Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158339
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Really. That sack business is just an excuse. | Yok yok. Asıl mesele şu, çuval işin latifesi. | Takva-1 | 2006 | |
| l wanted to meet you and discuss religious matters. | Önemli olan sizinle tanışıp hasbıhal etmek. | Takva-1 | 2006 | |
| You mean you don't need sacks? | Çuvala ihtiyacınız yok mu yoksa? | Takva-1 | 2006 | |
| No, no. l do need sacks. But they were a good excuse. | Yok yok. Var, var, var. Çuvala ihtiyacım var ama vesile. | Takva-1 | 2006 | |
| An excuse. | Vesile işte. | Takva-1 | 2006 | |
| Well, we'll talk another time, Master Muharrem. | Neyse, daha sonra tekrar konuşuruz, Muharrem Efendi. | Takva-1 | 2006 | |
| Can you send the bill to this address, please? | Bir de faturayı, şurada adres filan var, buraya kesip gönderir misiniz? | Takva-1 | 2006 | |
| As God wills, of course. | İnşallah, göndeririz inşallah. | Takva-1 | 2006 | |
| l don't want to take up any more of your time. | Ben sizi daha fazla meşgul etmeyeyim. | Takva-1 | 2006 | |
| May peace be upon you. Peace be upon you, too. | Selâmün aleyküm. Aleyküm selam. | Takva-1 | 2006 | |
| My God, how could l have done something so damn stupid? | Allah'ım ben ne halt yedim? | Takva-1 | 2006 | |
| What am l going to do now? | Ben ne halt işledim Allah'ım? | Takva-1 | 2006 | |
| Where have you been, my boy? At the bank, brother. | Neredesin oğlum sen? Bankada abi. | Takva-1 | 2006 | |
| l know that. Why did it take you so long? | Tamam, biliyoruz bankada olduğunu. Neredesin? | Takva-1 | 2006 | |
| But it takes time with that long queue... | Ancak Muharrem abi. O kadar kuyruk sen de biliyorsun... | Takva-1 | 2006 | |
| Especially on Fridays. | Üstelik bugün Cuma. | Takva-1 | 2006 | |
| Especially on Fridays? Friday? | Üstelik bugün... Üstelik bugün Cuma! Üstelik bugün Cuma! | Takva-1 | 2006 | |
| Customers are coming, asking for prices, and you're not here. | Müşteri geliyor, fiyat soruyor, sen yoksun! | Takva-1 | 2006 | |
| Why do l have to deal with them, boy? | Niye beni muhatap ediyorsun oğlum?! | Takva-1 | 2006 | |
| Brother... Shut uo, don't answer back. | Abi... Sus! Sus cevap verme. | Takva-1 | 2006 | |
| Get back to work. | Git içeri. | Takva-1 | 2006 | |
| Almighty God! Have mercy upon us. Lord, forgive me my sins. | Tövbe estağfurullah! Allah'ım sen bana yardım et. | Takva-1 | 2006 | |
| God, don't let me lose my mind. | Aklıma mukayyet ol ya Rabbi. | Takva-1 | 2006 | |
| Peace be upon you, Muharrem. | Selâmün aleyküm Muharrem, n'aber? | Takva-1 | 2006 | |
| May peace be upon you, too, Mr. Ali. | Aleyküm selam Ali Bey. | Takva-1 | 2006 | |
| Everything's fine as usual. | Ne olsun? İyilik. | Takva-1 | 2006 | |
| A customer came from across the road. | Bugün karşıdan bir müşteri geldi. | Takva-1 | 2006 | |
| He wanted 5OO kilos of sacks. So? | 500 kilo mal istedi Ali Bey. Eee? | Takva-1 | 2006 | |
| He also needs an invoice for nine billion. What? | Faturaya da ihtiyacı varmış 9 milyar. Ha? | Takva-1 | 2006 | |
| l asked for seven billion for the sacks. | Ben çuvallarla birlikte 7 milyar istedim. | Takva-1 | 2006 | |
| lt's a bit too much, l must have calculated it wrong, l'm tired. | Biraz fazla oldu. Yani yanlış hesap. Yorgunluk işte. | Takva-1 | 2006 | |
| But Mr. Ali, it's too much. | Ne iyisi Ali Bey, fazla oldu. | Takva-1 | 2006 | |
| Don't exaggerate Muharrem. This is business. | Uzatma işte Muharrem. Ticaret bu. | Takva-1 | 2006 | |
| Even the Koran says we should make the most of our opportunities. | Kitapta bile yeri var. Müslümanlıkta fırsatları değerlendireceksin. | Takva-1 | 2006 | |
| Besides, l give alms regularly. | Üstelik, fitremizi, zekâtımızı da kuruşu kuruşuna ödüyoruz. | Takva-1 | 2006 | |
| My profit is halal and l'm entitled to it. | Ne kazandımsa helalimdir. | Takva-1 | 2006 | |
| l have to get rid of this filth. | Bu çirkefi temizlemeliyim. | Takva-1 | 2006 | |
| Keep a grip on your mind, Muharrem. | Aklına mukayyet ol oğlum, Muharrem. | Takva-1 | 2006 | |
| Anything the matter, Muharrem? | Bir şey mi oldu, Muharrem? | Takva-1 | 2006 | |
| That man from across the road paid the seven billion in dollars. | Şu karşıdaki adam, parayı dolar olarak verdi. | Takva-1 | 2006 | |
| Wow! Cash in advance. Well done, Muharrem. Good for you! | Ooo! Hem de peşin satış ha? Vallahi Muharrem iyi iş becerdin ha. Helal sana helal. Bravo. | Takva-1 | 2006 | |
| Your work for the Foundation isn't just good for your heart... | Yahu bu vakıf işleri sadece kalbini değil... | Takva-1 | 2006 | |
| ...but also your mind. | ...kafayı da açtı. | Takva-1 | 2006 | |
| My God! Now this... | Bir de bu iş geldi başımıza. | Takva-1 | 2006 | |
| At least l got rid of seven out of the nine billion. | Neyse. Dokuzun yedisinden kurtulduk. Kaldı iki. | Takva-1 | 2006 | |
| Now l've got two left. | İki kere iki kaldı iki. | Takva-1 | 2006 | |
| Two left... | İki kaldı... | Takva-1 | 2006 | |
| Hello my pious friend! | Hayırdır hoca efendi? | Takva-1 | 2006 | |
| ls something the matter? No, nothing, brother. | Bir şey mi oldu? Yok bir şey birader, yok bir şey. | Takva-1 | 2006 | |
| l have told so many lies, one after the other. | Üst üste ne kadar çok yalan söyledim. | Takva-1 | 2006 | |
| l have deceived so many people. | Ne kadar çok insan aldattım. | Takva-1 | 2006 | |
| Still everyone seems to be pleased. | Üstelik olan bitenden herkes memnun. | Takva-1 | 2006 | |
| What have l done? How could l do it? | Bunu nasıl yaptım? Nasıl yaptım? | Takva-1 | 2006 | |
| l need to keep calm. l need to keep calm. | Sakin olmalıyım. Sakin olmalıyım. | Takva-1 | 2006 | |
| God gave me a mind. He'll have to save me. | Allah'ın verdiği bu akılla bu işten kurtulacağım. | Takva-1 | 2006 | |
| What shall l do with this two billion now? | Şimdi bu iki milyarı ne yapacağım? En önemli mesele bu. | Takva-1 | 2006 | |
| l can't out it in my account. | Bankaya kendi adıma yatıramam. Ya bir duyan olursa? | Takva-1 | 2006 | |
| l can't take it back with me. | Hiç olmaz. Ben de saklayamam. | Takva-1 | 2006 | |
| lt's impure. | Çünkü... çünkü bu para haram para. Dergâha nasıl sokarım? | Takva-1 | 2006 | |
| Patience is everything. | Sadece sabret. | Takva-1 | 2006 | |
| What if l take all the wrongdoing upon me? | Bütün günahını ben alsam? | Takva-1 | 2006 | |
| lf he could just utter a word... | Bir küçücük kelam etse? | Takva-1 | 2006 | |
| lmpossible. | Olmaz. | Takva-1 | 2006 | |
| Just go and open his door. | İstersen git aç kapısını. | Takva-1 | 2006 | |
| l'm not forbidding you, brother. | Benimle alakası yok kardeş. | Takva-1 | 2006 | |
| You just can't go in. But go ahead and give it a try. | Olmaz ki. Açamazsın ki. Git dene. Vallahi git. | Takva-1 | 2006 | |
| l WAS ALONE l THOUGHT OF YOU | Yalnızdım. Seni düşündüm Yalnızdım. Seni düşündüm. | Takva-1 | 2006 | |
| l THOUGHT OF YOU l AM ALONE | Seni düşündüm. Yalnızım Seni düşündüm. Yalnızım. | Takva-1 | 2006 | |
| My God, who creates pearls out of raindrops... | Yağmur sularından inciler yaratan Allah'ım... | Takva-1 | 2006 | |
| ... accept my tears, too. | ...benim gözyaşlarımı da kabul et. | Takva-1 | 2006 | |
| Good morning, brother. | Günaydın abi. | Takva-1 | 2006 | |
| Morning. First give God's greetings, you sinner. | Günaydın! Önce Allah'ın selamını ver oğlum. Günahtır. | Takva-1 | 2006 | |
| Peace be upon you. Upon you, too. Where have you been? | Selâmün aleyküm. Aleyküm selam. Nerede kaldın sen? | Takva-1 | 2006 | |
| l've been very busy this morning, brother. | Ohoo. Bugün sabah sabah çok iş bitirdim ben abi. | Takva-1 | 2006 | |
| l delivered the sacks for that man from across the road... | Şu karşıdakinin mal vardı ya. Onları bu sabah... | Takva-1 | 2006 | |
| ...and sent off the invoice. | ...ambara teslim ettim. Faturayı da posta. | Takva-1 | 2006 | |
| All right, all right. Don't overdo it. | İyi iyi, tamam, tamam uzatma. | Takva-1 | 2006 | |
| What's this l heard from Mr. Ali this morning? | Bu Ali Bey'in söyledikleri ne oluyor? | Takva-1 | 2006 | |
| Nothing important. | Bir şey yok abi. | Takva-1 | 2006 | |
| We were just collecting for the people in the war back home. | Arkadaşlarla oradakiler için yardım topladık. | Takva-1 | 2006 | |
| And what's the good of that? | Yardım toplayınca ne oluyor şimdi? | Takva-1 | 2006 | |
| What do you mean? lt's my country. | Nasıl ne oluyor? Orası benim ülkem abi. | Takva-1 | 2006 | |
| Don't make me angry. | Başlatma şimdi ülkenden. | Takva-1 | 2006 | |
| This is your country, and your flag is the Turkish flag! | Senin ülken burası. Bayrağın da bu bayrak, anladın mı?! | Takva-1 | 2006 | |
| But you haven't been in the war. | Sen oraları... sen savaşı görmedin ama abi. | Takva-1 | 2006 | |
| No. But do you know how many nights l prayed... | Görmedim ama kaç gece sizler için dua ettim, biliyor musun sen? | Takva-1 | 2006 | |
| ...so that you'd be freed from the claws of the heathens? | Gâvurun zulmünden kurtulmak için, sizi kurtarmak için kaç kere ben dua ettim, biliyor musun sen onu? | Takva-1 | 2006 | |
| Prayers don't helo. Shut up, that's blasphemy. | Duayla olmaz. Sus, sus! Dinden çıkma! | Takva-1 | 2006 | |
| You have to pray, for peace for the dead and recovery for the sick. | Ölülere rahmet, hastalara şifa. Hastalara şifa dileyeceksin. | Takva-1 | 2006 | |
| You have to pray to Him, to God. | Kimden? O'ndan. Yaradan'dan. Allah'tan. | Takva-1 | 2006 | |
| Everything is from Him: good as well as bad. | Hayır ve şer de Allah'tandır. | Takva-1 | 2006 | |
| Tiny children died, brother. | Ufacık çocuklar ölüverdiler abi. | Takva-1 | 2006 | |
| l can still hear the screams of the women. | Kaç kadın çığlığı var kulaklarımda bir bilsen. | Takva-1 | 2006 | |
| And they all begged God for mercy. | Hepsi de Allah'tan yardım istedi. | Takva-1 | 2006 | |
| They made us wash our faces with our own blood. | Kendi kanımızla yüzlerimizi yıkattılar. | Takva-1 | 2006 | |
| Where was God then? Stop that! Don't sin. | Neredeydi? Sus, sus! Sus, günaha girme! | Takva-1 | 2006 | |
| Don't tempt me. Stop all that or l'll kill you. | Beni de kendini de günaha sokma. Şimdi gebertirim seni! Sus! | Takva-1 | 2006 | |
| We gave you a place to live, a job, food. | Sana ev verdik, iş verdik, aş verdik, yatacak yer verdik. | Takva-1 | 2006 | |
| And you still dare to... Shut up or l'll kill you. Shut up! | Sen hâlâ isyan ediyorsun! Sus! Sus, şimdi gebertirim seni! Sus! | Takva-1 | 2006 | |
| lt's not enough to thank God for his teaching and the way. | Sadece güle ve dikenine şükretmek yeterli değil. | Takva-1 | 2006 |