• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 177332

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Sounds to me you're still being hooraw by a little girl. Bana öyle geliyor ki küçük bir kız sana şebek muamelesi yapıyor. Küçük bir kız tarafından yönlendiriliyorsun gibime geliyor. Küçük bir kız tarafından yönlendiriliyorsun gibime geliyor. Küçük bir kız tarafından yönlendiriliyorsun gibime geliyor. True Grit-5 2010 info-icon
There is no hoorawing. In my agreement with the Marshall, Şebek muamelesi yaptığım yok. Şefle yaptığım anlaşma, Yönlendirme falan yok. Marşal ile olan anlaşmam kanun hükmünde senin aleyhine. Yönlendirme falan yok. Şerif ile olan anlaşmam senden önce. Kanun hükmü var. Yönlendirme falan yok. Marşal ile olan anlaşmam kanun hükmünde senin aleyhine. Yönlendirme falan yok. Şerif ile olan anlaşmam senden önce. Kanun hükmü var. Yönlendirme falan yok. Marşal ile olan anlaşmam kanun hükmünde senin aleyhine. Yönlendirme falan yok. Şerif ile olan anlaşmam senden önce. Kanun hükmü var. Yönlendirme falan yok. Şerif ile olan anlaşmam senden önce. Kanun hükmü var. True Grit-5 2010 info-icon
anti dates your's. It has the force of law. seninkinden önce gelir. Onda kanun gücü var. True Grit-5 2010 info-icon
And Bloody Bill Amers. Them men were patriots, Texas trash. Lanet olasıca Phil Amers. O adamlar vatanseverdi, Teksas çöplüğü. Kanlı Phil Amers. Onlar vatanseverdi, Texas kazması. Kanlı Bill Anderson. Onlar vatanseverdi, Texas kazması. Kanlı Phil Amers. Onlar vatanseverdi, Texas kazması. Kanlı Bill Anderson. Onlar vatanseverdi, Texas kazması. Kanlı Phil Amers. Onlar vatanseverdi, Texas kazması. Kanlı Bill Anderson. Onlar vatanseverdi, Texas kazması. Kanlı Bill Anderson. Onlar vatanseverdi, Texas kazması. True Grit-5 2010 info-icon
They murdered women and children in Lawrence Kansas. Lawrence Kansas’ta kadınları ve çocukları katlettiler. Lawrence Kansas'ta kadınları ve çocukları katlettiler. Lawrence Kansas'ta kadınları ve çocukları katlettiler. Lawrence Kansas'ta kadınları ve çocukları katlettiler. Lawrence Kansas'ta kadınları ve çocukları katlettiler. Lawrence Kansas'ta kadınları ve çocukları katlettiler. Lawrence Kansas'ta kadınları ve çocukları katlettiler. Lawrence Kansas'ta kadınları ve çocukları katlettiler. True Grit-5 2010 info-icon
Just let this go, La Boeuf. Captain of what? Kabul et, LaBoeuf. Neyin komutanı? Bu konuyu kapat La Boeuf. Yüzbaşı ne? Bu konuyu kapat La Boeuf. Yüzbaşı ne? Bu konuyu kapat La Boeuf. Yüzbaşı ne? Bu konuyu kapat La Boeuf. Yüzbaşı ne? Bu konuyu kapat La Boeuf. Yüzbaşı ne? Bu konuyu kapat La Boeuf. Yüzbaşı ne? Bu konuyu kapat La Boeuf. Yüzbaşı ne? True Grit-5 2010 info-icon
You've graduated from a rotter, to wet nurse. Serserilikten sütnineliğe terfi ettin. Ciğeri beş para etmez bir adamdan bir süt anneye döndün. Ciğeri beş para etmez bir adamdan bir süt anneye döndün. Ciğeri beş para etmez bir adamdan bir süt anneye döndün. Ciğeri beş para etmez bir adamdan bir süt anneye döndün. Ciğeri beş para etmez bir adamdan bir süt anneye döndün. Ciğeri beş para etmez bir adamdan bir süt anneye döndün. Ciğeri beş para etmez bir adamdan bir süt anneye döndün. True Grit-5 2010 info-icon
A dios. Hoşça kalın. Elveda. Elveda. Elveda. Elveda. Elveda. Elveda. Elveda. True Grit-5 2010 info-icon
Cole Cade was, two days ago. Cole Cade gelmiş, iki gün önce. İki gün önce Cole Cade buradaymış. İki gün önce Cole Cade buradaymış. İki gün önce Cole Cade buradaymış. İki gün önce Cole Cade buradaymış. İki gün önce Cole Cade buradaymış. İki gün önce Cole Cade buradaymış. İki gün önce Cole Cade buradaymış. True Grit-5 2010 info-icon
Cole rides with Lucky Ned. Cole Şanslı Ned’le takılır. Cole, Şanslı Ned'le birlikte takılır. Cole, Şanslı Ned'le birlikte takılır. Cole, Şanslı Ned'le birlikte takılır. Cole, Şanslı Ned'le birlikte takılır. Cole, Şanslı Ned'le birlikte takılır. Cole, Şanslı Ned'le birlikte takılır. Cole, Şanslı Ned'le birlikte takılır. True Grit-5 2010 info-icon
