Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 164918
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I think it's pretty good. Yeah? | Bence gayet güzel. Öyle mi? Bence gayet iyi. Öyle mi? Bence gayet iyi. Öyle mi? sanırım oldukça iyi.. değil mi? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
(Dino) Yeah, tell us. Come on. | Evet, anlat bize. Haydi. Evet. Anlat hadi. Evet. Anlat hadi. evet hadi söyle bize. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
All right. Uh, I was working across the street | Peki. Ben caddenin karşısında çalışıyordum Peki. Ben sokağın karşı tarafında çalışıyordum... Peki. Ben sokağın karşı tarafında çalışıyordum... pekala.caddenin karşısında çalışıyordum | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
and, uh, Ritchie would come over every break he had | Ritchie her molasında gelirdi ...Ritchie de her fırsat bulduğunda yanıma geliyordu. ...Ritchie de her fırsat bulduğunda yanıma geliyordu. Ritchie her molada yanıma gelirdi | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
and he would bring me flowers and candy. | bana şeker ve çiçekler getirirdi. Bana çiçek ve şeker getiriyordu. Bana çiçek ve şeker getiriyordu. bana şeker ve çicekler getirirdi | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
And then it got really awkward, | Sonra olay gerçekten garipleşti, İşler zamanla garipleşmeye başladı, İşler zamanla garipleşmeye başladı, ve ozaman gerçekten daha garipleşti | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
because I didn't know who he was. | çünkü kim olduğunu bilmiyordum. ...çünkü ben onun kim olduğunu bile bilmiyordum. ...çünkü ben onun kim olduğunu bile bilmiyordum. çünkü kim olduğunu bilmiyordum | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
And I started just making any excuse I could to say no | Ve ben hayır diyebilmek için her türlü bahaneyi uydurmaya başladım. Ve ona hayır demek için aklıma gelen her bahaneyi kullanmaya başladım. Ve ona hayır demek için aklıma gelen her bahaneyi kullanmaya başladım. ve hayır diyebileceğim bahanelere başladım | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
and then one day, out of the blue he walks in | Sonra bir gün damdan düşer gibi içeri girdi Ama bir gün, birdenbire içeri girdi ve... Ama bir gün, birdenbire içeri girdi ve... ve kederli birgünün haricinde içeriye girdi | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
and he tells me I'm making a big mistake. | ve bana büyük bir hata yapmakta olduğumu söyledi. ...bana büyük bir hata yapıyor olduğumu söyledi. ...bana büyük bir hata yapıyor olduğumu söyledi. ve bana büyük bir hata yaptığımı söyledi | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
And I didn't know what to say, | Ve ben ne söyleyeceğimi bilemedim, Ne diyeceğimi bilemedim... Ne diyeceğimi bilemedim... ve ne söyleyeceğimi bilmiyordum. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
because he seemed so convinced. | çünkü kendinden son derece emindi. ...çünkü kendinden çok emin görünüyordu. ...çünkü kendinden çok emin görünüyordu. çünkü çok inandırıcı görünüyordu | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
So I went out with him. | Böylece onunla çıktım. Ben de onunla çıkmaya karar verdim. Sırf peşinden ayrılmadı diye mi? Ben de onunla çıkmaya karar verdim. Sırf peşinden ayrılmadı diye mi? böylece onunla çıktım | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
All because he wouldn't leave you alone? | Hepsi seni rahat bırakmadığı için miydi? sadece seni yalnız bırakmadığı için? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
No. | Hayır. Hayır. Benim neye ihtiyacım olduğunu benden daha iyi bildiği için. Hayır. Benim neye ihtiyacım olduğunu benden daha iyi bildiği için. hayır. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Because, he knew what I needed more than I did. | Çünkü o, sahip olduğumdan daha fazlasına ihtiyacım olduğunu biliyordu . çünkü yaptığımdan daha fazla neye ihtihyacım olduğunu biliyordu. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
And now look at him. | Bir de şimdi ona bak. Adama baksana. Adama baksana. ve şimdi ona bak | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
