Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156778
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I could get claws like Wolverine. | Wolverine gibi pençeler takabilirim. Tabii. | Super-1 | 2010 | |
| And then I could cut open people's faces. | Sonra da milletin suratını parçalarım. | Super-1 | 2010 | |
| Yeah, but only people | Evet o ama o insanlar gerçekten kanunları çiğnemişlerdi. | Super-1 | 2010 | |
| Oh, come on, that Jerry thing was a one time thing. | Jerry meselesi bir defaya mahsustu. | Super-1 | 2010 | |
| I mean, I wasn't thinking. | Doğru düzgün düşünemiyordum. Tümüyle dağılmış haldeydim. | Super-1 | 2010 | |
| My head just ran away with my mind, | Aklım başımdan uçup gitti ve kontrolümü kaybettim... | Super-1 | 2010 | |
| and there I was with that rodeo statue, | ...bir de orada rodeo heykeli vardı... | Super-1 | 2010 | |
| and it wasn't my fault. | ...benim hatam değildi. Peki. Tamam. | Super-1 | 2010 | |
| I just got so bored behind that dumpster. | Çöp kutusunun arkasında saklanmaktan sıkılmıştım. | Super-1 | 2010 | |
| Maybe you just need to be bored sometimes. | Belki de bazen sıkılmalısın. | Super-1 | 2010 | |
| Yeah, but you don't see them getting bored in comic books. | Evet ama kahramanların çizgi romanlarda sıkıldıklarını hiç görmezsin. | Super-1 | 2010 | |
| That's what happens in between the panels. | Panellerin arasında olan buydu. | Super-1 | 2010 | |
| In between the panels. | Panellerin arasında. | Super-1 | 2010 | |
| Is that where we are right now? | Şu an bulunduğumuz yer orası mı? | Super-1 | 2010 | |
| We could do anything here. | Burada her şeyi yapabiliriz. | Super-1 | 2010 | |
| Frank? | Frank? Ne? | Super-1 | 2010 | |
| Do you want to make out? | Sevişmek ister misin? Ne dedin? | Super-1 | 2010 | |
| With me. | Benimle. Libby... | Super-1 | 2010 | |
| I am married. | Ben evli bir adamım. | Super-1 | 2010 | |
| That is a sacred bond. | Evlilik kutsal bir bağdır. | Super-1 | 2010 | |
| And you, you are my kid sidekick. | Sen benim küçük yardımcımsın. | Super-1 | 2010 | |
| I just thought we could celebrate. | Kutlama yaparız diye düşünmüştüm. Öyleyse pasta yap! | Super-1 | 2010 | |
| Frank. Fuck. | Frank. Yavaş be! | Super-1 | 2010 | |
| Public opinion has turned of late | Halkın, Crimson Bolt ismiyle bilinen kostümlü adam hakkındaki görüşleri... | Super-1 | 2010 | |
| At least five of | Crimson Bolt'un saldırdığı kurbanlardan en az beş tanesinin... | Super-1 | 2010 | |
| had felony arrest records, ranging from soliciting drugs | ...uyuşturucu satmaktan, çocuk tacizine... | Super-1 | 2010 | |
| to child molestation to homicide. | ...hatta cinayete kadar uzanan sabıka kayıtları varmış. | Super-1 | 2010 | |
| Was the law enforcement community rash | Kanun güçleri Crimson Bolt'u bir tehdit olarak ilan etmekte acele mi ettiler acaba? | Super-1 | 2010 | |
| The guy in the mask | Maskeli adam kesinlikle kendini savunuyordu. | Super-1 | 2010 | |
| Thank God The Crimson Bolt showed up. | Şükürler olsun ki Crimson Bolt ortaya çıktı. | Super-1 | 2010 | |
