Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 163381
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| nothing has been between us. | bizim aramizda kalmadi. bizim aramızda kalmadı. bizim aramızda kalmadı. | The Firm-1 | 1993 | |
| Can`t we just drive back to Boston tonight? | Bu gece Boston'a donemez miyiz? Bu gece Boston'a dönemez miyiz? Bu gece Boston'a dönemez miyiz? | The Firm-1 | 1993 | |
| They`II find us. How do you go to work? | Bizi bulurlar. Ise nasil gideceksin? Bizi bulurlar. İşe nasıl gideceksin? Bizi bulurlar. İşe nasıl gideceksin? | The Firm-1 | 1993 | |
| What do you say to Avery? I taIk about work. | very'e ne diyeceksin? Is hakkinda konusurum. Avery'e ne diyeceksin? İş hakkında konuşurum. Avery'e ne diyeceksin? İş hakkında konuşurum. | The Firm-1 | 1993 | |
| That`s insane! | Cilginlik bu! Çılgınlık bu! Çılgınlık bu! | The Firm-1 | 1993 | |
| I`ve thought of every way here, in the Caymans, in Washington | Her yolu dusundum. Cayman adalarinda, Washington'da Her yolu düşündüm. Cayman adalarında, Washington'da Her yolu düşündüm. Cayman adalarında, Washington'da | The Firm-1 | 1993 | |
| that`s aII I`ve done. | tek yaptigim buydu. tek yaptığım buydu. tek yaptığım buydu. | The Firm-1 | 1993 | |
| If we run, they`d find us, and it gets Ray kiIIed. | Bir cikis yolu dusun. Kacarsak bizi bulurlar ve Ray olur. Bir çıkış yolu düşün. Kaçarsak bizi bulurlar ve Ray ölür. Bir çıkış yolu düşün. Kaçarsak bizi bulurlar ve Ray ölür. | The Firm-1 | 1993 | |
| But if you testify... The FBI wiII protect us. | Taniklik edersen... FBl bizi korur. Tanıklık edersen... FBl bizi korur. Tanıklık edersen... FBI bizi korur. | The Firm-1 | 1993 | |
| Protect what? | Neyi korur? | The Firm-1 | 1993 | |
| What are you going to do? | Ne yapacaksin? Ne yapacaksın? Ne yapacaksın? | The Firm-1 | 1993 | |
| Go in tomorrow and start to copy fiIes. | Yarin gidip, dosyalari kopyalamaya baslayacagim. Yarın gidip, dosyaları kopyalamaya başlayacağım. Yarın gidip, dosyaları kopyalamaya başlayacağım. | The Firm-1 | 1993 | |
| I don`t have a choice. | Baska secenegim yok. Başka seçeneğim yok. Başka seçeneğim yok. | The Firm-1 | 1993 | |
| You`II be reveaIing cIients` secrets. | Muvekillerin sirlarini aciklayacaksin. Müvekillerin sırlarını açıklayacaksın. Müvekillerin sırlarını açıklayacaksın. | The Firm-1 | 1993 | |
| You`II be disbarred unabIe to practice Iaw again, | Barodan kovulur ve bir daha avukatlik yapamazsin, Barodan kovulur ve bir daha avukatlık yapamazsın, Barodan kovulur ve bir daha avukatlık yapamazsın, | The Firm-1 | 1993 | |
| everything you`ve worked for. | ugruna o kadar calistigin seyi. uğruna o kadar çalıştığın şeyi. uğruna o kadar çalıştığın şeyi. | The Firm-1 | 1993 | |
| They can`t ask you to do that. They are not asking! | Senden bunu isteyemezler. Istemiyorlar! Senden bunu isteyemezler. İstemiyorlar! Senden bunu isteyemezler. İstemiyorlar! | The Firm-1 | 1993 | |
| We have to behave exactIy as we have been. | Her zamanki gibi davranmaliyiz. Her zamanki gibi davranmalıyız. Her zamanki gibi davranmalıyız. | The Firm-1 | 1993 | |
| We have to go to work and come home every day | Her gun ise gidip, eve donmeliyiz, Her gün işe gidip, eve dönmeliyiz, Her gün işe gidip, eve dönmeliyiz, | The Firm-1 | 1993 | |
| and never wonder about the waIIs and the wires... | ...ve asla duvarlarla ve tellerle ilgilenmemeliyiz... | The Firm-1 | 1993 | |
| And do nothing we want to do. | istedigimizi yapamayacagiz. istediğimizi yapamayacağız. istediğimizi yapamayacağız. ...istediğimizi yapamayacağız. | The Firm-1 | 1993 | |
| Szechwan beef from Wong Boys. | Wong Kardesler'den Sesuvan biftek. Wong Kardeşler'den Seşuvan biftek. Wong Kardeşler'den Seşuvan biftek. | The Firm-1 | 1993 | |
| That was the Iast time I remember Iaughing. | En son o zaman guldugumuzu hatirliyorum. En son o zaman güldüğümüzü hatırlıyorum. En son o zaman güldüğümüzü hatırlıyorum. | The Firm-1 | 1993 | |
| Come on. Every singIe day you`re bIocking this aIIey. | Haydi. Her gun sokagi kapatiyorsun. Haydi. Her gün sokağı kapatıyorsun. Haydi. Her gün sokağı kapatıyorsun. | The Firm-1 | 1993 | |
| Leave me aIone. | Git basimdan. Git başımdan. Git başımdan. | The Firm-1 | 1993 | |
| You`re using this pIace as a parking Iot. | Burayi otopark niyetine kullaniyorsun. Burayı otopark niyetine kullanıyorsun. Burayı otopark niyetine kullanıyorsun. | The Firm-1 | 1993 | |
| What the heII are you doing? | Sen ne yaptigini saniyorsun? Sen ne yaptığını sanıyorsun? Sen ne yaptığını sanıyorsun? | The Firm-1 | 1993 | |
| Jesus, I was trying to make a copy. | Tanrim, fotokopi cekmeye calisiyordum. Tanrım, fotokopi çekmeye çalışıyordum. Tanrım, fotokopi çekmeye çalışıyordum. | The Firm-1 | 1993 | |
| Now you have to have the biIIing code for each cIient. | Her muvekkilin fatura kodunu girmek gerekiyor. Her müvekkilin fatura kodunu girmek gerekiyor. Her müvekkilin fatura kodunu girmek gerekiyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| Every time I copy a piece of paper, it`s recorded? | Cektigim her fotokopi kayda mi geciyor? Çektiğim her fotokopi kayda mı geçiyor? Çektiğim her fotokopi kayda mı geçiyor? | The Firm-1 | 1993 | |
| Are you trying to kiII yourseIf? | Kendini oldurtmeye mi calisiyorsun? Kendini öldürtmeye mi çalışıyorsun? Kendini öldürtmeye mi çalışıyorsun? | The Firm-1 | 1993 | |
| Come on. Nina shouId do that. | Haydi. Bunu Nina yapar. Her şey... | The Firm-1 | 1993 | |
| Come down for one night, can`t you? | Bir geceligine gelemez misin? Bir geceliğine gelemez misin? Bir geceliğine gelemez misin? | The Firm-1 | 1993 | |
| Yeah, weII, it used to be worth it. | Pekala, eskiden buna degerdi. Pekala, eskiden buna değerdi. Pekala, eskiden buna değerdi. | The Firm-1 | 1993 | |
| OK. WeII... | Tamam. Sey... Tamam. Şey... Tamam. Şey... | The Firm-1 | 1993 | |
| Yeah. Maybe next time. | Belki bir dahaki sefere. | The Firm-1 | 1993 | |
| Bye, CordeIia. | Hoscakal Cordelia. Hoşçakal Cordelia. Hoşçakal Cordelia. | The Firm-1 | 1993 | |
| That was CordeIia. Your wife. | Bu Cordelia'ydi. Karin. Bu Cordelia'ydı. Karın. Bu Cordelia'ydı. Karın. | The Firm-1 | 1993 | |
| From the song of the same name. | di ayni adli sarkidan. Adı aynı adlı şarkıdan. Adı aynı adlı şarkıdan. | The Firm-1 | 1993 | |
| Avery, about those Capps LCs... when`s the next Cayman trip? | very, su Capps beyannamesi... gelecek Cayman gezisi ne zaman? Avery, şu Capps beyannamesi... gelecek Cayman gezisi ne zaman? Avery, şu Capps beyannamesi... gelecek Cayman gezisi ne zaman? | The Firm-1 | 1993 | |
| For me? Next week. | Benim icin mi? Haftaya. Benim için mi? Haftaya. Benim için mi? Haftaya. | The Firm-1 | 1993 | |
| If you think I`d Iet Sonny Capps see you again, you`re crazy. | Sonny Capps'in seni tekrar gormesine izin verecegimi saniyorsan delisin. Sonny Capps'in seni tekrar görmesine izin vereceğimi sanıyorsan delisin. Sonny Capps'in seni tekrar görmesine izin vereceğimi sanıyorsan delisin. | The Firm-1 | 1993 | |
| But write down your thoughts. | Fakat dusuncelerini yaz. Fakat düşüncelerini yaz. Fakat düşüncelerini yaz. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`II be happy to take credit. | Iltifat kabul edebilirim. İltifat kabul edebilirim. İltifat kabul edebilirim. | The Firm-1 | 1993 | |
| Mr MuIhoIIand`s caIIed twice about his biIIs again. | Bay Mulholland faturalari icin iki kez aradi. Bay Mulholland faturaları için iki kez aradı. Bay Mulholland faturaları için iki kez aradı. | The Firm-1 | 1993 | |
| TeII him to take it and... Wait a minute. | Soyle ona alsin onlari... Bir dakika. Söyle ona alsın onları... Bir dakika. Söyle ona alsın onları... Bir dakika. | The Firm-1 | 1993 | |
| Isn`t he just up the street? Yes. In The Cotton Exchange. | Cadde uzerinde degil mi? Evet. Pamuk borsasinda. Cadde üzerinde değil mi? Evet. Pamuk borsasında. Cadde üzerinde değil mi? Evet. Pamuk borsasında. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`II see him Iater. | Sonra ugrarim. Sonra uğrarım. Sonra uğrarım. | The Firm-1 | 1993 | |
| Did you order a fried egg sandwich? | Yumurtali sandvic siparisi verdiniz mi? Yumurtalı sandviç siparişi verdiniz mi? Yumurtalı sandviç siparişi verdiniz mi? | The Firm-1 | 1993 | |
| A fried egg... | Sahanda yumurta... | The Firm-1 | 1993 | |
| Yes, I did. I did. | Evet, siparisi verdim. Evet, siparişi verdim. Evet, siparişi verdim. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s 2.6%. The receipt`s in the bag. | 2 Dolar 65. Fisi posette. 2 Dolar 65. Fişi poşette. 2 Dolar 65. Fişi poşette. | The Firm-1 | 1993 | |
| The receipt`s in the bag. | Fisi posette. Fişi poşette. Fişi poşette. | The Firm-1 | 1993 | |
| How did you see them and they didn`t see you? | Nasil sen onlari gordun, onlar seni gormedi? Nasıl sen onları gördün, onlar seni görmedi? Nasıl sen onları gördün, onlar seni görmedi? | The Firm-1 | 1993 | |
| I was under the desk. | Masanin altindaydim. Masanın altındaydım. Masanın altındaydım. | The Firm-1 | 1993 | |
| I was vacuuming. You want me to draw you a diagram? | Yerleri supuruyordum. Krokisini cizmemi ister misiniz? Yerleri süpürüyordum. Krokisini çizmemi ister misiniz? Yerleri süpürüyordum. Krokisini çizmemi ister misiniz? | The Firm-1 | 1993 | |
| I Ioved him. | Onu severdim. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`m sorry, Tammy. | Uzgunum, Tammy. üzgünüm, Tammy. üzgünüm, Tammy. | The Firm-1 | 1993 | |
| They wanted to know who hired him | onu kimin tuttugunu ve neden avukatlar hakkinda Onu kimin tuttuğunu ve neden avukatlar hakkında Onu kimin tuttuğunu ve neden avukatlar hakkında | The Firm-1 | 1993 | |
| and why he was asking questions about them Iawyers. | sorular sordugunu ogrenmek istiyorlardi. sorular sorduğunu öğrenmek istiyorlardı. sorular sorduğunu öğrenmek istiyorlardı. | The Firm-1 | 1993 | |
| You actuaIIy saw them? | onlari gordun mu? Onları gördün mü? Onları gördün mü? | The Firm-1 | 1993 | |
| One guy was stocky, Iooked Iike a wrestIer. | damlardan biri tiknazdi, guresciye benziyordu. Adamlardan biri tıknazdı, güreşçiye benziyordu. Adamlardan biri tıknazdı, güreşçiye benziyordu. | The Firm-1 | 1993 | |
| He`s going to Iimp the rest of his Iife | Hayati boyunca topal gezecek, Hayatı boyunca topal gezecek, Hayatı boyunca topal gezecek, | The Firm-1 | 1993 | |
| `cause Eddie hit him in the knee with that cannon under his desk. | cunku Eddie, masasinin altindaki tabancayla onu dizinden vurdu. çünkü Eddie, masasının altındaki tabancayla onu dizinden vurdu. çünkü Eddie, masasının altındaki tabancayla onu dizinden vurdu. | The Firm-1 | 1993 | |
| Other guy was Iike an aIbino. | Oteki adam bir akkoyun gibiydi. Öteki adam bir akkoyun gibiydi. Öteki adam bir akkoyun gibiydi. | The Firm-1 | 1993 | |
| Long, thin hair...aImost white. | Uzun, ince saclar...beyaza calan Uzun, ince saçlar...beyaza çalan Uzun, ince saçlar...beyaza çalan | The Firm-1 | 1993 | |
| Dead bIue eyes. | Donuk mavi gozler. Donuk mavi gözler. Donuk mavi gözler. | The Firm-1 | 1993 | |
| My IandIady said they came Iooking for me yesterday. | Evsahiben dun gelip, beni aradiklarini soyledi. Evsahiben dün gelip, beni aradıklarını söyledi. Evsahiben dün gelip, beni aradıklarını söyledi. | The Firm-1 | 1993 | |
| So I checked into a moteI couIdn`t think where eIse to go. | Bir motele girdim aklima baska yer gelmedi. Bir motele girdim aklıma başka yer gelmedi. Bir motele girdim aklıma başka yer gelmedi. | The Firm-1 | 1993 | |
| They`re going to put Eddie together with Ray. | Eddie'nin Ray'le baglantisini bulacaklar. Eddie'nin Ray'le bağlantısını bulacaklar. Eddie'nin Ray'le bağlantısını bulacaklar. | The Firm-1 | 1993 | |
| When they do, it`II Iead to you. | Sonra iz sana kadar uzanacak. | The Firm-1 | 1993 | |
| I don`t want anything bad to happen to you. | Senin basina bir sey gelsin istemiyorum. Senin başına bir şey gelsin istemiyorum. Senin başına bir şey gelsin istemiyorum. | The Firm-1 | 1993 | |
| Eddie wouIdn`t Iike it. | Eddie'nin hosuna gitmezdi. Eddie'nin hoşuna gitmezdi. Eddie'nin hoşuna gitmezdi. | The Firm-1 | 1993 | |
| You`re in troubIe Iike me. | Benim gibi basin dertte. Benim gibi başın dertte. Benim gibi başın dertte. | The Firm-1 | 1993 | |
| There`s a buiIding nearby caIIed The Cotton Exchange. Maybe you can heIp. | Yakinlarda Pamuk Borsasi binasi var. Yakınlarda Pamuk Borsası binası var. Yakınlarda Pamuk Borsası binası var. | The Firm-1 | 1993 | |
| Hi there, Mitch. | Merhaba, Mitch. | The Firm-1 | 1993 | |
| BiII Devasher...firm security. | Bill Devasher...sirket guvenligi. Bill Devasher...şirket güvenliği. Bill Devasher...şirket güvenliği. | The Firm-1 | 1993 | |
| Mr Locke and Mr Lambert toId me about your run in with the FBI. | Bay Locke ve Bay Lambert FBl'yla karsilasmanizi anlatti. Bay Locke ve Bay Lambert FBl'yla karşılaşmanızı anlattı. Bay Locke ve Bay Lambert FBl'yla karşılaşmanızı anlattı. | The Firm-1 | 1993 | |
| CouId we have a taIk? | Konusabilir miyiz? Konuşabilir miyiz? Konuşabilir miyiz? | The Firm-1 | 1993 | |
| ActuaIIy, I toId them everything. | slinda onlara her seyi anlattim. Aslında onlara her şeyi anlattım. Aslında onlara her şeyi anlattım. Sonny Capps'in seni tekrar görmesine izin vereceğimi sanıyorsan delisin. | The Firm-1 | 1993 | |
| Sure. This won`t take a minute. | Tabii. Sadece bir dakika surer. Tabii. Sadece bir dakika sürer. Tabii. Sadece bir dakika sürer. Tabii. Sadece bir dakika sürer. | The Firm-1 | 1993 | |
| Hop in. | tla. Atla. Atla. | The Firm-1 | 1993 | |
| So, Mitch, this is a debriefing. | Bu kucuk bir sorusturma. Bu küçük bir soruşturma. Bu küçük bir soruşturma. | The Firm-1 | 1993 | |
| I know pretty much what you toId the feIIas, | damlara ne dedigini az cok biliyorum, Adamlara ne dediğini az çok biliyorum, Adamlara ne dediğini az çok biliyorum, | The Firm-1 | 1993 | |
| so I kind of got the picture. | olan bitenin farkindayim. olan bitenin farkındayım. olan bitenin farkındayım. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s my job to give you the picture. | Gorevim sana da farkettirmek. Görevim sana da farkettirmek. Görevim sana da farkettirmek. | The Firm-1 | 1993 | |
| What I`m concerned about, son, is this... | Beni endiselendiren sey su evlat... Beni endişelendiren şey şu evlat... Beni endişelendiren şey şu evlat... | The Firm-1 | 1993 | |
| The FBI figured they`d get to you. | FBl sana ulasabilecegini dusundu. FBl sana ulaşabileceğini düşündü. FBI sana ulaşabileceğini düşündü. | The Firm-1 | 1993 | |
| What made them think that? I have no idea. | Neden boyle dusunduler? Hicbir fikrim yok. Neden böyle düşündüler? Hiçbir fikrim yok. Neden böyle düşündüler? Hiçbir fikrim yok. | The Firm-1 | 1993 | |
| WeII, see I have an idea that they know how important | Benim gorusume gore karinin senin icin ne kadar onemli Benim görüşüme göre karının senin için ne kadar önemli Benim görüşüme göre karının senin için ne kadar önemli | The Firm-1 | 1993 | |
| your wife is to you. | oldugunu biliyorlar. olduğunu biliyorlar. olduğunu biliyorlar. | The Firm-1 | 1993 | |
| They might use that. How? | Bunu kullanabilirler. Nasil? Bunu kullanabilirler. Nasıl? Bunu kullanabilirler. Nasıl? | The Firm-1 | 1993 | |
| Avery says Iast Friday you took the afternoon off. | very gectigimiz Cuma ogleden sonra izin yaptiginizi soyledi. Avery geçtiğimiz Cuma öğleden sonra izin yaptığınızı söyledi. Avery geçtiğimiz Cuma öğleden sonra izin yaptığınızı söyledi. | The Firm-1 | 1993 | |
| He figures you might have been with another woman. | Baska bir kadinla birlikte oldugunu dusunuyor. Başka bir kadınla birlikte olduğunu düşünüyor. Başka bir kadınla birlikte olduğunu düşünüyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| Why wouId Avery think... | Iyi ama very neden... İyi ama Avery neden... İyi ama Avery neden... | The Firm-1 | 1993 | |
| How do you know you weren`t foIIowed? | Izlenmedigini nereden biliyorsun? İzlenmediğini nereden biliyorsun? İzlenmediğini nereden biliyorsun? | The Firm-1 | 1993 | |
| Here`s your Abby, one day waIking to the maiIbox, | Iste bby, bir gun posta kutusuna gidip, İşte Abby, bir gün posta kutusuna gidip, İşte Abby, bir gün posta kutusuna gidip, | The Firm-1 | 1993 | |
| anticipating the arrivaI of her ``Redbook`` | ''Redbook'' ya da ''Sharper lmage'' katologunu ''Redbook'' ya da ''Sharper lmage'' katoloğunu ''Redbook'' ya da ''Sharper lmage'' katoloğunu | The Firm-1 | 1993 | |
| or ``Sharper Image`` cataIogue. | bulmayi umuyor. bulmayı umuyor. bulmayı umuyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| What does she find instead? | oysa buldugu ne? Oysa bulduğu ne? Oysa bulduğu ne? | The Firm-1 | 1993 |