Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 164599
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Hey, this is really pretty. | Hey, bu gerçekten çok hoş. Hey, Slim. Bu gerçekten çok hoş görünüyor. Hey, Slim. Bu gerçekten çok hoş görünüyor. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Don't! Whoo! They're on our tail. | Yapma! Whoo! Peşimizdeler. Sakın! Kıçımızın dibindeler. Sakın! Kıçımızın dibindeler. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Fire a gun. Launch a missile. Do some damage! | Ateş edin. Füze atın. Biraz zarar verin! Ateş et. Füze fırlat. Hasar verecek bir şeyler yap. Ateş et. Füze fırlat. Hasar verecek bir şeyler yap. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Ow! Stop that! Ow! | Ow! Kes şunu! Ow! Ah! Kes şunu! Ah! Ah! Kes şunu! Ah! | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Just kiddin'. I love it rough. Hit me. | Şaka yapıyorum. Sert severim ben. Vur bana. Şaka yapıyordum. Daha sert vur! Vur bana. Şaka yapıyordum. Daha sert vur! Vur bana. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Uh, computer? [computer] Hi, there. | Uh, bilgisayar? Merhaba. Bilgisayar? Selam. Bilgisayar? Selam. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
I'm Eddie, your computer. | Ben Eddie, bilgisayarınız. Ben Eddie, geminizin bilgisayarı. Ben Eddie, geminizin bilgisayarı. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
I'm pleased to report that it's a fleet of 100 Vogon battle destroyers. | 100 Vogon destroyer gemisi olduğunu söylemekten memnuniyet duyuyorum. 100 gemiden oluşan Vogon savaş filosunun yaklaştığını bildirmekten onur duyarım. 100 gemiden oluşan Vogon savaş filosunun yaklaştığını bildirmekten onur duyarım. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
They're sending you a message. | Size bir mesaj gönderiyorlar. Size mesaj gönderiyorlar. Size mesaj gönderiyorlar. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
This is Vice President Questular Rontok. | Ben Başkan Vekili Questular Rontok. Ben Başkan Yardımcısı Questular Rontok. Ben Başkan Yardımcısı Questular Rontok. Ben Başkan Yardımcısı Questular Rontok. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
I am speaking to the kidnapper of the President? | Başkan'ı kaçıran kişiyle mi görüşüyorum? Başkanı kaçıranlarla mı konuşuyorum acaba? Başkanı kaçıranlarla mı konuşuyorum acaba? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Zaphod] She digs me. | Beni söylüyor. Benden hoşlanıyor. Benden hoşlanıyor. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Surrender the stolen vessel at once | Kaçırılan gemiyi teslim edin, Çalmış olduğunuz gemiyi derhal teslim edin... Çalmış olduğunuz gemiyi derhal teslim edin... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
or we will take action as defined and permitted by... | aksi takdirde Yıldızlararası Galaktik Uzay Kanunu'nun... ...yoksa Yıldızlararası Galaktik Uzay Kanunları'nın... ...yoksa Yıldızlararası Galaktik Uzay Kanunları'nın... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
section 1 8 of the Galactic Interstellar Space Bylaws... | 1 8 maddeleri uyarınca zor kullanmak durumunda kalacağım... ...verdiği yetkiler dahilinde saldırıya geçeceğiz. ...verdiği yetkiler dahilinde saldırıya geçeceğiz. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Zaphod, please come back now. This is ridiculous. | Zaphod, lütfen geri dön, bu yaptığın çok saçma. Zaphod, lütfen hemen geri dön. Yaptığın şey çok saçma. Zaphod, lütfen hemen geri dön. Yaptığın şey çok saçma. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Leap to hyperspace! Come on! | Hiper uzaya fırla! Hadi! Hiper uzaya zıplayalım! Haydi! Hiper uzaya zıplayalım! Haydi! | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Computer] Sure thing, fella! | Elbette, dostum! Nasıl istersen, ahbap! Nasıl istersen, ahbap! | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
No. | Hayır. Olamaz. Olamaz. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Did they have proper hyperspace authorization? | Geçerli bir hiper uzay izinleri var mıydı? Hiper uzaya yasal geçiş izinleri var mıydı? Hiper uzaya yasal geçiş izinleri var mıydı? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