Not that rare, a California gold piece. Çok az bulunan bir şey değil, Kaliforniya altın sikkesi. California altınından ne olur ki? Dünyadaki tek California altını bu değil ya. California altınından ne olur ki? Dünyadaki tek California altını bu değil ya. California altınından ne olur ki? Dünyadaki tek California altını bu değil ya. Dünyadaki tek California altını bu değil ya. True Grit-5 2010 info-icon
How rare? Ne kadar az? True Grit-5 2010 info-icon
Just as easily made that Lucky Ned's Şanslı Ned’in bunlardan bulma ihtimali yüksek. ...o daha geldiklerini anlamadan Şanslı Ned'in çetesiyle karşılaşmıştır. ...daha geldiklerini anlamadan Şanslı Ned'in çetesi ona saldırmıştır. ...o daha geldiklerini anlamadan Şanslı Ned'in çetesiyle karşılaşmıştır. ...daha geldiklerini anlamadan Şanslı Ned'in çetesi ona saldırmıştır. ...o daha geldiklerini anlamadan Şanslı Ned'in çetesiyle karşılaşmıştır. ...daha geldiklerini anlamadan Şanslı Ned'in çetesi ona saldırmıştır. ...daha geldiklerini anlamadan Şanslı Ned'in çetesi ona saldırmıştır. True Grit-5 2010 info-icon
gang fell upon him as he fell into them. Çeteden bir kişi bunları bulduğunda o da bulmuş demektir. True Grit-5 2010 info-icon
That would be a bitter disappointment Marshall, what would we do? Bu büyük bir hayal kırıklığı olur Şef, öyleyse ne yaparız? Çok büyük bir hayal kırıklığı olur Marşal, ne yapıyoruz? Çok büyük bir hayal kırıklığı olur Şerif, ne yapıyoruz? Çok büyük bir hayal kırıklığı olur Marşal, ne yapıyoruz? Çok büyük bir hayal kırıklığı olur Şerif, ne yapıyoruz? Çok büyük bir hayal kırıklığı olur Marşal, ne yapıyoruz? Çok büyük bir hayal kırıklığı olur Şerif, ne yapıyoruz? Çok büyük bir hayal kırıklığı olur Şerif, ne yapıyoruz? True Grit-5 2010 info-icon
Wouldn't know the whereabouts of his body. Nerede olabileceği hakkında bir bilgim yok. Cesedinin yerini öğreniriz. Cesedinin yerini öğreniriz. Cesedinin yerini öğreniriz. Cesedinin yerini öğreniriz. Cesedinin yerini öğreniriz. Cesedinin yerini öğreniriz. Cesedinin yerini öğreniriz. True Grit-5 2010 info-icon
Push them further west. Batının derinliklerine doğru. ...ya da batıya yöneldiler. ...ya da batıya yöneldiler. ...ya da batıya yöneldiler. ...ya da batıya yöneldiler. ...ya da batıya yöneldiler. ...ya da batıya yöneldiler. ...ya da batıya yöneldiler. True Grit-5 2010 info-icon
I expect north, over all. Bence kuzeye gitmişlerdir. Bence kuzeye gittiler. Bence kuzeye gittiler, soyulacak daha fazla yer var. Bence kuzeye gittiler. Bence kuzeye gittiler, soyulacak daha fazla yer var. Bence kuzeye gittiler. Bence kuzeye gittiler, soyulacak daha fazla yer var. Bence kuzeye gittiler, soyulacak daha fazla yer var. True Grit-5 2010 info-icon
Started calling myself, burro. Kendime “merkep” demeye başladım. Kendime eşek demeye başladım. İsmimi Burroughs olarak değiştirdim. Kendime eşek demeye başladım. İsmimi Burroughs olarak değiştirdim. Kendime eşek demeye başladım. İsmimi Burroughs olarak değiştirdim. İsmimi Burroughs olarak değiştirdim. True Grit-5 2010 info-icon
Clerk in a hardware store. Hırdavatçıda tezgahtardım. Hırdavatçıdaki Clerk. Hırdavatçıdaki bir tezgâhtardı. Hırdavatçıdaki Clerk. Hırdavatçıdaki bir tezgâhtardı. Hırdavatçıdaki Clerk. Hırdavatçıdaki bir tezgâhtardı. Hırdavatçıdaki bir tezgâhtardı. True Grit-5 2010 info-icon
That was when she said, Goodbye Ruben. Bu, “hoşça kal Rueben” dediği zamandı. Sonra da elveda Ruben dedi. Sonra da "Elveda Rueben." Sonra da elveda Ruben dedi. Sonra da "Elveda Rueben." Sonra da elveda Ruben dedi. Sonra da "Elveda Rueben." Sonra da "Elveda Rueben." True Grit-5 2010 info-icon