He goes from dubbing cartoons to international banking. | Çizgi filmlere dublaj yapmaktan uluslararası bankacılığa geçiş yaptı. Çizgi film dublajından uluslararası bankacılığa geçti. Çizgi film dublajından uluslararası bankacılığa geçti. uluslararası çizgifilm dublajı yapıyor. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
It's currency exchange. | Döviz bürosu. Kambiyo işi. Kambiyo işi. dövüz burosu | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Cartoons? Is that what you call porn these days? Porn? | Çizgi filmler? Bugünlerde pornolardan böyle mi bahsediyorsun? Porno? Çizgi film mi? Pornoya öyle mi diyorsunuz artık? Porno mu? Çizgi film mi? Pornoya öyle mi diyorsunuz artık? Porno mu? çizgifilmler? yoksa bu porno dediğin mi? porno? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
(Dino) You're going to have to excuse Terry as an idiot. | Terry'yi bir aptal olduğu için mazur görmelisin. Hep Terry'nin salaklığı yüzünden. Hep Terry'nin salaklığı yüzünden. salak birisi olarak bahaneye sahip olmak zorundasın | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
When me and Ritchie weren't looking | Ben ve Ritchie'nin işi olmadığında Ritchie ile benim ortada olmadığımız zamanlarda... Ritchie ile benim ortada olmadığımız zamanlarda... ben ve Ritchie bakmadığımızda | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
he was using the equipment to make porn for Adele here. | buradaki Adele'ye porno yapmak için bizim ekipmanlarımız kullanıyordu . ...ekipmanı Adele için porno hazırlamakta kullanıyormuş. ...ekipmanı Adele için porno hazırlamakta kullanıyormuş. burada Adele'nin pornosunu yapmak için techizat kullanıyordu. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I don't think there's anything wrong with it. | Bence bunda yanlış bir şey yok. Bunda yanlış bir şey olduğunu sanmıyorum. Arada sırada biraz porno izlemek iyidir. Bunda yanlış bir şey olduğunu sanmıyorum. Arada sırada biraz porno izlemek iyidir. bununla yanlış olan hiçbirşeyin oldugunu düşünüyorum | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I mean, a lift/e porn is healthy now and then. | Yani biraz porno her zaman sağlıklıdır. kastettiğim küçük bi porno sağlık için iyidir | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
(Dino) You guys are all perverts, okay? | Siz erkekler, hepiniz sapıksınız, tamam mı? Hepiniz sapıksınız tamam mı? Hepiniz sapıksınız tamam mı? siz beyler hepiniz azmışsınız. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Hey, look at these. These are our girls. | Hey şuna bak. Bunlar bizim kızlarımız. Kızlarımıza baksanıza. Kızlarımıza baksanıza. hey, şunlara bakın bunlar bizim kızlar | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
(Dino) Ah, look how much they've grown. | Ah, ne kadar da büyümüşler. Ne kadar da büyümüşler. Bu Anabel, bu da Betsy. Ne kadar da büyümüşler. Bu Anabel, bu da Betsy. ah, bak ne kadar büyümüşler | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
That's, um, Anabel, and that's Betsy. | Bu, Anabel, ve bu da Betsy. işte Anabel ve Betsy | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
So beautiful. Now, Ritchie... | Çok güzel. Şimdi, Ritchie... Çok güzeller. Ritchie... Çok güzeller. Ritchie... oldukça güzel şimdi Ritchie... | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Oh, they're gorgeous. Yeah. | Oh, Çok güzeller. Evet. Muhteşemler. Evet. Muhteşemler. Evet. aman tanrım çok çekiciler. evet | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
What's currency exchange? | Döviz bürosu ne iş yapar? Bu kambiyo işi nedir? Bu kambiyo işi nedir? dövüz bürosu nedir? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
That's when he watches the market, like everybody else, | Herkes gibi piyasayı izler, yani o herkes gibi marketi izlediğinde | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
and he looks for trends. (Dino) Okay. | ve eğilimleri arar. Tamam. ve o modaya bakıyor. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Like, um, natural disaster or typhus, | Doğal afetler ve tifo gibi olaylar olduğunda, Doğal afet, tifüs falan gibi şeyleri. Doğal afet, tifüs falan gibi şeyleri. doğal yıkım tifüs gibi. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
then he takes advantage of inflation. | enflasyondan kazanç sağlar. Sonra da enflasyonu lehine kullanıyor. Ve bekliyor. Doğru mu anlattım? Sonra da enflasyonu lehine kullanıyor. Ve bekliyor. Doğru mu anlattım? ve enfilasyonun yararlarından faydalanıyor | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
