Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 173038

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
Yeah. It could be priceless, and Sam would lose a sale.	Paha biçilmez olabilir. Sam de satamaz.	The Trouble with Harry-1	1955
Oh, I'll send him a box of blueberries the first of every month.	Her ayın birinde ona bir kutu yaban mersini yollarım. Her ayın birinde ona bir kutu yabanmersini yollarım.	The Trouble with Harry-1	1955
Sam, what I wanna know is where'd you paint it and who is it.	Sam, bilmek istiyorum. Nerede boyadın? Bu adam kim?	The Trouble with Harry-1	1955
First of all, it's not a painting, it's a drawing.	Öncelikle bu bir boyama değil. Çizim.	The Trouble with Harry-1	1955
Matter of fact, it's a pastel and... as for the model...	Pastel ile yapıldı... Modele gelince...	The Trouble with Harry-1	1955
It just came to me out of the blue. You don't say.	Hayal ürünü. Öyle mi!	The Trouble with Harry-1	1955
Why are you acting like a deputy sheriff?	Şerif rolü mü yapıyorsun?	The Trouble with Harry-1	1955
That tramp I picked up, the one with the stolen shoes?	Çalıntı ayakkabıyla yakaladığım...	The Trouble with Harry-1	1955
Said he got 'em off a dead man?	...serseri bir ceset gördüğünü söyledi.	The Trouble with Harry-1	1955
He described him very carefully. The description fits the picture exactly.	Onu ayrıntılı olarak tarif etti. Tarifi resime aynen uyuyor.	The Trouble with Harry-1	1955
A tramp who probably can't keep his job and drinks too much.	İşsiz güçsüz, sürekli içen bir sokak...	The Trouble with Harry-1	1955
I wouldn't think his word was very reliable.	...serserisinin sözüne ben olsam güvenmezdim.	The Trouble with Harry-1	1955
Got him locked up in the schoolhouse.	Onu okula kilitledim.	The Trouble with Harry-1	1955
I took the painting to show him Drawing, if you don't mind.	Bu boyamayı ona gösterdim. Çizim demek daha doğru.	The Trouble with Harry-1	1955
I took the drawing to show him.	Bu çizimi ona gösterdim.	The Trouble with Harry-1	1955
He almost fainted. Said it was the same face.	Az kaldı bayılıyordu. "Aynı yüz" dedi.	The Trouble with Harry-1	1955
Where'd you paint it, Sam?	Bunu nerede yaptın, Sam?	The Trouble with Harry-1	1955
From my vast subconscious.	Geniş bilinçaltımdan ilham aldım.	The Trouble with Harry-1	1955
Sam, I hate to say this, but I don't believe you.	Sam, bunu söylemek istemezdim, ama sana inanmıyorum.	The Trouble with Harry-1	1955
With all this talk, I've lost interest in the game.	Bu kadar konuşma varken oynama isteğimi kaybettim.	The Trouble with Harry-1	1955
If you'll forgive me, I'll just run along home.	İzninizle, ben eve gideceğim.	The Trouble with Harry-1	1955
I'll see you all tomorrow.	Yarın görüşürüz.	The Trouble with Harry-1	1955
What do you mean, you don't believe me?	Sana inanmıyorum da ne demek?	The Trouble with Harry-1	1955
What I mean, Sam... I ain't educated in fancy art...	Ben resimden anlamam, Sam.	The Trouble with Harry-1	1955
but I do know the face of a dead man when I see one, and this is it.	Ama gördüğüm an ölü bir adamı yüzünden tanırım. Bunun gibi.	The Trouble with Harry-1	1955
Calvin, perhaps I can educate you to, um, 'fancy art.'	Belki de seni resim konusunda eğitebilirim.	The Trouble with Harry-1	1955
See this Portrait of a sleeping face.	Uyuyan bir adamın portresi.	The Trouble with Harry-1	1955
A man, relaxed, far removed from earthly cares.	Rahatlamış. Dünya dertlerinden uzak.	The Trouble with Harry-1	1955
It was conceived out of memory and half forgotten impulse,	Anılar ve yarı unutulmuş güdülerden yaratıldı.	The Trouble with Harry-1	1955
and it emerged from the shadows of abstract emotions,	Ve soyut duyguların..	The Trouble with Harry-1	1955
until it was born full grown from...	...gölgesinden çıkarak,...	The Trouble with Harry-1	1955