| God, the man just attacked me. | Adamım biri bana saldırmıştı. Bana tecavüz edecekti. | Super-1 | 2010 | |
| We're talking about a severely disturbed individual | Maske takıp şehirde dolaşarak insanlara saldıran... | Super-1 | 2010 | |
| running around the city wearing a mask | ...çok ciddi şekilde rahatsız bir şahıs hakkında konuşuyoruz. | Super-1 | 2010 | |
| Bad people. | Kötü insanlar. | Super-1 | 2010 | |
| Helping The Crimson Bolt is his new partner, | Crimson Bolt'un yardımcılığını yapan genç bayanın ismi Boltie olarak biliyoruz. | Super-1 | 2010 | |
| Oh, my God! Oh, my God! | Aman Tanrım! Aman Tanrım! Aman Tanrım! | Super-1 | 2010 | |
| I always knew that I would be on TV some day, Frank. | Bir gün muhakkak televizyona çıkacağımı biliyordum Frank. | Super-1 | 2010 | |
| Where did you learn to make a projectile thingy? | Böyle bir atıcı yapmayı nereden öğrendin? | Super-1 | 2010 | |
| Jesus, what are these things? | Tanrım, bunlar da ne böyle? | Super-1 | 2010 | |
| I don't know if I'm doing it right, | Doğru mu yapıyorum bilmiyorum... | Super-1 | 2010 | |
| but if I am... bombs. | ...ama doğruysa, bombalar. | Super-1 | 2010 | |
| Frank, are you awake? | Frank, uyanık mısın? | Super-1 | 2010 | |
| Frank. | Frank. Ne var? | Super-1 | 2010 | |
| Why are you wearing your costume? | Niye kostümünü giydin? | Super-1 | 2010 | |
| Can we go fight some crime? | Gidip biraz suçla savaşalım mı? | Super-1 | 2010 | |
| I'm sleeping. | Uyuyorum. Lütfen? | Super-1 | 2010 | |
| Hey, Frank. | Frank? | Super-1 | 2010 | |
| Do I look good in my costume? | Kostümüm yakışmış mı? | Super-1 | 2010 | |
| Yeah. I need to sleep, Libby. | Evet. Uyumalıyım Libby. | Super-1 | 2010 | |
| What is going on? | Ne oluyor yahu? | Super-1 | 2010 | |
| What are you... | Ne yapıyorsun? Bu da ne demek şimdi? | Super-1 | 2010 | |
| That's weird. | Saçmalama. Frank. | Super-1 | 2010 | |
| Look, I know you can't make out with me. | Benimle sevişemeyeceğini biliyorum. | Super-1 | 2010 | |
| But can The Crimson Bolt make out with Boltie? | Peki ya Crimson Bolt, Boltie ile sevişebilir mi? | Super-1 | 2010 | |
| The Crimson Bolt's not married to Sarah; Frank is. | Sarah ile Crimson Bolt evli değil Frank evli. Sarah ile Crimson Bolt evli değil, Frank'le evli. Sarah ile Crimson Bolt evli değil Frank evli. | Super-1 | 2010 | |
| Right? | Değil mi? Olmaz Libby. | Super-1 | 2010 | |
| Stop it, Libby. | Kes şunu Libby. | Super-1 | 2010 | |
| Oh, Frank, ever since you've been here, | Frank, sen buraya geldiğinden beri başka erkeklere olan ilgim kayboldu. | Super-1 | 2010 | |
| No. | Hayır. Peki ya en son ne zaman seviştin? | Super-1 | 2010 | |
| Come on, just this once, Frank. No. | Hadi ama Frank, bir kerecik. Olmaz. | Super-1 | 2010 | |
| I know you like how I look in my costume. | Kostümümü giydiğimde beni beğendiğini biliyorum. Bunu anlayabiliyorum. | Super-1 | 2010 | |
| Don't be a fucking liar, Frank. | Sakın yalan söylemeye çalışma Frank! | Super-1 | 2010 | |
| Oh, my God, Frank. | Hadi ama Frank. | Super-1 | 2010 | |
| Just look, just for a second. | Bir saniyeliğine bak işte. Olmaz! | Super-1 | 2010 | |