And waits. Is that right? | Sonra yeniden beklemeye geçer. Doğru değil mi? ve bekle bu doğru mu? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
That's pretty good. Pretty good. | Bu gayet iyiydi. Gayet iyi. Oldukça iyi, oldukça iyi. Oldukça iyi, oldukça iyi. bu oldukça iyi oldukça iyi | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
You got all the inside information? | İçeriden bilgi alıyor musun? İçeriden her konuda bilgi alıyor musun? Hayır. Kararları Vendor veriyor. İçeriden her konuda bilgi alıyor musun? Hayır. Kararları Vendor veriyor. tüm içerideki bilgiyi aldın mı? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
No. Vendor makes the decisions. | Hayır. Kararları satıcı verir. hayır, satıcı karar vermeli. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
He's the one who pays me. | Bana para ödeyen adam o. Ücretimi veren de o. Valentino takım elbiseli olan mı? Ücretimi veren de o. Valentino takım elbiseli olan mı? o sadece ödeyen kişi. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
In Valentino suits? | Valentino takım elbiseler? Valentino uygun mu? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Uh, it's Bloomingdale's. | Hayır, aslında Bloomingdale. Hayır, Bloomingdale's. Hayır, Bloomingdale's. bloomingdale | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Hey, this is actually | Hey, bu aslında... Bu da aslında... Hakiki Çin ipeğinden yapılma. Güzel, değil mi? Bu da aslında... Hakiki Çin ipeğinden yapılma. Güzel, değil mi? hey, bu aslında... | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
This is genuine Chinese silk. It's nice, right? | Bu hakiki Çin ipeği. Güzel, değil mi? hey bu hakiki Çin ipeği. hoş değil mi? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Did you pick it out for him? | Bunu onun için sen mi seçtin? Sen mi seçtin bunu? Tabii ki hayır. Sen mi seçtin bunu? Tabii ki hayır. bunu onun için mi ayırdın? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Absolutely not. | Kesinlikle hayır. aslında değil. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
It's a nice shirt, Terry. Shows off your hair. | Güzel gömlek, Terry. Kıllarını ortaya çıkartmış. Güzel gömlek Terry. Kıllarını ön plana çıkarıyor. Güzel gömlek Terry. Kıllarını ön plana çıkarıyor. hoş tişört Terry saçının havasını atıyor. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Thank you. I spent a lot of money on this shit. | Teşekkür ederim. Bu bok için çok para harcadım. Sağ ol dostum. Bu gömleğe çok para verdim. Sağ ol dostum. Bu gömleğe çok para verdim. teşekkür ederim bu bok için çok para harcadım | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
(Dino) That is pretty awkward. | Bu oldukça garip. Çok garip. Çok garip. oldukça ahmakça | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
That was really excellent. Thanks a lot. | Bu gerçekten mükemmeldi. Çok teşekkürler. Her şey mükemmeldi. Çok teşekkürler. Her şey mükemmeldi. Çok teşekkürler. gerçekten mükemmeldi.. çok teşekkür ederim | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Thank you. Keep the change. | Teşekkür ederim. Üstü kalsın. Teşekkürler. Üstü kalsın. Teşekkürler. Üstü kalsın. teşekkür ederim.. değişimi devam ettir. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
See us again, sir. | Yine gelin, efendim. Tekrar bekleriz efendim. Tekrar bekleriz efendim. sizi sonra göreceğim bayım | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
You got dinner? Yeah, no skin off my nose. | Akşam yemeğini yedin mi? Evet, normal bir yemekti. Yemeği mi ödedin? Evet, bana koymaz nasılsa. Yemeği mi ödedin? Evet, bana koymaz nasılsa. akşam yemeğini yedin mi? Evet hayır burnumu sokmayacağım | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Thank you. You're welcome. | Teşekkür ederim. Rica ederim. Sağ ol. Rica ederim. Sağ ol. Rica ederim. teşekkür ederim rica ederim | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
So what do you think? About what? | Peki ne düşünüyorsun? Ne hakkında? Ne düşünüyorsun peki? Hangi konuda? Ne düşünüyorsun peki? Hangi konuda? böylece ne düşünüyorsun? ne hakkında? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Olivia? | Olivia? Olivia. Olivia. Olivia? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