the mechanical realities of my fingertips.	parmak uçlarımın mekanik gerçekliğinde hayat buldu. ...parmak uçlarımın mekanik gerçekliğinde hayat buldu.	The Trouble with Harry-1	1955
Oh, now Sam, don't I don't need a model to draw from.	Oh, şimdi Sam... Model kullanmam gereksiz.	The Trouble with Harry-1	1955
Instead of creating a sleeping face, I could have...	Uyuyan bir yüz çizmek yerine...	The Trouble with Harry-1	1955
chosen an entirely different set of artistic stimuli.	...bambaşka sanatsal dürtülerden de faydalanabilirdim.	The Trouble with Harry-1	1955
My subconscious is peopled with enough faces to cover the Earth.	Bilinçaltım, bütün dünyayı kaplayacak kadar çok insan yüzüyle dolu.	The Trouble with Harry-1	1955
And the construction of the human anatomy is so infinitely variable	İnsan anatomisi sonsuz farklı şekilde olabilir.	The Trouble with Harry-1	1955
as to lie beyond the wildest powers of calculation.	En çılgın hesapların bile çok ötesinde.	The Trouble with Harry-1	1955
Now, a raised eyelid, perhaps.	Kalkık kaşlar...	The Trouble with Harry-1	1955
A line of fullness to the cheek.	Yanağı dolduran bir çizgi. ...yanağı dolduran bir çizgi.	The Trouble with Harry-1	1955
Lip that bends with expression.	Dudak ifadeyle bükülmüş.	The Trouble with Harry-1	1955
Sam, do you know what you just did? Certainly.	Sam, ne yaptığını biliyor musun? Tabii ki.	The Trouble with Harry-1	1955
I just showed you how clearly you misinterpreted my art.	Sanatımı yanlış yorumladığını gösterdim.	The Trouble with Harry-1	1955
You just destroyed legal evidence.	Delili yok ettin.	The Trouble with Harry-1	1955
Calvin, it appears to me you still don't understand.	Calvin, hala anlamıyorsun.	The Trouble with Harry-1	1955
I understand you made kind of a fool out of me.	Benimle alay ettiğini biliyorum.	The Trouble with Harry-1	1955
But I still got enough evidence to know something funny's going on.	Yine de ortada garip bir şeyler döndüğünü bilecek kadar delil var elimde.	The Trouble with Harry-1	1955
I ain't goin' to sleep till I find out what it is.	Çayıra gidip ne olduğunu kendim öğreneceğim.	The Trouble with Harry-1	1955
(Jennifer) Good night, Calvin.	İyi geceler, Calvin.	The Trouble with Harry-1	1955
Hey! What's he doin' in our bathtub?	Küvetimizde ne işi var?	The Trouble with Harry-1	1955
That's where frogs belong. (Arnie) Oh.	Kurbağalar orada durur. Oh.	The Trouble with Harry-1	1955
Back to bed, Arnie. Back to bed. State troopers here in the morning.	Sen doğru yatağa! Sabah eyalet polisi gelecek.	The Trouble with Harry-1	1955
I'm gonna want 'em to have a talk with you, so be around.	Seninle konuşmalarını istiyorum. Ortadan kaybolma.	The Trouble with Harry-1	1955
(Whispering) I said back to bed. You can find me in my studio.	Sana yatağa git dedim. Beni stüdyomda bulabilirsin.	The Trouble with Harry-1	1955
Just make sure. (Knocking At Door)	İşi garantiye alıyorum.	The Trouble with Harry-1	1955
He... he's in the bathroom playing with his frog.	Banyoda. Kurbağasıyla oynuyor.	The Trouble with Harry-1	1955
Um... This way, please, Doctor.	Bu taraftan, Doktor.	The Trouble with Harry-1	1955
It's Arnie. He's not very well.	Arnie biraz rahatsız.	The Trouble with Harry-1	1955
Someone must be foolin' around with my car.	Arabamla kim oynuyor?	The Trouble with Harry-1	1955
What are you playin' with the horn for? It ain't your car.	Ne diye kornayla oynuyorsun! Bu senin araban değil.	The Trouble with Harry-1	1955
Well, things are funny, you know? (Chuckling)	Bayağı eğlenceli	The Trouble with Harry-1	1955
Me and Miss Gravely might be in the car market. We're looking for a car.	Bayan Gravely ile araba pazarına atıldık. Araba arıyoruz.	The Trouble with Harry-1	1955
Yes. Had a look at this one. It's a beauty.	Şuna bak. Çok güzel.	The Trouble with Harry-1	1955
I want to keep it that way.	Öyle kalsın istiyorum.	The Trouble with Harry-1	1955
