Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156050
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| She'll be back sometime | Bir ara döner kendisi. | Still Life-1 | 2006 | |
| All I want is to see her | Tek istediğim onu görmek. | Still Life-1 | 2006 | |
| If you make trouble you're going in the river | Ortalığı karıştırırsan, nehri boylarsın. | Still Life-1 | 2006 | |
| Brother, this is for you... | Kardeş, bu sana... | Still Life-1 | 2006 | |
| My hometown speciality | Memleketime has. | Still Life-1 | 2006 | |
| I'm not your brother I don't want your liquor! | Ben senin kardeşin değilim, istemiyorum likörünü! | Still Life-1 | 2006 | |
| You're demolishing buildings? | Binaları mı yıkıyorsun? | Still Life-1 | 2006 | |
| That's right | Evet, öyle. | Still Life-1 | 2006 | |
| How much do they pay? | Ne kadar para veriyorlar? | Still Life-1 | 2006 | |
| 50 or 60 yuan a day | Günde 50 ya da 60 yuan. | Still Life-1 | 2006 | |
| Here, a new friend from Shanxi | Shanxi'den yeni bir arkadaş geldi. | Still Life-1 | 2006 | |
| You came here overland? | Karayolu ile mi geldin buraya? | Still Life-1 | 2006 | |
| I came by ferry | Feribot ile geldim. | Still Life-1 | 2006 | |
| When you passed Fengjie did you see Kui Men? | Fengjie'den geçerken Kui Men'i gördün mü? | Still Life-1 | 2006 | |
| What's Kui Men? | Nedir Kui Men? | Still Life-1 | 2006 | |
| It's just outside Fengjie | Fengjie'nin dışında. | Still Life-1 | 2006 | |
| See, this is Kui Men right here | Bak, tam şurası Kui Men. | Still Life-1 | 2006 | |
| Look, my part of China's on a banknote too | İşte, benim Çin'imin parçası paranın da üzerinde. | Still Life-1 | 2006 | |
| That's the Hukou Falls on the Yellow River | Bu Sarı Nehir'e dökülen Hukou Şelalesi. | Still Life-1 | 2006 | |
| It looks very beautiful | Çok güzel görünüyor. | Still Life-1 | 2006 | |
| So does yours | Senin ki de. | Still Life-1 | 2006 | |
| Try Hard | SIKI ÇALIŞ | Still Life-1 | 2006 | |
| (Even if it's only for one day... | Bir günlüğüne bile olsa... | Still Life-1 | 2006 | |
| Make all my dreams come true | ...gerçekleştir tüm rüyamı... | Still Life-1 | 2006 | |
| I'll do harder and harder. | ...uğraşırım daha fazla... | Still Life-1 | 2006 | |
| I'll always be true to you | ...sadık kalırım her zaman sana... | Still Life-1 | 2006 | |
| Whatever it takes... | ...ne olursa olsun... | Still Life-1 | 2006 | |
| I'll see it through | ...doğrudan görürüm... | Still Life-1 | 2006 | |
| I'll whisper it in your ear... | ...fısıldarım kulağına... | Still Life-1 | 2006 | |
| and say... | ...ve derim ki... | Still Life-1 | 2006 | |
| "I love you, I love you" | ..."seviyorum seni, seviyorum seni..." | Still Life-1 | 2006 | |
| Just like a mouse loves rice... | ...farenin pirinci sevdiği gibi... | Still Life-1 | 2006 | |
| I'll be there | ...olacağım orada... | Still Life-1 | 2006 | |
| no matter what a heavy rain) | ...aldırmadan yoğun yağan yağmura. | Still Life-1 | 2006 | |
| Shanxi | Shanxi'den. | Still Life-1 | 2006 | |
| That's a long way | Çok uzun yoldan gelmişsin. | Still Life-1 | 2006 | |
| Yeah | Öyle. | Still Life-1 | 2006 | |
| Still smoking! | Hâlâ sigara içiyorsun! | Still Life-1 | 2006 | |
| Did your younger sister come? | Küçük kız kardeşin geldi mi? | Still Life-1 | 2006 | |
| She just left | Şimdi çıktı. | Still Life-1 | 2006 | |
| Come in and sit down | Gel otur. | Still Life-1 | 2006 | |
| That she'd go to see Manager Liu with me | Benimle birlikte Müdür Liu'yu görmek istediğini. | Still Life-1 | 2006 | |
| But there's no point! | Ama buna gerek yok! | Still Life-1 | 2006 | |
| Your man? | Durumu nasıl? | Still Life-1 | 2006 | |
| He broke his arm, working in town | Şehirde çalışırken, kolunu kırdı. | Still Life-1 | 2006 | |
| There's no rush, pay me later | Acelesi yok, daha sonra ödersin. | Still Life-1 | 2006 | |
| That's Missy Ma | Bu Missy Ma. | Still Life-1 | 2006 | |
| You know where she is? | Onun nerede olduğunu biliyor musun? | Still Life-1 | 2006 | |
| Working on the Wanzhou Highway | Wanzhou Otoyolu'nda çalışıyor. | Still Life-1 | 2006 | |
