Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 163376
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Have mercy on him and comfort his famiIy and friends | ona merhamet goster. Hacin gucuyle ve korumasiyla Ona merhamet göster. Haçın gücüyle ve korumasıyla Ona merhamet göster. Haçın gücüyle ve korumasıyla | The Firm-1 | 1993 | |
| by the power and protection of the cross. | ailesini ve arkadaslarini sabir ver. ailesini ve arkadaşlarını sabır ver. ailesini ve arkadaşlarını sabır ver. | The Firm-1 | 1993 | |
| We ask this through Christ, our Lord. | Isa araciligiyla bunu senden istiyoruz Tanrim. İsa aracılığıyla bunu senden istiyoruz Tanrım. İsa aracılığıyla bunu senden istiyoruz Tanrım. | The Firm-1 | 1993 | |
| Amen. | men. Amen. Amen. | The Firm-1 | 1993 | |
| Let us go in the peace of Christ. | Isa'nin barisi bizimle olsun. İsa'nın barışı bizimle olsun. İsa'nın barışı bizimle olsun. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`m just going to say goodbye to OIiver. | Gidip, oliver ile vedalasacagim. Gidip, Oliver ile vedalaşacağım. Gidip, Oliver ile vedalaşacağım. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`II catch up with you. | Size yetisirim. Size yetişirim. Size yetişirim. | The Firm-1 | 1993 | |
| Mrs McDeere. I`m Avery ToIar. | Bayan McDeere. Ben very Tolar. Bayan McDeere. Ben Avery Tolar. Bayan McDeere. Ben Avery Tolar. | The Firm-1 | 1993 | |
| You`re the reason I see so IittIe of my husband these days. | Bugunlerde kocami bu kadar az gorme nedenim sensin. Bugünlerde kocamı bu kadar az görme nedenim sensin. Bugünlerde kocamı bu kadar az görme nedenim sensin. | The Firm-1 | 1993 | |
| He must be the most ambitious man in the worId. | Kocaniz dunyanin en hirsli adami olmali. Kocanız dünyanın en hırslı adamı olmalı. Kocanız dünyanın en hırslı adamı olmalı. | The Firm-1 | 1993 | |
| I mean...Ieaving you every day just to go off to work. | Yani...her gun sizi evde birakip ise gidiyor olmasi. Yani...her gün sizi evde bırakıp işe gidiyor olması. Yani...her gün sizi evde bırakıp işe gidiyor olması. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`m sure you couId manage. Just teII me how. | Idare edeceginizden eminim. Nasil yapacagimi anlatin. İdare edeceğinizden eminim. Nasıl yapacağımı anlatın. İdare edeceğinizden eminim. Nasıl yapacağımı anlatın. | The Firm-1 | 1993 | |
| Did you know them weII, the men who died? | onlari iyi taniyor muydun, olen adamlari? Onları iyi tanıyor muydun, ölen adamları? Onları iyi tanıyor muydun, ölen adamları? | The Firm-1 | 1993 | |
| You must be overwheImed with grief. | Matem sizi mahvetmis olmali. Matem sizi mahvetmiş olmalı. Matem sizi mahvetmiş olmalı. | The Firm-1 | 1993 | |
| PeopIe grieve in different ways, Mrs McDeere. | Herkes farkli sekilde yas tutar Bayan McDeere. Herkes farklı şekilde yas tutar Bayan McDeere. Herkes farklı şekilde yas tutar Bayan McDeere. | The Firm-1 | 1993 | |
| Hearsay. | Hearsay. | The Firm-1 | 1993 | |
| Oh, shit. | Bok! | The Firm-1 | 1993 | |
| Is he in? Yes, Mr ToIar. | Iceride mi? Evet, Bay Tolar. İçeride mi? Evet, Bay Tolar. İçeride mi? Evet, Bay Tolar. | The Firm-1 | 1993 | |
| HeII of a proposaI, kiddo. | Muthis bir teklifti evlat. Müthiş bir teklifti evlat. Müthiş bir teklifti evlat. | The Firm-1 | 1993 | |
| Just redraft this section on repatriation of offshore funds. | Denizasiri fonlarin, ulkeye transferi bolumunu degistir. Denizaşırı fonların, ülkeye transferi bölümünü değiştir. Denizaşırı fonların, ülkeye transferi bölümünü değiştir. | The Firm-1 | 1993 | |
| I need it tomorrow. Tomorrow? I need another week. | Yarin lazim. Yarin mi? Bir hafta gerekir. Yarın lazım. Yarın mı? Bir hafta gerekir. Yarın lazım. Yarın mı? Bir hafta gerekir. | The Firm-1 | 1993 | |
| Can`t have it, paI. | Mumkun degil dostum. Mümkün değil dostum. Mümkün değil dostum. | The Firm-1 | 1993 | |
| We are fIying to the Caymans tomorrow | Yarin Cayman dalari'na ucuyoruz Yarın Cayman Adaları'na uçuyoruz Yarın Cayman Adaları'na uçuyoruz | The Firm-1 | 1993 | |
| to take on Sonny Capps. But the bar exam... | Sonny Capps'le gorusmek icin. Fakat baro sinavi... Sonny Capps'le görüşmek için. Fakat baro sınavı... Sonny Capps'le görüşmek için. Fakat baro sınavı... | The Firm-1 | 1993 | |
| It`II be here when you get back, kiddo. | Dondugunde sinav burada olacak evlat. Döndüğünde sınav burada olacak evlat. Döndüğünde sınav burada olacak evlat. | The Firm-1 | 1993 | |
| ShaII I stay, Mr McDeere? WouId you Iike a sandwich? | Kalayim mi Bay McDeere? Sandvic ister misiniz? Kalayım mı Bay McDeere? Sandviç ister misiniz? Kalayım mı Bay McDeere? Sandviç ister misiniz? | The Firm-1 | 1993 | |
| No, I`m fine, Nina. You go on home. | Hayir, ac degilim Nina. Sen eve git. Hayır, aç değilim Nina. Sen eve git. Hayır, aç değilim Nina. Sen eve git. | The Firm-1 | 1993 | |
| Good night. Good night. | Iyi geceler. Iyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. | The Firm-1 | 1993 | |
| So what`s good here? I`m just having coffee. | Buranin nesi iyi? Sadece kahve iciyorum. Buranın nesi iyi? Sadece kahve içiyorum. Buranın nesi iyi? Sadece kahve içiyorum. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`m going with the steak sandwich. | Ben biftekli sandvic alacagim. Ben biftekli sandviç alacağım. Ben biftekli sandviç alacağım. | The Firm-1 | 1993 | |
| Two steak sandwiches on roIIs, pIease. | Iki biftekli sandvic lutfen. İki biftekli sandviç lütfen. İki biftekli sandviç lütfen. | The Firm-1 | 1993 | |
| Two steak sandwiches on roIIs. | Iki biftekli sandvic. İki biftekli sandviç. İki biftekli sandviç. | The Firm-1 | 1993 | |
| You with Bendini, Lambert & Locke? | Bendini, Lambert & Locke'dan misin? Bendini, Lambert & Locke'dan mısın? Bendini, Lambert & Locke'dan mısın? | The Firm-1 | 1993 | |
| Yeah. How did you... | Evet. Nereden... | The Firm-1 | 1993 | |
| Ah. Sorry. I`m just a IittIe... | Uzgunum. Ben sadece... üzgünüm. Ben sadece... üzgünüm. Ben sadece... | The Firm-1 | 1993 | |
| Looks Iike they`re working you to death. | Gorunuse bakilirsa seni olumune calistiriyorlar. Görünüşe bakılırsa seni ölümüne çalıştırıyorlar. Görünüşe bakılırsa seni ölümüne çalıştırıyorlar. | The Firm-1 | 1993 | |
| They do that with new associates, I guess. | Bunu yeni ortaklarina yapiyorlar galiba. Bunu yeni ortaklarına yapıyorlar galiba. Bunu yeni ortaklarına yapıyorlar galiba. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`ve just been with them... Eight weeks. | onlarla beraber olali... Sekiz hafta oldu. Onlarla beraber olalı... Sekiz hafta oldu. Onlarla beraber olalı... Sekiz hafta oldu. | The Firm-1 | 1993 | |
| Sorry, guys, I`m just a IittIe punchy. | ffedersiniz, biraz kafam karisik. Affedersiniz, biraz kafam karışık. Affedersiniz, biraz kafam karışık. | The Firm-1 | 1993 | |
| That firm Iooks Iike a heaIth hazard. | o sirket ciddi bir saglik felaketi gibi. O şirket ciddi bir sağlık felaketi gibi. O şirket ciddi bir sağlık felaketi gibi. | The Firm-1 | 1993 | |
| The hours they make you keep. The work they make you do. | Calisma saatleri uzun. Yaptirdiklari is zor. Çalışma saatleri uzun. Yaptırdıkları iş zor. Çalışma saatleri uzun. Yaptırdıkları iş zor. | The Firm-1 | 1993 | |
| Kozinski and...Hodges. | Kozinski ve...Hodges. | The Firm-1 | 1993 | |
| Bob Lamm and AIice Krauss. | Bob Lamm ve lice Krauss. Bob Lamm ve Alice Krauss. Bob Lamm ve Alice Krauss. | The Firm-1 | 1993 | |
| That`s 4 dead Iawyers out of 41 in Iess than 10 years. | 10 yildan kisa surede 41 avukatin 4'u oldu. 10 yıldan kısa sürede 41 avukatın 4'ü öldü. 10 yıldan kısa sürede 41 avukatın 4'ü öldü. | The Firm-1 | 1993 | |
| None of them over the age of 4%. | Hicbiri 45 yasini asmamisti. Hiçbiri 45 yaşını aşmamıştı. Hiçbiri 45 yaşını aşmamıştı. | The Firm-1 | 1993 | |
| Beats any Iife insurance tabIes I`ve ever heard about. | Bugune kadar bildigim tum sigorta risk hesaplarini asiyor. Bugüne kadar bildiğim tüm sigorta risk hesaplarını aşıyor. Bugüne kadar bildiğim tüm sigorta risk hesaplarını aşıyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| CouId we get those sandwiches to go, pIease? | Sandvicleri paket yapabilir misiniz? Sandviçleri paket yapabilir misiniz? Sandviçleri paket yapabilir misiniz? | The Firm-1 | 1993 | |
| We`II probabIy see each other again. | Buyuk olasilikla tekrar gorusecegiz. Büyük olasılıkla tekrar görüşeceğiz. Büyük olasılıkla tekrar görüşeceğiz. | The Firm-1 | 1993 | |
| The car wouIdn`t start. | raba bir turlu calismadi. Araba bir türlü çalışmadı. Araba bir türlü çalışmadı. | The Firm-1 | 1993 | |
| I got...caught in this incredibIe accident... | Bugun...inanilmaz bir trafik kazasina takildim... Bugün...inanılmaz bir trafik kazasına takıldım... Bugün...inanılmaz bir trafik kazasına takıldım... | The Firm-1 | 1993 | |
| 12 cars... Maybe 13. | 12 araba... Belki 13. 12 araba... Belki 1. 12 araba... Belki 1. | The Firm-1 | 1993 | |
| And there was a... pregnant woman in one of them. | rabalardan birinde... hamile bir kadin vardi. Arabalardan birinde... hamile bir kadın vardı. Arabalardan birinde... hamile bir kadın vardı. | The Firm-1 | 1993 | |
| I heIped deIiver the baby. | Dogurmasina yardim ettim. Doğurmasına yardım ettim. Doğurmasına yardım ettim. | The Firm-1 | 1993 | |
| It was a... It was a girI. | Bebek... Bebek bir kizdi. Bebek... Bebek bir kızdı. Bebek... Bebek bir kızdı. | The Firm-1 | 1993 | |
| They said they`re going to name her AbigaiI. | ona bigail adini vereceklerini soylediler. Ona Abigail adını vereceklerini söylediler. Ona Abigail adını vereceklerini söylediler. | The Firm-1 | 1993 | |
| Come on, Abby. | Haydi bby. Haydi Abby. Haydi Abby. | The Firm-1 | 1993 | |
| Why do you think I`m working Iike this? | Neden bu kadar cok calistigimi saniyorsun? Neden bu kadar çok çalıştığımı sanıyorsun? Neden bu kadar çok çalıştığımı sanıyorsun? | The Firm-1 | 1993 | |
| I want you to have... Wait a minute. | Senin cok... Bir dakika. Senin çok... Bir dakika. Senin çok... Bir dakika. | The Firm-1 | 1993 | |
| I never asked for anything except for us to be together. | Beraber olmamiz disinda hicbir sey istemedim. Beraber olmamız dışında hiçbir şey istemedim. Beraber olmamız dışında hiçbir şey istemedim. | The Firm-1 | 1993 | |
| I wanna give you everything you gave up to marry me. | Benimle evlenmek adina vazgectigin her seyini verecegim sana. Benimle evlenmek adına vazgeçtiğin her şeyini vereceğim sana. Benimle evlenmek adına vazgeçtiğin her şeyini vereceğim sana. | The Firm-1 | 1993 | |
| Stop it. | Kes artik. Kes artık. Kes artık. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s sweet. | Cok guzel. Çok güzel. Çok güzel. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s some kind of courtship, but I don`t need aII that. | Kur yapmaya calisiyorsun, ama bunlara ihtiyacim yok. Kur yapmaya çalışıyorsun, ama bunlara ihtiyacım yok. Kur yapmaya çalışıyorsun, ama bunlara ihtiyacım yok. | The Firm-1 | 1993 | |
| Just bring me fIowers sometime. | rada bir bana cicek getir. Arada bir bana çiçek getir. Arada bir bana çiçek getir. | The Firm-1 | 1993 | |
| What were you working on aII night? | Tum gece boyunca ne uzerinde calistin? Tüm gece boyunca ne üzerinde çalıştın? Tüm gece boyunca ne üzerinde çalıştın? | The Firm-1 | 1993 | |
| Just...you know, it`s...just this stuff... | Sadece...bilirsin, bu...bildigin isler... Sadece...bilirsin, bu...bildiğin işler... Sadece...bilirsin, bu...bildiğin işler... | The Firm-1 | 1993 | |
| Avery`s got me doing for the Cayman trip. | very Cayman gezisine beni de goturuyor. Avery Cayman gezisine beni de götürüyor. Avery Cayman gezisine beni de götürüyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| Want to have some eggs? I had some eggs. | Yumurta ister misin? Yumurta yedim. | The Firm-1 | 1993 | |
| Want to have some naked? | Soyulmus ister misin? Soyulmuş ister misin? Soyulmuş ister misin? | The Firm-1 | 1993 | |
| You don`t even know what moves me about you, do you? | Sende beni en cok etkileyen seyin ne oldugunu bilmiyorsun, degil mi? Sende beni en çok etkileyen şeyin ne olduğunu bilmiyorsun, değil mi? Sende beni en çok etkileyen şeyin ne olduğunu bilmiyorsun, değil mi? | The Firm-1 | 1993 | |
| Mitch, I know what you want, but it`s not for me. | Mitch, ne istedigini biliyorum, ama bana gore degil. Mitch, ne istediğini biliyorum, ama bana göre değil. Mitch, ne istediğini biliyorum, ama bana göre değil. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s not even for you, and you know it. | Sana gore bile degil, bunu biliyorsun. Sana göre bile değil, bunu biliyorsun. Sana göre bile değil, bunu biliyorsun. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s easy for somebody rich to taIk about being poor | Zengin biri icin, fakirlikten elinle kolayca kovacagin Zengin biri için, fakirlikten elinle kolayca kovacağın Zengin biri için, fakirlikten elinle kolayca kovacağın | The Firm-1 | 1993 | |
| Iike it`s some bothersome fIy you just wave away. | bir sinek gibi soz etmek cok kolay. bir sinek gibi söz etmek çok kolay. bir sinek gibi söz etmek çok kolay. | The Firm-1 | 1993 | |
| This isn`t about rich or poor. | Konu, zenginlik veya fakirlik degil. Konu, zenginlik veya fakirlik değil. Konu, zenginlik veya fakirlik değil. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s something that won`t get fixed with 10 Mercedes. | Bu 10 Mercedes'le bile duzelmeyecek bir sey. Bu 10 Mercedes'le bile düzelmeyecek bir şey. Bu 10 Mercedes'le bile düzelmeyecek bir şey. | The Firm-1 | 1993 | |
| Hey, that`s not fair, Abby. That`s not fair! | Haksizlik ediyorsun, bby. Bu, haksizlik! Haksızlık ediyorsun, Abby. Bu, haksızlık! Haksızlık ediyorsun, Abby. Bu, haksızlık! | The Firm-1 | 1993 | |
| This is about a mother in a traiIer park | Konu bir karavan parkinda yasayan bir anneyle ilgili Konu bir karavan parkında yaşayan bir anneyle ilgili Konu bir karavan parkında yaşayan bir anneyle ilgili | The Firm-1 | 1993 | |
| and a brother you pretend you don`t have. | ve varligini gormezden geldigin kardesinle. ve varlığını görmezden geldiğin kardeşinle. ve varlığını görmezden geldiğin kardeşinle. | The Firm-1 | 1993 | |
| Have a nice trip. | Iyi yolculuklar. İyi yolculuklar. İyi yolculuklar. | The Firm-1 | 1993 | |
| Just foIIow me and don`t over breathe. | Beni izle ve nefes bile alma. | The Firm-1 | 1993 | |
| What about Sonny Capps? Aren`t we under pressure? | Ya Sonny Capps? Basinc altindayiz, degil mi? Ya Sonny Capps? Basınç altındayız, değil mi? Ya Sonny Capps? Basınç altındayız, değil mi? | The Firm-1 | 1993 | |
| Tremendous pressure. If we don`t dive before the bank, | Yogun basinc. Kiyinin aciginda dalmazsak, Yoğun basınç. Kıyının açığında dalmazsak, Yoğun basınç. Kıyının açığında dalmazsak, | The Firm-1 | 1993 | |
| we can`t do it. | basaramayiz. başaramayız. başaramayız. | The Firm-1 | 1993 | |
| You can`t dive and then fIy within 24 hours. | 24 saat icinde hem dalip, hem de ucamazsin. 24 saat içinde hem dalıp, hem de uçamazsın. 24 saat içinde hem dalıp, hem de uçamazsın. | The Firm-1 | 1993 | |
| How can you dive so soon after the accident? | Nasil dalabiliyorsun anlamiyorum. Nasıl dalabiliyorsun anlamıyorum. Nasıl dalabiliyorsun anlamıyorum. | The Firm-1 | 1993 | |
| We don`t know what happened to Kozinski and Hodges. | Kozinski ve Hodges'a ne oldugunu bilmiyoruz. Kozinski ve Hodges'a ne olduğunu bilmiyoruz. Kozinski ve Hodges'a ne olduğunu bilmiyoruz. | The Firm-1 | 1993 | |
| There was a pIane crash Iast week. | Gectigimiz hafta ucak dustu. Geçtiğimiz hafta uçak düştü. Geçtiğimiz hafta uçak düştü. | The Firm-1 | 1993 | |
| We didn`t take a boat to the Caymans, did we? | Cayman adalarina gemiyle gelmedik, degil mi? Cayman adalarına gemiyle gelmedik, değil mi? Cayman adalarına gemiyle gelmedik, değil mi? | The Firm-1 | 1993 | |
| That`s ridicuIous. Let us sit down for five minutes. | Cok sacma. Soyle 5 dakikaligina oturalim. Çok saçma. Şöyle 5 dakikalığına oturalım. Çok saçma. Şöyle 5 dakikalığına oturalım. | The Firm-1 | 1993 | |
| Thank you. | Sagol. Sağol. Sağol. | The Firm-1 | 1993 | |
| Son of a bitch pays Iess than %% tax and wants to fire us. | sagilik herif, %5'ten az vergi verip, bizi kovmak istiyor. Aşağılık herif, %5'ten az vergi verip, bizi kovmak istiyor. Aşağılık herif, %5'ten az vergi verip, bizi kovmak istiyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| The Hyatt. | Hyatt. | The Firm-1 | 1993 | |
| This new pIan is very aggressive, | Bu yeni plan cok siki, Bu yeni plan çok sıkı, Bu yeni plan çok sıkı, | The Firm-1 | 1993 | |
| and it defers aII your tax IiabiIity for years. | vergi sorumlulugunu yillarca erteleyecek. vergi sorumluluğunu yıllarca erteleyecek. vergi sorumluluğunu yıllarca erteleyecek. | The Firm-1 | 1993 | |
| You couId start right away. | Hemen baslayabilirsin. Hemen başlayabilirsin. Hemen başlayabilirsin. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`m sorry, sweetheart. I can`t taIk right now. | Uzgunum tatlim. Su anda konusamam. üzgünüm tatlım. Şu anda konuşamam. üzgünüm tatlım. Şu anda konuşamam. | The Firm-1 | 1993 | |
| These taxes are onIy deferred, right? | Bu vergiler sadece ertelenecek, degil mi? Bu vergiler sadece ertelenecek, değil mi? Bu vergiler sadece ertelenecek, değil mi? | The Firm-1 | 1993 | |
| The future tax vaIue is Iess than haIf their present vaIue. | Gelecekteki vergi degeri su andakinden az olacak. Gelecekteki vergi değeri şu andakinden az olacak. Gelecekteki vergi değeri şu andakinden az olacak. | The Firm-1 | 1993 | |
| Who says? After the eIection... | Kim demis? Secimden sonra... Kim demiş? Seçimden sonra... Kim demiş? Seçimden sonra... | The Firm-1 | 1993 |