No, commander. Oh. | Hayır, komutanım. Oh. Hayır, kumadan. Hayır, kumandan. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Bring me the request to pursue fugitive forms. | Kaçak cisimleri takip için gerekli formu getirin. Kaçakların peşine düşme izin belgelerini getirin. Kaçakların peşine düşme izin belgelerini getirin. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Messenger] I'm coming, sir. [Footsteps] | Geliyorum, efendim. Getiriyorum, efendim. Getiriyorum, efendim. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Panting] I'm boiling! Oh, oh. Here's the form, sir. | Kaynıyorum! Oh, oh. İşte form, efendim. Yanıyorum! İzin belgelerini getirdim, efendim. Yanıyorum! İzin belgelerini getirdim, efendim. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
So are you along for the ride or am I just dropping you somewhere? | Bizimle gelecek misin, yoksa seni bir yerde bırakayım mı? Bizimle yolculuk edecek misiniz, yoksa sizi bir yerlere atayım mı? Bizimle yolculuk edecek misiniz, yoksa sizi bir yerlere atayım mı? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
That depends. Where are you going? | Değişir. Sen nereye gidiyorsun? Duruma göre değişir. Nereye gidiyorsun? Duruma göre değişir. Nereye gidiyorsun? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Where am I going? | Nereye gidiyorum? Nereye mi gidiyorum? Nereye mi gidiyorum? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
You okay? Yeah. Don't suppose there's any tea. | İyi misin? Evet. Herhalde burada çay falan yoktur. Sen iyi misin? Evet. Bu uzay gemisinde çay var mı? Sen iyi misin? Evet. Bu uzay gemisinde çay var mı? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Yes, there is. Come on. I'll show you the kitchen. | Evet, var. Gel hadi. Sana mutfağı göstereyim. Evet, var. Gel haydi. Sana mutfağı göstereyim. Evet, var. Gel haydi. Sana mutfağı göstereyim. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
When you see what I'm about to show you, you'll beg me to take you with us. | Az sonra sana göstereceğim şeyi görünce, bizimle gelmek için yalvaracaksın. Göstereceğim şeyi gördükten sonra, bizimle gelmek için yalvaracaksın. Göstereceğim şeyi gördükten sonra, bizimle gelmek için yalvaracaksın. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Guide] The best drink in existence is the Pan Galactic Gargle Blaster, | Evrendeki en iyi içecek Pan Galaktik Gargara Bombasıdır. Evrendeki en iyi içki, Pan Galaktik Gargara Bombası'dır. Evrendeki en iyi içki, Pan Galaktik Gargara Bombası'dır. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
the effect of which is like having your brains smashed out by a slice of lemon | Etkisi beynin, etrafına ince bir dilim limon sarılmış Etkisi, beyninizin çevresine bir limon dilimi sarılmış... Etkisi, beyninizin çevresine bir limon dilimi sarılmış... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
wrapped round a large gold brick. | bir altın külçesiyle sarhoş olması gibidir. ...büyük bir altın tuğla tarafından parçalanmasına benzer. ...büyük bir altın tuğla tarafından parçalanmasına benzer. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Belgium. Hold it one second. Belgium. | Belçika. Tut şunu bir saniye. Belçika. Belçika. Bekle bir saniye. Belçika. Belçika. Bekle bir saniye. Belçika. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Ape man, Earth dude, sorry, what's your name again? | Maymun adam, Dünya insanı, afedersin, ismin neydi? Maymun adam, Dünyalı ahbap, adın neydi? Maymun adam, Dünyalı ahbap, adın neydi? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Coughs] Arthur. Right. Gorgeous. | Arthur. Evet. Harika. Arthur. Doğru. Harika. Arthur. Doğru. Harika. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
No hard feelings, okay? Sorry to hear about your planet... | Kötü bir niyetim yok, tamam mı? Gezegenine olanlara üzüldüm... Bana kızmadın, değil mi? Gezegenine olanlara üzüldüm... Bana kızmadın, değil mi? Gezegenine olanlara üzüldüm... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Earth. Yeah. I liked Earth. | Dünya. Evet. Dünya'yı severdim. Adı neydi? Dünya... Evet. Dünyayı severdim. Adı neydi? Dünya... Evet. Dünyayı severdim. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Got these boots there. But don't mention it to the girl. | Bu botları oradan aldım. Ama olanları kıza anlatma, tamam mı? Bu çizmeleri oradan almıştım. Kıza sakın çaktırma, tamam mı? Bu çizmeleri oradan almıştım. Kıza sakın çaktırma, tamam mı? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Because if you do... I'll pull your spleen out through your throat. | Çünkü eğer yaparsan... Dilini boğazından dışarı çekerim. Eğer söylersen... Dalağını sökerim. Eğer söylersen... Dalağını sökerim. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
All right. Thanks, buddy. Okay. | Pekala. Sağol, ahbap. Tamam. Pekâlâ. Sağ ol, ahbap. Tamam. Pekâlâ. Sağ ol, ahbap. Tamam. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Good stuff. Like those jammies. | Güzel. Pijamanı sevdim. Pijamaların güzelmiş. Pijamaların güzelmiş. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Hey, hey, Zaphod, what's with the two head thing? | Hey, hey, Zaphod, şu iki kafa olayı da nedir? Hey, Zaphod, şu iki kafa numarası ne ayak? Hey, Zaphod, şu iki kafa numarası ne ayak? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Oh, yeah. Apparently, you can't be president with a whole brain. | Oh, evet. Bütün bir beyinle başkan olamazsın. Maalesef, tek bir beyinle başkan olunmuyormuş. Maalesef, tek bir beyinle başkan olunmuyormuş. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
It's crazy. | Bu çılgınlık olurdu. Biraz çılgınca. Biraz çılgınca. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Oh, so you carved it up? Yes. | Sen de onu böldün öyle mi? Evet. Demek sen de ikiye böldün? Evet. Demek sen de ikiye böldün? Evet. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Parts of my personality weren't exactly what you'd call presidential. | Kişiliğimin kısımları tam olarak başkana ait diyebileceğin türden değildi. Kişiliğimin bazı bölümleri, başkanlığa pek uygun değildi. Kişiliğimin bazı bölümleri, başkanlığa pek uygun değildi. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
You know what I'm talkin' about. | Ne demek istediğimi biliyorsun. Neden söz ettiğimi anlarsın. Neden söz ettiğimi anlarsın. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Drinks machine] Your tea is ready. | Çayınız hazır. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
I suppose I should've said it resembles tea. [laughs] | Sanırım sana çay olmadığını, ona benzediğini söylemem gerekirdi. Sanırım, tadı çayı andıran bir şey desem daha doğru olurdu. Sanırım, tadı çayı andıran bir şey desem daha doğru olurdu. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
So, two heads is what does it for a girl? | Peki, iki kafanın bir kız için anlamı nedir? İki kafa, bir kız için neyi ifade eder? İki kafa, bir kız için neyi ifade eder? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
I mean, if I'd had two heads, or three... | Yani, benim de iki ya da üç kafam olsaydı... Yani, eğer benim de iki ya da üç kafam... Yani, eğer benim de iki ya da üç kafam... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Or your own spaceship. | Ya da kendi uzaygemin. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Anything else he's got two of? | İki tane olan başka bir şeyi var mı? İki tane olan başka şeyleri var mı? İki tane olan başka şeyleri var mı? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Come on, Arthur, don't be like that. | Hadi, Arthur, böyle olma. Yapma Arthur, böyle konuşma. Yapma Arthur, böyle konuşma. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
What am I supposed to be like? Green? Bleeping? | Nasıl olmam gerekli? Yeşil mi? Bip bip sesleri mi çıkarmalıyım? Nasıl konuşmam gerekiyor? Bip bip mi demeliyim? Nasıl konuşmam gerekiyor? Bip bip mi demeliyim? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
I can fold my eyelids inside out if you like. | Göz kapaklarımı ters çevirebilirim eğer istersen. İstersen gözkapaklarımı ters çevirebilirim. İstersen gözkapaklarımı ters çevirebilirim. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Okay, look. Do you see this? | Peki, tamam. Bak, bunu görüyor musun? Peki, bak. Şunu görüyor musun? Peki, bak. Şunu görüyor musun? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
This detects what you're craving and makes it for you. | Bu makine düşündüğün şeyleri hazırlayabiliyor. Bu makine canının istediği şeyleri algılayıp, senin için yapabiliyor. Bu makine canının istediği şeyleri algılayıp, senin için yapabiliyor. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Machine] Enjoy your doughnut. | Tatlınızı afiyetle yeyin. Çöreğimiz hazır, afiyet olsun. Çöreğimiz hazır, afiyet olsun. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Do you see this? [buzzing] | Bunu görüyor musun? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
This toasts bread while you're slicing it. | Bu şey, sen keserken ekmeği tosta çeviriyor. Bununla, ekmeği keserken kızartabiliyorsun. Bununla, ekmeği keserken kızartabiliyorsun. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
We're on a spaceship, Arthur. In space. | Bir uzaygemisindeyiz, Arthur. Uzaydayız. Uzaygemisindeyiz, Arthur. Uzaydayız. Uzaygemisindeyiz, Arthur. Uzaydayız. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
I told you I wanted to get away. To Madagascar. | Sana gitmek istediğimi söylemiştim. Madagaskar'a. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
That was... some sort of test. And I failed. | O... bir çeşit testti. Ve ben başarısız oldum. Sanırım o bir çeşit testti ve ben kaldım. Sanırım o bir çeşit testti ve ben kaldım. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
How badly does it hurt? It doesn't feel great. | Ne kadar acı veriyor? Pek iyi bir şey değil. Sana çok acı verdi mi? Pekiyi olduğu söylenemez. Sana çok acı verdi mi? Pekiyi olduğu söylenemez. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
No, I mean your chin. | Hayır, çenen diyorum. Ben çenenden söz ediyorum. Ben çenenden söz ediyorum. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Ah... I might have an aspirin. | Ah... Bir asprinim olacaktı sanırım. Ah... Aspirin getireyim. Ah... Aspirin getireyim. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Right. | Evet. Tamam. Tamam. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Mice squeak] Hey! | Hey! | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Tricia... Trillian, sorry. There's something I have to tell you. | Tricia... Trillian, pardon. Sana söylemem gereken bir şey var. Tricia... Trillian affedersin. Sana söylemem gereken bir şey var. Tricia... Trillian afedersin. Sana söylemem gereken bir şey var. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Please, don't. [Zaphod] Showtime, Trill. | Lütfen, söyleme. Şov zamanı, Trill. Lütfen, söyleme. Gösteri zamanı, Trill. Lütfen, söyleme. Gösteri zamanı, Trill. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
I'm going to set up. Buttons aren't toys. | Ben kurarım. Butonlar oyuncak değildir. Ban hallederim. Düğmeler oyuncak değildir. Ben hallederim. Düğmeler oyuncak değildir. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Buttons aren't toys. | Butonlar oyuncak değildir. Düğmeler oyuncak değildir. Düğmeler oyuncak değildir. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Anyway... When I saw what I'm about to show you, | Neyse... Sana göstereceğim şeyi gördüğümde, Her neyse... Az sonra sana göstereceğim şeyi ilk gördüğümde... Her neyse... Az sonra sana göstereceğim şeyi ilk gördüğümde... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
that's when I realized why I had to do what I did to my brain. | beynime yapmış olduğum şeye karar verdim. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
I think. It's all a little... | Bence. Bunların hepsi biraz... Bence, bunlar biraz... Bence, bunlar biraz... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
...shaky. | ...çatlak. ...sarsıcı. ...sarsıcı. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Marvin] I've seen it. It's rubbish. | Ben bunu izledim. Saçmalık. Ben görmüştüm. Tamamen saçmalık. Ben görmüştüm. Tamamen saçmalık. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Guide] Many millions of years ago, | Milyonlarca yıl önce, Milyonlarca yıl önce... Milyonlarca yıl önce... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
a race of hyperintelligent, pan dimensional beings | tüm boyutlu, hiper zeki bir varlık soyu, ...hiperzeki varlıklardan oluşan, tüm boyutlara hakim bir ırk... ...hiperzeki varlıklardan oluşan, tüm boyutlara hakim bir ırk... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
got so fed up with the constant bickering about the meaning of life, | hayatın anlamı üzerine yapılan tartışmalara bir son vermek amacıyla, ...hayatın anlamı üzerine yapılan beyhude tartışmalara son vermek için... ...hayatın anlamı üzerine yapılan beyhude tartışmalara son vermek için... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
that they commissioned two of their brightest and best | aralarından en yetenekli ve parlak iki kişiyi görevlendirip, ...içlerinden en zeki ve parlak olan iki kişiyi... ...içlerinden en zeki ve parlak olan iki kişiyi... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
to design and build a stupendous super computer | görkemli ve süper bir bilgisayar hazırladılar. ...hayat, Evren ve her şey’i hesaplayabilen... ...hayat, Evren ve Her Şey’i hesaplayabilen... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
to calculate the answer to life, the universe and everything. | Yaşam, evren ve her şeyin anlamını bulması için. ...çok büyük bir süper bilgisayar yapmaları için görevlendirdi. ...çok büyük bir süper bilgisayar yapmaları için görevlendirdi. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
O Deep Thought, | Derin Düşünce, Ey Derin Düşünce... Ey Derin Düşünce... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
we want you to tell us the answer. | bize yanıtı vermeni istiyoruz. ...bize cevabı söylemeni istiyoruz. ...bize cevabı söylemeni istiyoruz. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Deep Thought] The answer to what? | Neyin yanıtı? Neyin cevabını? Neyin cevabını? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Girl 2] The answer to life, the universe, everything. | Yaşam, evren ve her şeyin yanıtını. Hayatın, Evren'in, her şeyin cevabını. Hayat'ın, Evren'in, Her Şey'in cevabını. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Girl 1] We'd really like an answer. Something simple. | Gerçekten bir yanıta ihtiyacımız var. Basit bir yanıta. Bir cevap bekliyoruz. Basit bir cevap. Bir cevap bekliyoruz. Basit bir cevap. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Deep Thought] Hmm, I'd have to think about that. | Hmm, düşünmem lazım. Biraz düşünmek zorunda kalacağım. Biraz düşünmek zorunda kalacağım. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Return to this place in exactly seven and a half million years. | Tam olarak yedi buçuk milyon yıl sonra yeniden gelin. Yedi buçuk milyon yıl sonra tekrar gelin. Yedi buçuk milyon yıl sonra tekrar gelin. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Ford] Is it finished? No, there's more. They go back. | Bitti mi? Hayır, dahası var. Geri döndüler. Bitti mi? Hayır, daha var. Tekrar gidiyorlar. Bitti mi? Hayır, daha var. Tekrar gidiyorlar. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Seven and a half million years later? That's right, they do. | Yedi buçuk milyon yıl sonra mı? Bu doğru, döndüler. Yedi buçuk milyon yıl sonra mı? Evet, gidiyorlar. Yedi buçuk milyon yıl sonra mı? Evet, gidiyorlar. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
Deep Thought, do you have... | Derin Düşünce, Bize bir... Derin Düşünce, acaba sende... Derin Düşünce, acaba sende... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
[Deep Thought] An answer for you? Yes, but you're not going to like it. | Yanıtım mı? Evet, ama hoşunuza gitmeyecek. İstediğiniz cevap mı? Evet var, ama pek hoşunuza gitmeyecek. İstediğiniz cevap mı? Evet var, ama pek hoşunuza gitmeyecek. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
It doesn't matter. We must know it. All right. | Farketmez. Bunu bilmemiz gerek. Pekala. Önemli değil. Öğrenmek zorundayız. Pekâlâ. Önemli değil. Öğrenmek zorundayız. Pekâlâ. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
The answer to the ultimate question... | Büyük sorunun, yani... Nihai Soru'nun cevabı... Nihai Soru'nun cevabı... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
... of life, the universe and everything... | ... yaşam, evren ve her şeyin... ...hayatın, Evren'in ve her şeyin... ...Hayat'ın, Evren'in ve Her Şey'in... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |
... is... | ... yanıtı... ...cevabı... ...cevabı... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-1 | 2005 | ![]() |