Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 169906
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Asses that wouldn't feel an arrow. | Bir oku bile hissedemeyecek götler. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| The great whites. | Büyük beyazlar... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Probably the most dangerous creatures on Earth. | ...dünyadaki en tehlikeli yaratıklar belki de. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| [SALA]: There's your baby. | İşte bebeğin... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Walt and his woman. | ...Walt ve eşi. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Bowling alleys isn't exactly what I had in mind. | Bovling salonları pek de hayal ettiğim şey değildi. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Tread it till the snow melts, | Karlar eriyinceye kadar ez... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| then join the exodus. | ...sonra da göçe katıl. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Red light! | Film banyosu. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| [LOTTERMAN]: Looking for Kemp. | Kemp'e bakmıştık. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Nobody wants what's wrong with the place, | Kimse burada nelerin yanlış olduğunu bilmek istemez... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| they want to read about what's right. | ...nelerin doğru olduğunu okumak isterler. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| It's a rewrite. Yeah, I'm aware of that. | Düzeltilmiş yazım bu. Evet, farkındayım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And while you're at it, | Tekrar yazarken... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| you might want to rewrite the title and call it | ...başlığı da "Porto Riko hakkında sevdiğim 10 şey"... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| "Ten Things That I Love About Puerto Rico". | ...olarak değiştirmek isteyebilirsin belki. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| So, | Nasıl... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| how's the sobriety coming along? | ...ağırbaşlı yaklaşımı mı beğendin mi? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I'm cutting down. | Yavaş yavaş bırakıyorum. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Oh. By that, I assume you mean the size of the bottles. | Tükettiğin içki şişelerinin sayısını kastetmiştim. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| How does anybody drink 161 miniatures? | Nasıl biri minyatür içkilerden 161 tane içebilir? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You're averaging 93 miniatures a week. | Ortalama haftalık minyatür içki tüketimin 93 olmalıydı. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| What, do they stock the place four times a day? | Yoksa mini barını günde 4 defa doldurmak zorunda mı kalıyorlar? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Are they not complimentary? | Şikâyet ediyorlar mı bari? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| No, Mr. Kemp, they are not. | Hayır Bay Kemp, etmiyorlar. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And neither is wine and long distance phone calls. | Aynı şey uzun mesafe telefon konuşmaları ve şaraplar için de geçerli. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| So, as of Monday, you are no longer a resident of the Xanadu. | Pazartesiden itibaren Xanadu'da kalmayacaksın. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And what exactly brings you into the building? | Bu binaya seni getiren şey tam olarak nedir? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Don't hazel me. | Beni yargılama. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I got the X rays back. I got less than a week to live. | Filmleri getirdim, zaten bir haftan az ömrüm kalmış. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| [LOTTERMAN]: Hazel you? What're you talking about, | Yargılama mı? Ne diyorsun... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| you Swedish twerp? | ...salak İsveçli?* | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You know, it may have crossed what's left of your mind... | Geriye kalmış beyninle anlayabilirsin belki, benim burada işletmem... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| that I have a newspaper to run here, | ...gereken koca bir gazete var... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| that we have something called news going on out there. | ...ki biz buna "haber hep devam eder" deriz. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| But as far as you're concerned, | Madem ilgileniyorsun... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I might as well look out of the fuckin' window! | ...amına koyduğumun penceresinden dışarıya bir bak! | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| This is a newspaper. | Gazete burası. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| There's nothing here for you. | Senin için burada hiçbir şey yok. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Two of the best scoops you ever had | Şimdiye kadar yaptığın en iyi iki hamle de... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| came out of my brain. | ...benim fikrimdi. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And you better moderate your language... | Laflarına dikkat etsen iyi edersin... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| or I'll go elsewhere. | ...yoksa başka bir yere giderim. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Elsewhere where? | Nereye mesela? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You couldn't get work as a fly repellent. | Mısır tarlasında korkuluk olarak bile iş bulamazsın. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You're worthless, Moburg. | Moburg, beş para etmezsin. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Don't push me, Letterman. | Letterman, beni zorlama... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I'm dangerous when pushed. | ...zorlandığımda tehlikeli olurum. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Oh, I know why you're here. | Neden burada olduğunu buldum... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| It's payday. (LAUGHS) | ...çünkü ödeme günü. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| But in your case, | Durumunu göz önüne... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| deferred on a permanent basis. | ...alırsak, ödemelerin daimi olarak ertelendi. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And you better pay it, or I'll come through the roof | Ödesen iyi edersin, yoksa burayı çatıdan başlayarak... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| and turn this place into an insurance claim. | ...öyle bir hale getiririm ki sigortadan para talep edecek hale gelirsin. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| [LOTTERMAN]: Are you threatening me? | Beni tehdit mi ediyorsun? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Hey, guys, let's take it easy. | Sakin olun beyler. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You want to suffer some voodoo? | Biraz büyüyle acı çekmek ister misin? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You twerp! | Seni salak! | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Eat the death pill, Letterman! | Al bakalım, Letterman! | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Did you hear what he said to me? | Bana söylediğini duydun mu? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| This guy's my blood pressure. | Bu herif tansiyonumu arttırıyor. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| This guy's going to kill me. | Bu herif beni öldürecek. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And I want the negative of that picture destroyed! | O resmin filmini yok edin! | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I don't want that animal in this building again. | O hayvanı bir daha bu binada istemiyorum. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| He is hygienically unacceptable. | Hijyenik olarak uygun değil. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Did you see the side of his nose? | Burnunu gördün mü? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Blackheads like Braille. | Körler için yazılmış kabartma yazılar gibi siyah noktaları vardı. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Moburg is history. | Moburg tarih oldu. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| He's out of here at the earliest opportunity. | İlk fırsatta işi bitecek... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And the earliest opportunity | ...ki bu ilk fırsat da... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You understand what I'm saying, Kemp? | Kemp, anladın mı? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I think I get the drift. | Anladım sanırım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I want you to immerse yourself into this paper, | Kendini bu gazeteye vermeni istiyorum... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| 'cause you got the talent and I think you got the will. | ...biliyorum ki azimlisin ve yeteneklisin. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You make it grow and you grow right along with it. | Gazeteyi büyütecek ve onunla beraber büyüyeceksin. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I'm not best placed to do that. | Bunun için uygun konumda değilim. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You think it's my intention to keep you on | Niyetim seni bovling salonlarıyla... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| horoscopes and rewrites and bowling alleys? | ...yeniden yazımlarla ve burçlarla mı uğraştırmaktı sanıyorsun? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Matter of fact, I'm gonna move you right now. | Aslına bakarsan, seni hemen başka bir yere atıyorum. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Take a cab to the airport. | Taksiye atla ve hava alanına git. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| The mayor of Miami's coming in. | Miami'nin belediye başkanı gelecek. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Make him sound nice. | İyi görünmesini sağla. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I want a picture and an interview. | Görüşme yapmanı istiyorum ve resim çek. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Make it work, Paul. | Paul, hallet şunu. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You leaving us already? | Bizi hemen terk mi ediyorsun? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I'm moving into an apartment if this mayor guy ever shows up. | Belediye başkanı denen eleman şimdi gelsin, apartman dairesinde yaşamaya başlarım... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| They keep changing "delayed" to "delayed". | ...baksana uçağın gelişi sürekli ertelendi yazıp duruyor. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Little lobster on the beach? | Sahilde küçük ıstakozlarla? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Twenty minutes away. | Buradan 20 dk uzaklıkta. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Sounds inviting, but I got to wait for the mayor. | Çekici geliyor ama başkanı bekleyeceğim. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| That's not what it says on the board. | Orada öyle yazmıyor ama. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| It will in a minute. | Bir dakikaya yazar. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I just called Miami. | Şimdi Miami ile görüştüm. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Come on, let's have some breakfast. | Gel hadi kahvaltı yapalım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I got a couple things might interest you. | İlgini çekebilecek şeylerim var. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| All right. Yeah, thanks. | Pekâlâ. Evet, teşekkürler. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| No one told me it was so pretty here. | Buranın ne kadar güzel olduğunu söylememişlerdi. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| God's idea of money. | Tanrının para hakkındaki fikri. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You know what makes this place a gold mine? | Benim için burayı altın gibi yapan nedir biliyor musun? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Something that doesn't exist. | Henüz var olmayan bir şey. | The Rum Diary-11 | 2011 |