Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 169908
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Irish guy's going to win. | İrlandalı eleman kazanacak. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| But they'll never let him live. | Yaşamasına izin vermezler. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I do "horror scopes". | Falcıyım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Thought you said he never came here. | Buraya gelmez demiştin. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| He goes over the wall at the Barcardi plant. | Bacardi fabrikasından araklayacaktı. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| These filters are the last in line in the distillation process. | Bu filtre, damıtma aşamasının son adımında kullanılır. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| They contain more ethanol than rocket fuel. | Roket yakıtından daha fazla etanol içerirler. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| What's it like? | Nasıldır? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| A hand on the brain. | Beynindeki bir el gibi düşün. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Off the scale. | Ölçü dışı. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| 470 proof. | Alkol derecesi: 470. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| No such thing as 470 proof alcohol. | Hiçbir şeyin alkol derecesi 470 olamaz. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Certainty you might be required to moderate. | Kesinlikle her şeye biraz daha ılımlı bakmalısın. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Ah. | Şey... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| No smoking in the extraction area, if you please. | ...üretim alanında sigara içilmez. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Not for the social drinker. | Sosyal içicilere göre değildir. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You want to quaff? | Çekmek ister misin? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Not right now. I got to write. | Şimdi olmaz, yazmam lazım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I got a deadline. | Teslim tarihi geldi. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Oh, yeah. It's bad down there. | Evet, orası manyaktır. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You might find such a topic attracts a limited readership. | Sınırlı sayıdaki okuyucu kitlesini cezbedecek bir başlık bulmalısın. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Taking it to Letterman. | Letterman'a gidecek. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Yeah. Oh, did I hear somebody say "good luck"? | Biri "iyi şanslar" mı dedi sanki? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Yeah, I went down there this morning, | Bu sabah oraya tekrar gittim... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| he unfired me on a temporary basis, maggot that he is. | ...geçici süreyle beni tekrar geri işe almış mal. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I'd like to bring something in to Letterman. | Letterman'a ben de bir şey götüreceğim. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Like a slide action, "fuck you" gun. | Hazırladığım "Amına koyayım" yazan slaytı izlettireceğim kafasına silahı dayayıp. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Just a nipperoo, old boy. | Bir yudum yaşlı dostum. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Man, slow motion murder, just like they do in the movies. | Filmlerde yaptıkları gibi ağır çekimde geberteceğim onu. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| See him flying back, | Yavaş çekimde geriye doğru uçar... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| fuckin' arms flapping in the air. | ...ve kolları yana açılmıştır. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Okay, mother. | Cehennemin bu tarafında... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Look upon the last face you'll see this side of hell! | ...göreceğin son yüze bak, tamam mı orospu çocuğu? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Down he goes, morsels of vital organs | Yaşamsal organları etrafa dağılır... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| spinning off into flesh orbit. | ...artık bir et parçasından başka bir şey değildir. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| There goes his asshole. | Bu göt deliğine... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| There goes his dick. | ...bu sikine... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Fuck you, Letterman! | ...Letterman amına koyayım! | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You're in a B fucking movie, and I am the death machine! | Düşük bütçeli bir filmdeyiz ve ben de ölüm makinesiyim! | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Shall we have some Adolf? | Biraz Adolf alır mıyız? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| On your way, on your way, Moburg. | Moburg yürü git haydi. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Hey, we're expecting guests. | Davetlilerimiz vardı. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I thought you said he was writing a book. | Kitap yazdığını söylemiştin. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Said I was writing an essay. | Deneme yazıyor demiştim. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And it requires some shut mouth. | Ki bunun için sessizlik lazım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Oh, don't waste your time on those junkyard losers. | Kullanılıp atılmış bu zavallılara zamanını harcama. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| This country was built on genocide and slavery. | Bu ülke, kölelik sistemiyle ve soykırım yapılarak inşa edildi. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| We killed all the black guys that were here, | Burada yaşayan tüm siyahları öldürüp... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| and then we shipped in new black guys of our own, | ...yerine kendi siyahlarımızı getirdik... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| and then we brought in Jesus, like a bar of soap. | ...sonra da bir sabun kalıbı gibi getirip İsa'yı diktik. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You know it. | Sen de biliyorsun... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I am the religious correspondent. | ...ben dini bir yazarım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Fuck off with your Jesus Police! | İsa korumanla beraber siktir git. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| If the Bible's God's book, why didn't He give it to everyone? | Madem İncil tanrının kitabıydı, o zaman neden onu herkese göndermedi? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| "We give more money to parking meters than we do to kids to eat". | "Park metrelere, çocuklarımıza harcamaları için verdiğimizden daha çok para ödüyoruz." | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Don't read me like that. I've done the research. | Bana öyle bakma, araştırma yaptım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| 12,000 ton rust bucket went down in the bay | Körfeze hidroklorik asit taşıyan... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| full of hydrochloric acid. | ...12.000 ton atık döküldü. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Killed off everything in the sea. | Denizdeki her şeyi yok etti. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Killed off the fishermen. Their kids are picking garbage. | Balıkçılığı yok etti. Balıkçıların çocukları çöpleri karıştırıyorlar. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| All right, don't get angry. | Pekâlâ, kızma hemen. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| It's hot outside. | Hava sıcak zaten. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Ten years ago... Five. Five years ago, | 10 yıl önce... 5 yıl önce... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I might have said go after it. | Bunun peşine düşmeliyim diyordum. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Now I say go with it. | Artık bununla yaşamalıyım diyorum. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Sometimes you just got to spew over the side and keep rowing. | Gün batımının kızıllığında, bir yana kusar... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Into a nut brown sunset. | ...ve kürek çekmeye devam edersin. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| It's the land of multiple outrage. | Çok fazla zorbalıkla dolu bir yerdir burası. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Thousands trodden on before you wake up for breakfast. | Sen kahvaltı için uyanmadan önce, gazetelerin binlercesi ayaklar altında olur. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| That isn't news, it's a commercial reality. | Bunlar haber değil, ticari bir gerçektir. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And providing it isn't their sunset, | Kendi gün batımları olmadığı sürece... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| nobody gives one fifth of a fuck. | ...kimsenin sikinde olmaz. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You underestimate your readers. | Okuyucularını küçümsüyorsun. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You underestimate me. | Beni küçümsüyorsun. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You told me to make it work, that's what I want to do. | Bana bu işi hallet dedin, ben de böyle yapmak istiyorum. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Wind down this La Zonga crap and make a newspaper. | La Zonga saçmalıklarını boş ver de gerçek bir gazete yap. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Let me tell you some home truth. | Sana bazı gerçeklerden bahsedeyim... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| This paper's been on its knees to a bank since the day it opened. | ...bu gazete açıldığından beri, bir banka sayesinde ayakta durmaktadır... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And like most every other newspaper on Earth, | ...ve dünyadaki diğer her gazete gibi... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| it's financed by its advertising. | ...reklam gelirleriyle... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And without advertising, not only is there no La Zonga, | ...ve reklam olmadan, ne La Zonga olur... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| there's no paper to put it in, so, thus, | ...ne de yazacak başka şeyler olan bir gazete... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| there are one or two things that we don't write about. | ...bu yüzden istemediğimiz bazı şeyler her zaman vardır. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| In other words, nothing at all. | Yani hiç bir zaman tam değildir. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| In one other word, discretion. | Yani tedbirli olmak lazım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You're not a foreign correspondent | Sen ücra bir ülkedeki yabancı... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| in some far flung foreign land, this is America. | ...muhabir değilsin, burası Amerika. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| This is America. | Amerika işte. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You think some plumber from Normal, Illinois, | Sen, Illinois'de 25 sene çalışıp para biriktirerek... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| saves up for 25 years to come here on a cruise ship | ...buraya gelmiş bir tesisatçının, çiftçilerin tarlalarda yaşadıkları... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| to read about bad times in the sugar plantation? | ...zorluklarla ilgileneceğini mi sanıyorsun? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| They don't give a fuck! | Sikinde bile olmaz. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| The average guy don't rock the boat, | Normal düzeydeki insanların, iyi dans... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| 'cause he wants to climb aboard it. | ...etmeyi öğrenmeden önce karınlarını doyurmaları gerekir.* | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And our readership is vividly average. | Ki okuyucu kitlemiz genel olarak orta düzey. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| They don't care who the losers are. | Kimlerin kaybettiğiyle ilgilenmezler... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| (CHUCKLES) They want to know who won. | ...kimin kazandığını bilmek isterler. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Who won the bowls, | Atış poligonunda hedefi kim vurmuş... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| who won the races, who won the pot at the slot machines. | ...yarışı kim kazanmış, bovlingde kim kazanmış? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Look at me, Kemp. | Kemp, bana bak. | The Rum Diary-11 | 2011 |