| Not in Yichang? | Yichang'da değil mi? | Still Life-1 | 2006 | |
| Could be | Olabilir. | Still Life-1 | 2006 | |
| I'm her ex husband | Ben onun eski kocasıyım. | Still Life-1 | 2006 | |
| From Shanxi | Shanxi'den mi? | Still Life-1 | 2006 | |
| No idea... she was at school with mine | Bilmem, kızımla birlikte okuldaydı. | Still Life-1 | 2006 | |
| Maybe your daughter knows where she is? | Belki kızın nerede olduğunu bilir. | Still Life-1 | 2006 | |
| My daughter's working in town | Kızım şurada, şehirde çalışıyor. | Still Life-1 | 2006 | |
| There | Şurası. | Still Life-1 | 2006 | |
| They were in primary school together? | İlkokulda birlikte miydiler? | Still Life-1 | 2006 | |
| Any class photo? | Hiç okul fotoğrafı var mı? | Still Life-1 | 2006 | |
| I don't know where it would be, | Nerede olduğunu bilemem... | Still Life-1 | 2006 | |
| I can't find that old stuff any more | ...eski eşyaları bulamıyorum artık. | Still Life-1 | 2006 | |
| Could you have a look? | Bakamaz mısın? | Still Life-1 | 2006 | |
| I haven't seen her for 16 years | 16 yıldır onu görmüyorum. | Still Life-1 | 2006 | |
| Which one is my daughter? | Hangisi benim kızım? | Still Life-1 | 2006 | |
| Hayseed... | Köylü... | Still Life-1 | 2006 | |
| What's your name, buddy? | İsmin ne, kardeş? | Still Life-1 | 2006 | |
| Han... Han Sanming | Han... Han Sanming. | Still Life-1 | 2006 | |
| And yours? | Ya senin adın? | Still Life-1 | 2006 | |
| Brother Mark | Mark kardeş. | Still Life-1 | 2006 | |
| know the name? | Bu ismi biliyor musun? | Still Life-1 | 2006 | |
| Your surname's "Mark"? | Soyadın "Mark" mı? | Still Life-1 | 2006 | |
| Nah, it's what they call me at the pier | Değil, iskelede bana böyle derler. | Still Life-1 | 2006 | |
| They give you a hard time? | Sana zorluk çıkarıyorlar mı? | Still Life-1 | 2006 | |
| It's every man for himself in the underworld | Herkes için cehennemdir. | Still Life-1 | 2006 | |
| underworld | Cehennem mi? | Still Life-1 | 2006 | |
| It rains a lot here? | Buralarda çok yağmur yağar mı? | Still Life-1 | 2006 | |
| It sure does | Fazla yağmaz. | Still Life-1 | 2006 | |
| We had no rain all spring, | Bütün bahar hiç yağmur yağmadı... | Still Life-1 | 2006 | |
| the wheat's dying | ...buğdaylar soluyor. | Still Life-1 | 2006 | |
| So you farmers are all dying of hunger? | Öyleyse siz çiftçiler açlıktan ölüyor musunuz? | Still Life-1 | 2006 | |
| Good idea to move here | Buraya taşınmakla iyi etmişsin. | Still Life-1 | 2006 | |
| I'm a coal miner back home | Geldiğim yerde madenciydim. | Still Life-1 | 2006 | |
| Oh, a coal miner? | Madenci mi? | Still Life-1 | 2006 | |
| Why didn't you stay there and mine coal? | Orada kalıp madenciliğe neden devam etmedin? | Still Life-1 | 2006 | |
| I'm looking for my wife and kid | Karımı ve çocuğumu arıyorum. | Still Life-1 | 2006 | |
| You bought a wife from around here? | Buralardan bir kadınla mı evlendin? | Still Life-1 | 2006 | |
| You are very smart | Çok zekisin. | Still Life-1 | 2006 | |
| Nothing special | O kadar değil. | Still Life-1 | 2006 | |
| More women than men around here | Buralarda kadınlar erkeklerden daha fazla. | Still Life-1 | 2006 | |
| Lots of women were sold off | Kadınların çoğu satıldı. | Still Life-1 | 2006 | |
| How much did she cost you? | Karın sana ne kaça mal oldu? | Still Life-1 | 2006 | |
| Back then, I paid 3000 yuan | 3000 yuan ödedim. | Still Life-1 | 2006 | |
| You paid that much and still let her go? | Bu kadar para ödedin sonra da gitmesine izin mi verdin? | Still Life-1 | 2006 | |
| The police stepped in... | Polis araya girdi... | Still Life-1 | 2006 | |
| she kept crying and really wanted to go | ...karım ağlayıp durdu ve gerçekten gitmek istiyordu. | Still Life-1 | 2006 | |
| She took our kid as well | Çocuğumuzu da yanında götürdü. | Still Life-1 | 2006 | |
| Well, it's a tough one | Çok zor bir durum. | Still Life-1 | 2006 | |
| Can't really help | Sana yardımcı olamam. | Still Life-1 | 2006 | |
| I asked her to leave me an address | O giderken bana bir adres... | Still Life-1 | 2006 | |
| when she left | ...bırakmasını söyledim. | Still Life-1 | 2006 |