Now, now, that's not the way to talk to a prospective customer.	Potansiyel müşteriye böyle mi davranılır?	The Trouble with Harry-1	1955
You're no prospective customer. You can't afford this car.	Sen potansiyel müşteri değilsin. Paran bu arabaya yetmez.	The Trouble with Harry-1	1955
I put the little... I put Arnie back to bed.	Arnie'yi yatırdım.	The Trouble with Harry-1	1955
What'd the doctor say? He said for me to get out.	Doktor ne dedi? Dışarı çıkmamı söyledi.	The Trouble with Harry-1	1955
I didn't like the look in his eye. Something seems to be bothering him.	Bakışlarını hiç beğenmedim. Onu rahatsız eden bir şey var.	The Trouble with Harry-1	1955
Well, Captain, did you get over being frightened?	Kaptan, korkunuz geçti mi?	The Trouble with Harry-1	1955
Frightened?	Korku mu?	The Trouble with Harry-1	1955
(Chuckling) Oh, no, that's not why I left. No.	Hayır! Gitme nedenim o değildi.	The Trouble with Harry-1	1955
I'm not easily frightened, you know. No.	Ben kolay kolay korkmam.	The Trouble with Harry-1	1955
Why, after all those years sailing the four corners of the globe,	Gemiyle dünyanın dört bir yanını dolaştım.	The Trouble with Harry-1	1955
strange ports, a lot of rough men and...	Garip limanlar ve...	The Trouble with Harry-1	1955
Miss Gravely, what would you say...	Bayan Gravely, ne derdiniz...	The Trouble with Harry-1	1955
if I told you...	size desem ki... ...size desem ki...	The Trouble with Harry-1	1955
I was only the captain of a tugboat...	..ben römorkör kaptanıydım...	The Trouble with Harry-1	1955
on the East River...	..Doğu ırmağında...	The Trouble with Harry-1	1955
and never got more than a mile or so off shore?	Karadan en fazla bir mil açıldım. ...karadan en fazla bir mil açıldım.	The Trouble with Harry-1	1955
Well, I would say that...	Derdim ki...	The Trouble with Harry-1	1955
that you were the handsomest tugboat captain	..siz doğu ırmağında dolaşan en ...siz doğu ırmağında dolaşan en...	The Trouble with Harry-1	1955
that ever sailed up the East River.	..yakışıklı römorkör kaptanısınız.	The Trouble with Harry-1	1955
Oh, maybe not. No. (Chuckling)	Oh, pek değil.	The Trouble with Harry-1	1955
You want to see something? Here. Here.	Size bir şey göstereceğim.	The Trouble with Harry-1	1955
Captain. Where'd you get those?	Kaptan! Onları nerede buldun?	The Trouble with Harry-1	1955
Calvin Wiggs' car.	Calvin Wiggs'in arabasında.	The Trouble with Harry-1	1955
I figured you were handling half the evidence, Sammy,	Delillerin yarısıyla senin ilgilendiğini görünce...	The Trouble with Harry-1	1955
so it was up to me to take care of the rest.	..diğer yarısıyla da ben ilgileneyim dedim. ...diğer yarısıyla da ben ilgileneyim dedim.	The Trouble with Harry-1	1955
You're the sweetest captain.	Sen en sevimli römorkör kaptanısın.	The Trouble with Harry-1	1955
Why is he in the bath?	Küvette ne işi var?	The Trouble with Harry-1	1955
Well, uh... What'd you find out, Doctor?	Ne buldunuz, Doktor?	The Trouble with Harry-1	1955
Oh, that. It was his heart. He had a seizure.	Kalbiymiş. Kriz geçirmiş.	The Trouble with Harry-1	1955
His heart? A seizure!	Kalbi mi? Kriz!	The Trouble with Harry-1	1955
Well, I'll take a trip to the Philippines!	Filipinler'e geziye çıkayım!	The Trouble with Harry-1	1955
Death from natural causes. Well, certainly.	Doğal nedenlerle ölüm. Kesinlikle.	The Trouble with Harry-1	1955
But will somebody tell me what he's doin' in the bathtub half undressed?	Yarı çıplak küvette ne işi olduğunu biri bana söyleyebilir mi?	The Trouble with Harry-1	1955
Frankly, we didn't want Calvin Wiggs to see him.	Doğrusu, Calvin Wiggs'in onu görmesini istemedik.	The Trouble with Harry-1	1955
Besides, he was awful dirty after we dug him up.	Ayrıca kazıp çıkardığımızda çok pisti.	The Trouble with Harry-1	1955
Dug him up?	Kazmak mı?	The Trouble with Harry-1	1955