She's all right. | Normal bir kız. İdare eder. Bu ne demek şimdi? İdare eder. Bu ne demek şimdi? eh işte idare eder | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Uh, you seem haPPY enough" I'm happy fOF YOU Okay. | Yeteri kadar mutlu görünüyorsun. Ben de senin için mutluyum. Tamam. Sen mutlu görünüyorsun, senin adına sevindim. Peki. Sen mutlu görünüyorsun, senin adına sevindim. Peki. yeterince mutlu görünüyorsun. senin icin mutluyum.. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
What do you want me to say? She ain't my type. | Ne söylememi istiyorsun? Kız benim tipim değil. Ne dememi istiyorsun ki? Benim tipim değil pek. Ne dememi istiyorsun ki? Benim tipim değil pek. ne dememi istiyorsun? benim tarzım değil | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Well, I'm sorry you had to be seen with us. | Bizimle görülmek zorunda kaldığın için üzgünüm. Bizimle beraber görüldüğün için kusura bakma. Bizimle beraber görüldüğün için kusura bakma. şey, özür dilerim bizimle görünmek zorundaydın | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
What's your problem, Dino? Forgot already? | Sorun ne, Dino? Şimdiden unuttun mu? Derdin ne senin Dino? Unuttun mu? Derdin ne senin Dino? Unuttun mu? senin sorunun ne Dino? zaten unuttun? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
You couldn't even talk to a girl unless I made the first move. | Ben ilk hamleyi yapmadan bir kızla bile konuşamazdın. İlk hamleyi ben yapmazsam kızlarla konuşamazdın bile. İlk hamleyi ben yapmazsam kızlarla konuşamazdın bile. ben ilk kımıldamayı yapmadan önce bi kızla konuşmamalıydın | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I suppose. You're my best friend, Ritchie. | Sanırım. Sen benim en iyi dostumsun, Ritchie. umarım. sen benim en iyi arkadaşımsın Ritchie | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
That's true. So I just think about you all the time. | Doğru. Çoğu zaman seni düşünüyorum. bu doğru tüm zaman sadece senin düşünüyorum | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I wonder how you're doing, how your family is. | Neler yaptığını, ailenin nasıl olduğunu merak ediyorum. İşleri nasıl hâllettiğini, ailenin nasıl olduğunu. İşleri nasıl hâllettiğini, ailenin nasıl olduğunu. merak ediyorum nasılsın ailen nasıl. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
You know, I used to take care of you. | Biliyorsun, eskiden seninle ben ilgilenirdim. Eskiden sana ben göz kulak olurdum, biliyorsun. Eskiden sana ben göz kulak olurdum, biliyorsun. biliyorsun ki sana gözkulak oluyordum | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Now I have to call your wife | Şimdi seni her görmek istediğimde şimdi karını aramalıyım | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
every time I want to see you? Really? | karınla konuşmak zorundayım? Cidden? karını aramak zorunda mıyım? herzaman seni görmek istiyorum? gerçekten mi? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I'm doing great. | Ben gerçekten iyiyim. Ben çok iyiyim. Ben çok iyiyim. mükemmelim | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
All right, that's good. I'm sorry. | Tamam, bu iyi. Üzgünüm. Peki, güzel. Kusura bakma. Bak, gerçekten üzgünüm. Peki, güzel. Kusura bakma. Bak, gerçekten üzgünüm. pekala, iyi. üzgünüm | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Look, I, really, I'm sorry. | Bak, ben gerçekten üzgünüm. bak gerçekten üzgünüm | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
It's just that I miss you, you know? | Anlarsın ya, sadece seni özledim? Sadece, seni özledim işte. Sadece, seni özledim işte. hepsi şu ki seni sözledim biliyorsun | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
It's okay. Yeah. | Bu sorun değil. Evet. Sorun değil. Peki. Sorun değil. Peki. sorun degil tamam | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Can I have a hug? Give me a hug. | Sarılabilir miyim? Sarıl bana. Sarılayım mı? Gel buraya. Sarılayım mı? Gel buraya. sarılır mısın bana? bana sarıl | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
A hug? Jesus Christ. Why are you hugging my husband? | Sarılmak? Yüce İsa. Benim kocama neden sarılıyorsun? Sarılma mı? Tanrım. Kocama niye sarılıyorsun? Sarılma mı? Tanrım. Kocama niye sarılıyorsun? sarılmak? aman TANRIM kocama neden sarılmak istiyorsun? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
