Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 16179
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You're so upset over such a small thing? | Bu kadar küçük bir şey için mi üzüldün? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
I had worked so hard, you know, aunty... | Çok sıkı çalışıyordum, bilirsin, teyze... | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
I had so many plans... | Birçok planım vardı... | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
...they gave away the job just like that. | ...işi öylece başkasına verdiler. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
So, things didn't happen as per your wishes. | Yani, işler beklediğin gibi olmadı. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Do you know why? Because there's something better... | Neden biliyor musun? Çünkü hayatında bu işten... | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
...in your life than this job and this position. | ...ve terfiden daha önemli şeyler var. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
You won't be able to see it now, but you will later. | Şimdi bunu göremiyorsun ama yakında göreceksin. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Whatever God does is for the best. | Tanrı ne yapıyorsa, en iyisini yapıyordur. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
I'm a mother. An expert on these issues. | Ben anneyim. Bu konularda uzmanım. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Cheer up, dear. I'll make nice ginger tea for you. | Neşelen, hayatım. Senin için zencefilli çay yapacağım. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Everything will be fine after that. | Ondan sonra her şey yoluna girer. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Even Sam and Kunal's relationship? | Sam ve Kunal'ın ilişkisi bile mi? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
For the past three years, your son hid the biggest truth... | Geçen üç yılda, oğlun senden çok büyük bir gerçeği saklıyordu... | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
...of his life from you because he knew that you wouldn't be pleased. | ...çünkü senin bundan hoşlanmayacağını biliyordu. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
You'll be happy, but Sam? | Sen mutlu olacaksın, peki Sam? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
If he can lie for your happiness... | Eğer O senin mutluluğun için yalan söyleyebiliyorsa... | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
...then can't you accept the truth for his happiness? | ...sen de onun mutluluğu için gerçekleri kabul edemez misin? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Whatever God does is for the best. Right, aunty? Isn't it? | Tanrı ne yapıyorsa, en iyisini yapıyordur, değil mi teyzeciğim? Değil mi? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
We'll have to redesign the magazine. | Dergiyi yeniden dizayn etmeliyiz. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Redesign. We'll have to present it in a completely new manner... | Yeniden dizayn mı? Dergiyi yeni bir biçimde sunmalıyız... | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
...and I want you to take responsibility for that. | ...ve ben sorumluluğu sana veriyorum. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Really? Because I think that only you can handle this project. | Gerçekten mi? Çünkü bu projenin üstesinden bir tek sen gelebilirsin. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
And one more thing... Yes? | Ve bir şey daha... Evet? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
We'll launch our new design with our next issue. | Yeni dizaynımızı gelecek sayıdan itibaren yayınlamaya başlıyoruz. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
That means you only have two weeks. | Bu demek oluyor ki iki haftan var. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Two weeks?! That's not possible. | İki hafta mı? Ama bu imkânsız. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
I know, but if there's anyone who can do it, it's you. | Biliyorum, ama bunu halledebilecek biri varsa o da sensin. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Okay. I get it. What? | Tamam, anladım. Neyi? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
You didn't give me this job because you trust me. | Bu işi bana güvendiğiniz için vermediniz. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
You know that I can't accomplish this task in two weeks. | Bunu iki haftada yetiştiremeyeceğimi biliyorsunuz. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
In fact, nobody can do it. And then you'll have a reason... | Zaten, bunu kimse yetiştiremez. Ve böylece, beni suçlayıp... | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
...to blame me, have me fired. Out! | ...kovmak için bir sebebiniz olacak. Kapı dışarı! | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
What? I've never seen such an insecure and cheap person in my life. | Ne? Hayatımda bu kadar kendine güvensiz ve ucuz bir insan görmedim. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
You know what? Mr. Abhimanyu Singh... | Biliyor musunuz? Bay Abhimanyu Singh... | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
...I will not let you win. | ...kazanmanıza asla izin vermeyeceğim. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
May you live long! | Uzun yaşa yavrum! | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Mom! What are you doing? | Anne! Ne yapıyorsun? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Son, forgive me. I couldn't understand your love. | Oğlum, beni affet. Sizin aşkınızı anlayamadım. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Mom, I need to tell you something. | Anne, sana bir şey söylemem gerek. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Son, what kind of a mother am I? | Oğlum, nasıl bir anneyim ben? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
I prayed for my own son's sorrows. Sorry. | Kendi oğluma beddua ettim. Üzgünüm. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Oh great! | Oh harika! | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
I had bought these bangles for my daughter in law. | Bu bilezikleri gelinim için almıştım. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Oh, come on! Are you really serious, Mom? | Oh, hadi ama! Anne sen ciddi misin? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Honestly, I don't know whether you're my daughter in law... | Gerçekten, gelinim mi damadım mı olduğunu bilmiyorum... | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
...or my son in law. But whatever you are, accept it as a gift from me. | ...ama hangisi olursan ol, bunları benden bir hediye olarak kabul et. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
And do observe a fast on 'Karva Chauth' for my son's long life. | Ve oğlum için "Karwa Chauth"da (dolunayda) uzun ömrü için dua et. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Mom! I'll send you the offerings. I'm leaving him in your care. | Anne! Size adaklarımı yollayacağım. Onu sana emanet ediyorum. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
I've brought him up with a lot of love and care. | Onu sevgi ve ilgiyle buraya yolladım. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Now hurry up and seek my blessings. | Şimdi çabuk olun, benim hayır duamı alın. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Come on, Sam. Seek mom's blessings. | Hadi Sam, annemin hayır duasını al. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
He called me mom. | Bana anne dedi. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
You're sick! | Sen hastasın! | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
May you live long! May you bear children. Forget it. Okay. | Uzun yaşayın! Çocuklarınız olsun. Neyse bunu unutun. Tamam. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Thank you for bringing me close to my son. | Beni oğluma yakınlaştırdığın için teşekkür ederim. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Listen to me. Find a nice guy and get married. | Beni dinle. İyi birini bul ve evlen. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
I'd have chosen you for Sam, but he's already booked now. | Senin için Sam'i seçerdim ama o zaten seçilmiş. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Sam and Kunal can never be booked for me, aunty. | Sam ve Kunal zaten başkası için seçilmiş olamaz, teyzeciğim. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
They will always be mine. | Onlar hep benim olacak. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Okay. All right, all right. | Tamam. Peki, peki. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Come on, mom. God bless you, son. | Hadi, anne. Tanrı seni korusun, oğlum. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
No, I was... Don't bother. | Hayır, ben... Canını sıkma. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Mom, I've to talk to you. | Anne, seninle konuşmalıyım. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
That's the problem. I agree that you're gay and... | Problem de bu zaten. Ben gay olduğunu... | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
...that you don't have any interest in girls. | ...ve kızlarla ilgilenmediğini kabullendim. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
But can't you even see girls? | Ama kızları hiç mi görmüyorsun? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Fool! Didn't you notice that Neha was crying? | Aptal! Neha'nın ağladığını görmedin mi? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Check on her and see what's wrong. | Onu kontrol et ve neler olduğunu öğren. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Don't worry about me. I'll go by myself. | Beni merak etme. Ben kendim giderim. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
I'll call you up when I reach. God bless you! God bless... | Gittiğim zaman ararım. Tanrı sizi korusun! Tanrı sizi korusun. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Hello! Flight's on time. | Merhaba! Uçuş saati geldi. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Yes, yes. Come, come. | Evet, evet. Gel, gel. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Your boss said one thing right. If someone can do this job... | Patronun bir konuda haklı. Bu işi biri yapabilecekse... | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
...then it's only you. | ...o da sensin. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Exactly! You just provide the ideas. He'll click the photos. | Aynen öyle! Sen fikirler oluştur. O da fotoğrafları çeker. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
And what will you do? I'll approve everything. | Peki, sen ne yapacaksın? Ben her şeye onay vereceğim. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
At least you've smiled. | Sonunda gülümsedin. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
But this wasn't my plan, you know. Plan? | Ama benim planım bu değildi? Plan mı? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Yes, my plan for life. I mean, I'm 27, still single. | Evet, hayata dair planım. Yani, 27 yaşındayım hâlâ yalnızım. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
My job sucks right now. | İşim şu an berbat durumda. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
My boss hates me and I live with two hot guys... | Patronum benden nefret ediyor ve bana hiç ilgi duymayan... | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
...who aren't interested in me at all. | ...iki tane seksi erkekle beraber yaşıyorum. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
I mean, that was definitely not my plan. | Yani, gerçekten planım bu değildi. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Then, what was your plan? | Peki, planın neydi? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
In my plan, I'd have been the boss of the magazine by now... | Planıma göre, şu an derginin başında olmalıydım... | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
...and maybe I'd even be married to someone like you | ...ve belki de senin gibi biriyle evlenirdim. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
That's okay, man. You had plans. Everybody does. | Olabilir, canım. Bir planın vardı, herkesin hayata dair planları vardır. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
I did as well. I planned to be an actor when I grew up. | Benim de vardı. Büyüdüğümde aktör olmak isterdim. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
To have millions of fans who'd take pictures of me all day and night. | Milyonlarca hayranım sabah akşam benimle fotoğraf çektirmek için peşimde koşardı. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Obviously that didn't happen. | Evet, bu olmamış gibi görünüyor. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
And neither does one expect them to happen | Ve kimse gerçekleşmesini beklemez. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Childhood dreams remain dreams. Right, Kunal? | Çocukluk hayalleri hayal olarak kalır. Değil mi Kunal? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Oh, come on! No way. Are you serious? | Oh, hadi ama! Mümkün değil. Ciddi misin? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
What? You always wanted to be a photographer? | Ne? Her zaman fotoğrafçı mı olmak istedin? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
My dream came true. I can't help it. | Hayallerim gerçekleşti, ne yapabilirim? | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
You know what, Neha? Let's go, man. | Biliyor musun, Neha? Gidelim dostum. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Because there's no place for losers like us in his perfect life. | Onun gibi harika hayatı olanların yanında bizim gibi kaybedenlere yer yok. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Lets go to that corner and cry. Come on! | Hadi şu köşeye gidip ağlayalım. Hadi! | Dostana-1 | 2008 | ![]() |
Come on! You know, guys. You're right. | Hadi! Biliyor musunuz? Haklısınız. | Dostana-1 | 2008 | ![]() |