The love of decency, did not abide it here. “Dırdır etmeyi severim ama, burada tahammülüm yok.” Aşkın nezaketi bir yıl bile sürmedi. "Aşkın nezaketi sena göre değil." dedi. Aşkın nezaketi bir yıl bile sürmedi. "Aşkın nezaketi sena göre değil." dedi. Aşkın nezaketi bir yıl bile sürmedi. "Aşkın nezaketi sena göre değil." dedi. "Aşkın nezaketi sena göre değil." dedi. True Grit-5 2010 info-icon
I told her, goodbye Nolo. Ben de “güle güle Molo” dedim. Ben de ona elveda Molo demiştim. Ben de ona "Elveda Nola." demiştim. Ben de ona elveda Molo demiştim. Ben de ona "Elveda Nola." demiştim. Ben de ona elveda Molo demiştim. Ben de ona "Elveda Nola." demiştim. Ben de ona "Elveda Nola." demiştim. True Grit-5 2010 info-icon
Hope that little mail son of a bastard will keep you happy this time. “Umarım o piç kurusu postacı seni bu sefer mutlu eder”. Umarım o küçük hergele bu sefer seni mutlu eder dedim. Umarım o çivi satan küçük hergele bu sefer seni mutlu eder dedim. Umarım o küçük hergele bu sefer seni mutlu eder dedim. Umarım o çivi satan küçük hergele bu sefer seni mutlu eder dedim. Umarım o küçük hergele bu sefer seni mutlu eder dedim. Umarım o çivi satan küçük hergele bu sefer seni mutlu eder dedim. Umarım o çivi satan küçük hergele bu sefer seni mutlu eder dedim. True Grit-5 2010 info-icon
Served ladies and bad balls. Ben göbeğimden şikayet ediyordum. Erkekler ve kadınlar oynardı. Erkekler ve kadınlar oynardı. Erkekler ve kadınlar oynardı. Erkekler ve kadınlar oynardı. Erkekler ve kadınlar oynardı. Erkekler ve kadınlar oynardı. Erkekler ve kadınlar oynardı. True Grit-5 2010 info-icon
to keep good health. Zinde olmak için. ...ama sağlığımı koruyamadım. ...ama sağlığımı koruyamadım. ...ama sağlığımı koruyamadım. ...ama sağlığımı koruyamadım. ...ama sağlığımı koruyamadım. ...ama sağlığımı koruyamadım. ...ama sağlığımı koruyamadım. True Grit-5 2010 info-icon
Last time I went out to the state plains of Texas. Teksas’taki ovalara son gidişimde Texas'ın düzlüklerine son çıktığımda... Texas'ın düzlüklerine son çıktığımda... Texas'ın düzlüklerine son çıktığımda... Texas'ın düzlüklerine son çıktığımda... Texas'ın düzlüklerine son çıktığımda... Texas'ın düzlüklerine son çıktığımda... Texas'ın düzlüklerine son çıktığımda... True Grit-5 2010 info-icon
Shoot buffaloes with a mormon chaplain and a tribal Indian name Malle. Bir izci ve Kızılderili kabilesinden Malle isminde biriyle manda avladık. ...kamp papazı ve Malle adlı bir yerliyle bufalo avlamıştık. ...Vernon Shafto ve Ollie adlı bir yerliyle bufalo avlamıştık. ...kamp papazı ve Malle adlı bir yerliyle bufalo avlamıştık. ...Vernon Shafto ve Ollie adlı bir yerliyle bufalo avlamıştık. ...kamp papazı ve Malle adlı bir yerliyle bufalo avlamıştık. ...Vernon Shafto ve Ollie adlı bir yerliyle bufalo avlamıştık. ...Vernon Shafto ve Ollie adlı bir yerliyle bufalo avlamıştık. True Grit-5 2010 info-icon
The Mormons. Now they run a shelter out at great Salt Lake city. Bir de Mormonlar var. Büyük Tuz Gölü’nün orda barınak işletiyorlar. Şimdi Mormonlar. Salt Lake şehrinde bir yer işletiyorlar. Mormonlar, Salt Lake şehrinden Shafto'yu kovdular. Şimdi Mormonlar. Salt Lake şehrinde bir yer işletiyorlar. Mormonlar, Salt Lake şehrinden Shafto'yu kovdular. Şimdi Mormonlar. Salt Lake şehrinde bir yer işletiyorlar. Mormonlar, Salt Lake şehrinden Shafto'yu kovdular. Mormonlar, Salt Lake şehrinden Shafto'yu kovdular. True Grit-5 2010 info-icon
Never asked me before. Daha önce kimse sormamıştı. Daha önce hiç sorulmadı. Neden diye sorma. Daha önce hiç sorulmadı. Neden diye sorma. Daha önce hiç sorulmadı. Neden diye sorma. Neden diye sorma. True Grit-5 2010 info-icon
Well, big Chinese. Çinliler’e gelince. Çinliler. Bufalolar! Çinliler. Bufalolar! Çinliler. Bufalolar! Bufalolar! True Grit-5 2010 info-icon
Didn't see them. Piyasayı düşürüyorlar. Kahrolası Çinliler. Yazık oldu. Kahrolası Çinliler. Yazık oldu. Kahrolası Çinliler. Yazık oldu. Yazık oldu. True Grit-5 2010 info-icon