My best friend? Where did Olivia go? | Çünkü en iyi arkadaşım? Olivia nereye gitti? En iyi arkadaşım o benim. Olivia nereye gitti? Tuvalette. En iyi arkadaşım o benim. Olivia nereye gitti? Tuvalette. en iyi arkadaşım? Olivia nereye gitti? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
She's in the restroom. | Tuvalette. dinlenme odasında | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
She's all locked in there. Really? | Tuvalette kilitli kalmış. Gerçekten mi? kapıyı kilitledi. gerçekten mi? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Try it. | Dene. Tadına bak. Tadına bak. dene. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
It's the purest shit you can find. | Bu bulabileceğin en saf mal. Bulabileceğin en saf mal budur. Bulabileceğin en saf mal budur. bulabileceğin en saf katıksız pislik | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
It's good. Like I fold you. | İyiymiş. Söylediğim gibi. İyiymiş. Dedim sana. İyiymiş. Dedim sana. iyi dediğim gibi | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Same deal we spoke about? | Konuştuğumuz anlaşmanın aynısı mı? hakkında konuştuğumuz aynı antlaşma | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, unless you want to give me more money. No. | Evet, tabi bana daha fazla para vermek istemiyorsan. Hayır. evet, bana daha fazla para vermek istemedikçe Hayır | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Here. We should count it. | Al. Saymalısın. Al bakalım. Sayalım istersen. Al bakalım. Sayalım istersen. burada saymalıyız | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
[knock on door] Oh, shit. | Oh, lanet olsun. oh lanet olsun | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
(Anabel) Mom? Betsy woke me up. Son of a bitch. | Anne? Betsy beni uyandırdı. Orospu çocuğu. anne? Betsy beni uyandırdı. oruspu çocuğu | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Uh Go back to bed. | Uh... Yatağına geri dön. uh tekrardan yatağa git. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
(Anabel) She had a bad dream. This is not fair. | Bir rüya görmüş. Bu adil değil. Kabus görmüş. Hiç adil değil bu. Kabus görmüş. Hiç adil değil bu. kötü rüya gördü. bu adil değil | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
(KukHnskU Hold on. | Bekle. Bekle biraz. Bekle biraz. bekle! | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Hm. | Hm. hmmm | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
All right. | Tamam. Gelin hadi. Gelin hadi. pekala! | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
(Kuklinski) What the hell is going on? | neler oluyor? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Can I come in the bed, please? | Bu gece sizinle yatabilir miyim? Sizin aranızda yatabilir miyim? Sizin aranızda yatabilir miyim? yatağa girebilir miyim lütfen? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
(male reporter over TV) Secretary of State Henry Kissinger says | Eyalet sekreteri Henry Kissinger Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, State Henry Kissinger sekreteri söyledi | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
he will ask Congress for funds. | Meclis'ten daha fazla ödenek isteyeceğini söylüyor. ...meclisten kaynak isteyeceğini söyledi. ...meclisten kaynak isteyeceğini söyledi. birikim için kongreye soracak | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
(Anabel) They're coming back from Vietnam? | Vietnam'dan geri mi çekiliyorlar? Ordu Vietnam'dan geri mi dönüyor? Evet. Ordu Vietnam'dan geri mi dönüyor? Evet. Vietnamdan dönüyorlar mı? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Dad? What? | Baba? Efendim? Baba. Ne var? Baba. Ne var? baba ne? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Sister Marjorie says it's God's will. | Rahibe Marjorie bunun tanrının isteği olduğunu söylüyor. Rahibe Marjorie bunun takdiri ilahi olduğunu söylüyor. Rahibe Marjorie bunun takdiri ilahi olduğunu söylüyor. kız kardeş Marjorie diyorki bu Tanrının iradesi | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
What's God's will? | Ne tanrının isteğiymiş? Neymiş o takdiri ilahi olan? Vietnam'da ölen insanlar. Neymiş o takdiri ilahi olan? Vietnam'da ölen insanlar. Tanrının iradesi nedir? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |