Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 173042
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
He couldn't leave her. He's kind. | Oraya birini gönderin tamam mı? | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
[static] | Kolej ne durumda? Orayı kim izliyor? | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
And we've still got Some great music up ahead, | ...ama hey, emniyet kemerlerinizi takmayı unutmayın. | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
[electrical buzzing] | Yayına dönüyoruz. | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
Yeah, i love it. | Eğer bana neler olduğundan bahsetmezseniz, sizi şikâyet edeceğim! | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
Guard: nothing. | Şimdi iklim programlamasına giriş yapacağız. | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
What are those people Doing back there? | Normal insanlar gibi görünüyorlar. | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
Mixed up in what? | Neyin içine karıştın? | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
There's no point Trying to explain it, | Yap! | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
[stammering] | ...gidebildiğin yer neresiydi? | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
I think he's alive. | Yaşadığını düşünüyorum. Rüzgârı arttırın! Yaşadığını düşünüyorum. | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
In the summer For kaiser, | Beni öldürmek zorundasın! | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
I'm going away For a while. | Yap! | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
Well, she still does. | Ve bebek fotoğrafları için ayrılmış bolca sayfa var. | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
Of i love lucy Same time tomorrow. | "Ama şimdi, sırada unutulmayan klasikler var." | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
There was that elevator Disaster downtown. | Dün gece haberlerdeydi. | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
Ok, fine. | Bir mesaj iletebilir misiniz? "Sizin de Başınıza Gelebilir!" | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
I'm now making My primary incision | Konuş benimle. | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
When would you like To leave? | Hiçbir şey mi gerçek değildi? | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
You want to book the flight? | Ve olur ya belki sizi göremem... | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
[whistles] | Teşekkür ederim. | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
[radiator hissing] | ...çiçekler... | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
I predict | Hem Fiji'ye arabayla gidemeyiz, değil mi? Bakalım başka ne varmış. | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
I know that feeling, | Bu duyguyu biliyorum... | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
An entire human life | Bir insanın hayatı, bütünüyle... | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
No sign of him. | Ondan bir iz yok. | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
Keep running. | Devam edin. | The Truman Show-3 | 1998 | ![]() |
The Truth | Sadakat Sadakat:The Truth (2010) Sadakat | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Did Maria gather herself? | Maria eşyalarını almış mı? Bir bakayım. Maria eşyalarını almış mı? Maria eşyalarını almış mı? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Let's see. | Bir bakıyım. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Yes,She did. | Evet, almış. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Did she leave her Key? | Anahtarını bırakmış mı? Evet, ama telefonu götürmüş. Anahtarını bırakmış mı? Anahtarını bırakmış mı? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Yes,She left it; but she took the telephone | Evet ama telefonu götürmüş | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
That's very weird. | Çok garip. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
And she left the window open again. | Ve pencereyi gene açık unutmuş. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
It'is surprising the alarm didn't now off. | Alarmın çalışmaması ilginç. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
It's broken. Another carpenter have here to check it sth else | Bozulmuş. Bir marangozun kontrol etmesi gerekir. Bozulmuş. Bir marangozun kontrol etmesi gerekir Bozulmuş. Bir marangozun kontrol etmesi gerekir | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Come on let's go to to bed. | Gel biz yatağımıza gidelim | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Excuse, me but you have to have as a husband your responsibilities in due to do attentive first. | Afedersin ama bir eş olarak öncelikle yapman gereken sorumlulukların var. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Ohh my God, I'm not so tired then. | Pekala, yorgun değilim öyleyse. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Just thinking, | Sadece düşünüyordum... Sadece düşünüyordum, Sadece düşünüyordum, | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
about us. | bizi | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Ohh! yes. | Evet! | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Is it going very well? | Her şey iyi olacak mı? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Yes it is. | Evet,olacak. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
I love you, Mr. Davenport. | Sizi seviyorum,Bay Davenport. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Do you love me? | Siz beni seviyormusunuz? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Yes, I do. | Evet,seviyorum. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
How much do you love me? | Ne kadar seviyorsunuz beni? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
I love you more than any gold in Spain. | İspanyada ki bütün altınlardan daha çok seviyorum. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
And all the tea in China..? | Ve Çindeki çaylardan daha mı çok? Ve Çin de ki çaylardan daha mı çok? Ve Çin de ki çaylardan daha mı çok? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Wait aminute there's alot of utility | Bir dakika, çok daha faydalı şeyler var. Bi dakika, çok daha faydalı şeyler var. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Jerk... | pislik! | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
You know I love you I love you more than anything. | Biliyorsun seni sevdiğimi, her şeyden daha çok sevdiğimi. Biliyorsun seni sevdiğimi her şeyden daha çok sevdiğimi. Biliyorsun seni sevdiğimi her şeyden daha çok sevdiğimi. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Yeah sure... | Tabii, evet. Gel, buraya. Tabii,yaa. Tabii,yaa. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Come here. | Gel,buraya. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
