Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 164667
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Nobody! Just screwing around. | Kimse. Biz öylesine konuşuyorduk. Kimse. Saçmalıyordum öyle. Öyle mi? | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
What is this? | Bu nedir? Bu nedir peki? Sadece bir delik. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Oh! It's just a hole. | Bu sadece bir delik. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Just a hole? No! Wait! | Delik mi? Hayır, dur! Delik mi? Bekle! | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
What is this? | Bu da ne? Bu ne böyle? | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
It a... | bu bir... | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Just crawlspace you know. | ...çukur işte. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
That ought to... | Bu küçük çocukları uzak tutar. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Yeah! Just keep that closed. It's not very safe. | Evet! Onu kapalı tutalım. Pek güvenli değil. Kapatalım. Güvenli görünmüyor. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Alright! Hey you! What are you guys gonna do now? Huh? | Pekâlâ, seni gidi seni! Şimdi ne yapacaksınız bakalım? Tamam, nasılsın? Ne yapalım şimdi? | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Well... You know... We're playing a little | Aslında... biz biraz... Dışarı çıkıp gece yarısı basketbolu oynayalım. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
midnight basketball. | ...gece yarısı basketbolu oynayalım diyorduk. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
but I think Lucas is too scared of the whoopdown I'm gonna give em. | Ama sanırım Lucas onları ezmemden korkuyor. Ama sanırım Lucas, onu yenmemden korkuyor. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Oh! That sounds like a challenge to me! | Bu bana bir meydan okuma gibi geldi. Bu kulağa bir meydan okuma gibi geliyor. Kabul edildi o zaman. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Yeah...! Zip it! Alright! | Evet, unutma bunu! Tamam! | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Why not make it two on two there huh? You, me and boys against girls! | O zaman ikiye iki yapalım olur mu? Sen ve ben, kızlara karşı erkekler. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Definitely! Alright! C'mon! Let's do this thing! | Tamamdır. Hadi bakalım. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Mom! Do you have any fears? Like scariest thing you can think of... | Anne! Senin korktuğun bir şey var mı? Aklına gelen en korkunç şey mesela. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Like dinosaurs, spiders or an alien egg? | Dinozorlar, örümcekler, canavarlar? | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Well, those are pretty scary but em... | Onlarda korkutucuymuş ama... Bu gerçekten ürkütücü ama çocukluğumda korkardım. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
You know I've got to say when I was a little girl... | ...yine de ben küçükken... | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
I was pretty scared about monsters that I thought was under my bed. | ...yatağımın altında olduklarını sandığım yaratıklardan oldukça korkardım. | The Hole-2 | 2009 | ![]() |
Personally, I have not experienced anything remotely close to that... | Hayatımda buna benzer bir şey yaşamadım... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
...but I'm more than willing to believe Shakespeare had. | ...ama eminim ki Shakespeare yaşamıştır. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
I suppose I think about love more than anyone really should. | Sanırım aşk hakkında herkesten daha çok kafa yoruyorum. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
I'm constantly amazed by its sheer power to alter and define our lives. | Aşkın hayatlarımıza yön ve anlam vermesine... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Now, that is something I know to be true. | İşte bunun doğruluğundan eminim. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
For some, quite inexplicably... | Bazılarına göre, açıklanamaz bir biçimde... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
The cruelest kind. | En zalim olan... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
It's called unrequited love. | Adı; karşılıksız aşk. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Those of us who fall in love alone. | Karşılıksız aşık olanlar. Sevip de sevilmeyenler | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
We are the victims of the one sided affair. | Biz tek taraflı aşkın kurbanlarıyız. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
We are the cursed of the loved ones. | Biz lanetlenmiş olan aşıklarız. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
The handicapped without the advantage of a great parking space. | İyi bir park yeri bulamayanlarız. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Yes, you are looking at one such individual. | Evet, şu anda iyi bir park yeri bulamayan birine bakıyorsunuz. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
... that man for over three miserable years. | ...şu adama aşığım. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
The absolute worst years of my life. | Hayatımın tartışmasız en kötü yıllarıydı. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
The worst Christmases, the worst birt.hdays. | En kötü Noeller, en kötü doğum günleri. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
These years I've been in love have been the darkest days of my life... | Bu adama aşık olduğum yıllar ömrümün en karanlık zamanları... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Heart. pounding, throat thickening, absolutely can't swallow. | Kalp atışlarım hızlanıyor, nefesim kesiliyor... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
All the usual symptoms. | Bildiğiniz belirtiler. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Oh, Jasper. | Jasper. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
What's the story with you two anyway? You were shagging him, weren't you? | Siz ikinizin arasında ne geçmişti? Onunla beraberdin, değil mi? | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
We shouldn't be talking about this at the office party. | Bu konuyu bir ofis partisinde konuşmamalıyız. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
But I always see you two together. | Ama hep ikinizi birlikte görüyorum. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
He cheated on you, but you stayed friends? | Ailem yayıncıydı, babam bir yazardı. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Yes. Three, almost four times. And when I reminded him of that... | Evet. Üç, neredeyse dört kez. Ve bunu ona hatırlattığımda... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Which, by the way, it absolutely was not. | Tabi ki böyle bir şey yok. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
...you're not supposed to stay friends with him. | ...onunla arkadaş kalmaman ve... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
You're supposed to never talk to the prick again. | ...o adi herifle bir daha asla konuşmaman gerekir. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
You're supposed to throw things at him, scream, call him names. | Ayrıca ona bir şeyler fırlatman, bağırman, küfür etmen gerekir. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
...we e mail. | ...e mail’leşiyoruz. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Not when he's with her, of course. | Tabi onun yanında olmadığı zamanlarda. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
They always know just how to get us, don't they? | Bizi nasıl tavlayacaklarını biliyorlar, değil mi? | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
He knows whenever he wants back in your life... | Biliyor ki seni geri istediğinde... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
He hasn't exactly come right out and said it... | Aslında tam olarak onu söylemediyse de... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
...for many guests when he said, "Hilary... | ...konuşmasında şöyle dedi "Hilary... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
...and round out his life." | ...hayatını bir düzene sokacak.” | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
...not to finish their work on time? | ... nasıl bir duygu mu demek istedin? | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Hold on. Don't... Don't go. | Bekle. Git... Gitme. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Is it fun having a brain that works that fast? | Bu kadar hızlı çalışan bir beyine sahip olmak eğlenceli mi? | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Shut up. No, I mean it. | Kes şunu. Hayır, ciddiyim. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Probably a brilliant finish too. | Muhtemelen harika bir son olmuştur. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
I assure you it's not. | Seni temin ederim ki değil. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Hi, Simpkey. Hi. | Merhaba, Simpkey. Merhaba. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Your column today was fantastic. | Bugünkü köşen harikaydı. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Great writing. | Güzel yazmışsın. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Darling, I don't actually have my gift with me. | Hayatım, ama benimki yanımda değil. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
I suspect it's somewhere in my car, want to know what it is? | Arabamda bir yerlerde olacak, ne olduğunu bilmek ister misin? | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
No. No, no, that's okay. | Hayır, hayır, önemli değil. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Well, let's hope you find it, then. | Aslında, henüz almadım ama alacağımı biliyorum. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Not exactly something hot... | Seksi bir şey değil ama... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
...but happy Christmas. | ...mutlu Noeller. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
I didn't think we'd get a chance to do this this year. | Bunu bu yıl yapabileceğimizi düşünmüyordum. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Remember last Christmas, we exchanged gifts in March. | Geçen Noel’i hatırlasana, hediyelerimizi Mart’ta vermiştik. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
This is good. | Ne güzel. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
You stinker. | Çok kötüsün. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
It's a first edition. | İlk basım. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Where did you find it? | Nereden buldun? | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Why are you so great? | Neden bu kadar harikasın? | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
I hate it that we can never talk. | Konuşamadığımız zamanlardan nefret ediyorum. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Now, we're not officially closed, as you very well know. | . | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
...with a smaller than normal staff. | ...gelmeye çalışacağız. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Now, this affects lris. | İlk olarak Iris’le ilgili olanı söyleyeyim. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
lris Simpkins, where are you? Here, sir. | Iris Simpkins nerede? Buradayım efendim. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
A wedding was privately announced earlier today... | Bu sabah şehirdeki diğer gazetelerin... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
...that I don't believe any other paper in town knows about. | ...bilmediğinden emin olduğum bir düğün haberi aldım. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
...as it is between two of our most esteemed colleagues. | ... birleştirdiği haberini senin yapmanı istiyorum. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
May I introduce the newly engaged Sarah Smith Alcott... | Size iki yeni nişanlıyı takdim edeyim; Sarah Smith Alcott... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
...and Jasper Bloom! | ...ve Jasper Bloom! | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
If I had known this was going to happen, l'd have worn my good suit. | Böyle bir şey olacağını bilseydim, üstüme biraz çeki düzen verirdim. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Look, I don't wanna... l'm not gonna... | Bak, ben bunu... Böyle bir şey yapmaya... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Your receptionist, Ethan? | Asistanınla mı, Ethan? | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Somewhere inside I knew this about you. | İçten içe bunu biliyordum. Ya baksana, hayatın üzerine | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
First of all, can you please calm down? | Birincisi, sakin olur musun? | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Oh, I am well aware we've had problems for the last year. | Sorunlarımız olduğunun ben de farkındayım. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
But if you work too much, maestro... | Eğer sen çok çalışıyorsan, bu üstat... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
...it's for the sake of your music. "lf" you work too much? | ...sanatını daha iyi icra etsin diye oluyor. | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
Amanda, you cut 75 trailers this year. | Amanda, bu sene tam 75 tane fragman yaptın. Eğer biraz fazla çalıştıysam, sürekli bundan bahsediyorsun... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |
You put a cutting room in the house and sleep with your BlackBerry. | Evin içine bir tane montaj odası yaptırdın... | The Holiday-1 | 2006 | ![]() |