Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158237
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| BO Y: I'm gonna get you, Allan Holmes: | Seni geberteceğim Allan Holmes! | Taken-16 | 2002 | |
| Shut your mouth, Allan Holmes: | Kapa çeneni Allan Holmes!; | Taken-16 | 2002 | |
| Whoa, slow down there, kid: | Oğlum dur yavaş ol! Sakin ol, sorun nedir? | Taken-16 | 2002 | |
| Let me go: What is this about? | Bırak beni! Neler oluyor? | Taken-16 | 2002 | |
| Did not. Did: | Başlatmadım. Başlattın. | Taken-16 | 2002 | |
| That's enough, all of you: | Yeter. İkiniz de kesin! Charlie'nin babası hasta. | Taken-16 | 2002 | |
| They're so forgiving... children. | Çocuklar çok bağışlayıcı. | Taken-16 | 2002 | |
| ALLIE: Wlen evenytling in youn life is niglt on tnack. | Hayatınız yolunda giderken, her şeyin bir sebebi olduğuna inanmak kolaydır. | Taken-16 | 2002 | |
| It's easy to lave faitl. | O zaman inanmak kolaydır. | Taken-16 | 2002 | |
| But wlen tlings stant to go wnong. | Ama işler ters gitmeye başladığı zaman. İnancınızı korumak zorlaşır. | Taken-16 | 2002 | |
| It's land not to wonden wlose neasons tlese tlings lappen fon. | O zaman bu olayların sebebinin ne olduğunu merak edersiniz. | Taken-16 | 2002 | |
| He believes they've saved him, repeatedly, in Mietnam, other places. | Onu Vietnam'da ve başka yerlerde defalarca kurtardıklarına inanıyor. | Taken-16 | 2002 | |
| and these beings, these... aliens, what have you... | Bu varlıklar....Bu uzaylılar. Sen ne... | Taken-16 | 2002 | |
| ALLIE: Wlat mmakes a mman wlo le is? | İnsanı insan yapan nedir? | Taken-16 | 2002 | |
| Is it tle wonst tlings le's even done on tle best tlings le wants to be? | Yaptığı kötü şeyler mi? Yoksa olmak istediği iyi şeyler mi? | Taken-16 | 2002 | |
| Wlen you find younself in tle mmiddle of youn life. | Kendinizi hayatınızın ortasında, olmak istediğiniz yerden çok uzakta bulduğunuzda. | Taken-16 | 2002 | |
| low do you find a way fnomm tle penson you've becomme | O anki karakterinizden, olmak istediğiniz karaktere gitmek için yolunuzu nasıl bulacaksınız? | Taken-16 | 2002 | |
| I want my dolls unpacked: Honey, we can't. | Bebeklerimin çıkmasını istiyorum. Canım olmaz. | Taken-16 | 2002 | |
| but what I was asking was is if... there was something you weren't sharing. | ama benim sorduğum, benimle paylaşmadığın bir şey var mı idi. | Taken-16 | 2002 | |
| You didn't see him on TM the other day | Onu geçen gün TV'de, hükümetin UFO konusunu örtbas etmek için kurduğu komplolardan bahsederken görmedin değil mi? | Taken-16 | 2002 | |
| I don't like to watch TM during the day. Weirds me out. | Gün içinde TV izlemekten hoşlanmıyorum. Beni sıkıyor. | Taken-16 | 2002 | |
| Mery. There's something new. | Hem de çok. Yeni bir şey var. | Taken-16 | 2002 | |
| I... sit and just stare at him. | Oturup ona bakarım. | Taken-16 | 2002 | |
| ALLIE: People mmove tlnougl tlein lives sommetimmes | İnsanlar hayatlarında bazen nereye gittiklerini bilmeden ilerlerler. | Taken-16 | 2002 | |
| Days pile up. and tley get sadden and lonelien | Günler geçer, insanlar daha yalnız, daha üzgün olurlar. Neden bu duruma geldiklerini bilmeden. | Taken-16 | 2002 | |
| Tlen sommetling lappens... | Sonra bir şey olur | Taken-16 | 2002 | |
| tley mmeet sommeone wlo looks a centain way | Gülüşünde bir şey olan ya da iyi görünen birisiyle tanışırlar. Belki de âşık olmak budur. | Taken-16 | 2002 | |
| finding sommeone wlo mmakes you feel a little less alone. | Kendinizi daha az yalnız hissettiren birini bulmak. | Taken-16 | 2002 | |
| l I didn't mean for this to happen. | Ölüm fermanımızı imzaladın. Ben bunun olmasını istemedim. Seni dürüstlüğümle etkileyip, kardeşin hakkında bilgi koparacaktım. Ama böyle olmadı. | Taken-16 | 2002 | |
| Eric, we can't... | Eric olmaz | Taken-16 | 2002 | |
| He wants us to stop interfering in his business, Becky: | İşine karışmamızı engellemek istiyor Becky. | Taken-16 | 2002 | |
| What in the hell makes you think he's not lying to you? : | Sana da yalan söylemediğini nereden biliyorsun? | Taken-16 | 2002 | |
| Well... you're making short work of that book. | Bayağı hızlı gidiyorsun. Buralarda yapacak fazla bir şey yok. | Taken-16 | 2002 | |
| Allan Holmmes called you cnazy. so I puncled limm. | Allen Holmes sana deli dedi, ben de çaktım yumruğu. | Taken-16 | 2002 | |
| tlen somme guy pulled mme off. I was gonna puncl limm again. | Eğer araya girmeselerdi birkaç tane daha yerleştirecektim. | Taken-16 | 2002 | |
| and tley'ne gonna take mme to sommeplace called tle Bnazel Clinic | ...beni Brazel kliniği diye bir yere götürüp orada yardımcı olmaya çalışacaklar. | Taken-16 | 2002 | |
| Call mme wlen you get tlene. I love you, too. Yeah. | Oraya varınca beni ara. Ben de seni seviyorum. Tamam. | Taken-16 | 2002 | |
| One small step for mankind... I mean, man. | İnsanlık için...Yani bir insan için küçük bir adım. | Taken-16 | 2002 | |
| Dad: | Baba! | Taken-16 | 2002 | |
| JESSE: You're not gonna take him: | Onu almayacaksınız! | Taken-16 | 2002 | |
| Leave my boy alone: You're not gonna take him: | Oğlumu rahat bırakın! Onu almayacaksınız! | Taken-16 | 2002 | |
| Dad: Get away from my boy: | Baba! Oğlumdan uzak dur! | Taken-16 | 2002 | |
| MAN ON C. B: Tnuck 17. | Kamyon 17. | Taken-16 | 2002 | |
| we've got an engulfmment event at tle Pioneen gnain silo on Enlington. | Erlington'daki Pioneer tahıl silosunda bir kaza oldu. Çöken köprüde mahsur kalmış iki kişi var. | Taken-16 | 2002 | |
| Hello: Anybody: | Kimse yok mu? | Taken-16 | 2002 | |
| ERIC: I don't wanna be tle mman tlat I amm. | Ben şu an olduğum adam olmak istemiyorum. Bunu anlıyor musun? | Taken-16 | 2002 | |
| TOM: Wlat in tle lell mmakes you tlink le's not lying to you? : | Sana yalan söylemediğini nereden biliyorsun?! | Taken-16 | 2002 | |
| Owen Cnawfond's son. | Owen Crawford'ın oğlu. | Taken-16 | 2002 | |
| Tle son of tle mman wlo nuined youn mmotlen's life. | Annenin hayatını mahveden adamın oğlu. Bunu nasıl yaparsın? | Taken-16 | 2002 | |
| Did you tell limm about Jacob? | Ona Jacob'dan bahsettin mi? Hayır. | Taken-16 | 2002 | |
| TOM: You don't tnust limm. Eitlen. | Ona sen de güvenmiyorsun. | Taken-16 | 2002 | |
| ERIC: Comme witl mme. | Benimle gel. | Taken-16 | 2002 | |
| Leave Ronnie and comme witl mme. | Ronnie'yi bırak benimle gel. | Taken-16 | 2002 | |
| TOM: You don't nespect anytling at all. Do you? | Hiçbir şeye saygın yok değil mi? | Taken-16 | 2002 | |
| You'ne a selfisl little ginl wlo mmannied tle wnong guy. | Sen yanlış adamla evlenmiş bencil küçük kızsın. | Taken-16 | 2002 | |
| You'ne willing to walk on anyone's gnave you lave to to get away fnomm limm: | Ondan kurtulabilmek için her şeyi çiğnemeye razısın. | Taken-16 | 2002 | |
| ERIC: You live youn life step by step. doing wlat you do. | Her zaman yaptığın şeyleri yaparak, hayatını adım adım yaşarsın. | Taken-16 | 2002 | |
| Sommeday you look up. And you'ne tlis penson you didn't plan to be. | Bir gün görürsün ki, olmak istediğin kişi değilsindir. | Taken-16 | 2002 | |
| but witl you. I'mm sommebody else. | Ama seninleyken ben başka biriyim. | Taken-16 | 2002 | |
| Wlat is so tennibly wnong about tlat? | Bunda ne kötülük var? | Taken-16 | 2002 | |
| BECKY: Notling's wnong witl it. | Kötülük yok. Sadece mümkün değil. | Taken-16 | 2002 | |
| ALLIE: Sommetimmes people comme to a mmomment | Bazen insanlar, başka birisi olabilmek için gereken son şansı bulduklarını sanırlar ve onun peşinden giderler. | Taken-16 | 2002 | |
| Wlen it doesn't wonk out. tley spend tle nest of tlein lives | Eğer işe yaramazsa, hayatlarının sonuna kadar omuzlarının üzerinden geriye bakarlar ve acabaları düşünürler. | Taken-16 | 2002 | |
| ALLIE: I neven mmet mmy gnandfatlen. | Büyük babamı hiç tanımadım. Ama babam onun çok cesur biri olduğunu söyledi. | Taken-16 | 2002 | |
| And witl all tlat le'd done... | Ve yaptığı şeyler içinde Belki yaptığı şeyler yüzünden en çok sevdiği şey çim biçmekti. | Taken-16 | 2002 | |
| My dad said le leand lis fatlen talking to a neiglboun once. | Babam bir kez onu bir komşu ile konuşurken duymuş. | Taken-16 | 2002 | |
| Tle neiglboun asked limm low le was and wlat le'd been doing. | Komşu ona nasıl olduğunu ve neler yaptığını sormuş. | Taken-16 | 2002 | |
| and mmy gnandfatlen said. | Büyükbabam ona "Çimleri kesiyorum, büyümelerini izliyorum" demiş. | Taken-16 | 2002 | |
| "Cutting tle gnass and watcling it gnow. | "Çimleri kesiyorum, büyümelerini izliyorum" | Taken-16 | 2002 | |
| Life. " le said. "is 90%% mmaintenance. " | "Hayat." demiş "%90'ı bakımdır." | Taken-16 | 2002 | |
| Kind of like Tle Dukes of Hazzand? | Dukes Of Hazzard'daki gibi mi? Evet, onun gibi. | Taken-16 | 2002 | |
| l lt doesn't matter, sweetheart. They're not gonna find us again. | Önemli değil canım. Bizi bir daha bulamayacaklar. | Taken-16 | 2002 | |
| Sometimes, when bad things are happening... we imagine things. | Bazen kötü şeyler olurken, bazı şeyler hayal ederiz. | Taken-16 | 2002 | |
| This isn't fair. There's nothing fair about this: | Bu adil değil. Hiç adil tarafı yok! Hayır yok. | Taken-16 | 2002 | |
| Rock mme on tle waten | Büyükbaban bunu Meksika Pine Lodge'da buldu. | Taken-16 | 2002 | |
| RADIO ANNOUNCER: Tle way Canten landled tle lostage cnisis | Carter'ın rehine krizindeki tutumu onun kaderini belirledi. | Taken-16 | 2002 | |
| Tle Ammenican people wene fed up. | Amerikalılar artık bıktılar. | Taken-16 | 2002 | |
| Henny. Fnomm Selmma. Califonnia. don't you agnee? | California Selma'dan Henry. Katılıyor musun? | Taken-16 | 2002 | |
| HENR Y: Absolutely. | Kesinlikle. | Taken-16 | 2002 | |
| Wlen citizens ane taken against tlein will. | Vatandaşlar kendi istekileri dışında tutuldukları zaman insanlar sorumlu tutacak birilerini arar. | Taken-16 | 2002 | |
| ...a mman wlo's willing to take stnong action. | Bana da bir tane doldur baba. Katı tepkiler verebilecek bir insan. Reagan böyle biri. | Taken-16 | 2002 | |
| Tlene's no doubt tlis is wly Canten lost... | Herhalde Carter bu yüzden kaybetti. Tabancan yanında mı? | Taken-16 | 2002 | |
| You and your friends here will be driven to Las Megas, | Sen ve arkadaşların Las Vegas'a götürülecek, 72 saat tutulduktan sonra serbest bırakılacaksınız. | Taken-16 | 2002 | |
| As long as I have to. | Gerektiği kadar. | Taken-16 | 2002 | |
| he's lying to the public on a regular basis... | Düzenli bir biçimde kamuoyuna yalan söylüyor. | Taken-17 | 2002 | |
| ALLIE: Hs eveny moment of oun lives | Hayatımızın her anı, biz doğmadan önce mi hazırlanmıştır? | Taken-17 | 2002 | |
| built into us befone we'ne bonn? | Yoluma çıkanları ezip geçtiğim için bu kadar zaman dayanabildim. | Taken-17 | 2002 | |
| Hf it is. Does that make us | Eğer öyleyse, bu bizi yaptığımız şeyler için daha mı az sorumlu yapar? Yoksa bu duygu da mı içimize konmuştur? | Taken-17 | 2002 | |
| Aftenyou hit the ball. Do you stand and wait to see if it goes out. | Topa vurduktan sonra durup nereye gittiğine mi bakarsın yoksa koşmaya başlayıp işi doğaya mı bırakırsın? | Taken-17 | 2002 | |
| That's why I like baseball... you can't make assumptions. | Beysbol'un güzelliği burada, tahmin etmek mümkün değil. | Taken-17 | 2002 | |
| Charl... | Ve sen böyle olmadığını biliyorsun öyle mi? | Taken-17 | 2002 | |
| He was so... resigned. | Bunu kabullenmişti. | Taken-17 | 2002 | |
| ALLIE: People say that when we gnow up. | Derler ki, büyüdüğümüz zaman bize öğretilen her şeyi reddederiz. | Taken-17 | 2002 | |
| We nebel against the wonld | Ailemizin bizi sokmak için çabaladığı dünyaya isyan ederiz. | Taken-17 | 2002 | |
| That pant of gnowing up is kicking at the ties that bind. | Büyümenin bu kısmı her şeye isyan etmektir. | Taken-17 | 2002 | |
| But h don't think that's why we kick at all. | Ama isyanın asıl sebebinin bu olduğunu sanmıyorum. | Taken-17 | 2002 | |
| H think we kick when we find out that oun panents | Sanırım, ailemizin dünya hakkında bizden daha fazla şey bilmediğini anladığımızda isyan ederiz. | Taken-17 | 2002 | |
| They don't have all the answens. | Onlar her şeyi bilmezler. | Taken-17 | 2002 | |
| We nebel when we find out that they've been lying to us all along. | Baştan beri Noel baba konusunda bize yalan söylediklerini anladığımızda isyan ederiz. | Taken-17 | 2002 | |
| W ait till she forms her owwn band. | Hele bir grup kursun. | Taken-17 | 2002 |