What is that? | Bu ne böyle? Ne nedir? Bu ne böyle. Bu ne böyle. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
It sounds like a helicopter. | Helikoptere benziyor. Sanırım. Helikoptere benziyor. Helikoptere benziyor. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
I do not know Dana, I don't know but I' | Bilmiyorum Dana?Bir fikrim yok bu lanet... | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Ok, don't talk to me any ordinary | Ok. Benimle böyle konuşma. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
What do you want me tell...? | Ne dememi istiyorsun? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
No,no we are going to check it out. | Hayır, gidip kontrol edelim. Hayır, hayır gidip kontrol edelim. Hayır, hayır gidip kontrol edelim. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
I will check it out. | Ben kontrol ederim. Öyleyse git lütfen! Ben kontrol ederim Ben kontrol ederim | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Go,please! | Git bak öyleyse. Lütfen | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Its' a helikopter in the backyard. | Arka bahçede yerde bir helikopter var. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
What is it shining a light on? | Yaa orda parlayan ışık nedir? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Keep tell what the hell is going out there... | Ne olduğunu anlayamıyorum. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
All right,well,I don't feel anything about it. I'm gonna call. | Pekala,hiç düşünmek istemiyorum ama polisi arayacağım. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Ok call! | Pekiyi, ara. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
You! | Sen al. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Hello,hi my name is Johnathan Davenport, 2102 Pelham Avenue. | Alo,merhaba. Benim adım Johnathan Davenport. 2102 Pelham Avenue. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
look at a helicopter in our backyard, with a search light. | Bakın sanırım arka bahçemizde ışık saçan bir helikopter var. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Do you know anything about that? | Bunun hakkında bir şey biliyor musunuz? Bunun hakkında birşey biliyormusunuz? Bunun hakkında birşey biliyormusunuz? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
We're gonna find out? | Bir şey öğrenebilirmiyiz? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
What do you think? | Ne diyor? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Ok, Yeah.. I can hold | Tamam, bekleyebilirim. BağIıyorlar. Tamam bekleyebilirim. Tamam bekleyebilirim. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Studying on hold. | BağIıyorlar. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Hallo,yeah,yes there's a helicopter in our backyard, with a search light. | Alo, evet. Bahçemizde ışık saçan bir helikopter var... Alo,evet. Bahçemde ışık saçan bir helikopter var. Alo,evet. Bahçemde ışık saçan bir helikopter var. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
scaring us off bad | ...bizi korkutuyor da! Ve bizi korkutuyor da! Ve bizi korkutıyor da! | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Ohh! What! | Ne imiş? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
What? Ok,thank you very much. | Ne olmuş? Tamam, çok teşekkürler. Ne olmuş? Tamam! Çok teşekkürler Ne olmuş? Tamam! Çok teşekkürler | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
It is Papparazzi.. It's paparazzi... | Paparraziler, diyor. Paparazzi... Paparrazi imiş diyorlar. Paparazzi... Ne imiş?... Paparrazi imiş diyorlar. Paparazzi... Ne imiş?... | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Why do paparazzi, you know, take care of our backyard? | Niçin paparaziler bizim bahçemizle ilgileniyorlar. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Could you do a favour you visit with so car cruýse by you sometime to make my wife happy | Afedersiniz, bana bir iyilikte bulunabilir misiniz? Afedersiniz karımın sakinleşmesi için onlarla konuşmak için bir devriye göndermeniz mümkün mü? Afedersiniz karımın sakinleşmesi için onlarla konuşmak için bir devriye göndermeniz mümkün mü? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Ok,Thanks, thank you very much, appriciate. It would make happy me. | Tamam çok teşekkür ederim, minnettarım. Beni çok memnun edecektir. Tamam teşekkür ederim,minnettarım Beni çok memnun edecektir. Tamam teşekkür ederim,minnettarım Beni çok memnun edecektir. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Are you enjoying? | Hoşuna mı gitti? Şu hale bak! Hoşunamı gitti? Hoşunamı gitti? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
How are you doing? | Şu hale bak! | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Thank you. Thank you very much. | Teşekkür ederim. Teşekkürler Çok teşekkür ederim. Teşekkürler Çok teşekkür ederim. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
May I come back to bed now? | Şimdi yatağıma geri dönebilir miyim? Tabii, istediğini yap. Şimdi yatağıma geri dönebilirmiyim? Şimdi yatağıma geri dönebilirmiyim? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, do whatever you want. | Tabii,istediğini yap. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
We're work for,are we? | Biz işimize dönelim değil mi? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
You've ever been in a conversely like asshole. I'm in the wash basin. | Hep böyle aksi davranıyorsun,aptal herif. Ben lavabodayım. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Dana, did you hear that? | Dana, duydun mu? Hayır. Dana, duydunmu? Dana, duydunmu? | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Dana, wake up! Wake up Dana! | Dana, uyan. Kalk Dana! Dana! Dana,uyan,kalk Dana! Dana! Dana,uyan,kalk Dana! | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Jonathan. | Jonathan | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Hello? Jonathan! | Hey! Jonathan. Heyy! Jonathan! Heyy! Jonathan! | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Honey, come back to bed. Oh my God! | Canım, yatağına gelsene. Aman Allahım! Canım,yatağına gelsene. Aman Allahım! Canım,yatağına gelsene. Aman Allahım! | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Dana... Davenport. | Dana Davenport. Dana... Davenport. Dana... Davenport. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Peng! Do not fuck with me. | Benimle oynamayın. Bang! Benimle oynamayın. Bang! Benimle oynamayın. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |
Do not fuck with me. | Benimle oynamayın. Benimle oy na ma yın. Benimle oy na ma yın. | The Truth-1 | 2010 | ![]() |