Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158333
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| What about my debt? You've forgotten? | Borcum ne olacak peki? | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Listen. Please don't leave. | Lütfen, beni bırakma. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| I've got nothing. You understand? | Hiçbir şeyim yok. Anlıyor musun? | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| I'm wiped out. Can't you see, I'm flipping? | Perişan haldeyim. Çıldırmak üzereyim, görmüyor musun? | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| I have the shakes. Everything's collapsing. | Titreme geliyor bana, her şey sallanıyor sanki. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Here's subway money. Take it alone. | Metro parası, al. İhtiyacın olacak. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| You're a monster! You bastard! I'm at your mercy! | Sen bir canavarsın! Şerefsiz! İnsafsız! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Go away! Please! I can't stand the sight of you! | Lütfen, hemen git! Görünüşüne artık katlanamıyorum! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Let's go home! Get up! | Hadi gidelim! Kalk! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| I'll pay you. You'll come out okay. | Parası neyse vereceğim. Merak etme. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| It's unbelievable. Come on. | Gözlerime inanamıyorum. Gel. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| It's no sweat. | Bir şey değil. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| 25 rubles, and it's yours. | Sadece 25 Ruble'ye, hepsi senin. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Know what, pal? Take us, and I'll pay you double. | Dostum, bizi götürürsen sana ücretin iki misli ödeyeceğim. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| I'll guarantee it. | Bana güven. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| You'll have serious problems. | Çok ciddi problemlerin olacak, uyarıyorum. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| We're seeing Victor Borissovich. | Victor Borisoviç'le görüşeceğiz. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| No time, kid. I'm expecting a foreign delegation. | Zamanım yok, evlat. Dış temsilcilikte işim var. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| I must be dreaming! I told you, I can't. No time! | Tanrım, bu bir rüya olmalı! Sana söyledim, yapamam. Zamanım yok! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| No. You've lost your glasses. | Hayır. Gözlüğünü düşürdün. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Put them back on. So you'll see him. | Tak şu gözlüklerini de adamıma bak. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| What's the point? Look at your guy. | Neye yarar? Şu adama bak. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| What's in it for you? | Sana ne anlam ifade ediyor. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| I don't understand. We mustn't offend this guy. | Anlamıyorsun. Bu adamı kaçırmamamız lazım. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| I see. But he's just an old hack. | Anlıyorum seni. Ama bu adam sıradan. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| He said, "What will we play?" This is Victor Borissovich. | "Ne çalacağız?" diye soruyor. Ben Victor Borisoviç. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| He's asking, "Who's that playing?" | Çalanın kim olduğunu soruyor. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| He's asking, "Who's playing?" | "Çalan kim?" diyor. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| May the sun shine forever. Thank you. Thank you. | Ancak o zaman güneş sonsuza dek parıldayabilir. Teşekkürler. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| You're welcome. Thank you. | Ne demek. Teşekkürler. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Wait, I... | Bir saniye... | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Wait, I... | Bi saniye, izin verin... | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Pops, you're a good singer. | Dostum, hakikaten iyi söylüyorsun. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| And the end of all wars. Pops sings well. | ... ve bütün savaşların son bulmasına. O çok iyi söylüyor. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| ... because we... Bravo, Pops! | ...çünkü biz... Bravo ihtiyar! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| That's right. 70 years on the job. | İşte böyle. 70 yıl iş üstünde. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| He said, "He's my brother. " | "Kardeşim olur." diyor. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| We're brothers. | Biz, kardeşiz. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| You're the only normal person here. | Buradaki tek normal kişi sensin. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| My whole schedule's shot. | Bütün programımı alt üst ettiler. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| I'll do it at once. | En azından bi denerim. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| I'm the black sheep. | Ben de kara koyunum. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Maybe I'm the worst of all. | Bir yüz karasıyım belki. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| But they're my kin... | Ama onlar benim ailem... | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| What's this mess? | Bütün bu pislik nereden çıktı? | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Columbia Records can't hold its liquor. | Columbia Records, alkol düşkünlüğünün önünü alamıyor. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Don't be sad. | Merak etme. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Anyway, I'm leaving you. | Zaten gidecektim. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Where's the first gig? New York? | İlk konser nerede olacak? | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| I tell you it's him! | Dedim sana! Bu o! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| You're an idiot, Vanya. | Sen bir budalasın Vanya. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| I'm trying not to see the faces. I'm trying to see through them. | Görüneni değil, saklı olanı görmeye çalışıyorum. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| That's why I don't care if I'm playing, I swear it, | Bu yüzden umursamıyorum. Size yemin ederim, eğer müzik yapıyorsam | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Let's go! Hey! | Hadi gidelim! Hey! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Come on! Come on! Let's go! Let's go! | Hadi hadi! Gidelim! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Blow! Blow, Vanya! | Üfle! Üfle Vanya | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Blow! Blow! Blow! Blow! | Üfle, üfle! Üfle, üfle! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Sing, "You're nothing without me. " | "Bensiz Bir Hiçsin"i çal. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| You're too alone | Çok yalnızsın | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Even if it's not so easy | Çok kolay olmayacak, biliyorum ama | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| In the end you'll find me | Sonunda beni bulacaksın | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| And together we'll sing "la la" | Ve beraber söyleyeceğiz: "la la..." | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| You don't love me. | Beni sevmiyorsunuz. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| You don't love me at all! | Hiçbiriniz beni sevmiyorsunuz! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| I'll call you, Vanya! I will! | Seni arayacağım Vanya! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| You'll feel better. Eat some. | Seni kendine getirir. Ye biraz. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Lyosha! Go on! | Lyoşa! Doğru bildin! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Say "cheese ass. " | "Peynir" deyin. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Great! The presents! | Harika! Hediyeler! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Where are the presents? Wait, no hurry! | Hediyeler nerede? Bekle, telaşlanma! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Where's the bag? No hurry! | Çanta nerede? Acele etme! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Let go, stubborn! Me stubborn? | Bırak beni, bencil herif! Ben miyim bencil? | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Don't! So keep it all! | Yapma! Al, tamam al! Hepsini al! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Keep it all! I've got everything! I want nothing! | Hepsini al! Her şeyim var! Hiçbir şey istemiyorum! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| We worked hard. Shlykov's missing something. | Çok çalıştık. Şlikov bir şey unuttu. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Okay, it's over! We gotta run! | Bizim işimiz tamam! Hadi, gidiyoruz! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| You're alive? Lyosha! | Yaşıyor musun, Lyoşa! | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| SHLYKOV: Founded the co op "Russian Taxi". | ŞLİKOV: "Rus Taksi" adında bir taksi durağı işletiyor. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| CHRISTINA: Married to a cop, | KRİSTİNA: Bir polisle evlendi. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| is a waitress in the restaurant "Crimea". | "Crimea" adında bir restoranda garson olarak çalışıyor. | Taksi-Blyuz-2 | 1990 | |
| Come here, Rauf. | Gel, Rauf evladım. | Takva-1 | 2006 | |
| Do you really think he's the right one? | Sizce uygun olanı o mudur? | Takva-1 | 2006 | |
| l have no doubt in his faith and trust in Allah. | Onun imanından, bağlılığından zerre kadar şüphem yoktur. | Takva-1 | 2006 | |
| But my question is whether he can do it or not. | Lâkin benim sorum, bu işi yapıp yapamayacağına dairdir. | Takva-1 | 2006 | |
| Muharrem has come here since his youth. | Muharrem Efendi gençliğinden beri buraya gelir. | Takva-1 | 2006 | |
| He is devout. | Zikri aksattığına hiç şahit olmadım. | Takva-1 | 2006 | |
| He is kind hearted... | Gönlü açık, imanı tamdır... | Takva-1 | 2006 | |
| But he does not understand. | ...lâkin ilmi zayıftır. | Takva-1 | 2006 | |
| Allah created us all differently. | Allah herkesi çeşit çeşit yaratmıştır. | Takva-1 | 2006 | |
| Each of Allah's creations has a function. Yours is different to his. | Her mahlûkatın bir hikmeti, her insanın bir hizmeti vardır. | Takva-1 | 2006 | |
| He has a good heart and will not harm you. | Onun gönül kapısı açık, Rauf. | Takva-1 | 2006 | |
| Worldly matters need a good heart... | Dünya işlerini yapmak için zihin açıklığı değil... | Takva-1 | 2006 | |
| ...not a good mind. | ...kalp açıklığı gerekir. | Takva-1 | 2006 | |
| You must show Muharrem what to do. | Sen ona yardımda kusur etme. | Takva-1 | 2006 | |
| Your mind will be enough for him. | Senin aklın, onun yapacaklarına yeter. | Takva-1 | 2006 | |
| Come closer. Let me free you from doubt. | Gel bakayım, gel. Şüpheni alayım. | Takva-1 | 2006 | |
| May peace be upon you. Good morning! | Esselâmü aleyküm. Sabah ı şerifleriniz hayrolsun! | Takva-1 | 2006 | |
| May peace be upon you. Call Tokat and order some more sacks. | Aleyküm selam. Muharrem, Tokat'a telefon açalım... | Takva-1 | 2006 | |
| l can call them, but we've hardly sold any. Just do it. | Açalım da onlar fazla gitmiyor. İyi, bak işte. | Takva-1 | 2006 | |
| �nal! What? | Ünal! Hoop? | Takva-1 | 2006 |