm ve işler senin için kolaylaşabilir. ...mahkemeye çıktığında yeminli beyan veririm ve işler senin için kolaylaşabilir. ...mahkemeye çıktığında yeminli beyan veririm ve işler senin için kolaylaşabilir. True Grit-4 2010 info-icon
<b>and once you are brought to justice, it may go easier on you.</b> ve mahkemeye ilk çıktığında suçun hafifleyecek. True Grit-4 2010 info-icon
<b>I tell you I can do better than that.</b> Sana söylüyorum daha iyisini yapabilirim. Daha iyisini yapabilirim. Daha iyisini yapabilirim. Daha iyisini yapabilirim. Daha iyisini yapabilirim. True Grit-4 2010 info-icon
<b>I need no affidavit.</b> Senin yazılı beyanına ihtiyacım yok. Senin beyanına ihtiyacım yok. Senin beyanına ihtiyacım yok. Senin beyanına ihtiyacım yok. Senin beyanına ihtiyacım yok. True Grit-4 2010 info-icon
<b>All I need is your silence.</b> Tek istediğim sessiz olman. Tek ihtiyacım olan, senin susman. Tek ihtiyacım olan, senin susman. Tek ihtiyacım olan, senin susman. Tek ihtiyacım olan, senin susman. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Your father was a busybody like you.</b> Baban da senin gibi işgüzardı. İşgüzarlık edip peşimden geldin. İşgüzarlık edip peşimden geldin. Baban da senin gibi işgüzarın tekiydi. Baban da senin gibi işgüzarın tekiydi. True Grit-4 2010 info-icon
<b>In honesty, I do not regret shooting him.</b> Dürüst olmak gerekirse, babanı vurduğum için pişman değilim. Dürüst olmak gerekirse, onu öldürdüğüm için pişman değilim. Dürüst olmak gerekirse, onu öldürdüğüm için pişman değilim. Dürüst olmak gerekirse, onu öldürdüğüm için pişman değilim. Dürüst olmak gerekirse, onu öldürdüğüm için pişman değilim. True Grit-4 2010 info-icon
<b>He thought Tom Chaney was small.</b> Tom Chaney’yi küçük bir adam sandı. Tom Chaney'nin önemsiz biri olduğunu düşünmüştü. Tom Chaney'nin önemsiz biri olduğunu düşünmüştü. Tom Chaney'nin önemsiz biri olduğunu düşünmüştü. Tom Chaney'nin önemsiz biri olduğunu düşünmüştü. True Grit-4 2010 info-icon
<b>And you...</b> Sen... Benimle alay etmişti. Bana beyan vereceksin. Benimle alay etmişti. Bana beyan vereceksin. Benimle alay etmişti. Bana beyan vereceksin. Benimle alay etmişti. Bana beyan vereceksin. True Grit-4 2010 info-icon
<b>you will give me an affidavit.</b> Sen mi benim için yeminli beyanat vereceksin. True Grit-4 2010 info-icon
<b>You're all against me, everybody....</b> Hepiniz bana karşısınız, herkes… Hepiniz bana karşısınız, herkes... Hepiniz bana karşısınız, herkes... Hepiniz bana karşısınız, herkes... Hepiniz bana karşısınız, herkes... True Grit-4 2010 info-icon
<b>La Boeuf: That is, Chelmsford.</b> Demek bu, Chelmsford. Bu Chelmsford. Bu Chelmsford. Bu adam, Chelmsford. Bu adam, Chelmsford. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Strange to be so close to him at last.</b> Sonunda ona böylesine yakın olmak tuhaf. Sonunda ona bu kadar yakın olmak tuhaf. Sonunda ona bu kadar yakın olmak tuhaf. Sonunda ona bu kadar yakın olmak tuhaf. Sonunda ona bu kadar yakın olmak tuhaf. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Mr. La Boeuf, how is it that you are here?</b> Bay LaBoeuf, nasıl oldu da buraya geldiniz? Bay La Boeuf, nasıl oldu da buraya geldin? Bay La Boeuf, nasıl oldu da buraya geldin? Bay La Boeuf, nasıl oldu da buraya geldin? Bay La Boeuf, nasıl oldu da buraya geldin? True Grit-4 2010 info-icon
<b>I heard a shot.</b> Silah sesi duydum. Ateş sesini duydum. Nehir boyunca gittim. Ateş sesini duydum. Nehir boyunca gittim. Silah sesini duydum. Nehir boyunca gittim. Silah sesini duydum. Nehir boyunca gittim. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Went down to the river.</b> Nehre indim. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Cogburn outlined a plan.</b> Cogburn bir plan kurdu. Cogburn plan yaptı. Cogburn plan yaptı. Cogburn plan yaptı. Cogburn plan yaptı. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Mind your foot, there's a pit there.</b> Adımına dikkat et, orada bir çukur var. Dikkat et, burada bir çukur var. Dikkat et, burada bir çukur var. Dikkat et, burada bir çukur var. Dikkat et, burada bir çukur var. True Grit-4 2010 info-icon
<b>His part,</b> Onun görevi, Ona göre, saldırmaktan korkuyormuşum. Ona göre, saldırmaktan korkuyormuşum. Ona göre, saldırmaktan korkuyormuşum. Ona göre, saldırmaktan korkuyormuşum. True Grit-4 2010 info-icon
<b>I fear is rash.</b> bundan korkuyordum; acele etmek. True Grit-4 2010 info-icon
<b>La Boeuf: He returns for Lucky Ned.</b> Şanslı Ned için geri dönüyor. Şanslı Ned için döndü. Şanslı Ned için döndü. Şanslı Ned için döndü. Şanslı Ned için döndü. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Well, Rooster!</b> Hey, Rooster! Rooster! Rooster! Rooster! Rooster! True Grit-4 2010 info-icon
<b>Will you give us the road?</b> Yolun diğer tarafına geçeceğiz. Yoldan geçeceğiz. Yoldan geçeceğiz. Yoldan geçeceğiz. Yoldan geçeceğiz. True Grit-4 2010 info-icon
<b>One against four, it is ill advised.</b> Bu geçiş biraz sorunlu olacak. True Grit-4 2010 info-icon
<b>La Boeuf: He would not be dissuaded.</b> İkna olmayacak. Kandırılmamalı. Kandırılmamalı. Onu vazgeçirmez. Onu vazgeçirmez. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Rooster: Hello Ned, how many men is with the girl?</b> Ned, kızın yanında kaç adam var? Ned, kızın yanında kaç adam var? Sadece Chaney. Ned, kızın yanında kaç adam var? Sadece Chaney. Selam Ned, kızın yanında kaç adam var? Sadece Chaney. Selam Ned, kızın yanında kaç adam var? Sadece Chaney. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Lucky Ned: Just Chaney.</b> Sadece Chaney. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Our agreement is in force.</b> Güç kullanılmadı. Emrim mecburiydi. Emrim mecburiydi. Anlaşmamız geçerli. Anlaşmamız geçerli. True Grit-4 2010 info-icon
<b>She was in excellent health, when last I saw her.</b> Sağlığı gayet yerindeydi, onu son gördüğümde. Onu son gördüğümde son derece sağlıklıydı. Onu son gördüğümde son derece sağlıklıydı. Onu son gördüğümde son derece sağlıklıydı. Onu son gördüğümde son derece sağlıklıydı. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Farrel, I want you and your brother to stay clear.</b> Farrell, senin ve kardeşinin açıkta durmanızı istiyorum. Farrell, senin ve kardeşinin uzak durmasını istiyorum. Farrell, senin ve kardeşinin uzak durmasını istiyorum. Farrell, senin ve kardeşinin uzak durmasını istiyorum. Farrell, senin ve kardeşinin uzak durmasını istiyorum. True Grit-4 2010 info-icon
<b>You as well, Doctor.</b> İyice açılın, Doktor. İyice uzaklaş, doktor Bugün seninle işim yok. İyice uzaklaş, doktor Bugün seninle işim yok. Sen de, doktor. Bugün seninle işim yok. Sen de, doktor. Bugün seninle işim yok. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Have no interest in you today.</b> Bugün sizinle ilgilenmiyorum. True Grit-4 2010 info-icon
<b>What is your intention, Rooster?</b> Niyetin ne, Rooster? True Grit-4 2010 info-icon
<b>You think one on four is a dog fall?</b> Tek gözle büyük bir hezimet yaşatacağını mı düşünüyorsun? Tek başına dördümüzü öldürebileceğini mi sanıyorsun? Tek başına dördümüzü öldürebileceğini mi sanıyorsun? Tek başına dördümüzü öldürebileceğini mi sanıyorsun? Tek başına dördümüzü öldürebileceğini mi sanıyorsun? True Grit-4 2010 info-icon
<b>I mean to kill you in one minute, Ned.</b> Niyetim bir dakika sonra seni öldürmek, Ned. Bir dakika içinde seni öldürme niyetindeyim, Ned. Bir dakika içinde seni öldürme niyetindeyim, Ned. Bir dakika içinde seni öldürme niyetindeyim, Ned. Bir dakika içinde seni öldürme niyetindeyim, Ned. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Rooster: Or see you hanged at Fort Smith at Judge Parker's convenience.</b> Ya da Fort Smith’te Hâkim Parker’ın kararıyla idamını seyretmek. Ya da Hakim Parker'ın kararıyla Fort Smith'te asılı görmeyi. Ya da Hakim Parker'ın kararıyla Fort Smith'te asılı görmeyi. Ya da Hakim Parker'ın kararıyla Fort Smith'te asılı görmeyi. Ya da Hakim Parker'ın kararıyla Fort Smith'te asılı görmeyi. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Which will you have?</b> Hangisini alırsın? Hangisini seçersin? Hangisini seçersin? Hangisini seçersin? Hangisini seçersin? True Grit-4 2010 info-icon
<b>I call that bold talk.</b> Buna, tek gözlü şişko bir adamın Buna tek gözlü, şişman birinin deli saçması derim. Buna tek gözlü, şişman birinin deli saçması derim. Buna tek gözlü, şişman birinin deli saçması derim. Buna tek gözlü, şişman birinin deli saçması derim. True Grit-4 2010 info-icon
<b>From a one eyed fat man.</b> cahil cesaretiyle yaptığı konuşma diyorum. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Fill your hand, you son of a bitch.</b> Kendi horozunu korkut sen, orospu çocuğu. Silahına davran bakalım seni adi herif! Silahına davran bakalım seni adi herif! Silahınıza davranın bakalım sizi adi herifler! Silahınıza davranın bakalım sizi adi herifler! True Grit-4 2010 info-icon
<b>Shoot them Mr. La Boeuf.</b> Vur onları Bay LaBoeuf. Vur onları, Bay La Boeuf. Çok uzak ve çok hızlı hareket ediyorlar. Vur onları, Bay La Boeuf. Çok uzak ve çok hızlı hareket ediyorlar. Vur onları, Bay La Boeuf. Çok uzak ve çok hızlı hareket ediyorlar. Vur onları, Bay La Boeuf. Çok uzak ve çok hızlı hareket ediyorlar. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Too far, moving too fast.</b> Çok uzak, ve çok hızlı hareket ediyorlar. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Well, Rooster?</b> Ee, Rooster. Evet, Rooster? Evet, Rooster? Evet, Rooster? Evet, Rooster? True Grit-4 2010 info-icon
<b>I'm shot to pieces.</b> Delik deşik oldum. Berbat durumdayım. Berbat durumdayım. Berbat durumdayım. Berbat durumdayım. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Seems neither of us,</b> Görünüşe göre hiçbirimiz, Anlaşılan ikimiz de... Anlaşılan ikimiz de... Anlaşılan ikimiz de... Anlaşılan ikimiz de... True Grit-4 2010 info-icon
<b>gets to see Judge Parker.</b> Hâkim Parker’ı göremeyeceğiz. ...Hakim Parker'ı göremeyeceğiz. ...Hakim Parker'ı göremeyeceğiz. ...Hakim Parker'ı göremeyeceğiz. ...Hakim Parker'ı göremeyeceğiz. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Mattie: Woohoo! Some bully shot.</b> Vuhuuuu! True Grit-4 2010 info-icon
<b>That was four hundred yards at least.</b> Nerden baksan 350 metre var arada. True Grit-4 2010 info-icon
<b>La Boeuf: Well,</b> Eee, Şey... Şey... Şey... Şey... True Grit-4 2010 info-icon
<b>the Sharps carbine, is a...</b> Sharps Carbine bir… Karabina tüfeği bir Karabina tüfeği bir Karabina tüfeği bir Karabina tüfeği bir True Grit-4 2010 info-icon
<b>Stand up, Tom Chaney.</b> Ayağa kalk, Tom Chaney. Ayağa kalk, Tom Chaney! Ayağa kalk, Tom Chaney! Ayağa kalk, Tom Chaney! Ayağa kalk, Tom Chaney! True Grit-4 2010 info-icon
<b>M...Mr. La Boeuf</b> Bay LaBoeuf! Bay La Boeuf. Bay La Boeuf. Bay La Boeuf. Bay La Boeuf. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Are you alive?</b> Hayatta mısınız? Hayatta mısın? Hayatta mısın? Hayatta mısın? Hayatta mısın? True Grit-4 2010 info-icon
<b>Mr. La Boeuf!</b> Bay LaBoeuf! Bay La Boeuf. Bay La Boeuf. Bay La Boeuf. Bay La Boeuf. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Mr. La Boeuf!</b> Bay LaBoeuf. Bay La Boeuf! Bay La Boeuf! Bay La Boeuf! Bay La Boeuf! True Grit-4 2010 info-icon
<b>Rooster: Are you there?</b> Orada mısın? True Grit-4 2010 info-icon
<b>Mattie: I'm here.</b> Buradayım. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Rooster: Can you clamber out?</b> Yukarı tırmanabilir misin? Tırmanabilir misin? Tırmanabilir misin? Tırmanabilir misin? Tırmanabilir misin? True Grit-4 2010 info-icon
<b>I cannot.</b> Yapamam. Hayır. Yılanlar var. Hayır. Yılanlar var. Hayır. Yılanlar var. Hayır. Yılanlar var. True Grit-4 2010 info-icon
<b>There are snakes.</b> Yılanlar var. True Grit-4 2010 info-icon
<b>Rooster: Are they awake?</b> Uyanıklar mı? Uyanıklar mı? Evet. Uyanıklar mı? Evet. Fark ettiler mi? Daha değil. Fark ettiler mi? Daha değil. True Grit-4 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 177324
  • 177325
  • 177326
  • 177327
  • 177328
  • 177329
  • 177330
  • 177331
  • 177332
  • 177333
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim