Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 165153
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I saw him, I looked into his eyes. | Onu gördüm, gözlerinin içine baktım. | The Invisible-1 | 2007 |  |
| He's not dead! How do you know? | O ölmedi! Nerden biliyorsun? | The Invisible-1 | 2007 | |
| I just know, OK? Come on, Pete. | Biliyorum işte, tamam mı? Hadi, Pete. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I screwed things up. I know. I know, Pete... | İşleri berbat ettim. Biliyorum, biliyorum, Pete... | The Invisible-1 | 2007 | |
| You're the only friend I had. I know, where's my body? | Sen sahip olduğum tek arkadaşsın. Biliyorum, vücudum nerede? | The Invisible-1 | 2007 | |
| For the last time, where is he? | Son kez soruyorum, nerede o? | The Invisible-1 | 2007 | |
| Where'd you move the body? | Vücudunu nereye taşıdınız? | The Invisible-1 | 2007 | |
| In the ruins by the dam. I'm so sorry, Nick. | Barajın yıkıntılarının oraya. Çok üzgünüm, Nick. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Peter! I'm so sorry, please. | Peter! Çok üzgünüm, lütfen. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Peter? Nick? | Peter? Nick? | The Invisible-1 | 2007 | |
| You want the body? You'd better hurry, baby. | Vücudu mu istiyorsun? O zaman acele etsen iyi olur, bebeğim. | The Invisible-1 | 2007 | |
| That water's gonna wash him away. Have a nice life. | Sular onu götürmeden. İyi bir hayat yaşa. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Hey, Annie? | Hey, Annie? | The Invisible-1 | 2007 | |
| Larson. You don't have to look for me anymore. | Larson. Artık beni aramanıza gerek yok. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Annie? I can tell you where Nick is. | Annie? Nick'in yerini söyleyebilirim. | The Invisible-1 | 2007 | |
| He's still alive. I just need you to do one thing for me. | O hala yaşıyor. Sadece benim için bir şey yapmanı istiyorum. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I left something for my brother. | Kardeşim için bir şey bıraktım. | The Invisible-1 | 2007 | |
| It's in my locker at school. | Okuldaki dolabımda. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Make sure he gets it, please. | Onun kardeşime ulaşmasın sağla, lütfen. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I'll take care of it. | Tamam ilgileneceğim. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Nick's at the Broward Dam. | Nick, Broward Barajında. | The Invisible-1 | 2007 | |
| OK. What is it? | Tamamdır. Ne oldu? | The Invisible-1 | 2007 | |
| The dam gates open in 15 minutes. So, what are you saying? | Baraj kapıları 15 dakikaya kadar açılacak. Ee, ne demek istiyorsun? | The Invisible-1 | 2007 | |
| Anything downstream of it will be flooded out. | Önündeki her şeyi silip süpürecek. | The Invisible-1 | 2007 | |
| How much time we got? We don't. | Ne kadar zamanımız var? Hiç yok. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Somebody help me! Help! | Biri yardım etsin! İmdat! | The Invisible-1 | 2007 | |
| We don't have minutes. We have to cut the flow. Now! | Hiç vaktimiz yok. Dalgaları kesmek zorundayız. Şimdi! | The Invisible-1 | 2007 | |
| I want you to look everywhere. | Her yere bakmanızı istiyorum. | The Invisible-1 | 2007 | |
| There! There he is! | İşte. Orada! | The Invisible-1 | 2007 | |
| Come on. Let's go! See if he's alive. | Çabuk olun. Gidelim. Hala hayatta olabilir. | The Invisible-1 | 2007 | |
| He's alive, I got a pulse. | Yaşıyor, nabzı atıyor. | The Invisible-1 | 2007 | |
| No response? Got it. Gotta get some fluids in him now. | Cevap yok mu? Anladım Onu hazırlayalım | The Invisible-1 | 2007 | |
| Get him up there as quick as we can. | Olabildiğince çabuk onu götürelim. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Got it. C collar on. | Tuttum. C collar açık. | The Invisible-1 | 2007 | |
| You get the rhythm? Very slight. | Nabzı nasıl? Çok düşük. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Mrs. Powell? This is Detective Tunney. We found Nick. | Bayan Powell? Ben Dedektif Tunney. Nick'i bulduk. | The Invisible-1 | 2007 | |
| We need to get bags in him. Shut down. | Hava torbasına ihtiyacımız var Kapat. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I've got no IV access on that side. Damn it. | Bu tarafta hiç damar enjeksiyonu yok. Lanet olsun. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I got no pulse. | Nabız yok. | The Invisible-1 | 2007 | |
| He's in V Tach, charge the paddles. | Kalbi durdu, elektroşoku şarj edin. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Charge 300. Charging. | Şarj 300. Şarj ediliyor. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Charge to 360. Charging. | 360' ayarlayın. Şarj ediliyor. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Everything all right? Yeah, I'm fine. | Her şey yolunda mı? Evet, ben iyiym. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I'm gonna have to ask you to step out of the car. | Bayan, arabadan çıkmanızı istemek zorundayım. | The Invisible-1 | 2007 | |
| No. I have to be somewhere. | Hayır. Gitmem gereken bir yer var. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Ma'am! Ma'am! | Bayan! | The Invisible-1 | 2007 | |
| Teenage male found down rescued from the base of a dam, | Genç erkek bulundu ve baraj gölünden kurtarıldı... | The Invisible-1 | 2007 | |
| unconscious... | Bilinci yerinde değil.. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Let me be with my son. The team will do everything we can. | Bırakın oğlumla kalayım Ekip elimizden gelen her eşyi yapacak. | The Invisible-1 | 2007 | |
| He needs me, he needs me. We will do everything we can. | Bana ihtiyacı var. Elimizden geleni yapacağız. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Get out of the car, put your hands on your head. | Arabadan in ve ellerini başının üzerine koy. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Annie, I need you. | Annie, sana ihtiyacım var. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I need you, Annie. Turn off the engine. | Sana ihtiyacım var, Annie. Kontak kapat. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Get out of the car, hands on your head now! | Arabadan in ve ellerini başının üzerine koy! | The Invisible-1 | 2007 | |
| And what was the status when we found him? | Onu bulduğunuzda durumu nasıldı? | The Invisible-1 | 2007 | |
| I just got word a nurse spotted a girl matching Annie's description. | Hemşirelerden biri Annie'nin tarifine uyan bir kızdan bahsediyordu. | The Invisible-1 | 2007 | |
| OK, go. | Tamam, yürü. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I'm in here. | İçeride. | The Invisible-1 | 2007 | |
| You have some nerve. | Bu ne cesaret. | The Invisible-1 | 2007 | |
| No, Mom. No. | Hayır, anne, hayır. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I just need to talk to him. | Sadece onunla konuşmam gerek. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Talk? He can't talk, thanks to you. | Konuşmak mı? Sayende konuşamıyor. | The Invisible-1 | 2007 | |
| You should hate me. Hate you? Yes. | Benden nefret edebilirsiniz. Nefret etmek mi? Evet. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I do. I hate you. | Kesinlikle senden nefret ediyorum. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Excuse me. Don't. | Özür dilerim. Dileme. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Please, don't. | Lütfen yapmayın. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I can't ask you to forgive me. | Beni affetmenizi isteyemem. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Stop it, Mom, stop it! | Kes şunu, Anne! | The Invisible-1 | 2007 | |
| It's OK, she loves you. | O sizi seviyor. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Tell her that I'm here. | Ona burada olduğumu söyle. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I don't know how to say this, but... Just tell her. | Bunu nasıl söyleyebilirim bilmiyorum ama... Söyle ona. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Nick. Don't. | Nick. Sus. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Don't you talk about my son. | Oğlumdan bahsetme. | The Invisible-1 | 2007 | |
| You have to make her listen to you. | Seni dinlemesini sağlamalısın. | The Invisible-1 | 2007 | |
| You have to make her listen. | Seni dinlemesini sağlamalısın. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I can feel him here. | Burada olduğunu hissedebiliyorum. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I can even hear him. I know what he wants. | Hatta onu duyabiliyorum. Ne istediğini biliyorum. | The Invisible-1 | 2007 | |
| Tell her that she was in my room. | Ona benim odama geldiğini söyle. | The Invisible-1 | 2007 | |
| You were in his room. | Onun odasındaydınız. | The Invisible-1 | 2007 | |
| After I disappeared. | Ben kayboldukan sonra. | The Invisible-1 | 2007 | |
| After he was gone. What are you doing? | O gittikten sonra. Ne diyorsun? | The Invisible-1 | 2007 | |
| You read one of my poems, | Şiirlerimden birini okudun, | The Invisible-1 | 2007 | |
| for the first time. | hem de ilk defa. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I was there, Mom. | Ben de oradaydım, anne. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I read it with you. | Seninle birlikte okudum. | The Invisible-1 | 2007 | |
| And you couldn't even finish it. | Ama sen şiiri bitiremedin bile. | The Invisible-1 | 2007 | |
| You were hurting too much, | Çok fazla acı çekiyordun | The Invisible-1 | 2007 | |
| and I see that now. | Artık bunu anlayabiliyorum. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I never understood what you were going through after Dad died. | Babam öldükten sonra yaşadıklarını asla anlayamadım. | The Invisible-1 | 2007 | |
| How Ionely you felt. | Kendini ne kadar yalnız hissettiğini. | The Invisible-1 | 2007 | |
| But, I'm still here, Mom. | Ama, ben hala buradayım, anne. | The Invisible-1 | 2007 | |
| And you have to believe that. | Ve buna inanmak zorundasın | The Invisible-1 | 2007 | |
| I need to see him, just for a minute. | Onu görmem gerek, sadece birkaç dakika. | The Invisible-1 | 2007 | |
| No. I can help him. | Olmaz. Ona yardım edebilirim. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I don't know why, | Nedenini bilmiyorum... | The Invisible-1 | 2007 | |
| but, I'm supposed to be here. | ...ama burada olmam gerekiyor. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I can bring him back. | Onu geri getirebilirim. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I'm so sorry, Nick. | Çok üzgünüm, Nick. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I didn't see you before. | Seni daha önce görmemiştim. | The Invisible-1 | 2007 | |
| I wish I could take it all back. | Keşke tüm bunları geri alabilseydim. | The Invisible-1 | 2007 | |