Give three dollars right now for pickled buffalo tongues. Salamura manda dili için üç dolar verin sizindir. Şimdi salamuraya yatırılmış bir bufalo dili için üç dolar istiyorlar. Şimdi salamuraya yatırılmış bir bufalo dili için üç dolar istiyorlar. Şimdi salamuraya yatırılmış bir bufalo dili için üç dolar istiyorlar. Şimdi salamuraya yatırılmış bir bufalo dili için üç dolar istiyorlar. Şimdi salamuraya yatırılmış bir bufalo dili için üç dolar istiyorlar. Şimdi salamuraya yatırılmış bir bufalo dili için üç dolar istiyorlar. Şimdi salamuraya yatırılmış bir bufalo dili için üç dolar istiyorlar. True Grit-5 2010 info-icon
I knew it. Knew what? Biliyordum. Neyi biliyordun? Biliyordum. Neyi biliyordun? Biliyordum. Neyi biliyordun? Biliyordum. Neyi biliyordun? Biliyordum. Neyi biliyordun? Biliyordum. Neyi biliyordun? Biliyordum. Neyi biliyordun? Biliyordum. Neyi biliyordun? True Grit-5 2010 info-icon
Naw, Mr. La Boeuf is giving us his bird dog. Yok, Bay LaBoeuf bize misafirliğe geliyor. Hayır, Bay La Boeuf bizi av köpeği niyetine kullanıyor. Hayır, Bay La Boeuf bizi av köpeği niyetine kullanıyor. Hayır, Bay La Boeuf bizi av köpeği niyetine kullanıyor. Hayır, Bay La Boeuf bizi av köpeği niyetine kullanıyor. Hayır, Bay La Boeuf bizi av köpeği niyetine kullanıyor. Hayır, Bay La Boeuf bizi av köpeği niyetine kullanıyor. Hayır, Bay La Boeuf bizi av köpeği niyetine kullanıyor. True Grit-5 2010 info-icon
He wants to cut it in, once it flushed the prey. Avını ürküttüğünü anladı, şimdi bizden medet umuyor. Avını elinden bir kez kaçırınca başka şeyden medet umuyor. Avını elinden bir kez kaçırınca başka şeyden medet umuyor. Avını elinden bir kez kaçırınca başka şeyden medet umuyor. Avını elinden bir kez kaçırınca başka şeyden medet umuyor. Avını elinden bir kez kaçırınca başka şeyden medet umuyor. Avını elinden bir kez kaçırınca başka şeyden medet umuyor. Avını elinden bir kez kaçırınca başka şeyden medet umuyor. True Grit-5 2010 info-icon
My name is, Forrester. Ben Forrester. Benim adım Forrester. Benim adım Forrester. Benim adım Forrester. Benim adım Forrester. Benim adım Forrester. Benim adım Forrester. Benim adım Forrester. True Grit-5 2010 info-icon
Medical redemption? Sıhhi müdahale? ...sağlık hizmetine ihtiyacı var mı? ...sağlık hizmetine ihtiyacı var mı? ...sağlık hizmetine ihtiyacı var mı? ...sağlık hizmetine ihtiyacı var mı? ...sağlık hizmetine ihtiyacı var mı? ...sağlık hizmetine ihtiyacı var mı? ...sağlık hizmetine ihtiyacı var mı? True Grit-5 2010 info-icon
No, claim, fixing to get cold. Hayır kalsın. Bizi oyalamazsan üşütmeyiz. Bir şikayetimiz yok. İyice soğudu. Bir şikayetimiz yok. İyice soğudu. Bir şikayetimiz yok. İyice soğudu. Bir şikayetimiz yok. İyice soğudu. Bir şikayetimiz yok. İyice soğudu. İkinizden birinin... Bir şikayetimiz yok. İyice soğudu. Bir şikayetimiz yok. İyice soğudu. True Grit-5 2010 info-icon
You might want to head over to the Original Crazy Bob. Has Çılgın Bob’a uğramak isteyebilirsiniz. Orijinal Çılgın Bob'a gitmek isteyebilirsiniz. Orijinal Yağcı Bob'a gitmek isteyebilirsiniz. Orijinal Çılgın Bob'a gitmek isteyebilirsiniz. Orijinal Yağcı Bob'a gitmek isteyebilirsiniz. Orijinal Çılgın Bob'a gitmek isteyebilirsiniz. Orijinal Yağcı Bob'a gitmek isteyebilirsiniz. Orijinal Yağcı Bob'a gitmek isteyebilirsiniz. True Grit-5 2010 info-icon
He launched a dug out into a hollow along the Carolina river. Carolina Nehri kıyısında barınak gibi bir çukur kazmış. Carolina nehri boynunda bir mekanı var. Carrillon nehri boyunda bir mekanı var. Carolina nehri boynunda bir mekanı var. Carrillon nehri boyunda bir mekanı var. Carolina nehri boynunda bir mekanı var. Carrillon nehri boyunda bir mekanı var. Carrillon nehri boyunda bir mekanı var. True Grit-5 2010 info-icon
Crazy Bob, the original. Çılgın Bob, has. Çılgın Bob, orijinal. Yağcı Bob, orijinal. Çılgın Bob, orijinal. Yağcı Bob, orijinal. Çılgın Bob, orijinal. Yağcı Bob, orijinal. Yağcı Bob, orijinal. True Grit-5 2010 info-icon
Crazy Bob. Çılgın Bob. Yağcı Bob. Çılgın Bob. Yağcı Bob. Çılgın Bob. Yağcı Bob. Yağcı Bob. True Grit-5 2010 info-icon
There's nothing north of the picket wire. Kablo hattının kuzeyinde bir şey yok. Picket Wire'ın kuzeyinde hiçbir şey yok. Picket Wire'ın kuzeyinde avlanır. Picket Wire'ın kuzeyinde hiçbir şey yok. Picket Wire'ın kuzeyinde avlanır. Picket Wire'ın kuzeyinde hiçbir şey yok. Picket Wire'ın kuzeyinde avlanır. Picket Wire'ın kuzeyinde avlanır. True Grit-5 2010 info-icon
They would not be ...... Size orada kalacak yer vermeyebilirler. Sığınmaya da izin vermezler. Sığınmanıza da sesini çıkarmaz. Sığınmaya da izin vermezler. Sığınmanıza da sesini çıkarmaz. Sığınmaya da izin vermezler. Sığınmanıza da sesini çıkarmaz. Sığınmanıza da sesini çıkarmaz. True Grit-5 2010 info-icon
There's nothing here, ride on. Burada bir şey yok, yoluna git. Yerimiz yok, yoluna git. Yerimiz yok, yoluna git. Yerimiz yok, yoluna git. Yerimiz yok, yoluna git. Yerimiz yok, yoluna git. Yerimiz yok, yoluna git. Yerimiz yok, yoluna git. True Grit-5 2010 info-icon
Who�s in there? Ride on. Kimsiniz? İçeride kim var? Geliyorum. İçeride kim var? Geliyorum. İçeride kim var? Geliyorum. İçeride kim var? Geliyorum. İçeride kim var? Geliyorum. İçeride kim var? Geliyorum. İçeride kim var? Geliyorum. True Grit-5 2010 info-icon
Nothing, it's a son of a bitch. Ben kimse… orospu çocuğu. True Grit-5 2010 info-icon
It has always been Quincy, that you're a man true to form. Kendimi inandırmak için hep aynı numarayı kullanırım Quincy. Her zamanki gibi tam formundasın Quincy. Her zamanki gibi tam formundasın Quincy. Her zamanki gibi aptalsın Quincy, arkadaşlığa sadakat mi kaldı? Her zamanki gibi aptalsın Quincy, arkadaşlığa sadakat mi kaldı? True Grit-5 2010 info-icon
Seems an awful lot of salt beef. Bu et berbat ve sizin için fazla gibi görünüyor. Bu berbat bir sığır eti, güneyliler. Bu berbat bir sığır eti, güneyliler. Burada amma da çok sofky var. Burada amma da çok sofky var. True Grit-5 2010 info-icon
No, that was supper and breakfast both. Hayır, o hem akşam yemeği hem de kahvaltı. Hayır, bu akşam yemeği ve kahvaltı için. Hayır, bu akşam yemeği ve kahvaltı için. Hayır, bu akşam yemeği ve kahvaltı için. Hayır, bu akşam yemeği ve kahvaltı için. True Grit-5 2010 info-icon
Salt beef always cooks up bigger than you think. Güneyliler hep lazım olandan daha çok pişirirler. Güneyliler her zaman düşündüklerinden fazla pişirirler. Güneyliler her zaman düşündüklerinden fazla pişirirler. Sofky her zaman düşündüğünden fazla pişer. Sofky her zaman düşündüğünden fazla pişer. True Grit-5 2010 info-icon
Hmm, you keep store whiskey here as well. Hmm, viskiyi de zulalamışsınız. Burada bayağı viski varmış. Burada bayağı viski varmış. Burada bayağı viski varmış. Burada bayağı viski varmış. True Grit-5 2010 info-icon
Rooster: What are you boys up to outside of cooking banquets? Burada oturmuş kendinize ziyafet mi çekiyordunuz? Burada ziyafet yemeği yapmanın dışında ne yapıyordunuz? Burada ziyafet yemeği yapmanın dışında ne yapıyordunuz? Burada ziyafet yemeği yapmanın dışında ne yapıyordunuz? Burada ziyafet yemeği yapmanın dışında ne yapıyordunuz? True Grit-5 2010 info-icon
Not even a hooter's outside in weather like this. Bu havada dışarıda baykuş bile uçmuyor. True Grit-5 2010 info-icon
When was the last time you see your ol' pard, Ned Pepper? Eski dostun Ned Pepper’ı en son ne zaman gördün? Eski dostunuz Ned Pepper'ı en son ne zaman gördünüz? Eski dostunuz Ned Pepper'ı en son ne zaman gördünüz? Eski dostunuz Ned Pepper'ı en son ne zaman gördünüz? Eski dostunuz Ned Pepper'ı en son ne zaman gördünüz? True Grit-5 2010 info-icon
He'll have a powder mark on his face, black polish. Siyah cilayla yapılmış bir iz var yüzünde. Yüzünde siyah boyalı bir leke var. Yüzünde siyah boyalı bir leke var. Yüzünde siyah boyalı bir leke var. Yüzünde siyah boyalı bir leke var. True Grit-5 2010 info-icon
He's Chelmsford sometimes. Bazen Chelmsford dediği de oluyor. Ara sıra da Chelmsford. Bir Henry tüfeği taşıyor. Ara sıra da Chelmsford. Bir Henry tüfeği taşıyor. Ara sıra da Chelmsford. Henry marka tüfeği taşıyor. Ara sıra da Chelmsford. Henry marka tüfeği taşıyor. True Grit-5 2010 info-icon
that leg will be swelled up tight as this hat band. O diz bu şapkanın üstü kadar şişecek. ...o bacak şişip bu şapka şeridi kadar sıkılaşacak. ...o bacak şişip bu şapka şeridi kadar sıkılaşacak. ...o bacak Dick'in şapkası kadar şişecek. ...o bacak Dick'in şapkası kadar şişecek. True Grit-5 2010 info-icon
Then if you live, I'll make it two or three years in the federal house, Ola ki hâla yaşıyor olursan, iki ya da üç yıl ıslahevinde tutarım seni. Yaşarsan da seni iki ya da üç yıl Detroit'teki bir... Yaşarsan da seni iki ya da üç yıl Detroit'teki bir... Yaşarsan da seni iki ya da üç yıl Detroit'teki bir... Yaşarsan da seni iki ya da üç yıl Detroit'teki bir... True Grit-5 2010 info-icon
They'll teach you how to read an write up there. Sana orada okuma yazma öğretenler olacak. Sana orada okuma yazma öğretirler. Sana orada okuma yazma öğretirler. Sana orada okuma yazma öğretirler. Sana orada okuma yazma öğretirler. True Grit-5 2010 info-icon
The rest won't be so good. Geriye kalanlarsa o kadar iyi olmayacak. Ama gerisi pek iyi olmaz. O adamlar bazen çok sert olabiliyorlar. Ama gerisi pek iyi olmaz. O adamlar bazen çok sert olabiliyorlar. Ama gerisi pek iyi olmaz. O herifler sakatlara karşı sert olabiliyorlar. Ama gerisi pek iyi olmaz. O herifler sakatlara karşı sert olabiliyorlar. True Grit-5 2010 info-icon
You quiet your mouth now, it's best you let me do the talking. Sen sus, en iyisi bırak konuşma işini ben yapayım. Sessiz ol, en iyisi konuşmayı bana bırak. Sessiz ol, en iyisi konuşmayı bana bırak. Sessiz ol, en iyisi konuşmayı bana bırak. Sessiz ol, en iyisi konuşmayı bana bırak. True Grit-5 2010 info-icon
I'll say I... We are weary trackers. Diyeceğim o ki… Biz yorgun düşmüş iz sürücüleriz. Diyeceğim... Biz yorulmuş izcileriz. Diyeceğim... Biz yorulmuş izcileriz. Diyeceğim... Biz yorulmuş avcılarız. Diyeceğim... Biz yorulmuş avcılarız. True Grit-5 2010 info-icon
Don't jaw with these people, Moon. Don't you go jawing with that runt. Joe, bu insanlarla konuşup çeneni yorma. Joe, bu insanlar. Bu kızla çene çalmayı bırak. Joe, bu insanlar. Bu kızla çene çalmayı bırak. Bu insanlarla konuşma Moon. Şu cücyeyle de çene çalma. Bu insanlarla konuşma Moon. Şu cücyeyle de çene çalma. True Grit-5 2010 info-icon
Moon, he's lying. Is he now. Moon... Yapma ya! Moon, yalan söylüyor. Haklı ama. Moon, yalan söylüyor. Haklı ama. Sakinleş artık. Seni çözmeye çalışıyor. Sakinleş artık. Seni çözmeye çalışıyor. True Grit-5 2010 info-icon
Quincy: Don't you act the fool, if you go on, I will kill you. Aptallaşma, konuşmaya devam edersen seni öldürürüm. Aptallık etme, anlatırsan seni öldürürüm. Aptallık etme, anlatırsan seni öldürürüm. Aptallık etme, anlatırsan seni öldürürüm. Aptallık etme, anlatırsan seni öldürürüm. True Grit-5 2010 info-icon
Oh Lord. Tanrım. True Grit-5 2010 info-icon
You partner's killed you, as I done for him. Partnerin seni öldürdü, ben de onu. Ben ortağını vururken o da seni öldürdü. Ben ortağını vururken o da seni öldürdü. Ben ortağını vururken o da seni öldürdü. Ben ortağını vururken o da seni öldürdü. True Grit-5 2010 info-icon
They are coming here tonight to get remounts. Bu gece atları almak için buraya gelecekler. Bu gece buraya yedek at almaya geleceklerdi. Bu gece buraya yedek at almaya geleceklerdi. Bu gece buraya et ve yedek at almaya geleceklerdi. Bu gece buraya et ve yedek at almaya geleceklerdi. True Grit-5 2010 info-icon
They just robbed the Katy Flyer. Wagoner's switch. Az önce haber gönderdiler. Daha yeni ray değiştirirken bir treni soydular. Daha yeni ray değiştirirken bir treni soydular. Geçenlerde Wagoner's Switch'de Katy Flyer'ı soydular. Geçenlerde Wagoner's Switch'de Katy Flyer'ı soydular. True Grit-5 2010 info-icon
He is a Methodist Circuit rider south Texas. Güney Teksas’ta "methodist" mezhebinin gezici rahibidir. Texas'ın güneyinde gezgin bir Metodist rahibi. Texas'ın güneyinde gezgin bir Metodist rahibi. Texas'ın güneyinde gezgin bir Metodist rahibi. Texas'ın güneyinde gezgin bir Metodist rahibi. True Grit-5 2010 info-icon
Shall I tell him you've outlawed up. Kanun kaçağı olduğunu söyleyeyim mi? True Grit-5 2010 info-icon
It don't matter. Önemi yok. Önemli değil. Yeteneksizin biri olduğumu biliyor. Önemli değil. Yeteneksizin biri olduğumu biliyor. Önemli değil. Keşifte olduğumu biliyor. Önemli değil. Keşifte olduğumu biliyor. True Grit-5 2010 info-icon
He knows I'm under skilled. Bir işe yaramadığımı biliyor. True Grit-5 2010 info-icon
When they ride up. Atlarla gelecekler. Yukarı çıkacaklar. Umarım sığınakta işlerini bitiririz. Yukarı çıkacaklar. Umarım sığınakta işlerini bitiririz. Geldiklerinde, işlerini sığınakta bitirmeye bakarız. Geldiklerinde, işlerini sığınakta bitirmeye bakarız. True Grit-5 2010 info-icon
Hope we can get them all in the dugout. Umalım da hepsi bizim yer altı sığınağına girsin. True Grit-5 2010 info-icon
I'll kill them the last one that goes in, then we'll have them in the barrow. Onlar içeri girdikleri sırada vuracağım, bu şekilde hepsini avucumuzun içine alacağız. En son içeri gireni öldürürüm böylece onları tümsekte kıstırırız. En son içeri gireni öldürürüm böylece onları tümsekte kıstırırız. Son gireni öldürürüm ve onları içeride sıkıştırmış oluruz. Son gireni öldürürüm ve onları içeride sıkıştırmış oluruz. True Grit-5 2010 info-icon
Mmm, will give them the know our intention is serious. Niyetimizin ciddi olduğunu anlamalarını sağlayacağız. True Grit-5 2010 info-icon
Then we'll call down. Ardından yere yığılacaklar. O zaman düşerler. Belki de canlı ele geçiririz. O zaman düşerler. Belki de canlı ele geçiririz. Sonra da azarlarım. Canlı çıkmak istiyorlar mı diye bakarız. Sonra da azarlarım. Canlı çıkmak istiyorlar mı diye bakarız. True Grit-5 2010 info-icon
If they want. Ölmemişlerse ve... Tabii isterlerse. Dışarı çıkarlarsa ateş ederim. Tabii isterlerse. Dışarı çıkarlarsa ateş ederim. İstemezlerse, dışarı çıkarlarken ateş ederim. İstemezlerse, dışarı çıkarlarken ateş ederim. True Grit-5 2010 info-icon
I'll shoot them if they come out. Dışarı çıkarlarsa onları vuracağım. True Grit-5 2010 info-icon
I'm hoping that three of their party being dead will take the spark out of them. Umuyorum üç tanesini yere indirince mesajı alacaklar. Umarım üç kurşun onları etkisiz hale getirir. Umarım üç kurşun onları etkisiz hale getirir. Umarım içlerinden üçünü öldürüp bunları rezil rüsva edebilirim. Umarım içlerinden üçünü öldürüp bunları rezil rüsva edebilirim. True Grit-5 2010 info-icon
You just play great place. Gerçekten işinin piriymişsin. İyi plan yapmışsın. İyi plan yapmışsın. Kendine çok iyi hakim oluyorsun. Kendine çok iyi hakim oluyorsun. True Grit-5 2010 info-icon
Aw, I just triple shooten. Sadece üçünü aynı anda vuracak kadar. Üç el birden ateş ederim. Üç el birden ateş ederim. Durumdan kendime avantaj sağlıyorum. Durumdan kendime avantaj sağlıyorum. True Grit-5 2010 info-icon
One time, into Mexico, Bir gün Meksika’ya doğru, Bir keresinde, Meksika'da... Bir keresinde, Meksika'da... Bir keresinde, Meksika'da... Bir keresinde, Meksika'da... True Grit-5 2010 info-icon
I turned bolt around and taken them reins in my teeth, Bir anda ters yöne doğru manevra yaptım ve dizginleri dişlerimin arasına aldım. Silahlarımı elime alıp dizginleri de dişlerimin arasına sıkıştırıp... Silahlarımı elime alıp dizginleri de dişlerimin arasına sıkıştırıp... Silahlarımı elime alıp dizginleri de dişlerimin arasına sıkıştırıp... Silahlarımı elime alıp dizginleri de dişlerimin arasına sıkıştırıp... True Grit-5 2010 info-icon