| Frank, come on. | Frank hadisene. | Super-1 | 2010 | |
| It's all gushy. | Coşmuşum artık. | Super-1 | 2010 | |
| Libby, what are you... | Libby, ne yapıyorsun? | Super-1 | 2010 | |
| No, put this on. | Yapma! Kes şunu! | Super-1 | 2010 | |
| Get off of me! | Çekil üzerimden! Azıcık tak şu maskeyi! | Super-1 | 2010 | |
| Just for a second, Frank. | Bir saniyeliğine Frank. Olmaz. | Super-1 | 2010 | |
| Inside! | İçimdesin! | Super-1 | 2010 | |
| Let me see your mask. | Maskeni göreyim. | Super-1 | 2010 | |
| I love the way you look in your mask. | Maskenle görünüşüne bayılıyorum. | Super-1 | 2010 | |
| Oh, fuck. Oh. | Olamaz! | Super-1 | 2010 | |
| We need to go get Sarah. | Gidip Sarah'ı almalıyız. Özür dilerim. Özür dilerim. | Super-1 | 2010 | |
| It doesn't matter. | Boşver artık. Gitmeliyiz. | Super-1 | 2010 | |
| You said we weren't ready. | Hazır değiliz demiştin. Asla hazır olmayacağız. | Super-1 | 2010 | |
| That's the whole point. | Olay da bu zaten. Kimse hiçbir şey için hazır olmaz. | Super-1 | 2010 | |
| You eitherjust do it, or you don't. | Ya yaparsın ya da yapmazsın. Şimdiye kadar, yapmayanlardandım. | Super-1 | 2010 | |
| But what if they kill you? | Ya seni öldürürlerse? Onların işi bu. | Super-1 | 2010 | |
| Who are those guys? | Kim bu herifler böyle? | Super-1 | 2010 | |
| Maybe we picked the wrong night to do this. | Belki de bu işi yapmak için yanlış geceyi seçtik. Sence? | Super-1 | 2010 | |
| Mr. Range. So good to see you, sir. | Bay Range. Sizi gördüğüme sevindim efendim. | Super-1 | 2010 | |
| I'd like to place a couple of my men out here. | Dışarıda birkaç adamım kalsın istiyorum. | Super-1 | 2010 | |
| A few more. | Birkaç tane daha olsun işte. | Super-1 | 2010 | |
| Oh, oh, this vest thing is heavy. | Bu yelek çok ağırmış. | Super-1 | 2010 | |
| Let me rest. | Bırak beni dinleneyim. Olmaz, kalk hadi. | Super-1 | 2010 | |
| Right this way, sir. | Bu taraftan efendim. Burası işte oturma odamız. | Super-1 | 2010 | |
| Hey, can I get you anything at all, | Size ne ikram edeyim? İçecek, yiyecek veya tüttürecek? | Super-1 | 2010 | |
| No, thank you. Show him. | Sağol, kalsın. Gösterin. | Super-1 | 2010 | |
| Ooh. Oh, yeah, that's money. | Paralar paralar. | Super-1 | 2010 | |
| And who are these young ladies, Jac quez? | Kim bu gen bayan Jac quez? | Super-1 | 2010 | |
| Oh, well, you know me, | Beni bilirsiniz Bay Range, arkadaşlığı kolaylaştırırım. | Super-1 | 2010 | |
| I just thought you might like some company | Sizin çocuklar işlerini yaparken yanınıza birini istesiniz siye düşündüm. | Super-1 | 2010 | |
| And what is your name, sweetheart? | Adın nedir tatlım? Adı Sarah. | Super-1 | 2010 | |
| Sarah. Very pretty girl. | Sarah. Çok güzel biri. | Super-1 | 2010 | |
| Maybe you want to go upstairs | Belki de yukarı çıkıp Bay Range ile bira parti yapmak istersin. | Super-1 | 2010 | |
| No. Sorry. | Olmaz. Üzgünüm. | Super-1 | 2010 | |
| Ow. Excuse me. | Pardon. | Super-1 | 2010 | |
| Jacques, baby, this guy is really bothering me. | Jacques, bebeğim bu adam beni rahatsız ediyor. | Super-1 | 2010 |