rode right up them boys. Fired them two navy sixes I carry in my saddle. Atımı dosdoğru üzerlerine sürdüm. Eyerden çıkardığım iki 86’lıkla onları kurşun yağmuruna tuttum. ...atımı üzerlerine sürdüm. Eyerimde taşıdığım iki altı patlarla ateş ettim. ...atımı üzerlerine sürdüm. Eyerimde taşıdığım iki altı patlarla ateş ettim. ...atımı üzerlerine sürdüm. Eyerimde taşıdığım iki altı patlarla ateş ettim. ...atımı üzerlerine sürdüm. Eyerimde taşıdığım iki altı patlarla ateş ettim. True Grit-5 2010 info-icon
I guess they was old married men who loved their families, as they scattered and run for home. Ailesini seven ama onlardan kopmuş ve kaçmakta olan yaşlı ve evli bir adam bu. Sanırım onlardan kaçarak perişan ettiği halde ailelerini seven yaşlı adamlar var. Sanırım onlardan kaçarak perişan ettiği halde ailelerini seven yaşlı adamlar var. Sanırım hepsi ailseni seven evli adamlardı, arkalarına bakmadan kaçtılar. Sanırım hepsi ailseni seven evli adamlardı, arkalarına bakmadan kaçtılar. True Grit-5 2010 info-icon
Well that is hard to believe. Buna inanmak çok zor. Buna inanmak zor. Neye? Buna inanmak zor. Neye? Buna inanmak zor. Neye? Buna inanmak zor. Neye? True Grit-5 2010 info-icon
Was it? A man riding at seven. Neye? Yedi kişiye kafa tutan adama. True Grit-5 2010 info-icon
You're don't have time to think about how many women, he would think about himself. kaç kişi olduklarını düşünecek kadar vaktin olmaz, sadece kendini düşünürsün. ...diğerlerini düşünecek zamanı yoktur, kendini düşünmeye başlar. ...diğerlerini düşünecek zamanı yoktur, kendini düşünmeye başlar. ...diğerlerini düşünecek zamanı yoktur, kendini düşünmeye başlar. ...diğerlerini düşünecek zamanı yoktur, kendini düşünmeye başlar. True Grit-5 2010 info-icon
I might get clear of that rat that's about to sit down on you. Ve bundan dolayı aklanabilirsin. Bu işe başladığımdan dolayı bu beladan kurtulmak üzere olabilirim. Bu işe başladığımdan dolayı bu beladan kurtulmak üzere olabilirim. Üzerine gelen bu öfkeden nasıl kurtulacağını düşünür. Üzerine gelen bu öfkeden nasıl kurtulacağını düşünür. True Grit-5 2010 info-icon
Can't rob a thief, can you. Hırsızdan çalarsan buna hırsızlık denmez, değil mi? Bir hırsızı soyamazsın, değil mi? Bir hırsızı soyamazsın, değil mi? Bir hırsızı soyamazsın, değil mi? Bir hırsızı soyamazsın, değil mi? True Grit-5 2010 info-icon
That's they position they took into Mexico. New Mexico’da durum böyle. New Mexico'da aldıkları pozisyon buydu. New Mexico'da aldıkları pozisyon buydu. New Mexico'da aldıkları pozisyon buydu. New Mexico'da aldıkları pozisyon buydu. True Grit-5 2010 info-icon
Rooster: Wasn't them. Bir kişi. Onlar değildi. Onlar değildi. Bir kişi. Bir kişi. True Grit-5 2010 info-icon
Rooster: Do not fear them to send a scout. İzci gönderiyorlarsa onlardan korkma. Onlardan gözcü gönderecek kadar korkma. Onlardan gözcü gönderecek kadar korkma. Keşif için birini göndereceklerini düşünememişim. Keşif için birini göndereceklerini düşünememişim. True Grit-5 2010 info-icon
We sit, what does he do. Yerimizde kalacağız, o ne yapıyor? Oturacağız, o ne yapıyor? Oturacağız, o ne yapıyor? Oturacağız, o ne yapıyor? Oturacağız, o ne yapıyor? True Grit-5 2010 info-icon
Maybe they want to chat, if it's Lucky Ned. Belki sohbet etmek istiyorlardır. Bu Şanslı’nın adamı. Belki de konuşmak isterler. Bunlar Şanslı'nın adamları. Belki de konuşmak isterler. Bunlar Şanslı'nın adamları. Yünlü şeyi giyen adam Şanslı Ned. Yünlü şeyi giyen adam Şanslı Ned. True Grit-5 2010 info-icon
Oh, that's that. Buraya kadar. True Grit-5 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 177327
  • 177328
  • 177329
  • 177330
  • 177331
  • 177332
  • 177333
  • 177334
  • 177335
  • 177336
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim